27 Mart 2013 Çarşamba

TURKISH AIRLINES EUROLEAGUE TOP 16 13. Hafta Programı (28-29 Mart)


28 Mart Perşembe
CSKA Moscow - Real Madrid 18:45 (Game Of The Week)
Anadolu Efes - Unicaja Malaga 19:30 (NtvSpor Canlı)
Maccabi Electra - Besiktas JK 21:30 (NtvSpor Canlı)
Brose Baskets - Panathinaikos Athens 21:45

29 Mart Cuma
BC Khimki MR - Caja Laboral 17:30
Alba Berlin - Zalgiris Kaunas 19:00
Fenerbahce Ulker - Olympiacos 21:00 (NtvSpor Canlı)
Montepaschi Siena - Barcelona Regal 21:45 


Weekly Show Euroleague : 24 Mar 2013





Püzant YÜCECAN

25 Mart 2013 Pazartesi

Fenerbahçe Maç Programı (25 - 31 Mart 2013)


TEŞEKKÜRLER KIZLAR

26 Mart Salı 20:00
Fenerbahçe Ülker - Royal Halı Gaziantep BŞB. 95-59
Fenerbahçe Ülker Sports Arena
Beko Basketbol Ligi
LigTv 3 Canlı

27 Mart Çarşamba 18:00
Fenerbahçe - Sarıyer Bld. 3-0
Burhan Felek Spor Salonu
Aroma Bayanlar Voleybol Ligi
SmartSpor Canlı

28 Mart Perşembe 18:00
Kayseri KASKİ - Fenerbahçe 63-71
Kadir Has Spor Salonu
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi
FBTV Canlı

29 Mart Cuma 21:00
Fenerbahçe Ülker - Olympiacos 73-78
Fenerbahçe Ülker Sports Arena
THY Euroleague
NtvSpor Canlı

31 Mart Pazat 13:00
Adana Botaş - Fenerbahçe 72-80
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi
Menderes Spor Salonu
FBTV Canlı

31 Mart Pazar 15:30
Fenerbahçe - Beşiktaş Bahçeşehir Üni.. 3-0
Burhan Felek Spor Salonu
Aroma Bayanlar Voleybol Ligi
NtvSpor Canlı

31 Mart Pazar 19:00
Fenerbahçe - Akhisarspor 2-0
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu
Spor Toto Süper Lig
LigTv Canlı



Püzant YÜCECAN


Teşekkürler Potanın Kraliçeleri...



"Galiptir bu yolda mağlup" Aslında bugün için tek söylenecek belki de en anlamlı ve en güzel söz bu olsa gerek. 2006 yılından bu yana Euroleague Women'da çeyrek final oynayan, geçen sene de ülkemizde düzenlenen 8'li finallerde yarı final oynama başarısı gösteren kızlarımız bu sene Rusya'nın Ekaterinburg şehrinde düzenlenen turnuvada finale çıkarak hepimizin göğsünü kabarttı. Burada oturup final maçının veya turnuva genelini teknik olarak analiz edecek değiliz. Bunu çok daha iyi yapacak özellikle kadın basketbolundan daha iyi anlayan ve ilgilenen arkadaşlar bunu yapacaktır ve biz de keyifle okuyacağız. Biz burada ufak da olsa kızlarımıza dilimizin döndüğü kadarı ile teşekkür edeceğiz.

Gurupta oynadığı 3 maçı da kazanarak yarı finale gelen takımımız yarı finalde de Slovakya temsilcisi Good Angels Kosice'yi 68-56 yenerek finalde UMMC Ekaterinburg takımı ile final oynamaya hak kazandı. Hepimiz finalin çok zor geçeceğini hatta rakibin kupayı kazanma şansının bizden fazla olacağını bilsek de bir kere bu kızlara inanmıştık ne yapalım:) Hakikaten de kolay değildi. Karşılarında 12 milyon Euro'ya kurulmuş neredeyse kadın basketbolunun dünya çapında en önemli isimlerinden kurulan bir takım vardı. Özellikle Euroleague Women'ı kazanmak için kurulmuş bu takım bu sezon hem kendi ligleri hem de Euroleague'de oynadığı toplam 35 maçın sadece 2'sinden mağlup ayrılmış. (1'i Lig diğeri Euroleague)

Neyse biz gelelim final maçına. Yukarıda da dediğimiz gibi zor geçeceği belli olan bir maçtı ve maalesef kızlarımız kupaya bu kadar yaklaştılar ama olmadı. Hepimiz de biliyoruz ki bugün ilk defa final oynamanın heyecanı üzerinizde olmasaydı bu maç daha da farklı geçebilirdi. Maç içerisinde yeri geldi sinirlendik yeri geldi bağırdık çağırdık ama maçtan sonra özellikle soyunma odasında yaşananlar hepimizi gözyaşları içinde bıraktı. Bunu duygusallık olsun diye demiyorum. İnanın kendi adıma ciddi ciddi ağladığımı söyleyebilirim. Keşke galibiyet sevincinden dolayı olsa idi o gözyaşları ama dediğimiz gibi olmadı.


Sizin akıttığınız o gözyaşları inanın burada binlerce taraftarın kalbine kalbine damladı ama olsun kızlar siz üzmeyin kendinizi. Bu sene olmadı ise seneye olur sizin canınız sağ olsun. Hiçbir kupa, hiçbir madalya sizin turnuvanın başladığı ilk günden final maçının son saniyesine kadar akıttığınız her bir ter damlasının yerini bile tutamaz. 7 sezondur her sene üzerine koyarak gidiyorsunuz ve çok yakın bir dönemde de artık bu kupayı müzemize getireceksiniz. Siz Fenerbahçe Spor Kulübünün göz bebeklerisiniz. Siz bizim gururumuz, Siz bizim kraliçelerimizsiniz. Tekrardan canınız sağ olsun ve bize bu heyecanı yaşattığınız için binlerce kez teşekkürler kızlar.


Teşekkürler Birsel Vardarlı
Teşekkürler Cappie Pondexter           
Teşekkürler Angel McCoughtry
Teşekkürler Ivana Matovic
Teşekkürler Anastasiya Verameyenka          
Teşekkürler Ieva Kublina        
Teşekkürler Agnieszka Bibrzycka      
Teşekkürler Esmeral Tuncluer             
Teşekkürler Kübra Siyahdemir          
Teşekkürler Yasemin Horasan           
Teşekkürler Olcay Cakir        
Teşekkürler Nevin Nevlin 
Teşekkürler Koç Roberto Iniguez

Fenerbahçe - Ekaterinburg | Maç Sonrası Soyunma Odası

Fenerbahçe - Ekaterinburg | Madalya Töreni

Fenerbahçe - Ekaterinburg | Roberto Iniguez'in Açıklamaları | FB TV





Püzant YÜCECAN

24 Mart 2013 Pazar

Futbolun Para Babaları (EPL)



Geçenlerde İngiltere'nin en ünlü gazetelerinden The Times'da Oliver Kay imzalı çıkan habere göre Katar Kraliyet Ailesinin "Rüya Futbol Ligi" adı altında bir lig kurma hayalinin olduğu ortaya çıktı. Haberde Katar Kraliyet Ailesi, Avrupa'nın en büyük takımlarını, iki yılda bir yaz aylarında düzenlenecek bir şampiyonada bir araya getirmeyi istediği yazılmıştı. Haberde ayrıca Rüya Futbol Ligi'nin nasıl ve ne şekilde oluşacağı da detaylı bir şekilde yer almıştı. Aynı haberde Katar Kraliyet Ailesi'nin Premier Lig ekipleri Manchester United - Chelsea - Arsenal ve Manchester City'ye, La Liga'dan ise Barcelona ve Real Madrid'e sadece katılım payı olarak 200 milyon Euro ödeneceği yazılmıştı.

Fakat haberin daha sonra asılsız olduğu, haberin asıl kaynağının ise Fransız bir internet sitesi olduğu ve sitenin olayı bir eğlence unsuru olarak yayınladığı ortaya çıktı. Olay gerçek veya asılsız bunu şu an bilemeyiz ama şu var ki Arap sermayesi bugün futbolun büyük kulüplerinin çoğunu maalesef ele geçirmiş durumda.

Kökleri 12. yüzyıla kadar uzanan, zamanında kilisenin ve devletin toplumun üzerinde kötü etkileri var diye yasaklanmasına rağmen insanları vazgeçmediği ve ilk dönemlerinde ise gerek yönetici gerek futbolcu gerekse taraftarların tamamen amatör bir ruh ile mücadele ettikleri ve adına futbol denen oyun ile günümüzde oynanan oyun acaba ne kadar aynı??

Özellikle son 20-30 sene içerisinde futbolun maddi açıdan inanılmaz bir gelişme gösterdiğini görüyoruz. Stat ve maç gelirlerinin yanı sıra gerek yayın gelirleri olsun gerekse lisanslı ürünlerin satışından gelen paralar ile futbol kulüpleri hem kendi liglerinde hem de Avrupa'da söz sahibi olabilmek için inanılmaz bir mücadeleye girmeye başladılar. Bunun en önemli örneklerinden biri de keyifle izlediğimiz bu güzel oyunun aktörlerinin formaları olsa gerek. Bundan bir kaç sene önceki formalarda neredeyse sadece ön yüzünde tek bir reklam var iken günümüzde özellikle maddi açıdan orta ölçekli kulüplerin formalarının nerede ise F1 pilotlarının kaskları gibi her yerinde reklam olduğunu görüyoruz. Bunun en güzel örneklerinden biri de herhalde gerek La Liga gerekse Avrupa'nın en büyük kulüplerinden biri olan Barcelona'nın 2011 yılında "Qatar Foundation" ile anlaşmasıydı.  Barcelona "Qatar Foundation" ile yıllığı 30 milyon Euro'dan 5 yıl sonunda 150 milyon Euro kazanacağı bir anlaşma imzalamıştır. Bilindiği gibi Barcelona kuruluşundan beri formasına reklam almamıştır. Sadece 2006 yılında UNICEF ile 5 yıllık bir anlaşma yapmış ve bu anlaşma sonucunda formasının önüne UNICEF reklamı almış olmasına rağmen 5 yıl boyunca sezon başına UNICEF'e 1,5 milyon Euro ödemiştir.

Son zamanlarda ise özellikle Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olmak isteyen Avrupa'nın önde gelen kulüpleri yapıkları büyük transferler sonrası başarı gelmeyince maddi olarak iyice zor duruma düştüler. Tv yayınları, sponsorluklar ve lisanlı ürün pazarından gelen gelirleri kulüplerin giderlerini iyice karşılamaz hale gelmiş ve kulüpler borç batağına iyice batmaya başlamıştı. Bu da Avrupa futbolu ile uzun zamandır ilgilenen Arap sermayesinin gözünden kaçmadı.

Aslında Arap sermayesinin özellikle Premier Lig takımlarına göz kırpması 2002 yılına dayanıyor. Premier Lig ekiplerinden Arsenal'in 2002 yılında yeni stadyumunun ismi ilk olarak Ashburton Grove olarak düşünülse de Arap havayolu şirketi Emirates stadyumun isim hakkını 100 milyon sterline satın aldı ve böylece stadın ismi Emirates Stadyum olarak değiştirildi.

Arap Sermayesi EPL'de

Fakat Arap şeyhleri özellikle Avrupa'da kendi isimlerini duyurmak için büyük bir PR çalışmasına girmişler bunun ilk meyvelerini de gene Premier Lig kulüplerinden biri olan Manchester City'i satın alarak yapmışlardır. 2008 yılında Şeyh Mansur'un sahibi olduğu Abu Dhabi United Group tarafından satın alındı. Kulüp Arap sermayesinin eline geçer geçemez de Avrupa futbolunu ayağa kaldıracak transferlerin startını verdi. İlk olarak Robinho'yu Real Madrid'den 43 Milyon Euro'ya transfer eden kulübün 2008/09 sezonunda transfere harcadığı para 157.350.000 Euro. Bir sezon önceki transfer giderleri ise 77 Milyon Euro idi. Yani Arap sermayesi sayesinde kulüp 1 sezon içinde transfer giderini 2 katına çıkardı. Kulüp veya Abu Dhabi United Group daha sonraki sezonlar da transfer piyasasını yerinden sarsacak milyon Euro'luk transferlere imza attı. Carlos Tevez, Yaya Toure, Adebayor Dzeko, Balotelli, Agüero, Nasri gibi isimleri Manchester City ile sözleşme imzaladılar. Onca transferin ardından başarı ancak 4 sene sonra geldi. Kulüp tarihinde ilk defa 2011/2012 sezonunda Premier Lig şampiyonluğuna ulaştı. Manchester City'nin bu şampiyonluğu ile ilgili en anlamlı başlığı ise o günlerde İngiliz gazetesi Daily Mail atıyordu ve "Ne kadar üzücü gerçek Premier Lig şampiyonu Abu Dhabi United Group" diyordu. Eğer İngilizcenize güveniyorsanız buradan okumanızı tavsiye ederim.

Ancak asıl hedef hala başarılamadı ve kulüp Şampiyonlar Ligi kupasını hala müzesine götüremedi. Abu Dhabi United Group tarafından satın alındığından beri kulüp Şampiyonlar Ligi'nde 2011/12 sezonunda Bayern Münih, Napoli ve Villarreal'in aralarında bulunduğu A grubunda 10 puan toplayarak 3. olabildi. Bu sezon ise aralarında Real Madrid, Ajax ve Borussia Dortmund kulüplerinin bulunduğu Şampiyonlar Ligi D Grubunda ancak 3 puan toplayarak sonuncu oldular.

Tabi Arap sermayesi bir yana EPL’e yabancı sermayenin el atması aslına bakarsanız M.City’den daha öncelere dayanıyor. EPL’de ilk olarak 1997 yılında Mısırlı iş adamı Mohammed El Fayed tarafından Fulham’ın satın alması ile başlayan sürecin ardından şu an EPL’de mücadele eden 20 takımdan nerdeyse büyük bir çoğunluğu yabancı sermayenin elinde.  He ne kadar Manchester United ve Liverpool gibi üst külüpler Amerikalı iş adamların elinde olsa da 2000’li yılların başındaki bu furyada en çok ses getiren satın alma 2003 yılında gerçekleşti.

Abramovich – Cheslea (Rus İşadamının Futbol Aşkı)

Rusya’nın son zamanlarda tırnak içinde “yetiştirdiği” genç zenginlerden Roman Abramovich 2003 yılında 174 milyon Euro’ya Chelsea futbol takımını satın aldı. Serveti yaklaşık 13,4 milyar dolara dayanan Abramovich’in Chelsea’yi satın almasının bu kadar ses getirmesinin nedeni ise yaptığı harcamalardan da anlaşılacağı üzere kulübü para kazanacağı bir şirket olarak görmemesi. Takımı satın aldığı ilk sezonda hem takımın tüm borçlarını kapattı hem de yaptığı transferlerin tutarı nerdeyse takımı satın aldığı miktarı geçmişti. İlk senede başarı gelmeyince Abramovich takımın başına Jose Mourinho’yu getirdi. Takımın başına geldiği ilk sezon Chelsea EPL’de 50 sene sonra şampiyon olmuş ertesi sene de şampiyonluğu kimseye bırakmamıştı. Mourinho yönetiminde Chelsea 2 Premier Lig, 2 Lig Kupası, FA Cup, ve Community Shield Kupası kazanmasına rağmen Rus İşadamının asıl istediği Şampiyonlar Ligi kupası bir türlü kazanılamamıştı. 2007 yılında Mourinho’nun takımdan ayrılmasının ardından ise Şampiyonla Ligi Kupası 5 sene sonra Di Matteo yönetiminde hatta hiç kimsenin beklemediği bir sezonda geldi. Tabi 10 sene içinde gerek transferlere harcanan paralar gerekse teknik direktörlere verilen tazminatlar ile harcanan paralar akıl almayacak seviyede.

Her ne kadar özellikle EPL’de ne çok ses getiren satın almalar Chelsea ve Manchester City olsa da daha önce de dediğimiz gibi EPL’de birçok kulüp bugün yabancı sermaye yanı şirketlerin elinde.

İstenmeyen Adam Malcolm Glazer

EPL ve Avrupa futbolunun en köklü ve bugün sadece İngiltere değil dünya çapında birçok taraftarı bulunan Manchester United takımının da şu anki sahipleri bir Amerikan şirketi. United’ın alımı açıkçası diğer kulüplere göre daha zorlu bir süreçten geçti. Kulüp yıllarca yabancı özellikle zengin Amerikalı iş adamları tarafından satın alınmaya çalışılsa da özellikle taraftarların buna şiddetle karşı çıkması iş adamlarının karşısındaki en büyük engel oldu. Fakat taraftarlar ne kadar karşı çıksa da kulüp yaklaşık 1,5 senelik uğraş sonunda 2005 yılında Amerikalı iş adamı Malcolm Glazer’e 800 milyon sterlin karşılığında satıldı. Tabi bu büyük meblağın sadece 270 milyon Sterlin’i Glazer’in cebinden çıktı. Geri kalanı 530 milyon ise bankalardan alınan krediler sayesinde karşılandı. Bugün hala kulübün satılmasını hazmedemeyen ve Glazer’e karşı olan çok taraftar var. Hatta bir dönem kendisinden kulübü satın almaya çalışsalar da maalesef bu oluşum başarıya ulaşamadı. Keşke alabilselerdi. Burada kendime not düşeyim bu konuyu aslında tamamen farklı bir başlık altında yazmak lazım. United’ın diğer satılan İngiliz kulüplerinden farkı ise kulübün başındaki isim Sir Alex Fergusondur. Gerek sahadaki başarı gerekse Avrupa sahnesine çıkardığı oyuncuların transferleri sayesinde kulüp şu an maddi anlamda bir sıkıntı içinde bulunmasa da gelecek sezon neler olacağı hiç belli olmaz. Sonuçta Glazer’in bankalardan aldığı borç şu an United’ın borcu olduğunu da belirtmek lazım.

 2006 yılımndan itibaren günümüze Premier Lig ekiplerinin transfere harcadığı paralar. Herhalde o kadar yazının en iyi özeti bu olsa gerek...

Peki Sonuç??
Günümüzde EPL halen Avrupa’nın en çok takip edilen ligi olmasına rağmen külüpler adeta iş adamlarının oyun alanı olmuş durumda. Transferlere harcanan çılgın paralar ile hem EPL’de haksız bir rekabet ortaya çıkarmış hem de Avrupa transfer piyasasının altını üstüne getirmiş durumda.  Avrupa’nın en prestijli kupası olan Şampiyonlar Ligi Kupası’na bakacak olursak 2000 yılından bu yana İngilizler 3 kere bu kupayı kaldırmış durumda (2004/05 Liverpool – 2007/08 Manchester United – 2011/12 Chelsea) Kısacası harcanan paralar ile Avrupa arenasında gelen başarıların pek orantılı olmadığını görüyoruz. Fakat şöyle de bir durum var ki 2004/05 sezonundan bu yana oynanan 8 finalden sadece 2009/10 finali hariç İngiliz kulüpleri her sezon finale yükselmiş durumda. Bu da EPL’deki yabancı sermayesinin nasıl etkin olduğuna dair en büyük kanıtlardan biridir. 1998/99 yılında Manchester United – Bayern Munich finalinden geriye doğru gittiğimizde ancak 1984/85 sezonunda (Juventus – Liverpool) bir İngiliz takımının finale yükseldiğini görebiliyoruz.

Futbolun özellikle içinde barındırdığı ve sahaya yansıyan en keyifli şeylerden biri olan “amatör ruh” dediğimiz olay İngiliz kulüpleri için gün geçtikçe azalıyor. Ligdeki rekabet gün geçtikçe adil olmaktan çıkıyor.  Artık sahadaki mücadelenin yerini masa başında yapılan ve astronomik rakamların havalarda uçuştuğu transferler yerini alıyor ve maalesef buna ne UEFA ne de FA dur diyebiliyor. Şimdi ben de şunu sormak istiyorum, EPL’de 50 sene sonra şampiyon olan Chelsea mi yoksa  Abramovich mi? Veya tarihinde ilk kez şampiyon olan Manchester City mi yoksa Abu Dhabi United Group mu? Sizce?





Püzant YÜCECAN






23 Mart 2013 Cumartesi

TURKISH AIRLINES EUROLEAGUE TOP 16 12. Hafta Genel Görünüm


THY Euroleage TOP 16 12. haftası geride kalırken alınan sonuçlar, gruplardaki son durumlar, haftanın en iyi 10 hareketi ve haftanın MVP'si.


GROUP E
*CSKA Moscow 9-3 (TOP 8)
*Real Madrid 9-3 (TOP 8)
*Anadolu Efes 9-3 (TOP 8)
Panathinaikos Athens 8-4
Unicaja Malaga 6-6
Zalgiris Kaunas 5-7
Alba Berlin 2-10
Brose Baskets 0-12

Brose Baskets Bamberg - Alba Berlin 72 - 75
Zalgiris Kaunas - Anadolu Efes Istanbul 79 - 71
Real Madrid - Panathinaikos Athens 73 - 74
Unicaja Malaga - CSKA Moscow 66 – 70

GROUP F
*FC Barcelona Regal 11-1 (TOP 8)
Khimki Moscow Region 7-5
Maccabi Electra Tel Aviv 7-5
Olympiacos Piraeus 7-5
Montepaschi Siena 7-5
Caja Laboral Vitoria 6-6
Fenerbahce Ulker 2-10
Besiktas JK Istanbul 1-11

FC Barcelona Regal - Caja Laboral 83 - 74
BC Khimki MR - Fenerbahce Ulker 99 - 76
Besiktas JK - Montepaschi Siena 72 - 70
Olympiacos Piraeus - Maccabi Electra 67 - 73

THY Euroleague TOP 16 12. Haftanın En İyi 10 Hareketi

THY Euroleague TOP 16 12. Haftanın MVP’si: Petteri Koponen, BC Khimki MR

THY Euroleague TOP 16 12. Hafta Play of the Night: Tutku Acik, Besiktas JK Istanbul





Püzant YÜCECAN

20 Mart 2013 Çarşamba

TURKISH AIRLINES EUROLEAGUE TOP 16 12. Hafta Programı (20-21-22 Mart)


20 Mart Çarşamba 
Brose Baskets - Alba Berlin 21:45

21 Mart Perşembe
Zalgiris Kaunas - Anadolu Efes 19:45 (NtvSpor Canlı)
Real Madrid - Panathinaikos Athens 21:45 (NtvSpor Canlı)
Unicaja Malaga - CSKA Moscow 21:45 (Game Of The Week)
Barcelona Regal - Caja Laboral 21:45 

22 Mart Cuma
BC Khimki MR - Fenerbahce Ulker 17:30 (NtvSpor Canlı)
Besiktas JK - Montepaschi Siena 20:00 (NtvSpor Canlı)
Olympiacos Piraeus - Maccabi Electra 21:00 



Euroleague Memories, a history of devotion




Püzant YÜCECAN

19 Mart 2013 Salı

Biri Şike Mi Dedi?? Part-2


Güzide kulübümüz Galatasaray’ın nasıl korunup kolladığını hatta bunları nasıl insanın gözünün içine bakarak yaptıklarını daha önce "Biri Şike MiDedi??" adlı yazımızda yazmıştık. Adamlar o kadar çok korunup kollanıyor ki tek bir yazıda toplamak hem çok fazla uzun olmasın hem de okuyanlar çok sıkılmasın diye burada da yazının 2. kısmına devam edeceğiz.

Hafta içi Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi son 16 rövanş maçında Schalke04 ile karşı karşıya gelmesinin ardından Galatasaray yönetiminin talebi üzerine normalde 16 Mart C.tesi günü 19.00’da oynanması gereken Kayserispor maçı 17 Mart Pazar günü saat 16.30’a alındı. Yani Beşiktaş-Kasımpaşa maçı ile yer değiştirdi TFF. 

Perşembe günü UEFA Avrupa Ligi son 16 rövanş maçında Viktora Plzen ile karşılaşan Fenerbahçe’nin Pazar günü olan Antalyaspor maçını P.tesine ertelenme isteği ise ret edildi. Fenerbahçe teknik direktörü Aykut Kocaman'ın isteği ile yabancı oyuncularının bağlı oldukları ülke federasyonlarına başvurulup oyuncuların Salı günü kampa katılıp katılmayacağı soruldu ve her ülkeden olumlu yanıt alınırken maalesef ülkemiz federasyonu buna olumlu yanıt vermedi. 

Sebebi ise A Milli Takımımızın kampı ve Abdullah Avcı'nın kamp programını bozmak istememesi idi. Tabi canım Fenerbahçe için kamp programı mı bozulur... Fenerbahçe için kamp programı bozulmaz ama en çok futbolcu Fenerbahçe'den çağrılır. Onlar yorulmuş etmiş önemi değil ama. Nerdeyse her iki günde bir maç yapan takımın bir gün fazla dinlenmek istemesi sanırım Abdullah Avcı'nın zoruna gitmiş olsa gerek. Eee tabi milli takımımızı zor bir Andorra maçı bekliyor o da haklı. Haklı da zamanında Galatasaray’ın Manchester maçı öncesi "Manchester maçı da milli maçtır" diyen Abdullah Avcı için Fenerbahçe futbol takımı Galatasaray kadar değerli değil mi? 

Peki, ben şimdi soruyorum. Salı günü oynayan bir takımın maçı Cumartesinden Pazar gününe ertelenirken neden Perşembe günü maç yapan bir takımın maçı Pazartesi'ne ertelenmez?

Manchester United maçı öncesi Fatih Terim ile görüşen Abdullah Avcı ne diyordu gelin bir hatırlayalım; 

Avcı, "Galatasaray'ın arka arkaya zorlu bir maç trafiği olduğunu iyi biliyorum. Ancak A Milli Takım'ın da çok önemli maçları olduğu aşikâr. Bu nedenle Danimarka ile hazırlık maçı yaparak eksikliklerimizi tespit etmemiz gerekiyordu. Sizi çok iyi anlıyorum. Oyuncuların sakatlanmasından endişe duyuyorsunuz. Sizin oynayacağınız Manchester United karşılaşması da bizim için milli maçtır. Çünkü Türkiye'yi temsil ediyorsunuz. Avrupa'da alacağınız başarılar hepimizin göğsünü kabartır" diye konuştu.

Doğrudur Abdullah Hocam doğrudur. Galatasaray bu ülkenin takımıdır ama Fenerbahçe başka ülkenin takımı değil mi??  Aykut Hoca da aynı Fatih Terim gibi futbolcuları için endişelenemez mi? Ki şöyle de bir durum var bu sezon Türk takımları arasında en çok maç yapmış olan takım Fenerbahçe iken daha çok müsamaha Galatasaray'a gösteriliyor. Peki neden? Galatasaraylı oyuncuların sakatlanma durumu varken Fenerbahçe oyuncuları robot mu onlar sakatlanmıyor mu? Keşke öyle olsa Abdullah Hocam öyle olsa da rahat rahat oynatsan Andorra maçında. Sen de haklısın Andorra maçı zor maç;)

Fenerbahçe'nin Antalyaspor maçını Pazar gününde Pazartesi’ne ertelemeyen Abdullah Avcı sağ olsun amacını bugün yaptığı son hareketle de belli etti. Fenerbahçe için kamp programını bozmayan sayın hocamız milli takımı Barselona'ya götüren uçağın şehre öğleden sonra inmesi üzerine bugün yapılacak antrenmanı erteleyip takıma serbest zaman verdi. Yani kısacası Fenerbahçe'nin maçı milli takım oyuncuları şöyle güzelce bir Barselona şehir turu yapsınlar diye ertelenmedi. Neyse canınız sağ olsun biz böyle de devam ederiz. 





Püzant YÜCECAN





Biri Şike Mi Dedi??



Herkesin de bildiği üzere geçen sene Türk futbolunda konuşulan birinci sıradaki konu Fenerbahçe ve şike davası idi. Fenerbahçe'nin olduğu bir ortamda zaten abartmayı, büyütmeyi seven yüce medyamız bir de konu şike gibi ciddi bir suçlama olunca mahkeme dosyaları, sanık fotolarına kadar her şeyi didik didik yayınladı. Peki, bu sene Galatasaray lehine yapılanlar alenen şike değil midir ve bu neden sevgili medyamız tarafından bir kereliğine haberler esnasında okunulup geçilir ve didik didik edilmez?? Ben neyden mi bahsediyorum? Ne şikesi mi? Buyurun gelin beraber inceleyelim...

Spor Toto Süper Lig 25. haftasında oynanan Galatasaray - Gençlerbirliği maçının 86. dakikasında Galatasaray'dan Gökhan Zan rakibine vurduğu gerekçesiyle hakem Özgür Yankaya tarafından direk kırmızı kart gösterilerek oyun dışına yollandı. 14 Mart tarihli PFDK toplantısı sonucu TFF tarafından yapılan açıklamaya istinaden de, Galatasaray'ın Gençlerbirliği ile yaptığı karşılaşmada rakip takım sporcusuna yönelik şiddetli hareketi nedeniyle sarı-kırmızılı oyuncu Gökhan Zan'ın PFDK tarafından 2 resmi müsabakadan men ve 6,500 TL para cezası aldığı bildirildi. Alınan bu kararın ardından Galatasaray Tahkim Kurulu'na itiraz ederek cezanın tekrardan görüşülmesini istedi. 16 Mart Cumartesi yani Kayserispor - Galatasaray karşılaşmasından sadece 1 gün önce Tahkim Kurulu Gökhan Zan'a verilen 2 maçlık cezayı 1 maça indirip bunun la da yetinmedi ve Gökhan Zan'ın cezasını 1 yıl süre ile erteledi. Erteledi ama ben sadece cezayı ertelerim paramı alırım kusura bakmayın diyerek daha önce PFDK tarafından Gökhan Zan'a verilen 6,500 TL'lik para cezasını onayladı. Peki, ben de kendi kendime soruyorum buradaki amaç nedir? Tahkim Kurulunun aldığı karara göre;

"(1) Futbolcu Gökhan Zan'ın rakip oyuncuya yönelik eylemi, her ne kadar PFDK'ca şiddetli hareket olarak nitelendirilmiş ise de, izlenen görüntülerden eylemin FDT'nin 36.maddesinde düzenlenen sportmenliğe aykırı hareket boyutunda kaldığı anlaşıldığından, PFDK'ca futbolcu Gökhan Zan'a neticeten verilen 2 resmi müsabakadan men cezasının 1 resmi müsabakadan men cezası olarak düzeltilerek onanmasına; cezanın re'sen aleyhe bozulamaması nedeniyle PFDK'ca verilen 6.500.-TL para cezasının onanmasına oybirliği ile;"

Karar buraya kadar gayet normal. 2 maç ceza verilmiştir buna istinaden itiraz yapılır ve gerekli incelemeler sonucunda ceza indirimine gidilir. Asıl sorun ise;

(2) Kurulumuzun daha önceki kararlarına da dayanak oluşturan ve FDT'nin 103.maddesinde düzenlenen "yaptırımın ertelenmesi" ne dair ilk kararı olan 2012/127 E.,2012/133 K. sayılı ve 10.05.2012 tarihli; yine 2013/25 E.,2013/27 K. sayılı ve 08.02.2013 tarihli kararlarında yaptırımın ertelenmesi için "cezanın ertelemeye uygunluğu",failin geçmişteki hali","failin pişmanlık duyması", "failin yargılama sürecindeki davranışları","cezanın alt sınırdan uzaklaşılmadan verilmiş olması" unsurlarının tamamının birlikte gerçekleşmesi gerektiği ayrıntılı şekilde belirtilmiş olup mevcut dosyada;

- Futbolcuya verilen "müsabakadan men" ceza tipinin FDT'nin 103.maddesine göre ertelenebilir cezalardan olması,
Açıklaması: -Demek ki direk kırmızı kart görseniz bile bu ertelenebilir bir ceza olabiliyormuş. Peki, böyle bir şey varsa bu kırmızı kart cezasının anlamını yitirmesinden başka neye yarar? Tamam, maç içinde takımını 10 kişi bırakıyorsun da 86. dakikada takımını yalnız bıraksan ne olur bırakmasan ne olur??

- Futbolcunun aynı sezon içinde tekerrür etmiş disiplin ihlalinin bulunmaması;
Açıklaması: -Eğer sezon içinde hiç kırmızı kart görmediyseniz göreceğiniz ilk kırmızı kartın ardından hiç canınızı sıkmayın ben bunu her an affedebilirim diyor Tahkim Kurulu

- Eyleminden duyduğu pişmanlık ve üzüntüyü ısrarla ve samimi olarak ifade etmiş olması;
Açıklaması: -Hangimiz yaptığımız yanlış hareketlerin ardından pişmanlık duymuyoruz ki:)) Allahım sen büyüksen:))) Herhalde daha komik bir açıklama olamazdı. Kim çıkıp da "Evet ben yaptım beni cezalandırın" der ki. Bu madde ile Tahkim kendi ile çelişiyor bir nevi. Demek ki Gökhan Zan ceza gerektirecek bir şey yapmış ki bundan pişmanlık ve üzüntü duyuyor.

- Bizzat katıldığı duruşma esnasında ve sunduğu yazılı beyanlarında, tekrar disiplin ihlali gerçekleştirmeyeceği yönünde oluşan kanaat;
Açıklaması: -Nerden ulaştınız acaba bu kanata? Ne yaptı karşınızda gözyaşı mı döktü? Affedin bir daha olmayacak mı dedi? Bir daha gerçekleşmeyeceğine kanaat getirdi iseniz neden cezayı tamamen kaldırmıyorsunuz da erteliyorsunuz beyler? Cezayı tamamen kaldırır isek diğer kulüpler daha çok üstümüze gelir diye mi korktunuz? veya ne biliyim bu kadarı da ayıp mı olur dediniz?

karşısında yaptırımın (cezanın) ertelenmesi talebinin kısmen kabulüne, 1 resmi müsabakadan men cezasının 1 yıl süre ile ertelenmesine, 6.500.-TL para cezası yönünden erteleme talebinin reddine oybirliği ile (2013/78 K.);

Tabi yukarıda da dediğimiz gibi para cezası ertelenmiyor veya değişmiyor. Cebinize giren parayı neden ertelemiyorsunuz beyler?? Para tatlı, para sıcak değil mi;)

Cezanın affedilmesi veya ertelenmesi siz ne derseniz deyin bunun sebeplerinden biri acaba;

12 Mart Çarşamba günü oynanan Schalke 04-Galatasaray maçının ardından Semih'in sakatlanması ve zaten sakat olarak oynatılan Dany'nin hafta içi de Kayserispor maçından oynayamayacağının anlaşılması üzerine Galatasaray'ın Kayserispor maçına çıkaracak stoperi kalmaması ve bunu gören Tahkim Kurulunun "ee adamlar stopersiz mi çıksın maça" demiş olması olabilir mi??

Peki, ben şimdi Tahkim Kurulu'na soruyorum. Bugün bu cezayı sen erteliyorsun da tut ki sezon sonu Gökhan Zan Galatasaray'dan ayrılıp X bir futbol takımı ile anlaştı. Sezon içinde gördüğü kırmızı kart sonucu bu sizin ertelediğiniz ceza ile birlikte yeni cezasını belirlediniz. Eski cezası yüzünden yeni kulübü neden ceza çeksin? Bunun cevabını futbol severlere verebilecek misiniz?

Bu konu hakkında son sorum ise şu Sevgili Tahkim Kurulu üyelerine. Bu cezayı ertelediniz Kayserispor - Galatasaray karşılaşmasının da 0-0 devam ettiğini ve 90+'da Gökhan Zan'ın gol attığını düşünün. Rakip takımın verdiği emek, sahada akıttığı ter ama pardon siz bunları nereden bileceksiniz ki. Olayı bir de Galatasaray açısından düşünelim. Gene 0-0 giden bir maç ve Gökhan Zan 90+'da yanlışlıkla kendi kalesine gol atar gene sahadan verilen emeğin birden buhar olup uçması.


Ama biz neyin mücadelesini veriyoruz ki? Siz zaten affetmeye alışıksınız. PFDK Galatasaray aleyhine ceza verir siz Tahkim Kurul'u bunu affedersiniz. Geçen yıl şampiyonu belli edecek Fenerbahçe maçından önce Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim’in Trabzonspor maçı sonrası hakem Tolga Özkalfa’ya hakaret etmesinden sonra verilen 3 maç cezası da Tahkim Kurulu tarafından ertelenmişti.. 3 maç verilen cezanın 1 maçını Beşiktaş maçında çeker geri kalan 2 maç da ertelenir ve ne tesadüftür ki bu maçlardan biri de 2012-2013 sezonu şampiyonunu belirleyecek olan Fenerbahçe - Galatasaray maçıdır. Ertelenen ceza sonucunda ise Fatih Terim takımının başında sahaya çıkabildi.

2. E.2012/127
Galatasaray AŞ'nin, Teknik Sorumlusu Fatih Terim ile ilgili PFDK'nun 04.05.2012 tarihli ve E.2011-2012/1129, K.2011-2012/1335 sayılı kararına karşı yapmış olduğu itiraza ilişkin Kurulumuzun E.2012/127 numaraya kayıtlı dosyası incelendi. İtirazın süresinde olduğu ve gerekli harcın yatırıldığı görüldü. Talep doğrultusunda duruşma açıldı.(Devamı)

Geçen sene verdiğiniz bu ceza/erteleme siz ne diyorsunuz bilmiyorum ama son cümlesi ise şu şekildeydi; "cezasının 1 yıl süreyle oybirliğiyle ertelenmesine" Bunun açılımı herhalde benim okuduğum, ekranlardan gördüğüm hukuk bilgime göre "Bir daha bu cezayı işlersen bu ertelenen cezanı da üstüne ekleyerek yeni ceza veririz" olması gerekirken demek ki Tahkim Kurulu’na göre bu "Unuttuk gitti" demekmiş. Nasıl mı? İşte böyle;

Spor Toto Süper Lig 23. haftasında oynanan Galatasaray-Orduspor maçının devre arasında hakem Serkan Çınar tarafından Fatih Terim tribünlere gönderildi. PFDK'nin Fatih Terim'in sözlü savunmasını aldıktan sonra aldığı karar göre ise Fatih Terim 3 maç ceza aldı.

Disiplin Kurulu'nun açıkladığı karar metni şöyle: "Fatih Terim'in müsabaka hakemine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi, ihraç sonrası ve müsabaka esnasındaki sportmenliğe aykırı hareketleri ve ihraç sonrası müsabaka hakemine yönelik sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 3 resmi müsabakada soyunma odasına ve yedek kulübesine giriş yasağı ve 30 bin lira para cezası ile cezalandırılmasına."

Verilen cezanın azlığını çokluğunu tartışmıyorum bile ki Fatih Terim'in tribünde iken taktik vermesi sonucu cezasının daha fazla olması gerekirdi ki neyse bunu geçtim ama sormadan da edemeyeceğim Fatih terim bu fotoda ne yapıyor acaba??


Neyse asıl konumuz ise şu, Fatih Terim'in 2012 yılında önce aldığı sonra da ertelenen 2 maçlık cezası ne oldu?? Buharlaşıp uçtu mu? Demek ki neymiş eğer Tahkim Kurulu bir cezayı erteliyor ise bu ceza yok demekmiş.

Bunlar alenen, insanların gözü içine bakıla bakıla hatta bakılmayı geçtim insanların gözlerinin içine sokula sokula yapılan şikelerin sadece bir kaçıdır ama konu Galatasaray olunca problem yok. Yola devam;)




Püzant YÜCECAN




18 Mart 2013 Pazartesi

Fenerbahçe Maç Programı (18 - 24 Mart 2013)


YOLUNUZ AÇIK OLSUN POTANIN KRALİÇELERİ

18 Mart Pazartesi 12:30
Fenerbahçe - Bourges Basket 69-44
Euroleague Women 8'li Final 1. Maç
DIVS Sport Hall - Ekaterinburg
NtvSpor Canlı

19 Mart Salı 12:30
Famila Schio - Fenerbahçe 59-86
Euroleague Women 8'li Final 2. Maç
DIVS Sport Hall - Ekaterinburg
NtvSpor Canlı

20 Mart Çarşamba 12:30
Sparta&K M.R. Vidnoje - Fenerbahçe 70-73
Euroleague Women 8'li Final 3. Maç
DIVS Sport Hall - Ekaterinburg
NtvSpor Canlı

20 Mart Çarşamba 20:00
Galatasaray Daikin - Fenerbahçe 3-2
Burhan Felek Spor Salonu
Acıbadem Bayanlar Voleybol Ligi
SmartSpor Canlı

22 Mart Cuma 17:30
BC Khimki MR - Fenerbahçe Ülker 99-76
Basketball Center Of Moscow Region
THY Euroleague
NtvSpor Canlı

23 Mart Cumartesi 15:00
Fenerbahçe Grundig - İstanbul BBSK 0-3
Burhan Felek Spor Salonu
Acıbadem Erkekler Voleybol Ligi
NtvSpor Canlı

24 Mart Pazar 13:00
Ereğli Bld. - Fenerbahçe 1-3
Konya Ereğli Spor Salonu
Acıbadem Bayanlar Voleybol Ligi
SmartSpor Canlı

Fenerbahçe Bayan Basketbol takımımız Euroleague 8'li Finallerinde grupta oynadığı 3 maçtan da galip ayrılarak yarı finalde Good Angels Kosice'yi 68-56 yenerek finale yükselmiştir. Finalde ise Rus ekip UMMC Ekaterinburg ile karşılaşan takımımız finalde 82-56 yenilerek Avrupa ikincisi olmuştur. Bu tarihi başarı için kızlarımızı tekrardan tebrik ederiz. 


Not: Bayan Basketbol takımımız Euroleague Women 8'li Finallerinde oynayacağı 3 maç sonucunda B grubunda ilk iki sırayı aldığı takdirde çapraz eşleşme ile 22 Mart Cuma günü 15:00 veya 17:30'da yarı final, finale kaldığı takdirde ise 24 Mart Pazar günü 15:00'da final maçına çıkacaklar. Yolunuz açık olsun potanın kraliçeleri.




Püzant YÜCECAN







16 Mart 2013 Cumartesi

TURKISH AIRLINES EUROLEAGUE TOP 16 11. Hafta Genel Görünüm


THY Euroleage TOP 16 11. haftası geride kalırken alınan sonuçlar, gruplardaki son durumlar, haftanın en iyi 10 hareketi ve haftanın MVP'si.

GROUP E
Real Madrid 9-2
Anadolu Efes Istanbul 9-2
CSKA Moscow 8-3
Panathinaikos Athens 7-4
Unicaja Malaga 6-5
Zalgiris Kaunas 4-7
Alba Berlin 1-10
Brose Baskets 0-1
Anadolu Efes Istanbul - Brose Baskets 89 - 86
CSKA Moscow - Zalgiris Kaunas 70 - 61
Real Madrid - Unicaja Malaga 74 - 77
Panathinaikos Athens - Alba Berlin 82 – 58


GROUP F
*FC Barcelona Regal 10-1 (TOP 8)
Montepaschi Siena 7-4
Olympiacos Piraeus 7-4
Khimki Moscow Region 6-5
Maccabi Electra Tel Aviv 6-5
Caja Laboral Vitoria 6-5
Fenerbahce Ulker 2-9
Besiktas JK Istanbul 0-11

Maccabi Electra - BC Khimki MR 80 - 79
Montepaschi Siena - Olympiacos Piraeus 67 - 68
Caja Laboral Vitoria - Fenerbahce Ulker 87 - 67
FC Barcelona Regal - Besiktas JK 86 - 61


THY Euroleague TOP 16 11. Haftanın En İyi 10 Hareketi

THY Euroleague TOP 16 11. Haftanın MVP’si: Luka Zoric, Unicaja Malaga

THY Euroleague TOP 16 11. Hafta Play of the Night: Marcus Williams, Unicaja Malaga




Püzant YÜCECAN

12 Mart 2013 Salı

Fenerbahçe - Bursaspor: 4-1 #Futbol Denemeleri...


Yazıya başlamadan belirtelim ki bu yukarıda başlıkta da dediğim gibi bu bir deneme yazısıdır. Normalde daha iyi anladığım (teknik olarak) basketbol maçları sonunda zamanında burada pek çok kez yazdık çizdik. İçimde uhde kalan bir şey ise futbol yazısı yazmaktı. Ondan dediğim gibi sadece deneme yazısı. Ondan dolayı yazıyı okur iken çok da fazla teknik, taktik detay beklemeyin:))

Özellikle Cuma akşamı Galatasaray'ın evinde Gençlerbirliği'ne puan kaybetmesi, Cumartesi günü ise Beşiktaş'ın puan kayıplarının ardından Pazar günü oynanan Bursaspor maçı Fenerbahçe için bir tık daha önem kazanmıştı. Taraftar açısından da yine bir umut ışığı belirmiş ama bir yandan de daha önce yaşadığımız deneyimlerden dolayı korkulu bir 90 dakika bizi bekliyordu ama neyse ki maç sonucu iyi bir skor ile ayrılarak Galatasaray ile puan farkını 4'e düşürdük.

Takıma genel olarak bakacak olursak önce bir maşallah deyip tahtalara vurmak lazım:)) Şu son Bursaspor maçında gördük ki takımın fizik kondisyonu en üst düzeylerde. Maçın başından sonuna kadar 90 dakika boyunca koşan ve basan son dakikalarda bile önde olmasına rağmen gol arayan bir takımımız var. Özellikle bu kadar maç oynayıp bu seviyede kalabilmek hem UEFA Avrupa Ligi hem de Spor Toto Süper Lig'de takımımız adına çok ama çok önemli bir artı. Bunda en önemli etkenlerden biri Aykut Hocanın maçtan maça yaptığı rotasyondur.

Hafta içi UEFA Avrupa Ligi Plzen deplasnaından dönen ve dönerken de Pierre Webo ve Gökhan Gönül'ü bırakan Fenerbahçe için pek de kolay geçmeyecek bir maçtı. Maça daha 2. dakikada gol yiyerek başlamamıza rağmen hiçbir şekilde takım gardını düşürmedi ve bildiği oyuna devam etti. Özellikle Emre'nin kişisel becerisi ile attığı gol ile beraberliği yakaladık ve rüzgârı arkamıza aldık. Emre'nin sakatlanma anına kadar gayet iyi bir oyun oynamamıza rağmen Emre - Mehmet Topal değişikliğinin ardından ilk yarının sonuna kadar takım hafif tökezlemeye ve hücumda etkili olamamaya başladı. İkinci yarıda ise gelen Semih ve Caner değişikliği ise bence maçın kırılma anı oldu. Caner'in oyuna girişi ile Sow'un sol kanattan ileri uca geçmesi ve Raul'un sorumluluk alması ile takım ilk 20 dakikadaki iyi oyununu tekrar oynamaya başladı. Buna bir de Kuyt'ın gecenin en iyi performanslarından birini sergilemesinin de eklenmesi ile galibiyet zaten kendiliğinden geldi.


Maçın bana göre en iyi ismi sadece 22 dakika oyunda kalmasına rağmen Emre Belözoğlu idi. Gerek attığı güzel gol olsun gerekse maçtan tam çıkacak iken Kuyt'a verdiği pas olsun bu takımın adeta beyni olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. O sahada olduğu sürece hem kendi oynuyor hem de takımı oynatıyor. Attığı paslarını yanı sıra özellikle sol kanatta Hasan Ali'yi, sağ kanatta ise Mehmet Topuz'u (normalde Gökhan Gönül) hücuma göndermesi Fenerbahçe'nin hücum anlayışı açısından en önemli artılardan biri. Hatta her zaman gamsız dediğimiz Cristian bile o varken bir ayrı oynuyor.

Takımın diğer iyi isimlerinden biri ise Raul Meireles idi. Aslına bakarsanız Emre sakatlanana kadar pek de iyi bir performans sergilemez iken Emre oyundan çıktıktan sonra tüm sorumluluğu omuzlarına aldı ve takımı sürükleyen isim oldu. Sorumluluk almasının yanı sıra Emre'nin yerine Mehmet Topal'ın girmesi Raul'un oyununu rahatlatan bir değişiklik oldu. Topal'ın oyuna girmesi ile Raul savunmadaki görevlerinden biraz daha sıyrılıp oyunun hücum tarafında takımımız adına daha fazla iş yapmaya başladı. Özellikle sahanın her yerinde olması ve mücadelesi alkışa değerdi. Bu arada Mehmet Topal'ın savunmadaki iyi performansını, top kapmalarını ve kesiciliğini de unutmamak lazım.

Takımın diğer iyileri arasında sayabileceğim bir isim ise Dirk Kuyt ki bence adama haksızlık yapılıyor. Gol atmadığı sürece takımın kötüsü olarak gözükür iken sadece gol atmasından dolayı Kuyt'a methiyeler düzenler ona çok büyük haksızlık ediyor. Kuyt her ne kadar her maç gol atmasa da nerdeyse her maç takımın en çok koşan ve en çok mücadele eden oyuncusu bana göre. Kuyt her maçta neredeyse sahada basılmadık yer bırakmıyor. Adama bir bakıyorsunuz hücumda gol kovalarken bir bakıyorsunuz iki dakika sonra defansa gelmiş top çıkarıyor.Şunu da belirtmem lazım ki Kuyt'ın kötü gözükmesindeki en önemli sebep takımın zaman zaman kötü ve durağan oynamasıdır. Takım iyi olduğu ve oyunu hızlandırdığı zaman onun bu iyi oyunu da ortaya çıkıyor. Kısacası takım Kuyt gibi oynadığında cidden iyi oynuyor. Açıkçası Kuyt konusunda kimse kusura bakmasın objektif olamayacağım:)) Fenerbahçe'ye gelen yabancılar listesi yapsak benim için ilk sıralarda yer alacak isimlerin arasındadır Mr. Duracell:)) O gol attıkça ben ayrı bir seviniyorum.



Bursaspor maçının kötüleri arasında ise Semih Şentürk ve Cristian Baroni'yi en başta sayabiliriz. Maç öncesi kafamda yaptığım kadroda Sow forvet, Caner ise sol kanatta oynuyordu. Fakat Aykut Hoca maça sol kanatta her zamanki gibi Sow ile başlamış forvette ise Semih'e şans vermişti. Açıkçası Semih gene bu şansını iyi değerlendirdi diyemeyiz. Hocanın tercihlerine her zaman saygı duyuyoruz tabi ki ama biz saygı duyar iken futbolcunun bu şekilde kötü oynaması açıkçası hocamıza yapılan en büyük saygısızlıktır bana göre. Semih’in gol atmasını geçtim tamam olabilir gününde olamayabilirsin ama hiçbir şey yapamıyorsan takım arkadaşlarına alan boşalt ne biliyim savunma oyuncusunu al sağa sola götür. Bunların hiçbiri yok iken bir de üzerine topları ezmesi, hücumda iken ayağındaki topu sürekli şekilde kaybetmesi onun adına akşamın en kötüsü olmasının en büyük etkileriydi bence.

Hafta için UEFA Avrupa Ligi'nde Plzen deplasmanından dönen ve dönerken de Webo ve Gökhan Gönül'ü bırakan Fenerbahçe için açıkçası pek de kolay geçmeyecek bir maça çıktı. Maçın diğer kötü bir ismi ise Cristian idi. Her ne kadar Sow'un attığı 4. golde en büyük pay onda olsa da maç genelinde kötü bir performans sergiledi. Ne hücumda ne de savunmada takıma hiçbir katkısı olmadı bu maçta. Oysaki maça iyi başlamasına rağmen ardından maçın içinde adeta kayboldu. Tamam, biz demiyoruz zaten 90 dakika boyunca en üst seviyede futbol oynasın ki bu imkânsıza yakın bir olay olsa da maç içindeki inişleri ve çıkışları çok fazla. Özellikle Bursaspor yarı sahada top yaparken birçok kez pozisyonları izlemekle yetindi.

Bursaspor adına ise sahanın en kötüsü kaleci Scott Carson idi. Bana göre ne ofsayt ne de faul olmayan bir pozisyonda topu tutamamasının yanı sıra özellikle Kuyt'ın golünde yerde oturup kalması bir kaleci adına hiç de iyi olmayan şeyler. Bize yaradı ama neyse:)))


Son olarak büyük Fenerbahçe taraftarına (ben de dahil):)) çok çok teşekkürler. Özellikle maçın son dakikalarındaki tezahüratlar ve coşku görülmeye değerdi...





Püzant YÜCECAN


11 Mart 2013 Pazartesi

TURKISH AIRLINES EUROLEAGUE TOP 16 10. Hafta Genel Görünüm


THY Euroleage TOP 16 10. haftası geride kalırken alınan sonuçlar, gruplardaki son durumlar, haftanın en iyi 10 hareketi ve haftanın MVP'si.

GROUP E
Real Madrid 9-1
Anadolu Efes Istanbul 8-2
CSKA Moscow 7-3
Panathinaikos Athens 6-4
Unicaja Malaga 5-5
Zalgiris Kaunas 4-6
Alba Berlin 1-9
Brose Baskets 0-10

Alba Berlin - Anadolu Efes 86-91
Brose Baskets - CSKA Moscow 58-78
Zalgiris Kaunas - Real Madrid 104-105
Unicaja - Panathinaikos Athens  66-60

GROUP F
*FC Barcelona Regal 9-1 (TOP 8)
Montepaschi Siena 7-3
Khimki Moscow Region 6-4
Olympiacos Piraeus 6-4
Maccabi Electra Tel Aviv 5-5
Caja Laboral Vitoria 5-5
Fenerbahce Ulker 2-8
Besiktas JK Istanbul 0-10

Olympiacos - Barcelona Regal 77-90
Fenerbahce Ulker - Maccabi Electra 85-94
BC Khimki MR - Montepaschi Siena 78-71
Besiktas JK - Caja Laboral 73-83


THY Euroleague TOP 16 10. Haftanın En İyi 10 Hareketi

THY Euroleague TOP 16 10. Haftanın MVP’si: Nikola Mirotic, Real Madrid

THY Euroleague TOP 16 10. Hafta Play of the Night: Dimitris Diamantidis, Panathinaikos Athens





Püzant YÜCECAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...