28 Mayıs 2012 Pazartesi

Merlin Sezon 5...



BBC'nin sevilen dizisi Merlin 5. sezonu ile ekranlara geri dönüyor. Dizinin çekimlerine12 Mart'ta Cardiff, Galler ve Fransa'da başlandı. BBC One tarafından 13 bölüm sipariş verilen 5. sezon büyük bir olasılıkla Eylül ayında başlayacak. Yeni sezon ile ilgili ufak ipuçları da yavaş yavaş medyada yerini almaya başladı.


Doğrulanan Bilgiler

  • Mordred geri dönecek ve Alexander Vlahos tarafından canlandırılacaktır.
  • 5. sezonun ilk bölümü iki parçalı olarak yayınlanacaktır.
  • Sezon 4 ve 5'in prodüktörü Sara Hamil kendi twitter hesabından 5. sezonun ilk 3 bölümünü Justin Molotnikov'un çekeceğini açıkladı.
  • Mordred uzun saçlı olacak.
  • İlk iki bölümde karşımıza çıkmayan yeni iki canavar olacak.
  • Çekimler 12 Mart 2012 başladı.
  • Mordred at sürmeye başlayacak.
  • Ejderhaları bu sezon hikâye doğrultusunda daha fazla göreceğiz. Yapımcılar biri beyaz diğeri kırmızı olan iki ejderhayı savaştırma fikrinde.
  • Julian Jones ilk iki bölümü yazıyor.
  • Yazarlar Mordred'in hikâyenin sonunda yapacağı bir iş olduğunu belirttiler.
  • Aithusa (Yeni doğan beyaz ejderha) ve Kilgharrah (Hepimizin bildiği Great Dragon) ikisi birden geri dönecekler.
  • Morgana her zamankinden daha güçlü ve kararlı bir düşman olarak büyüyor.
  • 5. sezon daha önceki sezonlara göre daha karanlık olacak. Merlin çok zor kararlar vermeye çalışırken ayrıca neyin iyi neyin kötü olduğu hakkında zor bir yoldan yürüyor.
  • Morgana'nın yeni kıyafetleri daha görkemli ama yine de bir kulübede yaşıyor. 
  • Dizinin devamı seyircinin keyif almasıyla ilgili. Onlar keyif aldıkça biz yapacağız ama sonuna geldiği zaman da uygun bir şekilde bitireceğiz. (diyor yapımcılar)
  • Gwen Kral Arthur'un sırdaşı olarak daha belirgin bir role sahip olacak.
  • Merlin'in saç şekli ve kıyafetleri aynı kalacak.
  • Saxonlar'ı da görebileceğiz.
  • "The Great Seas of Meredor"u görebileceğiz.
  • Merlin'in bu sezon da bir sevgilisi olmayacak. Freya'nın görülmesi olası.
  • Kral Arthur'un saçları biraz daha uzun olacak.
  • Büyülü kurtları görebileceğiz. 
  • Guinevere çok daha farklı bir rol oynayacak, çünkü O artık bir kraliçe.
  • Mithian ve Annis geri dönecekler. Mithian sezon 5'de de prenses olarak kalacak ve Morgana ile karşılaşacak.
  • Gwain'in 5. sezonda daha büyük rolü olacak.
  • Morgana Pendragon Aithusa üzerinde bir güç olabilir.
  • Şövalyeler daha da gelişecekler.
  • Sezon 5'de çok fazla konuk oyuncu olmayacak. 
  • Alice Troughton 4. ve 6. bölümleri yönetecek.
  • Sezon 5'de Merlin bazı kendi görevlerini de tamamlayacak.
  • Maalesef Lancelot'u sezon 5'de göremeyeceğiz.
  • Liam Cunningham ve James Fox gibi isimleri konuk oyuncu olarak görebileceğiz.



Püzant YÜCECAN

16 Mayıs 2012 Çarşamba

12 Mayıs...Unutmayacağız...


Beni bilen bilir genelde Fenerbahçe - Galatasaray maçlarını yoğun stres, kalp sıkışması ve ateş çıkması gibi sebeplerden dolayı pek izleyemem. Yanlış hatırlamıyorsam en son izlediğim Fenerbahçe - Galatasaray maçı Guiza'nın topukla gol attığı ve 3-1 galip ayrıldığımız maçtı. Onu bile arkadaşların yoğun ısrarı üzerine zar zor izleyebilmiştim. Geçen Cumartesi oynanan maçı da her zamanki gibi izlemedim. İzlemediğim bir derbiden de galip olarak ayrılmamışsak maç sonrası ne özet izlerim ne yorum okur veya dinlerim. Bu maçın özel durumundan dolayı da maçın bitiminden hemen sonra tüm sosyal medya araçlarından elimi ayağımı birkaç saatliğine de olsa çektim. Sakın yanlış anlaşılmasın ne yenilgiden ne de başka bir sebepten dolayı değil. Biliyordum ki maçın ardından gerek Twitter olsun gerekse Facebook'da dönen muhabbetlerden dolayı ister istemez sinirlerime hakim olamayacaktım. Bundan dolayı da kimsenin kalbini kıramamak, kimseyle atışmamak için birkaç saatliğine elimizi ayağımızı çektik. Tüm bu anlattıklarımdan dolayı da maç sonu yaşanan hiçbir olayı o an canlı olarak izleyemedim haliyle. Ertesi gün ise o gece maçın ardından yaşanan olaylar ile ilgili görüntüler, fotoğraflar ve videolar yavaş yavaş yazılı ve görsel medyayla birlikte daha çok güvendiğim sosyal medyada insanlar tarafından paylaşılmaya başlandı ve ortaya çıkan dehşeti, polis terörünü görmeye başladım



"Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta"


Türk Dil Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğünde "Polis" kelimesinin tam karşılığı. Sözlükteki anlamı her ne kadar bu şekilde olsa da maalesef gerçek hayatta gördüğümüz polis ise bunun tam zıttı. Polis teşkilatının yaptığı bu tür olaylar tabi ki sadece bugüne özgü değil. Zamanında gösteri yapan öğrenci grubunun içindeki hamile kıza tekme atan, gösteriler sırasında konuyla alakasız bir şekilde bir cafede oturan gazeteciye saldıran, insanları sadece etnik kimliklerinden dolayı "terörist bunlar" diye suçlayıp döven, biber gazı kullanan, bir kişinin üzerine on kişiyle çullanan polis ile Pazar günü Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı ve çevresinde yaşanan olaylardaki polis de aynı polis maalesef. 

Burada uzun uzadıya bugün polis teşkilatının kimlerinin elinde kukla olduğunu anlatmaya gerek yok herhalde. Görevi kamu düzenini sağlamak, kendi halkını korumak olan polisimiz bugün maalesef kendine yeni bir görev biçmiştir. Bu yeni görev ise iktidarı korumak ve ona karşı olan ve sesini toplum içinde yükselten herkesi bertaraf etmektir. Onun için bu erkek olur, kadın olur, çoluk çocuk olur fark etmez. Kim iktidara ve onun uzantılarına tepki gösterirse sesi anında kesilir. Bugün ise iktidara ve onun uzantılarına sesini yükselten polisin baş düşman olarak gördüğü kitle ile Fenerbahçe Taraftarı olmuştur. 

Polis açıkçası 12 Mayıs için gayet iyi hazırlanmış. Amaç Fenerbahçe taraftarını kötü ve şiddet yanlısı gözü dönmüş bir taraftar kitlesi olarak göstermekti. Zemin ve şartlar gayet uygundu. Maç şampiyonluk maçı, üstüne üstlük bir de Galatasaray ile herkes gergin bir de medya gücü elinde nasılsa istediğin görüntüleri sürebilirsin ekranlara polis için bulunmaz bir fırsattı ki nitekim bunu da gayet iyi değerlendirdiler. Maça gitmiş olup konuştuğum veya medyadan okuduğum kadarıyla maçın son dakikalarından başlayarak ve bitiş düdüğünün ardından Fenerbahçe Taraftarı takımına olan sevgisini göstermek için "Bu taraftar sizinle gurur duyuyor" tezahüratlarına başlamış bu esnada Galatasaraylı futbolcular orta sahada çember altına alınmıştır. Bu öncelikle açıkça bir kışkırtmadır. Sahaya ne giren var ne eden. Fenerbahçe taraftarının da o ana kadar derdi ne Galatasaray ne de polis. Tek amacı var takımına ve futbolcularına sahip çıkmak, onlara ilerledikleri bu yolda yalnız olmadıklarını göstermek. Siz sanıyor musunuz ki eğer Fenerbahçe Taraftarının derdi Şükrü Saracoğlu Stadında Galatasaray’ın kupa kaldırmasına engel olmak olsaydı o taraftar daha maç bitmeden sahaya akamaz mıydı?? Cevap gayet net. O taraftar o çimlere iner ve kimse durduramazdı. Ama bu olmadı çünkü dediğim gibi taraftarın derdi bu değil. Olayların Telekom tribünündeki taraftar grubunun başlattığı söyleniyor. Ki o taraftar grubunun polis tarafından bilerek ve kasten kışkırtıldığı da söyleniyor. Hadi diyelim cidden orada bulunan taraftar grubu olayları hiçbir sebep yokken başlattı. Polisin görevi ne? Bu olaylara engel olmak ve düzeni sağlamak. Bunun içinde güç kullanma yetkisi var ama yasalar diyor ki "Sana verilmiş olan bu gücü gereğinden fazla kullanamazsın" Ama polis ne yapıyor bunun tam tersi. Aklıma takılan bir konu daha var. Madem Galatasaraylı futbolcuların başına bir şey gelmesinden korkuyorsun İstanbul Emniyeti ve onları sahanın ortasında çember altına alıyorsun aynı şeyi geçen sene Abdi İpekçide oynanan Galatasaray Medical Park - Fenerbahçe Ülker maçından sonra neden yapmadın?? Neden benim basketbolcularım orada çakmak, pet şişe vs. vs yediler. Senin koruman bu mudur?? Sadece bir takımımı koruyorsun yoksa sadece Fenerbahçe'yi mi korumuyorsun? Bak aklıma geldikçe geliyor sorular:)) Fenerbahçe Taraftarı terörist ya Fenerbahçe ile Galatasaray Medical Park bayan basketbol takımları arasında bu sene oynanan Euroleague Women maçından sonra olanları hangi medya kuruluşu ekranlara taşıdı? UA'dan bir arkadaşım ki dediklerine güvenirim "Abi ben böyle bir olay görmedim adam resmen polise uçan tekme attı ve polis araçlarını taşladık" Ah benim güzel ülkem ahhhhh... Sen maçın ardından önüne gelene biber gazı sık, insanların dışarı çıkmasına izin verme, tekmele, copla, tartakla ohh ne güzel dünya. Stat dışındakileri ise cafelere sığınmış insanlara bile saldır sonra da ben bu ülkenin güvenliğinden sorumluyum de. Yok, öyle güzel dünya.
  

"Maçtan sonra her tarafı yakıp yıkmak polis araçlarını devirmek bu nedir? Bunu terörde görüyoruz ama tribünlere terörü baskın kılan zihniyeti lanetliyorum. Burada eğleneceğiz dinleneceğiz. Bu noktada üzgünüm."


Diyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan maçı sonrası yaptığı açıklamada. Ben de buradan Başbakana soruyorum. 

  • 12 yaşındaki bir çocuğun sadece Fenerbahçe Bayan Voleybol takımının kazandığı Şampiyonlar Ligi kupasının sevincini yaşaması sırasında ayağının polis tarafından kırılması nedir?  
  • Çağlayan'a gelip sadece başkanına manevi destek olmaya çalışan, içinde art niyet olmayan bir Fenerbahçe Taraftarının alnının ortasını yaracak kadar hırs ve nefretin kaynağı nedir?
  • Gene Çağlayan'da insanların üzerine bahçe sularmış gibi biber gazı sıkılması nedir?
  • Eskişehir deplasmanına gidip sadece takımına destek olmaya çalışan taraftarın şehre alınmaması nedir? 
  • Emniyet mensuplarının Fenerbahçe Taraftarı'na "Aziz'in piçleri, gelsin başkanınız sizi kurtarsın" demesi nedir?
Gel Başbakanım gel hani bize üstü kapalı "terörist" diyorsun ya asıl tribünlerde terör nasıl olur bir de ona bakalım. 

Gate 13. Hepimizin bildiği ve tanıdığı Yunanistan'ın hatta Avrupa'nın en ateşli taraftar gruplarından biri. Neredeyse tüm hayatlarını Panathinaikos'a adamış bu adamlar neler neler yapıyor.




Maç sonunda bizim sahaya meşale atmamız terör olayı oluyorsa bu görüntüye acaba Yunanistan da başbakan olsaydı Recep Tayyip Erdoğan ne derdi çok merak ediyorum??


Büyük bir olasılıkla Panatinaikos - Olympiakos maçı esnasında çekilmiş bir kare. Polise bak insan bir biber gazı sıkar ne biliyim olmadı 2 cop sallar yaaa:))) Ama kolay kolay yemez Yunanistan'da polisin Gate 13 e saldırması orantısız güç kullanması. Çünkü adamlar biliyorlar ki gerekli cevabı alacaklar


Eskiden gazetelerin verdiği bulmaca eklerinde vardı 2 resim arasındaki farkı bulun diye. Hadi bulun:))


Ben genelde şiddetin her türlüsüne karşı olan bir insanımdır ama bazen ister istemez ben de çileden çıkabiliyorum. Hatta bu son olaylardan sonra aklımdan da geçirmiyor değil "Biz taraftar olarak bu polise tepkimizi daha sert göstermemiz lazım" diye. Gate 13'den başladık oradan devam edelim. Geçen gece Euroleague Final Four'un ardından havaalanında birçok Gate 13 taraftarı ile konuşma imkânı buldum. Hepsinin dediği ortak bir şey var ki o da "Atina'da polisin bize yaklaşması... ister" Biz de mi Gate 13 taraftarı gibi olalım yani. İstediğiniz bu mudur? Çubukluyu gördüğünüz her yerde korkmak kaçmak mı?  Şimdi bir iki dakikanızı ayırıp önce buradaki  videoyu sonra da bunu izleyin lütfen ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. Bana buradan şimdi "Şiddet Çağırısı" mı yapıyorsun diyecek olanlar olacak bundan eminim. Tabi ki böyle şeyler görmek ve yaşamak istemeyiz ama herkesin de sabrının bir sınırı olduğunu unutmayalım lütfen. 



Statlara böyle mi gelmemizi istiyorsunuz??




veya size böyle davranmamızı mı?


Şimdi benim anlamadığım Fenerbahçe Taraftarı yapılan haksızlıklara karşı demokratik haklarını kullanıp sesini yükseltirken, gördüğü zulüm karşısında susmazken bize bunlar reva görülüyor. Allah aşkına ister Fenerbahçeli ister Galatasaraylı isterse Beşiktaşlı olsun hangimizin sevdikleri, arkadaşları, dostları bir stadda veya herhangi bir protesto esnasında yerlerde tekmelenirken, küçücük çocuklar nefessiz kalırken veya kız arkadaşınız duvar dibine biber gazı yüzünden nefessiz kalırken isyan etmeyiz. Hangimiz bu yapılanlara karşı tepki koymayız. Olayları herkes lütfen formasını çıkararak düşünsün.


Bu gözü dönmüşlük nedir? Size bunun yapma hakkını kim ve neden veriyor?? Yukarıda da dediğim gibi hangi takımı tutarsanız tutun bu görüntü karşısında kim tepkisiz kalabilir ki?





Püzant YÜCECAN





9 Mayıs 2012 Çarşamba

İbrahim Akın ve Şike...



9-İBRAHİM AKIN hakkında, 15.05.2011 günü oynanan Trabzonspor- Büyükşehir Belediyespor, 11.05.2011 günü oynanan Beşiktaş- Büyükşehir Belediyespor, 06.03.2011 günü oynanan Bursaspor- Büyükşehir Belediyespor müsabakalarında, müsabaka sonucunu etkilemekten dolayı sevk yapılmış ise de isnat olunan disiplin ihlalinin unsurları oluşmadığından CEZA TAYİNİNE YER OLMADIĞINA,

İBRAHİM AKIN'ın 01.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe- Büyükşehir Belediyespor müsabaka sonucunu etkilemekten eski FDT'nin 58/1. maddesi uyarınca 3 YIL MÜSABAKALARDAN MEN CEZASI ile cezalandırılmasına,

06.05.2012 Pazar gece yarısı yayınlanan PFDK kararlarına göre yukarda da belirtildiği gibi İbrahim Akın Fenerbahçe - Büyükşehir Belediyespor arasında yapılan maçın skorunu etkilemekten dolayı 3 yıl müsabakalardan men cezası almış gözüküyor.

Futboldan belki çok anlamam, sizin kadar iyi bilemem eğer bu kararın nasıl bir karar olduğunu bana anlatacak olan varsa da inanın çok sevinirim. "Lan burada anlaşılmayacak ne var" derseniz eğer benim kafama takılan birkaç şey var onu sizlerle paylaşayım siz de bana doğru olanı anlatın lütfen. 

Şimdi aklıma takılan iki soru var. Öncelikle PFDK kararlarına baktığımda Fenerbahçe - Büyükşehir Belediyespor arasında yapılan maç ile ilgili ceza alan Fenerbahçeli herhangi bir yönetici yok. Bu maç ile ilgili ceza alan İbrahim Akın dışında bir kişi daha var ki o da Sivasspor yöneticisi Ahmet Çelebi. Benim anlamadığım maç Fenerbahçe ve Büyükşehir Belediyespor arasında ve şike Sivassporlu bir yönetici ile mi yapılmış?? Hadi bunu geçtim buna birileri çıkıp da mantıklı bir açıklama getirmeye çalışabilir. Sonuçta kişiler arası bağlantılar olabilir (ne kadar saçma olmasına rağmen) 

12-  AHMET ÇELEBİ hakkında; 22.05.2011 günü oynanan Sivasspor-Fenerbahçe,
24.04.2011 tarihinde oynanan Bucaspor- Fenerbahçe müsabakalarında, müsabaka sonucunu etkilemekten dolayı sevk yapılmış ise de isnat olunan disiplin ihlalinin unsurları oluşmadığından CEZA TAYİNİNE YER OLMADIĞINA,

AHMET ÇELEBİ'nin 01.05.2011 günü oynanan Fenerbahçe- Büyükşehir Belediyespor müsabakasında, müsabaka sonucunu etkilemekten dolayı eski FDT'nin 58/1. maddesi uyarınca 2 YIL HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına,

Gelelim dün gece aklıma takılan esas soruya. Gelin şöyle bir komplo teorisi yapalım. 
Fenerbahçe Spor Kulübü 2010-2011 sezonu 31. haftasında oynanan Fenerbahçe - Büyükşehir Belediyespor maçından önce bu maçın sonucunu garantiye almak için şike yapmayı düşünmüş ve bunun için çalışmalara başlamış olsun. Öncelikle rakibe bir göz atalım. Rakip Büyükşehir Belediyespor. 30. haftanın sonunda rakip  Büyükşehir Belediyespor aldığı 40 puan ile puan cetvelinde 8. sırada. Fenerbahçe ise Trabzonspor ile birlikte 70'er puanda ve ilk sırada. Futbolla az çok ilgilenen insanlar Büyükşehir Belediyespor'un ligin orta sıralarında yer alan, genelde büyük takımları oynadıkları futbol ile zorladıklarını, yeri geldiğinde can yaktıklarını da zaten bilir. Fakat ne bir Galatasaraydır ne de bir Beşiktaş. Nerde kalmıştık Fenerbahçe şike girişiminde bulunacaktı di mi ve PFDK kararlarından anladığımız kadarıyla bunu da Sivasspor yöneticisi Ahmet Çelebi ile yapmış. Sanki  Büyükşehir Belediyespor'un hiç yöneticisi yokmuş veya Fenerbahçe Spor Kulübü, Belediyesporlu hiçbir futbolcu ile bağlantıya geçemiyormuş gibi. Neyse gelelim asıl önemli soruya.

Kendimizi Fenerbahçeli bir yönetici yerine koyalım ve şike yapmak istiyoruz. Yönetici olmuşuz ee bu da demektir ki az çok futbolun içinde bulunmuş, futbolun en basit kurallarını bilen biriyiz. Şike yapmak için karşı rakibin forvet oyuncusu ile mi yaparsınız yoksa daha farklı bir mevkii de oynayan mesela defansta oynayan bir futbolcuyla mı?? Ha şuda var diyeceksiniz ki "Forvet mevkiinde oynayan bir oyuncu ile şike yapılmaz mı??" yapılır tabi ki. Neden yapılır gol atmasın diye. Gel gör ki ben böyle bir şey yapacak olsam öncelikle o takımın bir forvetine bakarım. Rakibin forvet oyuncusu kim? İbrahim Akın. Yanlış anlaşılmasın ne bir Messi ne de bir Ronaldo. Ben gol atmaması için şike yapacak isem bugün ligde 50 gol atmış Messi ile veya 40+ küsur gol atmış Ronaldo gibi bir forvet varsa oynayacağım rakip takımda o zaman şike yaparım ki yöneticisi olduğum futbol takımı gol yemesin. İbrahim Akın her ne kadar oynadığı futbol bakımından sevdiğimiz bir oyuncu olsa da herkesin de bildiği gibi ne bir Messi ne de bir Ronaldo #biralexdeğil:)). Peki, yönetici olmuşuz ya aklımıza hiç rakip takımın defans oyuncusu ile şike yapmak gelmiyor di mi?? Rakip takımın defans mevkiinde oynayan bir futbolcusu ile şike yapmak ne demek peki? Maçı kazanma şansınız yani garantiye alma şansınız çok ama çok yüksek demektir. Neden mi? Rakip defans oyuncusu şike yapma açısından forvet oyuncusuna göre daha avantajlıdır. Rakibin forvet oyuncusuyla anlaştınız gol atmasın diye. Tamam, gol atamayacak da, futbol oyunu 11 kişiyle oynanıyor ve sen gidip forvet ile anlaşıyorsun ve geriye kaleciyi de çıkarırsak gol atma olasılığı olan 9 oyuncu daha kalıyor onları ne yapacaksın peki? Ama defans ile anlaştın mı öyle mi?? Değil. Defansta oynayan bir oyuncu ile anlaştığın takdirde her an o oyuncu kendi ceza sahası içinde elle oynayabilir veya kendi kendine" Ya bu çok belli olur" diyip rakip forvet ile girdiği mücadele sonucunda rakibi ceza sahası içinde yere düşürüp rakibine penaltı kazandırabilir. Hiçbir şey yapamaz ise bir kornerde veya bir karambol de yanlışlıkla kendi kalesine bile gol atabilir. 

Fakat Fenerbahçeli yöneticiler bu kadar futboldan anlamıyor ya gidip hem de Sivassporlu bir yönetici üzerinden Büyükşehir Belediyesporlu bir forvet oyuncusu olan İbrahim Akın ile şike yapıyor. Geçiniz beyler bunları geçiniz buna çocuklar bile inanmaz. Ha bir de şu var maça baktığımızda İbrahim Akın şike yapmış ya hani 60. dakikada oyundan alınmış. Yani geriye kalan 30 dakika içerisinde bir şey yapamayacak eli kolu bağlı halde kalmış. Peki ya goller ne zaman olmuş?? Daha hemen maçın başında (2.dk) Miroslav Stoch'un golüyle Fenerbahçe 1-0 öne geçip ilk yarının son dakikalarında da Kaptan Alex'in golüyle ilk yarıyı 2-0 önde bitirip maçı da bu skorla tamamlamış. Peki, gene soruyorum İbrahim Akın bunun neresinde??
Maç ile ilgili detaylı bilgileri de buradan görebilirsiniz. 

Son bir not: Uğur Meleke diyor ya "İbrahim Akın çık konuş futbol hayatın bitti" diye adam zaten konuşuyor "Şike falan yapmadım. Şike yaptığım iddia edilen Ahmet Çelebi'yi tanımıyorum bile?" diye daha ne konuşmasını bekliyorsunuz. Çıkıp yalan yanlış şeyler demesini mi???



Püzant YÜCECAN


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...