14 Kasım 2011 Pazartesi

"We're Not Playing Basketball" Fenerbahçe Ülker:64 - Türk Telekom:83



Hafta içi Euroleague dördüncü maçında deplasmanda Bilbao Basket'i yenerek Euroleague'de yoluna devam eden Fenerbahçe Ülker, Pazar gününün ilk maçında Sinan Erdem Arena'da karşılaştığı Türk Telekom'a 64-83 mağlup oldu.

Bu maç hakkında çok şey söylemek açıkçası gereksiz. Her spor dalında olduğu gibi basketbolda da oynayan kazanıyor. Telekom oynadı ve kazandı. Fenerbahçe Ülker ise Telekom'un güzel oyununu sadece izlemek ile yetindi. Darius Washington'ın (16) pota altından yolgeçen hanı gibi içeri girerek bulduğu sayıları mı? Kambala(20) ve Mehmet Okur'un(18) maçın en skorer oyuncuları olmasını mı? Ayrıca rakip Türk Telekom'dan Ali Karadeniz ise maçı 15 sayıyla tamamladı. Yan rakibin 3 uzunundan toplam 53 sayı yerken biz takım olarak 64 sayıda kaldık. 3 sayılık atışlardaki başarısız yüzdemizi Telekom maçında da gayet net bir şekilde ortaya koyduk. Toplam 20 üç sayılık atıştan sadece 3'ünü sayıya çevirebildik. Ribauntlarda ise rakibe 18 hücum ribaundu vererek adeta "buyurun atamıyorsanız bir daha deneyin" dedik.

Maça sırtındaki ağrılardan dolayı Roko Leni Ukic'den eksik çıkan Fenerbahçe Ülker'de maç içindeki oyunculara baktığımızda neredeyse takım olarak maça eksik çıktık. Daha önce gerek Euroleague gerekse Beko Basketbol Ligi'nde oynadığı maçlarda Fenerbahçe Ülker'e baktığımızda ya maçın ilk yarısındaki iyi oyunu ile ya da son çeyrekteki gösterdiği yüksek performans ile maçlarını kazanırken, Türk Telekom maçında hiçbir çeyrek iyi oyun sergileyemediğinden dolayı mağlubiyet de kaçınılmaz bir hal aldı. Maç esnasında inanın çok az skor tabelasına bakmışımdır, çoğu zaman faul sayıları az da olsa skor. Bu maçta galip gelmemiz veya mağlup olmamız da pek önemli değildi benim için açıkçası. Galip gelmek, bu alışkanlığı sürdürebilmek tabi ki bir takım için önemlidir ama iyi oynamadığımız bir dönemde galibiyetten çok maç içinde Fenerbahçe Ülker'den iyi oyun, Cantu maçı öncesi bir ışık bekledim.  Beko Basketbol Liginde alınan mağlubiyetler belli bir şekilde telafi edilebilir (play-off statüsünün değişmesinin de etkisiyle) ama Euroleague'deki mağlubiyetlerin geri dönüşü yoktur.

Fenerbahçe Ülker'de sezon başından beri problemler aynı ama çözüm bir türlü yok. Spahija maç içinde devamlı bir arayış içinde. Her yaptığı oyuncu değişikliğinde "acaba bu çare olur mu" mantığıyla hareket ediyor. Geçen sezon takım kötü oynadığında hep "Spahija şimdi mola alır takımı iyice bir azarlar, daha düzgün oynarız" derdim ama bu sene özellikle Telekom maçında gördüğüm sahnelerden sonra bu düşüncem tamamen değişti. Alınan  her molada Spahija takımı devamlı azarlamaktan kıpkırmızı olmuştu. İlk önce Emir'i kenara alırken onla sahada bayağı bir tartıştıktan sonra aynısını Curtis Jerrells ile yaşadı. Aldığı bir molada takıma "We're not playing basketball" derken diğer bir molada "What the fuck..I don't have any advice to you" diye bağırıyordu. Spahija hep saygı duyduğum bir hocadır ama bu sene işi çok zor. Aydın Örs mü el atacak veya başka biri mi bilmiyorum ama şu an bu takımın ciddi bir müdahaleye ihtiyacı var. Takım geçen seneki kimyasını, takım karakterini kaybetmiş durumda. Oysaki geçen seneye baktığımızda her şey ne kadar da farklıydı.

Nerde geçen seneki sert ve dirençli Fenerbahçe Ülker savunması nerde bu seneki savunma. Pota altındaki problemler zaten belli. Her yazımda dediğim gibi maalesef Kaya ve Oğuz ikilisine pek güvenmiyorum. Oynadıkları zaman öyle veya böyle iş yapmalarına rağmen oynamadıkları zaman insana saç baş yolduracak kapasiteleri var. Vidmar zaten ayrı bir muamma. Çocuğun kontratında "10 dakikadan fazla oynamayacak" diye bir madde var deseler inanacak hale geldik. Bu sezon TBL’ de Trabzonspor(24:16) maçını saymazsak ortalama 8-10 dakika süre almış durumda Vidmar. Euroleague'de ise oynanan 5 maçta en fazla Caja Laboral (17:40) maçında süre almış ki Oğuz ve Gist'in bu maçta çok erken faul problemine girdiğini unutmamakta fayda var. Vidmar'a böylesine kısa süre vermekle hem pota altındaki sert savunmamızdan oluyoruz hem de gün geçtikçe Vidmar'ı basketboldan soğutuyoruz.
Kısa savunmamız pota altı savunmamıza nazaran bir nebze de olsa daha iyi diyebiliriz. Geçen seneki durumuna ulaşmış mı derseniz cevabımı zaten belli "Asla". Kinsey-Thomas-Ömer üçlüsünden Kinsey'i en büyük rakibine kaptırıp bir de üzerine Thomas'ın sakatlığı gelince, geçen seneki savunmadan haliyle eser kalmıyor ortada. Kaptan yaşına başına bakmaksızın her maçta canla başla oynarken, Euroleague'de ise ona Thabo Sefolosha'nın eşlik etmesiyle buradaki açığımızı bir nebze de olsun kapatabiliyoruz.

Hücumda ise biraz ağır olacak kusura bakmayın ama evlere şenliğiz. Belli bir hücum varyasyonumuz belli bir oyun düzenimiz yok. Topu rakip sahaya getiren boşta bulduğu adama topu atıyor o da sayıya gitmeye çalışıyor. Her yazımda derim "bir basketbol takımı guardı kadar konuşur" Biz de şu an kekeme durumdayız açıkçası. Maç sonları asist sayılarına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten. Ukic'in yapabilecekleri belli zaten, bana göre bize F4 oynatacak bir oyun kurucu zaten değil bir de üzerine sakatlık yaşayıp takıma şu an katkı vermemesi ile daha da kötü bir durumda. Geçen sezon sorumluluk ondaydı, bu sezon bu takım Ukic ile Emir'in takımı olacak derken Ukic tarafından bir darbe aldık. Jerrells'tan sezon başında ümitli olmama rağmen son zamanlarda içimdeki bu umut yavaş yavaş sönmekte. Bilbao maçının son çeyreğinde oynadığı oyun her ne kadar iyi olsa da genel olarak baktığımızda sonuçlar pek de iç açıcı değil. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor. Saçma sapan yerlerde top kaybederken, hiç olmadık yerlerde attığı 3'lüklerle takımına skor açısından katkıda bulunabiliyor. Hoşuma giden özelliği ise bu attığı el üstünden 3'lükler ile Ukic'e nazaran elini daha çok taşın altına sokuyor olması. Takım hücumda oyun kurma açısından sadece Emir'in eline bakıyor. Asist ile sayı bulduğumuz maçlar sadece Emir'in oynadığı maçlar. Emir durdu mu takım da hücumda duruyor ki Telekom maçında bunu gayet net gördük. Engin Atsür'ün ise süre aldıkça daha iyi olacağına inanıyorum. Telekom maçında 26 dakika sahada kalan Engin'i izlediğimde ise hem maç eksiği hem de sakatlıktan yeni çıkmış olmasından dolayı haliyle biraz tedirgin oynuyor. Gene de Telekom maçında belki de sahadaki en istekli oyuncumuzdu diyebilirim.
Yukarda da dediğimiz gibi sorunlar belli aşılamayacak sorunlar mı? Tabi ki değil. Bu takıma daha Mirsad ve Thomas katılacak. Bunu diyorum ama bu ikilinin takıma katılmasıyla sorunlar bitecek demiyorum yanlış anlaşılmasın sakın. Takım daha iyi bir  hal alır o kadar ama koç ve teknik heyet sadece bu ikiliye bel bağlarlarsa vay halimize.

Son bir not... En baştan beri lokavt boyunca NBA'den oyuncu alınmasına karşı olmuşumdur ama şu şekilde. Örnek verecek olursak bugün lokavt biterse (ki demin açıklandığı üzere daha uzun sürecek) D-Williams Beşiktaş Milangaz'dan ayrıldığı takdirde Beşiktaş o pozisyonda ciddi sorunlar yaşayacak. Fakat sezon başında bize gelmek isteyen Semih alınsaydı pota altında o gittikten sonra bu kadar sorun yaşamazdık.
D-Williams örneğine istinaden. Nasıl Thabo Sefolosha lokavt bittiğinde gittiği takdirde yerine Thomas'ı koyabiliyorsun aynı şekilde Semih gittikten sonra da elinde Vidmar-Oğuz ve Kaya olduğunu düşünürsek pek de sorun yaşamazdık. Yapılan açıklamalarda hep takımın kimyasının bozulmasından söz edilip duruldu. Zaten sorunlu olan pota altımızda Semih, Kaya&Oğuz ikilisinden daha mı kötü olurdu sizce? Bence kesinlikle hayır tabi ki.

Semih Erden'i havaalanında yakalamışken sormamak olmazdı di mi:)
Beşiktaş Milangaz Avrupa maçı için yurt dışına giderken kendisiyle havaalanında ufak bir sohbet yapma imkânı buldum...
Ben: Özel olmaz ise bir soru sorabilir miyim Semih?
S.E: Tabi ki
Ben: Lokavt süresince Fener'e gelmek istediğin doğru muydu?
S.E: Tabi ki
Ben: Spahija mı istemedi?
S.E: Spahija istemedi, hiçbiri istemedi...
Ben: Yazık olmuş...
S.E: Üzgün bir surat ifadesiyle ne yapalım derken en son "Beni biliyorsun Fenerbahçeliyim kardeşim... İyi Bayramlar..." dedi ve ayrıldı.
Ben: "Üzüntülü bir şekilde" İyi Bayramlar..Başarılar...



Püzant YÜCECAN

1 yorum:

  1. semih, ömer veya enes'i takıma katamamalarının sebebini hiçbir bahaneyle açıklayamazlar. Bu takıma uzun takviyesi yapılmasını 6 aydır herkes yazıyor çiziyor ve sorumlular bunun farkında mı değiller? Çok net söylüyorum bu sene bütün branşlar gözden çıkarılmıştır. 2 Hafta sonra futbol takımına yapılacaklardan sonra bunu daha net bir biçimde görecek herkes.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...