25 Nisan 2012 Çarşamba

Fenerbahçe Tezahüratları...



Bu sezon gerek mabedde tanıdığım veya tanımadığım biriyle omuz omuza yaparken gerekse yolda yürürken kendi kendime mırıldandığım en çok hoşuma giden Fenerbahçe marşları ve tezahüratları… Umarım siz de keyif alırsınız. 




Sevdamıza kimse engel olamaz
Bazen hüzün vardır, bazen mutluluk
Fener sevgisinin adı konamaz
Ne kupa büyüklüğü, ne şampiyonluk



Hep, bu dünya hep yalan dolan,
Senin sevgindir aslolan,
Sonuna kadar biz,
Fenerbahçeliyiz ulan!!



Giy formanı, çık sahaya,
Yüreğini koy ortaya.
Koy yüreğini, göster öfkeni,
Düşman yenilecek zafer yakında.
Bilek var vuruşmaya, soluk var harcanmaya,
Canlar var verilmeye Fenerbahçe'ye!



Fenerbahçe yıkılmaz!
Cümle alem bir olsa başa çıkamaz!
Fenerbahçe! Gol, gol, gol ..
Geçecek bu kotu günler …… da koy!



Bir tek sana tutuldu bu kalpler
Sevdanın uğruna tanımaz hiç engel
Bizim için heves değilsin sen FENER
Aşkın bize yeter!




Fenerbahçe'yi ne sandınız,
Biz en büyük taraftarız,
En kötü günümüzde bile,
Yıkılmadık ayaktayız!



Kurulan ittifakları
Bozalım oyunlarını
Yıkalım tüm statları
KANARYAM, KALDIRALIM KUPALARI



Başım yukarda, gücüm yerinde
İsterim ki bilsin herkes, ben bir fenerbahçeliyim
Gözüm dışarda, dev kupalarda
Kalkışmasın kimse seni kalbimden söküp atmaya

Taraftarım ben, dedikodu bilmem
Tarih yazar kim haklı, kim çamur attı
Kimseye kanmam, yalancı sevmem
Annemin aksütü kadar helaldir kupalar

Seninle sonsuza dek sırt sırta veririm hey
Yan yanayız doğu batı kuzey güney
Lefter'inle, Aykut'unla, Alex'inle gürle hey
Fenerbahçeli olmak ne güzel bir şey



Kuşandık sarı-laciyi
Saraçoğlu yokuşlarında
Siyah çoraplılardan doğan bu sevda
Büyüyor omuzlarımızda
Büyüyor
Destanlar yazan tarihinle
Yarattığın değerlerinle
Onurumuzsun sen bizim kanarya
25 milyon taraftarın omuz omuza
Onurumuzsun sen bizim kanarya
Taraftarın omuz omuza
Zaptettiğimiz statlara
Adını taşıyacağız
Fenerbahçe söyleyecek son sözü
Haklıyız kazanacağız
Haklıyız

Bir efsane yüz yaşında
Taraftarıyla şanıyla
Dünya döndükçe sürecek
Kalpleri hep titretecek.
Dillerden hiç düşmeyecek
Fenerbahce
Bir gün girsek mezara
Gözümüz kalmaz arkada
Evladıma miras bu sevda





Tabi bunu hiçbir zaman unutmayız....
YAŞA FENERBAHÇEEEEEEEE



Püzant YÜCECAN








Fenerbahçe Maç Programı (23-29 Nisan 2012)


ŞAMPİYON FENERBAHÇE


23 Nisan Pazartesi 19:00
Fenerbahçe Grundig - Arkas Spor 0-3
Çanakkale Anafartalar Spor Salonu
Aroma Erkekler Voleybol Ligi (Play-off Final Serisi 2. Maç)
FBTV / SportsTv Canlı

25 Nisan Çarşamba 19:00
Fenerbahçe Grundig - Arkas Spor 3-0
Çanakkale Anafartalar Spor Salonu
Aroma Erkekler Voleybol Ligi (Play-off Final Serisi 3. Maç)
FBTV / SportsTv Canlı

26 Nisan Perşembe 19:00
Fenerbahçe - KDÇ Karabükspor 2-0
Ankara 19 Mayıs Stadı
Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final
Atv Canlı

29 Nisan Pazar 15:00
Fenerbahçe Ülker - Tofaş 76-68
Fenerbahçe Ülker Sports Arena
Beko Basketbol Ligi
LigTv 3 Canlı

29 Nisan Pazar 19:00
Fenerbahçe - Beşiktaş 2-1
Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı
Spor Toto Süper Final
LigTv Canlı




  • Fenerbahçe Grundig Erkek Voleybol Takımımız, final serisinin üçüncü maçında Arkas Spor'u 3-0 yenerek seride durumu 2-1 yaptı ve 2010-2011 sezonu Aroma Erkekler Voleybol Ligi'ni Şampiyon olarak tamamladı. Lige Süper Kupa zaferi ile başlayan Fenerbahçe Grundig, ardından Türkiye Kupası'nı son olarak da lig kupasını kazandı. Fenerbahçemiz bu şampiyonluk ile üst üste üçüncü, toplamda ise dördüncü lig şampiyonluğuna ulaştı.


  • Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız ise Beko Basketbol Ligi'nin 30. ve son haftasında Bursa ekibi Tofaş'ı 76-68 mağlup ederek puanını 51'e yükseltti ve ligin normal sezonunu 5. sırada tamamladı. Fenerbahçe Ülker'in playy-off çeyrek finaldeki rakibi ise ligi 4. sırada bitiren Beşiktaş Milangaz oldu.


  • Fenerbahçe futbol takımımız ise Ziraat Türkiye Kupası yarı final maçında KDÇ Karabükspor'u 2-0 yenerek adını finale yazdırdı. Finaldeki rakibimiz ise Bursaspor oldu.








Püzant YÜCECAN

18 Nisan 2012 Çarşamba

Emre'den Çıktık Yola...



Geçen hafta Fenerbahçemizin Trabzonspor ile oynadığı Spor Toto Süper Final ilk maçında Emre ve Zokora arasındaki olayın yankıları hala sürüyor. Dün Emre Belozoğlu yaptığı basın açıklamasında Zokora'ya karşı böyle bir şey söylemediğini ifade etti. Hemen söyleyeyim benim burada yazacaklarım Emre'ye verilen tepkiler, insanların duruşu ve söyledikleri ile ilgili. Emre bunları söylemiş veya söylememiş, takımdan ayrılsın veya kalsın, Emre'yi harcatmayız söylemleri ile alakalı değil. Ha şunu da hemen belirteyim ki Emre böyle bir laf etmiş olsa bile bunu "Irkçılık Yapayım" düşüncesiyle yapmamıştır. Belli ki İngiltere de futbol oynadığı yıllarda öğrendiği ve hazır fırsatı gelmişken kullanayım dediği sadece küfür maksadıyla ettiği bir şeydir. Ki bu hiçbir şekilde haklı çıkarmaz Emre'yi o ayrı. Maçla ilgili tek üzüldüğüm şey bu kadar güzel bir oyun ve net bir galibiyetin ardından bunların konuşulması oldu. 

Gelelim asıl konumuza. Maç sonrası özellikle Twitter'da gördüğüm yorumlar cidden beni çok şaşırttı. 30 yaşındayım ve doğma büyüme İstanbullu olmayı geçtim, baba tarafından yaklaşık 6 kuşak İstanbulluyuz ve Ermeniyiz. Anne tarafım ise kökenleri Sivas'a dayanan, 1950'li yıllarda İstanbul'a göç etmiş bir Ermeni aile. Yani işin kısacası vatanımı, memleketimi çok sevmeme rağmen maalesef faşizmin, ırkçılığın ve aşırı milliyetçiliğin ne olduğunu gayet iyi bilen bir insanım. Twitter’da öyle yorumlar, öyle yazılar gördüm ki inanın "lan ben başka bir ülkede mi yaşıyordum 30 senedir" demeye başladım. Memleketimizde tabi ki siyahî insanlara karşı bir ırkçılık yaşanmamıştır bugüne kadar. Çünkü Türk insanının siyahî insanlar ile tarihi bağı yok denecek kadar azdır. Birkaç örnek hariç. Ki ne tesadüftür ki o örnekler de futboldan:)) Neyse onlara da değineceğiz sonra. Ama özellikle son dönemlerde azan aşırı milliyetçilik yani ırkçılıktan çok çekti benim güzel memleketim. Yukarda da dediğim gibi Ermeni olmamdan dolayı gerek vereceğim örnekler olsun gerekse yazacağım şeyler bu bağlamda olacaktır. 

Emre söylediği varsayılan şey neydi önce bir ona bakalım "Fuck'n Nigga" Yani siyahî insanlara karşı hakaret olarak kullanılan bir çeşit küfür. Emre bundan dolayı ceza alır mı almaz mı onu bilemem de bunun yukarda da dediğim gibi pek de bilinçli olarak yapılmış bir şey olduğuna inanmıyorum. Fakat gel gör ki yaklaşık iki hafta önce Avni Aker'de oynanan Trabzonspor - Fenerbahçe lig maçında açılan bu pankarta ne demeli?? 


Hani memleketimizde "Irkçılık" yoktur. Bu pankart nedir beyler, bayanlar. Bu pankart bana göre ırkçılığın dik alasıdır. Ten rengi siyah olan insanlar ile aramızda tarihsel bağ pek yok ama bu memleketin Malazgirt Savaşından beri Ermeniler ve Rumlar ile tarihsel bağları, dostlukları ve kardeşlikleri var. Ama onlar önemli değildi di mi;) Gelelim asıl mevzuya. İki hafta önce bu pankarta ses çıkarmayanlar şimdi konu Fenerbahçe ha bir de üzerine işin içinde Emre olduğu için nasıl ağızları köpük köpük olmuş, zevkten kudurmuş halde Fenerbahçeme saldırıyorlar. Kimse bu pankart için "Birkaç münferit Trabzonsporlunun hareketidir" demesin sakın. Bu faşist pankartı o stada sokulmasına izin veren Trabzon emniyeti ve Trabzonsporlu yöneticilerdir. Bir de sormak istiyorum bu pankart açılırken Trabzon emniyeti ne yapar?? ama Trabzon emniyetinin zamanında ne yaptığını zaten biliyoruz onun yanında bu pankart da ne ola ki;)

Örneklerimize futbol ile başladık hadi futbol ile devam edelim. 28 Ocak 2007. Yer Malatya İnönü Stadı. Malatyaspor - Elazığspor maçı. Maç esnasında Elazığspor taraftarının açtığı pankartta yazanlar is aynen şu şekilde; "Ne Ermeniyiz, Ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız". Acaba sevgili medyamız bunu ne kadar gündeme getirdi sormak isterim. Burada milliyetçilik veya faşizm yok di mi?? Pardon ya burada Fenerbahçe yok;) Ayrıca Elazığ taraftarının attığı slogan ise "Ermeni Malatya" Neden? Çünkü Rahmetli Hrant Dink bilindiği üzere Malatya doğumluydu.


1996-1997 sezonu bir Galatasaray - İstanbulspor maçının ardından Fatih Terim'in İstanbulspor teknik direktörü Saffet Susiç hakkında söyledikleri hiç bir şekilde milliyetçilik kokmuyor di mi??? "Benim ülkemde, hele bir Sırp bana hiç böyle laf edemez" Aman bunun neresinde milliyetçilik var ki sevgili Türk medyası. Ha bir de tabi ki Fatih Terim'e laf eden taş olur taş;) Ha bu arada Saffet Susiç de Bosnalıdır o ayrı;)

Yıl 1999 dönemin Trabzonspor Başkanı Mehmet Ali Yılmaz başkanlığını yaptığı takım için ter döken İngiliz siyahî oyuncu Kevin Campbell için ne demişti?? Unutanlar varsa biz hatırlatalım;
"Bizim yamyamı gol makinesi diye aldık, çamaşır makinesi çıktı." 
Where is the racism in here??? Türkçe sorduk anlaşılamamışızdır belki İngilizce soralım;)

Çok uzaklara gitmeyelim. 2002 yılında İsrail - Filistin sorunu gündemde iken İstanbul ve Konya'da yapılan gösterilerde Fenerbahçemin İsrailli orta saha oyuncusu Haim Revivo kastedilerek "Hitler seni şimdi daha iyi anlıyorum." sloganları. 

Hadi hadi günümüze biraz daha yaklaşalım. Bu sefer 2008 yılındayız. Trabzonspor taraftarı MHK'yi ve dönemin Merkez Hakem Komitesi Başkan'ı Oğuz Sarvan'ı protesto ediyor. "Ermeni Oğuz'a Trabzon'da soykırım" Bunun neresi ırkçılık neresi faşizm yahu?? Hoş "Ayağa kalkmayan Ermeni olsun" diyenlerden ne beklersin ki;)

Ne tesadüftür ki örneklerin çoğu da daha birkaç gün önce anti ırkçılıktan dem vuran, birden bire hümanistliğin simgesi olan Trabzonspor taraftarından çıkması. Zokora'yı savunurken sevgili Trabzonspor taraftarı neden bu yaptıkların gözünün önüne hiç gelmez. Ne çabuk unutursun yaptıklarını. Bak ben Fenerbahçe taraftarı olarak diyorum ki eğer Emre böyle bir şey yaptıysa cezası neyse sonuna kadar çeksin ki biliyorum ki çoğu Fenerbahçe taraftarı da aynısını diyor ama sen geçmişini ne çabuk unutuyorsun. Birden nasıl da pamuk gibi oluverdiniz. Ogün Samast, Yasin Hayal diye bağırırken şimdi Emre'yi ırkçı diye suçlamak size düşmedi beyler. En azından Emre'nin yaptığı şey sizinki kadar bilinçli bir şey değil bunu diyebilirim. 

Futbol dışında da birçok örnek vermek gayet kolay memleketimde.
"Apo Ermeni dölüdür"  - Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener. 
"Abdullah Gül'ün anne tarafı Ermeni" - CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman. 
İşte size çok basit iki örnek. Bunları diyenler de sizin benim gibi insanlar da değil hani. Biri dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin İçişleri Bakanı, diğeri koskoca bir parti olan CHP'nin milletvekili. Memleketimde birine hakaret mi etmek istiyorsun "Ermeni" de yeter. Durum öyle bir hal almış ki "Ermeni" kelimesi hakaret sayılmaya başlamış milliyetçilik, ırkçılık olmayan ülkemde.
Ben Atamın dediği gibi "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün özünü kavramış biri olarak bunu derken hep bana "Bak işte böyle güzel Ermeniler de var" derlerken neden birileri çıkıp da bir kesimin acısını paylaşmak için "Hepimiz Ermeniyiz" dediğinde onlar şerefsiz oluyor. Neden onlar vatan haini oluyor sormak istiyorum sizlere. Ama boşverin nasılsa "Hepimiz Ermeniyiz Hepimiz Piçiz" di mi???


Neyse işin özü Emre demedim diyor öyle bir şey zaten. Ki dese bile hiçbir şekilde savunmam. Ha şu da var nasıl siyahî insanlara göre Emre'nin dediği şey çok ağır bir laf ise; aynı şekilde Türkiye'de doğmuş büyümüş ve bu topraklarda yaşayan herhangi birinin annesine küfür etmek de o kadar ağır bir laftır. Ben Emre'ye ilk gün verdiğim tepkinin aynısını Zokora'ya da verdim ki herkesten bunu beklerdim ama tabi konu Fenerbahçe olunca maalesef ağzından tükürükler akanlar bunu görmezden geliyor. 

Son olarak gelin bir de şöyle düşünelim. Bir Fenerbahçe - Galatasaray maçı ve Galatasaraylı X bir futbolcu Yobo'ya bu lafı etti. Tepkiniz ne olurdu??



Püzant YÜCECAN




17 Nisan 2012 Salı

Fenerbahçe Maç Programı (16-22 Nisan 2012)


ŞAMPİYON FENERBAHÇE

16 Nisan Pazartesi 15:30
Fenerbahçe Grundig - 4 Eylül Belediyesi 3-0
Çanakkale Anafartalar Spor Salonu
Aroma Erkekler Voleybol Ligi (Play-off 1. Maç)
FBTV / SportsTv Canlı

17 Nisan Salı 20:00
Galatasaray Medicel Park - Fenerbahçe 92-86
Abdi İpekçi Spor Salonu
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi (Play-off Final Serisi 3. Maç)
FBTV Canlı

17 Nisan Salı 20:30
Fenerbahçe Grundig - İst. B.Şehir Bld. 3-1
Çanakkale Anafartalar Spor Salonu
Aroma Erkekler Voleybol Ligi (Play-off 2. Maç)
FBTV / SportsTv Canlı

18 Nisan Çarşamba 20:30
Fenerbahçe Grundig - Arkas Spor 3-0
Çanakkale Anafartalar Spor Salonu
Aroma Erkekler Voleybol Ligi (Play-off 3. Maç)
FBTV / SportsTv Canlı

19 Nisan Peşembe 20:00 (Gerek olduğu takdirde)
Galatasaray Medicel Park - Fenerbahçe 86-96
Abdi İpekçi Spor Salonu
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi (Play-off Final Serisi 4. Maç)

FBTV Canlı

22 Nisan Pazar 16:00
Anadolu Efes - Fenerbahçe Ülker 69-67
Sinan Erdesm Spor Salonu
Beko Basketbol Ligi
LigTv 3 Canlı

22 Nisan Pazar 16:00 (Gerek olduğu takdirde)
Fenerbahçe - Galatasaray Medicel Park
Caferağa Spor Salonu
Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi (Play-off Final Serisi 5. Maç)
FBTV Canlı

22 Nisan Pazar  19:00
Galatasaray - Fenerbahçe 1-2
ASY Spor Kompleksi Türk Telekom Arena
Spor Toto Süper Final
LigTv Canlı



Fenerbahçe Bayan Basketbol takımımız Türkiye Kadınlar Basketbol Ligi final serisinin 4. maçında Galatasaray Medical Park'ı deplasmanda 15 sayı geriden gelerek 86-96 yendi ve seride durumu 3-1'e getirerek üst üste 7. toplamda ise 10 şampiyonluğuna ulaştı. Teşekkürler Potanın Kraliçeleri.



Fenerbahçe Grundig Aroma Erkekler Voleybol Ligi Play-Off serisi Yarı Final maçında Galatasaray Yurtiçi Kargo'yu 3-0 yenerek adını Finale yazdırdı. Cumartesi günü oynanan final serisinin ilk maçında ise Fenerbahçe Grundig rakibi Arkas Spor'u 3-0 yenerek seride durumu 1-0'a getirdi. 




Püzant YÜCECAN




14 Nisan 2012 Cumartesi

Heykeli Dikilen Futbolcular Serisi#İngiltere

Sir Alexander Matthew Busby
1945-1969 ve 1970-1971 tarihleri arasında M.United'ı çalıştıran Matt Busby, 19.12.2010 tarihine kadar M.United'da en uzun süre görevde kalan teknik direktör iken bu unvanını Sir Alex Ferguson'a kaptırmıştır. Heykeli Old Trafford Stadyumu'nun hemen girişinde bulunmaktadır.



(United's Holy Trinity) George Best, Denis Law, Bobby Charlton
Manchester United'ın toplam 665 gol atan kutsal üçlüsü. Kulübün ilk Avrupa Kupası zaferinin 40. yılı anısına dikilmiştir. Sir Matt Busby'nin heykelinin hemen karşısındandır. 


Sir Stanley Matthews
Stoke City'nin "The Wizard of the Dribble" ve "The Magician" lakaplı efsanevi oyuncusu. Avrupa Yılın Futbolcusu Ödülü'nün ve Futbol Yazarları Derneği Yılın Futbolcusu Ödülü'nün ilk sahibidir. 50 yaşına kadar futbol oynayan Matthews, İngiltere liglerinde forma giyen en yaşlı futbolcu unvanını kazanmıştır. Heykeli ölümünün hemen ardından Stoke City'nin stadı olan Birtannia Stadyumu'nun dışına dikilmiştir. Ayrıca ölümünün ardından külleri orta saha yuvarlağının hemen altına gömülmüştür.


Tom Finney
Günümüzde İngiltere Championship'te mücadele eden Preston North End F.C kulübünün efsanevi oyuncusu Tom Finney.  Chelsea ile Stamford Bridge'deki bir karşılamışa sırasında iki rakip oyuncudan bu şekilde sıyrılmıştır. O zamanlar fotoğraflanan pozisyon, günümüzde  Preston takımının Deepdale Stadyum'u dışında bulunan bu heykelinin yapılmasına ilham kaynağı olmuştur. Fotoğrafı görmek isteyenler burayı ziyaret edebilirler.



Billy Wright
Tüm kariyeri boyunca Wolverhampton Wanderers takımının formasını giymiş İngiliz defans oyuncusu. Kariyeri boyunca 105 kez İngiliz Milli Takımı'nın formasını giymiştir. 90 maçta takım kaptanı olarak sahaya çıkmış ve bu alandaki rekoru halen elinde bulundurmaktadır. Heykeli Wolverhampton Wanderers takımının stadı olan Molineux Stadyumu'nun girişinde bulunmaktadır.


Bobby Moore
İngiliz Milli Takımı'nın ve West Ham United'ın efsanevi futbolcusu. 1966 FIFA Dünya Kupası'nı kazanan İngiliz Milli Takımı'nın kaptanlığını yapmıştır. 1965 yılında West Ham United Kupa Galipleri Kupası'nı kazanan ilk İngiliz takımı olurken Booby Moore'da takımın kaptanlığını yapmıştır. Heykeli ise yeni Wembley Stadyumu'nun önünde bulunmaktadır. 
Ayrıca West Ham United'ın stadyumu olan Upton Park'ta da 1966 yılındaki Dünya Kupası Şampiyonluğu anısına dikilmiş, takım arkadaşlarıyla olan bir heykeli daha bulunmaktadır. Takım arkadaşlarının omzunda.



Johnny Haynes
18 yıl boyunca Fulham'da oynayan eski İngiliz futbolcu. Fulham'da çıktığı 658 maçta toplam 158 gol atan Haynes bu alandaki kulüp rekorunu halen elinde bulundurmaktadır. Ünlü Brezilyalı oyuncu Pele, Haynes için "Hayatımda gördüğüm en iyi pas atan oyuncu" demiştir. Heykeli 2008 yılında kulüp başkanı Mohamed Al Fayed tarafından Craven Cottage Stadyumu önüne dikilmiştir. 



Sir Bobby Robson
Sir Bobby Robson, eski İngiliz futbolcu ve teknik adam. 20 senelik futbolculuk yaşamında Fulham, West Bromwich Albion ve Vancouver Royals takımlarında oynamış olan Robson ayrıca İngiliz Milli Takımı'nda 20 kez forma giymiş ve 4 gol atmıştır. Futbolculuk kariyerinin ardından ise İngiliz Milli Takımı ve birçok Avrupa Kulübünde teknik direktörlük görevi üstlenmiştir. Heykeli 1969-1982 yılları arasında teknik direktörlüğünü yaptığı Ipswich Town Kulübü'nün stadı olan Portman Road'un önüne dikilmiştir.



Bill Shankly
Eski İskoç futbolcu ve teknik direktör. Futbolculuk döneminde de başarılı olmasına rağmen Onu asıl ünlü yapan teknik direktörlük kariyeri olmuştur. 1959 yılında başına geldiği Liverpool'u 1961-1962 sezonunda ikinci ligden Premier Lige çıkarmıştır. Ayrıca Liverpool ile 3 Premier Lig Şampiyonluğu, 2 FA Cup. 2 Community Shield ve 1 kez de Uefa Kupası kazanmıştır. Heykeli Liverpool'un meşhur stadı Anfield'ın dışında bulunan kulüp müzesinin önünde bulunmaktadır.





Püzant YÜCECAN







Heykeli Dikilen Futbolcular Serisi #Türkiye


Fenerbahçe’nin efsanevi futbolcusu Lefter Küçükandonyadis’in Kadıköy’deki heykelidir. 
Heykelin açılışı 3 Mayıs 2009′da gerçekleştirilmiştir.

Galatasaray’ın efsanevi golcülerinden Metin Oktay'ın balmumu heykeli. 
Galatasaray Müzesi'nde sergilenmektedir.

Beşiktaş Spor Klübü eski başkanı ve futbol takımının kaptanı Baba Hakkı’nın heykeli. Beşiktaş Jimnastık Klübü’nün kuruluşunun 100. yılı anısına Fulya Parkı’nda yerini almıştır.

Şeref Bey, Beşiktaş'ın futbol şubesinin kurucusudur. Aynı zamanda Beşiktaş futbol takımının ilk kaptanı ve teknik direktörüdür.
Fulya’daki Dünya Barış Parkı’nda bulunmaktadır.






Püzant YÜCECAN

10 Nisan 2012 Salı

Bu Hafta Neler İzledim#5



Yaklaşık iki haftadır es geçtik bu yazılarımızı. Son zamanlarda bayağı bir üşengeç olduk açıkçası:)) Bu hafta da izlediğim birbirinden güzel filmlerle yine buradayız. Umarım keyif alarak izleyeceğiniz filmler seçmişimdir. Bu hafta izlediğim filmler özellikle benim gibi basketbol ve sporun her dalına meraklı olan insanlara daha çok hitap ediyor. Şimdiden iyi seyirler...


Invictus
"The Rainbow Nation starts here. Reconciliation starts here"

Bu haftaki ilk filmimiz 2009 yapımız başrollerini Morgan Freeman ve Matt Damon'ın paylaştığı Invictus. Yönetmen koltuğunda ise Clint Eastwood. Mükemmel oyunculuğundan sonra mükemmel bir yönetmen kendileri. 80 yaşına gelmiş olmasına rağmen hala bu kadar iyi filmler çekmesinin tek nedeni olabilir o da "Sinemaya olan Aşkıdır" diye düşünüyorum. Nelson Mandela'nın 30 küsur senedir hapiste tutulmasının ardından Cumhurbaşkanı oluşu ve ülkedeki siyah - beyaz çatışmasını bitirmek, tek bir ulus devlet yaratmak için Güney Afrika futbol takımı kaptanı ile yaptığı işbirliğini anlatıyor filmimiz. Belki filmimizin hikâyesinde öyle ahım şahım bir derinlik yok ama anlatım yönü kusursuz. Bu da Clint Eastwood üstadın bir başarısı tabi ki. Eastwood her ne kadar bize uzak duran bir spor dalı olan Rugby'i filminin merkezine oturtmuş olsa da inanın belli bir süre sonra bunun hiçbir önemi kalmıyor. Filmin son yarım saati her ne kadar rugby maçlarıyla geçiyor olsa da özellikle son final maçında kendinizi Güney Afrika futbol takımını destekler şekilde buluyorsunuz:) Sahada yaşananların sadece bir spor müsabakası olmadığını, bir ulusun bütünleşmesinin temel taşlarından biri olduğunu da görüyoruz. Maçlar esnasındaki kan, ter, mücadele ve inanç bunları gayet iyi bir şekilde hissedebiliyoruz. 
Açıkçası Mandela'nın hayatını ekranlardan izlediğim ve gazetelerden okuduğum kadarıyla biliyorum ama bu filmden sonra daha çok okumam öğrenmem gerektiğini de daha iyi anladım. Herhalde filmin yönetmeni ben de olsaydım Nelson Mandela rolünü Morgan Freeman'dan başkasına vermezdim. Filmde usta aktör yine döktürüyor. Onla oynamak herhalde zor olsa gerek çünkü Matt Damon ne kadar iyi oyuncu olsa da Morgan Freeman'ın yanında filmde biraz sönük kalmış durumda. Müzikleri de oldukça etkili filmin. Özellikle son sahnelere doğru gözyaşlarınıza hakim olamıyorsunuz filmde. Filmin en çok sevdiğim sahnelerinden biri ise Francois Pienaar'ın  (Matt Damon) finaller esnasında takım arkadaşlarıyla beraber Mandela’nın 30 sene kaldığı hapishaneyi ziyareti ve orada Francois Pienaar'ın kendini Mandela ile bütünleştirmesi izlemeye değer çok iyi çekilmiş bir sahneydi. 




Green Street Hooligans
"You don't run, not when you're with us... You stand your ground and fight!"

Invitcus'u izledikten sonra hemen bilgisayar başına oturup google amcaya danıştım "en iyi spor filmleri hangileri" diye o da bana birçok seçenek sundu ki bunları neredeyse tümünde ismi geçen bir film vardı Green Street Hooligans. Başrollerinde Elijah Wood'un olduğu 2005 yapımı İngiliz takımlarının kendi aralarında "Firm" dedikleri bizim bildiğimiz dilde ise Holigan tabir ettiğimiz taraftar gruplarının yaşam biçimini anlatan bir film. Açıkçası uzun süre sonra izlediğim en sert filmlerden biriydi diyebilirim. İnsanı adeta duvara yapıştıran bir hikâyesi var. Erkek sporu denilen futbolun üstüne üstlük holiganlık kısmını anlatan bir filmin bir kadın yönetmen tarafından çekilmiş olması ise ayrıca ilginç bir detay. Filmdeki oyunculuklara kısa kısa değinecek olursak Elijah Wood'un gayet iyi olmasına rağmen beni en çok etkileyen ise Pete Dunham karakterini canlandıran Charlie Hunnam ile Bovver karakterini canlandıran Leo Gregory oldu. Hele ki Bovver karakterinin o sıkıntılı, kendini beğenmiş ve kendi dünyasında yaşadığı iç çatışmayı bize gayet net bir şekilde hissettiriyor Leo Gregoy. 
Futbol aşkını dibine kadar anlatan bir film olan Green Street Hooligans futbolu seven, futbola taparcasına hayran olan insanların özellikle takım taraftarlarının mutlaka izlemesi gereken bir film. Filmdeki kavga sahneleri, birbirlerine karşı olan öfkeleri ve nefretleri o kadar gerçekçi ki filmi izledikten sonra benden küçük bir tavsiye ertesi gün dışarı çıkmayın:) Çünkü film içinizdeki kavga etme dürtüsünü açığa çıkarıyor:)) Filmde dikkatimi çeken bir konu ise tam bilgim olmamasına rağmen holigan dediğimiz kitlenin genelde kendi aralarında bize göre daha sert bir şekilde kavga etmesi ama aynı zamanda çevreye hiçbir rahatsızlık vermemeleri oldu. Genelde filmde gördüğüm kadarıyla kavgaların hep ara sokaklarda veya terk edilmiş alanlarda yapılmış olduğuydu. Film için diyebileceğim son söz "İzlemeden Ölmeyin":))




Remember The Titans
"This is no democracy. It is a dictatorship. I am the law."

Yine bir siyah - beyaz çatışması ve yine spor. Bu sefer mekânımız Amerika 1970'ler ufak bir kasaba. Sporumuz ise Amerikan Futbolu. Çok sevdiğim bir abimin devamlı bahsettiği, "mutlaka izlemelisin, hatta sen bu zamana kadar bu filmi nasıl izlememişsin hayret" dediği bir film Remember The Titans. 2000 yılı yapımı, başrollerinde Denzel Washington ve Wood Harris'in olduğu Invictus gibi sporun birleştirici tarafının anlatıldığı gerçek bir yaşam öyküsü. Oyunculuk hakkında fazla bir şey demeye gerek yok. Benim için bir filmde Denzel Washington varsa olay tamamdır. Usta oyuncu yine döktürmüş filmde. Aslında filmin Invictus'tan çok da farkı yok diyebilirim. Irkçılığın ne kadar iğrenç bir şey olduğunu kalbimizin derinliklerine kadar işletirken bunun tam aksine dostluğun, arkadaşlığın ve sıkı bağların insanın yaşamında ne kadar büyük bir önemi olduğunu bize gayet iyi bir şekilde anlatıyor film. İlk başlarda birbirlerine alışmayan iki grup, üstüne üstlük birçok sorun çıkarsalar da daha sonra hepsi birden birbirine kenetlenip bir takım olmaları ve bu şekilde mücadele edip maçları kazanmaları etkileyici sahneler çıkarıyor izleyenlere. Gerçek dostlukların zor kurulduğunu ama ardından bir ömür boyu devam ettiğini anlatan güzel bir film. Onlar kaybedemezdi çünkü onlar Titanlardı ve onlar kazandıkça ırkçılık kaybetti. 
Ben yine bir spor aşığı olarak bu sefer de sanki 40 senedir Amerikan futbolu izliyormuşçasına oyunun içine girdim bir Titan taraftarı oldum:)) Filmin çoğu yerinde ise gene ağladım. Ya yaşlandım ya da çok duygusal bir herif oldum ben:)) Ayrıca hüzünlendiğiniz sahnelerde yapılan espriler ise keyfinizi yerine getirir cinsten. Kısacası hüzün ve sevinci aynı anda yaşatıyor size. Uzun lafın kısası mutlaka izlenmesi gereken bir film. Ayrıca Heroes ile tanıyıp sevdiğimiz Hayden Panettiere ide filmde koç Bill Yoast'un küçük kızı Sherly Yoast rolünde görmek mümkün:)) Unutmadan "Ain't No Mountain High Enough" mutlaka dinleyin. Filmden çok önce bildiğim bu şarkıyı film içinde dinlemek ayrı bir keyif verdi bana.




He Got Game
"The Father, the Son, and the Holy Game"

Gelelim son filmimize. Beni bile bilir favori spor dalımın basketbol olduğunu. Eee konu spor ve sinema ise bir basketbol filmi izlemeden de olmaz. Yukarda da dedim benim için bir filmde Denzel Washington varsa olay bitmiştir diye. He Got Game 1998 yapımı başrollerini Denzel Washington ve Boston Celtics takımının bugünkü dedesi Ray Allen'ın paylaştığı Spike Lee imzalı bir basketbol filmi. Tabi ki burada bizim için önemli olan başrol Ray Allen. Onu parkelerden ayrı bir yerde beyazperdede görmek gayet hoştu. Oyunculuğu da pek fena sayılmaz aslında. Zaten film de Ray Allen'ın üçlüğü ile başlıyor:)) Amerika'da basketbol oynuyorsan ve üniversite seçimi yapacaksan bunun nasıl zorlu bir süreç olduğunu anlatan bir film. Tabi bunu bir babanın oğlu ile olan sorunlu ilişkisi çerçevesinde aktarıyor bize yönetmen. Filmde tek anlamadığım şey ise Milla Jovovich oldu. Açıkcası filmdeki rolünü pek anlamış değilim. Sanki biraz filmi uzatmak için kullanılmış üstüne üstlük bu güzelim kadını böyle çirkinleştirmek hiç olmamış. Filmin sonunu ise yönetmen sanki biraz bize bırakmış gibi. İzlerseniz ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. Dramatik kurgusu çok sağlam olan He Got Game'i özellikle tüm basketbol severlere şiddetle tavsiye ederim. 






Püzant YÜCECAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...