30 Kasım 2011 Çarşamba

TURKISH AIRLINES EUROLEAGUE 7. Hafta Programı (30 Kasım-1 Aralık)





30 Kasım Çarşamba
Zalgiris Kaunas - Unicaja 19:45
Belgacom Spirou - Anadolu Efes  21:30  (NtvSpor Canlı)
Brose Baskets - CSKA Moscow 21:45 
Gescrap BB - SLUC Nancy 22:00 
Panathinaikos - KK Zagreb 22:00  


1 Aralık Perşembe
Unics - GS Medical Park 17:00   (NtvSpor Canlı)
Fenerbahce Ulker - Olympiacos  20:00   (NtvSpor Canlı)
Union Olimpija - Montepaschi Siena  20:00 
Bennet Cantu - Caja Laboral  21:45  
EA7 Armani - Real Madrid  21:45  (NtvSpor Canlı)
Partizan mt:s - Maccabi Electra 21:45 
Asseco Prokom - FC Barcelona Regal 21:45  



Püzant YÜCECAN

26 Kasım 2011 Cumartesi

Bu Sefer Olmadı...Caja Laboral:90 - Fenerbahçe Ülker:85




Fenerbahçe Ülker Turkish Airlines Euroleague'in 6. haftasında deplasmanda İspanya temsilcisi Caja Laboral'a normal süresi 73-73 biten maçta uzatmalar sonucu 90-85 mağlup olarak Turkish Airlines Euroleague'de üçüncü mağlubiyetini aldı. 

Maçın ilk çeyreğini 16-14 geride tamamlayan Fenerbahçe Ülker, ikinci çeyrekte kendine gelmeye başladı. Bu çeyrekte hücumda Bogdanovic ile sayılar bulan Fenerbahçe Ülker savunmada rakibin dış atışlarına engel olamayınca fark bir aralar 7 sayıya kadar çıktı. Çeyreğin son 4 dakikasına girilirken koç Spahija daha önceden de etkili olan 4 kısa + 1 uzun sistemine dönünce Fenerbahçe Ülker farkı kapamayı bildi. Bu sistemde Thabo Sefolosha'nın etkili oyunu ve çeyreğin sonunda bulduğu 3'lük ile ilk yarıyı 38-42 önde kapamayı bildik.
3.çeyrekte de iyi oyununu devam ettiren takımımız ilk yarıda yakaladığı 6 sayılık farkı bu çeyrekte de korumayı başarınca periyodu 54-60 önde kapamayı başardı.
Bugüne kadar oynadığı çoğu maçın son çeyreğinde gösterdiği üstün performansla maçlarını kazanmasını bilen Fenerbahçe Ülker'de bu sefer çarklar tam aksine işledi. 4. çeyreğe 6 sayılık avantajla giren takımımız rakibin dış şutlarına bir türlü çözüm bulamadı ve çeyreğin ilk 3 dakikasının sonunda maçta eşitlik sağlandı. Maçın bitimine 2 dakika kala 71-65 Caja Laboral'ın üstünlüğü ile girildi. Bu dakikadan sonra takımımızın yaptığı sert savunma hücumda da sonuç verdi. Jerrells ve Sefolosha'nın faul çizgisinden sayılar bulması ile son 24 saniyeye 73-73 eşitlikle girilirken son saniyede Teletovic'in dışarıdan atışından rakip sayı bulamayınca maç uzatmaya gitti.
Uzatma dakikaları ise takımımız adına adeta bir hayal kırıklığı oldu. 5 dakikalık uzatma periyodunda 17 sayı yiyip 12 sayı atan takımımsımız salondan 90-85 mağlubiyet ile ayrıldı. Uzatmada atılan 12 sayının içinde Ukic'in son saniyede bulduğu 3'lüğün de olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Aslına bakılırsa Fenerbahçe Ülker için çok da kötü oynadı demek takıma haksızlık olur. Uzatmalar ve son çeyrek hariç iyi bir performans sergileyen takımımız, uzatmada topu  pota altına indiremeyince ve birebirlerden de sonuç alamayınca maalesef grup lideri olma şansını elinden kaçırdı. Zaten takımında en büyük sıkıntılarından biri hala hücumda belli bir oyun setimizin olmaması. Birebirlere kaldığımızda ise sayı bulamayınca işler hücumda pek de olumlu gitmiyor. Buna takımdaki oyun kurucu sorunu da eklenince hücumda oyucularımızın bireysel yetenekleri hariç sayı bulmakta zorlanıyoruz. Savunmada ise takımda sezon başına göre toparlanma gayet net bir şekilde görülüyor. Özellikle Oğuz-Vidmar ikilisi bu bölgede iyi işler yapmaya başladı. İlk maçta Teletovic'den dili çok yanan Fenerbahçe Ülker 2. maçta onu iyi kapamasına rağmen rakibin inanılmaz 3 sayılık atışlarına engel olamadı. Zaten maçı da kaybetmemizdeki en önemli etken de bu oldu. Attıkları 90 sayının 42'sini üçlük çizgisinin gerisinden buldular. Tabi Caja Laboral'in bu galibiyetinde San Emeterio'nun olağanüstü performansını pas geçsek haftanın MVP'sine ayıp etmiş oluruz. Maçı 23 sayı+8 ribaunt+2 asist ile tamamlayan San Emeterio hem takımının hem de sahanın en skorer ismi olmayı başardı. Bennet Cantu maçında gördüğümüz kıpırdanma izlerini bu maçta da gördük. Maçtan mağlup ayrılmamıza rağmen takımda gördüğüm istek ve direnç açıkçası beni memnun etti. 

Maçın kötülerinden bahsetmek gerekirse herhalde James Gist'in adını anmazsak olmaz. Öncelikle söylenmesi gereken Gist'in çok ciddi anlamda pozisyon problemi var. Ne zaman nerde durması gerektiğini bilmiyor ve çok savruk oynuyor. Gist öyle bir yerde duruyor ki ne adamını tutuyor ne de savunmaya yardıma gidiyor. Dolayısıyla rakibin hücumuna yağ sürüyor. Başlarda kötü oyununun oyun kurucu kaynaklı olduğunu düşünsem de bu maçta beni tamimiyle yanılttı.

Kötüler arasında maalesef bu maçta Emir'i de katmak zorundayız. Bu maçtaki kötü performansıyla sadece 8:15 saniye süre alıp takımımız adına parkede en az süre alan oyuncumuz oldu. Fakat açık konuşmak gerekirse eğer elinizde Emir gibi bir oyuncu varsa ne olursa olsun bu oyuncuyu kullanmanız lazım. Maça kötü başlamış olabilir ki asla bu bir bahane olamaz. Eğer sen koç olarak Ukic'e 26 dakika dayanabiliyorsan Emir'e hayli hayli dayanman lazım. Emir'inde artık Euroleague'in üst seviye oyuncularından biri olduğunu  kanıtlaması lazım. Bunu yapamadığı takdirde maalesef Avrupa'nın sıradan oyuncuları arasında yok olup gidecek.

Ukic’e ayrı bir parantez açmak lazım. Bilindiği gibi takımımızın en büyük sorunu istikrar. Maç içinde dönem dönem 7-8 dakikalık periyotlarda çok iyi performans sergiliyoruz. Bu sürelerin daha fazla olabilmesi içinde Ukic'in artık takıma katılması lazım. Şu ana kadar seyrettiğimiz Ukic, takıma hala ayak uydurabilmiş değil. Bunla beraber de takım arkadaşlarını oynatabilecek lider sorumluluğunu üstlenemiyor ki bunu yapabildiği takdirde bu 7-8 dakikalık periyotlar eminim ki daha da uzayacak. Şu andaki Ukic'de bunu görebildiğimizi söyleyemeyiz. Fiziksel olan sorunları mental sorunlara dönmeye başlıyor ki bu hem kendi hem de takım adına çok ama çok olumsuz sinyaller veriyor.

Sezon başında sorunlu olan pota altı bölgemiz ise son maçlara baktığımızda bir nebze de olsa iyileşmiş durumda. Oğuz ve Vidmar ikilisi bu maçta da iyi işler çıkardılar. Vidmar'ın iyi olduğunu zaten en baştan beri biliyor ve söylüyorduk. Tek sorunu az süre alması idi ki artık Koç Neven Spahija bu yanlışından dönmüş görünüyor. Bu maçı 6 sayı+4 ribaunt ile tamamlayıp istatistik kâğıdına pek fazla bir şey yansıtmamasına rağmen bana göre savunmada çok önemli işler yaptı. Hücumda ise Oğuz artık kendine gelmiş durumda. Avrupa Şampiyonasından adeta bir enkaz olarak dönen Oğuz maçı 14 sayı+4 ribaunt ile tamamlarken gecenin iyi isimleri arasına girmeyi başardı. Savunmada biraz daha sert ve hızlı olabildiği takdirde tadından yenmez açıkçası. :))

Geldiği günden beri eleştirdiğimiz Curtis Jerrells da bu maçta gösterdiği performans ile övgüyü hak eden isimler arasına girmeyi başardı. Bilbao Basket maçının son çeyreğinde yaptığı doğru işleri bu sefer maçın başından sonuna kadar yapmayı başardı Jerrells. Öncelikle savunmada çok gayretli olduğunu söyleyebiliriz. Yapması gereken topa baskı ve sert savunmayı çok iyi bir şekilde uyguladı. Hücumda ise zorlama atışlar kullanmadı. Yaptığı en iyi işi yapıp içeri penetre etti ve buradan da hem sayılar buldu hem de rakibin bolca faul almasına sebep oldu. Maçı da 13 sayıyla tamamladı ki aynı şekilde oynadığı Bilbao Basket maçını da 15 sayıyla ulaşmıştı. Bu şekilde oynamadığı diğer maçlarda çift haneli sayılara ulaşamadığını hatırlatmakta fayda var.

Maçın istatistiklerine bakacak olursak geride kalan beş maça nazaran üçlük yüzdemizin artması takım için çok önemli bir sinyal. Maç boyunca 17 üç sayılık atış deneyen Fenerbahçe Ülker bunların 9'unda isabet bularak %52,9'luk bir yüzdeyle oynamış. Geride kalan 5 maça baktığımızda en çok 3'lük sayıyı bu maçta bulmuşuz.
Asist sayımız ise diğer maçlara göre daha iyi olmasına rağmen bana göre hala yeterli değil. (11 asist) Yapılan 11 asistin sadece 4'ü takımımızın guardları tarafından yapılmış. Ukic (1), Curtis Jerrells (3), Thabo Sefolosha (4), Ömer Onan (1), Oğuz Savaş (2)
Takımımız adına bu maçtaki en skorer ismimiz ise attığı 19 sayıyla Bojan Bogdanovic olurken onu 14 sayıyla Oğuz Savaş ve 13'er sayıyla Thabo Sefolosha-Curtis Jerrells ikilisi takip etmiş. Ufak bir not olarak Bojan'ın üzerindeki pası atması takımımız Fenerbahçe Ülker adına en önemli sinyallerden biri. Ayrıca gecenin iyi isimleri arasında olan Bojan'ı 2.yarı kullanamamamız ise ayrı bir soru işareti.
11 top çalma ise takımımız adına başka iyi bir istatistik.

Grup şu anda argo tabirle arap saçına dönmüş durumda. Caja Laboral (4-2) ve Bilbao Basket (2-4) hariç grupta her takımın 3 galibiyet ve 3 mağlubiyeti bulunmakta. Sıradaki rakip eski günlerinden yoksun Yunanistan temsilcisi Olympiakos. Umarım ilk maçta yaptığımız hataları tekrar etmeyip rahat bir galibiyet alırız.


Püzant YÜCECAN


THY Euroleague 6. Hafta Genel Görünüm





THY Euroleague 6. haftası geride kalırken alınan sonuçlar, gruplardaki son durum, haftanın en iyi 10 hareketi ve haftanın MVP'si.

Group A
Olympiakos - Bilbao Basket: 88-81
Caja Laboral - Fenerbahçe Ülker: 90-85
Sluc Nancy - Bennet Cantu: 76-76

Caja Laboral 4-2
Olympiakos 3-3
Bennet Cantu 3-3
Fenerbahçe Ülker 3-3
Sluc Nancy 3-3
Bibao Basket 3-3
Group B
CSKA Moskova - Zalgiris Kaunas: 95-82
Unicaja - Pamathinaikos: 76-77
KK Zagreb - Brose Baskets: 86-74

CSKA Moscow 6-0
Panathinaikos 4-2
Unicaja 3-3
Brose Baskets 2-4
KK Zagreb 2-4
Zalgiris Kaunas 1-5
Group C
Anadolu Efes - Partizan mt:s: 67:58
Real Madrid - Belgacom Spirou: 93-89
Maccabi Electra - EA7 Milano: 85-76

Maccabi Electra 5-1
Real Madrid 4-2
Anadolu Efes 3-3
Partizan mt:s 3-3
EA7-Emporio Armani 2-4
Belgacom Spirou 1-5
Group D
Montepaschi Siena - Unics: 73-79
Barcelona Regal - Union Olimpija: 72-46
GS Medical Park - Asseco Prokom: 78-76

FC Barcelona Regal 6-0
Montepaschi Siena 4-2
Unics 4-2
GS Medical Park 3-3
Union Olimpija 1-5
Asseco Prokom 0-6

THY Euroleague 6. Haftanın En İyi 10 Hareketi

THY Euroleague 6. Haftanın MVP'si: San Emeterio

THY Euroleague 6. Hafta Play Of The Game


 Püzant YÜCECAN

19 Kasım 2011 Cumartesi

Fenerbahçe Ülker Euroleague İlk Yarı Değerlendirmesi...




Turkish Airlines Euroleague'de bu hafta oynanan 5. maçların ardından normal sezonun ilk yarısını geride bırakmış bulunuyoruz. Bu 5 hafta sonunda takımımız Fenerbahçe Ülker neler yapmış, ilerisi için neler yapmalı gelin beraber bakalım.

Bu sezona geçen sezondan devir sakatlıklar, yeni transferler ve kulübün genel olarak içinde bulunduğu sorunlar ile Euroleague'e başladı Fenerbahçe Ülker. Oynadığı 5 maçın sonunda A grubunda aldığı 3 galibiyet 2 mağlubiyet ile averajla Caja Laboral ve Bennet Cantu'nun arkasında 3. sırada bulunmakta. Grubun diğer 3 takımı Olympiakos, Bilbao Basket ve Sluc Nancy ise 2 galibiyet ve 3 mağlubiyet ile öndeki 3 takımı takip etmekte. Bakalım herkesin herkesi yendiği bu gruptan kimler çıkabilecek ama şimdiden şunu söyleyebilirim ki bu gruptan bir F4 takımı çıkmaz.

Normal sezonun grup kuraları ilk çekildiği zaman kafamda oluşan tabloya göre biz bu gruptan 1. çıkarız, bizi Caja Laboral ve Olymiakos takip eder, 4.lük için de Bilbao Basket, Bennet Cantu ve Sluc Nancy arasında kırkan kırana bir mücadele geçer şeklindeydi. Beni bu düşünceye iten ise Caja Laboral'in sezon sonunda birçok oyuncusunun takımdan ayrılması, Olmpiakos gibi bir devin yaşadığı mali problemler sonucu takımın nerdeyse tamamen değişmesi idi. Diğer rakipler ise küçümsemek olarak görmeyin ama bize rakip olacak güçte takımlar değildi. (Geçen seneki Fenerbahçe Ülker'i baz aldım burada) Gel gör ki kazın ayağı hiç de öyle değilmiş.
Şimdi ise oynadığımız 5 maça tek tek baktığımızda rahat rahat kazandığımız hiçbir maç yok maalesef. Hepsinde bir heyecan hepsinde bir korku. Öyle bir takımız ki şu an grupta 5 galibiyet 0 mağlubiyet ile 1. sırada da olabilirdik ama tam tersi 0 galibiyet 5 mağlubiyet ile grup sonuncusu da olabilirdik. Herhalde bu dediğime de kimse şaşırmaz.

-Grup serüvenine Abdi İpekçi'de oynadığı Caja Laboral maçıyla başlangıç yapan Fenerbahçe Ülker için rakip aslında bu sorunlu zamanda gayet de uygundu. Ama ortaya koyduğumuz kötü oyun sebebiyle evimizdeki ilk maçımızı maalesef 66-69 kaybettik. Maçın büyük bir kısmını kafa kafaya götürmemize hatta ilk yarısını önde kapamamıza rağmen son çeyrekte yaptığımız hatalardan dolayı ilk maçımızı kaybettik.
-2. maçımızda ise rakip eski şaşalı günlerini geride kalmış olmasına rağmen hala sadece ismini bile yeten Olymipakostu. Herkesin aklında tabi ki geçen seneki Pire zaferi vardı. Maçın ilk yarısını 11 sayı önde kapamamıza rağmen "Yok arkadaş biz bu maçı kazanmak istemiyoruz alın sizin olsun" diyip maçı resmen Olympiakos'a hediye ettik.(81-74)
-3. maçımızda rakip NBA yıldızı Nicolas Batum'u kadrosuna katan Sluc Nancy idi. Farkı ilk yarı bir aralar 24 sayıya kadar çıkaran takımımız devreyi 22 sayı farkla kapadı. 2. yarıdaki kötü oyunumuzdan dolayı fark bir aralar 4 sayıya kadar inse de maçı 90-86 kazandık ve gruptaki ilk galibiyetimizi aldık.
-4. maçımızda rakip evinde iyi performans gösteren Bilbao Basket ve bana göre de grubun en sürpriz takımı idi. Çok iyi bir oyun sergileyememize rağmen son çeyrekteki iyi oyun ve Curtis Jerrells'ın sazı eline almasıyla zor deplasmandan 70-73 galip ayrılmasını bildik.
-5. maçımızda ise rakip İtaylan temsilci Bennet Cantu idi. İlk defa iyi savunma ve takımdaki gayreti görebildiğimiz bu maçta ise 85-83 galip ayrıldık.

Peki, rakamlar ne diyor biraz da onlara bakalım...

-Oynadığımız 5 maçın sonunda asist rakamlarına bakacak olursak grupta 56 asist ile grubun en az asist yapan takımıyız. Toplamda 56 asist yapan takımımız bunun 27 tanesini sadece evinde oynadığı Sluc Nancy maçında yaptığını da hatırlatmakta fayda var.
1. Bennet Cantu (89)
2. Bilbao Basket (80)
3. Sluc Nancy (73)
4. Caja Laboral (73)
5. Olmypiakos (69)
6. Fenerbahçe Ülker (56)
Oyuncu bazında baktığımızda ise Fenerbahçe Ülker'de değişik bir tablo ortaya çıkmakta. 2 oyun kurucumuz Roko Leni Ukic ve Curtis Jerrells'ın toplam 14 asisti bulunurken Emir Preldzic'in toplamda 25 asist olduğunu görüyoruz.
Grupta ilk yarının asist lideri ise yaptığı 28 asist ile Sluc Nancy'den Nicolas Batum. Onu 26 asist ile takım arkadaşı John Linehan takip etmekte.

-3 sayılık atışlarda ise %29,9 isabetli atış ortalaması ile gene Fenerbahçe Ülker'in grup sonuncusu olduğunu görüyoruz.
1.Sluc Nancy (%43.1 28/65)
2. Olympiakos (%33 33/100)
3. Bennet Cantu (%33 36/109)
4. Bilbao Basket (%32,9 27/82)
5. Caja Laboral (%30.5 36/118) 
6. Fenerbahçe Ülker (%29,9 23/77)

-2 sayılık atışlardaki başarı yüzdesine baktığımızda ise gruptaki takımların birbirine çok yakın olduğunu görüyoruz. Bilbao Basket ve Caja Laboral hariç.
1. Bilbao Baket (%58,1 111/191)
2. Caja Laboral (%56 96/192)
3. Sluc Nancy (% 50,6 125/247)
4. Bennet Cantu (%50 96/192)
5. Fenerbahçe Ülker (%49,5 109/220)
6. Olympiakos (%49,2 91/185)
5 maç sonunda Thabo Sefolosha 61 sayıyla takımımızın en skorer ismi olmuş durumda. Onu 58 sayı ile takım kaptanımız Ömer Onan ve 50 sayı ile James Gist takip etmekte.
Grubun sayı kralı ise şu anda 115 sayı ile Caja Laboral'dan Mirza Teletovic. Onu 99 sayı ile Olympiakos'tan Vassilis Spanoulis ve 91 sayı ile Sluc Nancy'nin NBA patentli yıldızı Nicolas Batum ve Bilbao Basket'ten 86 sayı ile Marco Banic takip etmektedir.

-Ribauntlara bakacak olursak takımız Fenerbahçe Ülker aldığı 172 ribaunt ile grubun şu anki lideri konumunda. Pota altındaki zafiyetimiz düşünüldüğünde gerçekten ilginç bir sonuç.
1. Fenerbahçe Ülker 172 (50 Hücum+122 Savunma)
2. Bennet Cantu 167 (50 Hücum + 117 Savunma)
3. Olympiakos 167 (56 Hücum + 111 Savunma)
4. Caja Laboral 164 (57 Hücum + 107 Savunma)
5. Bilbao Basket 169 (42 Hücum + 117 Savunma)
6. Sluc Nancy 156 (48 Hücum + 108 Savunma)
Fenerbahçe Ülker'de ribaunt lideri ise aldığı 29 ribaunt (4 Hücum+25 Savunma) ile Thabo Sefolosha. Onu 23'er ribaunt ile James Gist ve Emir Preldzic takip etmekte.
Grubun ribaunt liderine baktığımızda ise ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. Aldıkları 35'er ribaunt ile Sluc Nancy'den Niclolas Batum ve Adrien Moerman'ın yanı sıra Caja Laboral'dan Mirza Teletovic'i görüyoruz. 

Oynanan 5 maç sonunda hücum ve savunmada genel olarak nasıldık bir de ona bakalım isterseniz.

Hücumda neler yapıyoruz neler yapamıyoruz. Hücumda doğru bir şekilde organize olabildiğimiz söylenemez. Öncelikle takımın belli bir hücum setinin olmadığını söylersek herhalde yanılmış olmayız. Emir'in kenarda olduğu sürede hücumda sadece oyuncuların bireysel yetenekleri, gayretleri ve birebirleri sonucu sayı bulabiliyoruz. Emir'in oyunda olduğu zaman ise bu durum az da olsa değişebiliyor. Zaten asist istatistiklerinde en sonda olmamız ve takımın 2 oyun kurucusunun asist sayılarının toplamının Emir'den az olması bunun en büyük kanıtı. Emir oyunda olduğu sürece takım arkadaşlarına hücumda hem pozisyon hazırlıyor hem de onları oyun içinde sıcak tutuyor.
Euroleague'in ilk maçlarında hücum anlamında takımımızın en büyük silahı olması beklenen Bojan Bogdanovic'ten ise pek bir katkı alamadık. Özellikle ilk iki maçta, Caja Laboral maçında 0 sayı ile Olympiakos maçında ise sadece faul atışlarından 2 sayı bulmuş olması hücumdaki en büyük sorunlarımızdan biriydi ki bu iki maçı da kaybettiğimizi unutmayalım. Daha sonraki maçlarda çift sayılı hanelere ulaşan Bojan, biraz daha 3 sayılık atışlarda isabetli bir oran tutturursa çok daha iyi olacak ki  hücumdaki diğer bir sorunumuz 3 sayılık atışlarımızdaki düşük yüzde. Takımın açıkçası antrenmanlarda 3 sayılık atışlara biraz daha çalışması lazım.

Savunmada ise ayrı sorunlarımız var. Açıkçası şu an geçen seneki sert savunmamızı mumla arar durumdayız. Nerde geçen seneki o istekli ve dirençli savunmamız nerde bu seneki savunma. Kısa savunmamızda özellikle kaptan Ömer Onan'ın gayretinde söz etmeye zaten gerek yok.  Kısa savunmamıza Bojan Bogdanovic'in biraz desteği artarsa zaten bu takıma daha Tomas'ın katılacağını varsayarsak pek de sorun yaşamıyoruz. Gel gör ki pota altı için aynı şeyleri demek mümkün değil şu seviyede. Özellikle pota altından çok kolay çok basit sayılar yiyoruz. İzlediğim 5 maçta da gördüğüm şudur ki tüm rakiplerimiz, zayıf bölgemiz pota altını çok iyi bir şekilde işleyerek kolay sayılar buldular hatta çok rahat smaçlar bastılar potamıza. Kaya'nın formsuzluğu, Oğuz'un yavaş ayaklarına bir de Vidmar'ın az süre alması eklenince zaten pota altında sorun yaşamamamız içten bile değildi. Pota altı savunmasının takımdaki şu an en iyi ismi olan Vidmar'ın az süre alması ise ayrı bir problem. Neden dolayı az süre aldığını anlayamadığımız Vidmar, son Bennet Cantu maçında kendisine süre verildiği takdirde neler yapabileceğini adeta koça göstermiş oldu. Artı parantez Bennet Cantu maçında izlediğim Oğuz'dan söz etmezsem hakkını yemiş olurum. Pota altında savunmada ve de hücumda iyi bir performans gösteren Oğuz'un umarım bu oyunu 2. yarıda da devam eder.
Oynanan 5 maçta iyi savunma yaptık diyebileceğim tek maç herhalde Sinan Erdem'de oynanan son Bennet Cantu maçıdır. Bu maçta savunmada direnciyle başlayan hücumlarda kolay sayılar da bulduk.
Ukic ve Jerrells'ın formsuz oluşu sadece hücumda değil savunmada da problemler yaratıyor. Bu ikilinin son zamanlardaki forumsuzluğundan dolayı takım son 2-3 maçtır genelde 4 kısa+1 uzun şeklinde oynuyor ki guardsız oynadığımız bu süre boyunca hücumda pek sorun yaşamasak da savunmada ribaunt konusunda sıkıntı çekiyoruz. Bu da rakibe tekrar tekrar hücum etme fırsatı veriyor.

Sorunlar var ama bu sorunlar giderilmeyecek sorunlar değil açıkçası. Daha bu takıma Mirsad ve Tomas da katılacak bunu da unutmayalım. Fakat unutmamamız gereken başka bir gerçek de var ki şu an Fenerbahçe Ülker'in grubunda elit takımlar diyebileceğimiz CSKA, Barcelona ve Panathinaikos gibi takımların bulunmaması. Açıkçası şu seviyedeki Fenerbahçe Ülker için grubunda bu tip takımların olmaması takımımız açısından bulunmaz bir nimet. Gruptan çıkmasına çıkarız tabi ki kaçıncı çıkacağımız da önemli. Vites arttırmaz isek ilerde bu tür takımlardan ağır tokatlar yiyebiliriz. Şu seviyede F4 açıkçası bir hayal ama takım düzelir geçen seneki haline dönebilir ise neler yapacağı da hiç belli olmaz.


Not: Kaynak olarak Euroleague resmi web sitesi kullanılmıştır.  


Püzant YÜCECAN




17 Kasım 2011 Perşembe

Savunma,İstek,Galibiyet...Fenerbahçe Ülker:85 - Bennet Cantu:83




Fenerbahçe Ülker Turkish Airlines Euroleague'in 5. haftasında Sinan Erdem Arena'da konuk ettiği İtalyan ekip Bennet Cantu'yu normal süresi 73-73 biten maçta uzatmalar sonucu 85-83 mağlup ederek Turkish Airlines Euroleague'de üçüncü galibiyetini almayı başardı.

Maçın ilk 2 dakikası karşılıklı boş hücumlar ile geçilirken, Fenerbahçe Ülker maçtaki ilk sayılarını Thabo Sefolosha'nın kullandığı 2/2 serbest atış sonucunda buldu. Maça temposuz başlamamız rakibin de işine geldi.  Rakibin hücumda tempoyu düşürüp oyunu sete bıraktığı zaman yüzdeli atışlar bulduğunu söylemiştik ki ilk çeyrek de dediğimiz oldu. Maçta  ilk molaya 6-8 lik Bennet Cantu üstünlüğü ile girildi. Hem rakibin  temposuz oyuna ayak uydurmuş olmamız hem de potaya yakın atışları bizden iyi kullanmaları sonucu ilk çeyreğin bitimine 2:38 saniye kala fark 7 sayıya kadar çıktı.(8-15) Ardından kaptan Ömer Onan'ın bulduğu 3 sayılık atış ve rakibe yaptığımız baskılı savunma sonucunda ilk çeyrekte farkı 2 sayıya kadar indirerek 17-19 geride kapadık.

Adeta bir savunma savaşına şahit olduğumuz 2. çeyrek Cinciarini'nin basketiyle başladı.(17-21) Bu çeyrekte savunmada gösterdiğimiz direncin yanında hücumda da doğru seçimler yapınca çeyreğin son 4 dakikasına 3 sayılık avantajla 28-25 önde girmeyi başardık. Rakibe aldırdığımız mola sonrası yapılan basit top kaybının ardından hücumlardan da boş dönmemizle savunmadaki direncimiz de düştü. Maarten Launen'in son hücumda 3 sayı bulması ile de devreyi 32-35 geride kapadık.

2. çeyreğin sonlarında savunma direnci düşen Fenerbahçe Ülker, 3. çeyreğe de savunmasında yaşadığı sorunlar ile başladı. Hücumlardan da boş dönmemizin sonunda, çeyreğin ilk 3 dakikası 36-42 lik Bennet Cantu üstünlüğü ile geçildi. Kötü başladığımız 3. çeyrekte kaptan Ömer Onan'ın oyuna girmesi ve Vidmar'ın savunmada gösterdiği direnç ile 10-0 lık bir seri yakalayan Fenerbahçe Ülker, çeyreğin bitimine 4:30 saniye kala 46-42 öne geçmeyi başardı. Savunmada yapılan ufak tefek hataları affetmeyen Bennet Cantu, Mazzarino'nun 3'lüğü ile bitime 2:44 saniye kala 49-50 öne geçmeyi başardı. Çeyreğin bitimine 1 dakika kala 52-52 lik beraberliği yakalayan Fenerbahçe Ülker, rakibe hücumda yaptırdığı hatalardan da yararlanıp çeyreği 56-52 önde kapamayı bildi.

4. çeyrek karşılıklı sayılar ve top kayıpları ile başladı. Bu çeyrekte, Fenerbahçe Ülker yaptığı müthiş savunma ve baskı ile bitime 5:21 saniye kala farkı  9 sayıya kadar çıkardı.(65-56) Bu dakikadan sonra, vurup geçeceği anda maalesef hakemler devreye girdi. Thabo Sefolosha'nın tertemiz bloğuna faul çalınması, ardından Koç Spahija'nın aldığı teknik faul sonrası skor bir anda bitime 3:21 saniye kala 65-63'e geldi. Bitime 0:18 saniye kala Bojan Bogdanovic faul çizgisinden 1/2 ile ayrıldı.(73-70) Savunmada Mazzarino'yu bomboş bıraktık ve Bennet Cantu'da bu hatayı affetmeyerek cezayı kesit.(73-73) Ardından son 10 saniye kala Ukic'in hücumdan boş dönmesi ile maç uzatmaya gitti.

Her iki takımında faul hakları dolduğu için uzatma dakikaları karşılıklı faul atışlarından bulunan sayılar ile başlandı. Bitime 2:52 saniye kala kaptan Ömer Onan'ın kaçan 3 sayılık atışını iyi takip edip tipleyen ve bir de faul kazanan Thabo Sefolosha skoru bir anda 79-75'e getirdi. Son 0:15 saniyeye 82-77 önde girmemize rağmen yine yapılan basit bir hata sonucu Markoishvili'nin attığı 3'lük ile skor 82-80'e geldi. Son saniyelerde Ukic'e yapılan faullerin ardından skoru 85-80'e getiren Fenerbahçe Ülker Basile'nin son 3 saniye kala kendi yarı sahasından attığı 3'lük ile maçtan 85-83 galip ayrıldı. Umarım Basile'nin attığı şu 3'lüğü daha sonra aramayız.

Savunma, savunma, savunma maçı kazandıran savunma nihayet bu maçta ortaya çıktı. Geçen seneki sert savunmasından bu maça kadar eser göremediğimiz Fenerbahçe Ülker'de bu maçta her şey değişik oldu. Savunmada bu sezonki belki de en iyi performansını gösteren Fenerbahçe Ülker, savunmada çok önemli işler yaptı bu maçta. Öncelikle Vidmar'ın sert savunması ile rakibin 2'li oyunlarına izin vermedik. Savunmada yaptığımız baskının sonucunda da Cantu'nun işleyen beşe beş düzenini devre dışı bıraktık ve yaptığımız baskının en büyük neticesi de bu oldu. Rakibin pas trafiğini kilitleyip asist ile sayı bulmalarına engel olduk. Kaptan Ömer Onan'a bu maçta savunmada Bojan Bogdanovic'in eşlik etmesi de önemli bir detaydı. Ancak hala savunmada çok kritik yerlerde çok basit hatalar yapabiliyoruz ki maçın uzamasındaki en önemli unsurlardan biri de buydu. Savunmada gösterdiğimiz direnç sonucunda ise sadece sayı yememekle kalmayıp çoğu hücumda da bu sayede kolay sayılar bulabildik.

Hücumda ise hala eksiklerimiz devam ediyor. Tamamen oyuncuların bireysel yetenekleri ve gayretlerinden sayı bulabiliyoruz. Tabi ki bunun en önemli sebebi, takımın iki oyun kurucusu Ukic ve Jerrells'ın formsuz oluşu. 85 sayı atıp sadece 6 asist ile tamamlayabildiğimiz maçta Ukic 2 asist yaparken Jerrells'ın ise asist hanesinin 0 olduğunu görüyoruz. Dış atışlardaki düşük yüzdemiz ise bu maçta gene devam etti. Rakip Bennet Cantu kullandığı 28 üç sayılık atışın 8'inde sayı bulurken, Fenerbahçe Ülker ise kullandığı 8 üç sayılık atıştan sadece 1'ini sayıya çevirebildi. Dış atışlardaki düşük yüzdemizden dolayı da maçı bir türlü koparamadık. Pota altını iyi kullandığımız bu maçta Oğuz'dan 13 Vidmar'dan da 10 sayılık bir katkı aldı takımımız. Bu maçtaki diğer önemli bir istatistik ise daha önce oynadığımız 4 maça baktığımızda çift haneli sayılara ulaşan top kayıplarımızı bu maçta 6 sayıda tutmamız oldu.

Bu maçta diğer maçlarda olduğu gibi maç içinde çok iniş çıkış yaşadık. Bunun da en önemli sebeplerinden biri yukarda dediğimiz Ukic-Jerrells ikilisinin formsuzluğuna ek olarak 4 numaradan yani Gist ve Kaya'dan alamadığımız verim oldu. Maça 2 oyun kurucuyla başlamamıza rağmen yine istenilen verim alınamayınca koç mecburen 4 kısa 1 uzun şeklinde oynamak zorunda kaldı ki bu süre zarfında takım daha başarılıydı. Özellikle Kaya'nın kötü performansı kariyerine hiç ama hiç yakışmıyor.
Takım şu an istenilen seviyede mi? tabi ki değil ama bu maçta gördük ki bazı şeyler yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor. Özellikle savunmada gösterdiğimiz direnç çok ama çok önemliydi. Savunmada gösterdiğimiz bu direnç ve beraberliği hücumda da yapacağımız ekstra paslar ile kolay basketleri bulacak şekilde organize edecek oyun kurulularımızdan ve 4 numaralardan gelecek katkı ile bu takım daha iyi günler görebilir ki çok da zor değil bu açıkçası. Kısacası takım karakteri, takım ruhu dediğimiz şey geri dönmeye başladı Fenerbahçe Ülker'de.

Sezon başından beri Vidmar Vidmar dedik. Bu çocuğun daha fazla süre alması lazım dedik ki bu maçta 23:35 saniye süre aldı ve aldığı süre boyunca çok güzel işler yaptı. Yukarda dediğim gibi Vidmar'ın 2'li oyun savunmasını derleyip toplaması ve özellikle 2. çeyrekte Vidmar'ın savunma direnciyle başlayan çoğu hücumda kolay sayılar bulduk. Maçı ise 10 sayı + 6 ribaunt ile tamamladı.

Kaptan Ömer Onan'a ne desek az. Onla ilgili tamamen ayrı bir başlık açmak lazım. Hasta olarak çıktığı bu maçı 18 sayı ile tamamlayarak hem takımı adına hem de maçın en skorer ismi olmayı başardı.

Bojan Bognadovic ise yavaş yavaş takıma ısınmaya başlıyor. Maçı 12 sayıyla tamamlayan Bojan ayrıca savunmada gösterdiği gayretle de dikkatleri çekti. Kaptan Ömer Onan'la birlikte rakibe yaptığı baskılı savunma ve hücumdaki güzel oyunu ile bu maçta takımını sırtlayan isimler arasındaydı. Ayrıca Bojan Bogdanovic'in Emir ile aynı anda parkede olması bu takım için önemli bir artı. Emir Bogdanovic'e hem pozisyon hazırlıyor hem de oyun içinde sıcak tutuyor.

Son bir parantez Oğuz Savaş'a. Maç boyunca pota altından güzel işler yapan Oğuz maçı 13 sayı + 5 ribaunt ile tamamlarken gene gecenin önemli isimleri arasında yer aldı. Avrupa Şampiyonasından adeta bir enkaz olarak dönen Oğuz'un için umarım bu maç çıkış maçı olmuştur.


Püzant YÜCECAN

15 Kasım 2011 Salı

Rakip: Bennet Cantu




Yine bir Euroleague haftasındayız. Geçen hafta Bilbao Arena'da rakibi Bilbao Basketi son çeyrekteki iyi oyunu ve sert savunmasıyla yenen Fenerbahçe Ülker'in yarınki rakibi İtalya seri A ekiplerinden Bennet Cantu olacak.

Bu sezon İtalya Seri A liginde oynadığı 6 maçın 4'ünü kazanıp 2 'sini kaybeden Bennet Cantu, Emporio Armani Milano'nun ardında 2.sırada bulunurken, bu sezon Euroleague A grubunda oynadığı 4 maçta 3 galibiyet ve 1 mağlubiyet ile gene 2.sırada bulunuyor.

Euroleague'in yeni temsilcilerinden olan Bennet Cantu'nun geçmiş yıllarına baktığımızda başarılarla dolu olduğunu görüyoruz. Bennet Cantu'nun İtalya'da 3 İtalya Seri A şampiyonluğu (1968-1975-1981), 1 İtalya Süper Kupa'sı (2003) bulunmaktadır. Takımın Avrupa karnesine baktığımızda ise başarılarla dolu olduğunu görüyoruz. 2 Euroleague Şampiyonluğu (1982-1983), 4 Koraç Kupası (1973-1974-1975-1991) ve 4 Saporta Kupası (1977-1978-1979-1981) bulunmaktadır. Rakibimiz Bennet Cantu, günümüzde Real Madrid ile birlikte Avrupa'da en çok kupa kazanan takım ünvanınıda elinde bulundurmaktadır.

Geçmişteki bu büyük başarılarının ardından 2004 yılında düşüşe geçen takım, 2008 yılında tekrar yükselmeye başlamış ve geçen sene normal sezonda İtalya Seri A'yı ikinci sırada bitirmiştir. Play-off'larda finale kadar yükselen Bennet Cantu finalde ise Montepaschi Siena'ya 4-1'lik seri ile yenilmiştir. Gene geçen sezon İtalya Süper Kupası'nde, final oynama başarısı gösteren takım burada da Montepaschi Siena'ya 73-70 yenilerek İtalya Süper Kupası'nı rakibine kaptırmıştır.

Bu sezon Euroleague macerasına evinde oynadıkları S.Nancy maçı ile başlayan Bennet Cantu, bu maçta rakibini 80-69 yenerek Eurleague'e iyi bir başlangıç yaptı. Euroleague'de oynadığı 2. maçta ise deplasmanda Caja Laboral'a 81-69 yenilerek ilk ve şu an tek mağlubiyetlerini aldılar. 3. maçlarında evinde bu sefer Bilbao Basketi 78-69'luk bir skorla yenmeyi başardılar. 4. ve son maçlarında ise gene evlerinde kıran kırana geçen bir maç sonunda Olympiakos'u 64-63 yenme başarısı gösterdiler. Bu maçta sadece 12 dakika süre alan Giorgi Shermadini maç 63-63 iken faul çizgisine geldi. İlk atışını sayıya çevirmesine rağmen 2.atışını kaçıran Shermadini ardından savunmaya çok hızlı dönerek Kyle Hines'ı müthiş bir şekilde blokladı ve maçı takımına kazandıran isim oldu. İzlemek isteyenler için http://youtu.be/m2sVCd-z8sY 0:50.

Gianluca Basile ve Nicolas Mazzarino gibi tecrübeli isimleri kadrosunda bulunduran Bennet Cantu, geniş bütçe ve rotasyona sahip olmasa da çekinilmesi gereken bir İtalyan ekip. Öncelikle bizim tam aksimize takım oyunu oynamayı becerebilen Bennet Cantu, yaptığı sert savunmasıyla dikkat çekiyor. Pota altını iyi kapatan Cantu, hücumda ise tempoyu düşürüp oyunu sete bıraktığı zaman yüzdeli atışlar bulabiliyor. İyi oyunlarını maçın geneline yayabilen bir rakip olan Bennet Cantu ile oynayacağımız maçın kolay geçeceğini pek düşünmüyorum. Takımın şuandaki koçu ise İtalyan Andrea Trinchieri dir.

Bennet Cantu'ya baktığımızda Euroleague'de oynadığı 4 maçın sonunda takımın en skorer ismi 2,16'lık pivotu Giorgi Shermadini. Oynadığı 4 maç sonunda toplam 43 sayı atan Shermadini aldığı 21 ribaund (9 hücum+12savunma) ile de takımın en çok ribaunt alan ismi. Maç başına 10,8 sayı  ve 5,3 lük ribaunt ortalaması ile oynayan Giorgi Shermadini'ye özellikle dikkat etmek gerekiyor. Bizim yumuşak karnımız olan pota altında yardım gelmediği sürece 20'leri bulması çok kolay olabilir.

Giorgi Shermadini'nin yanında pota altında dikkat etmemiz gereken diğer bir isim ise Türk basketbol severlerin de yakından tanıdığı, bir ara ülkemizde Darüşşafaka forması giyen Maarten Leunen. Maç başına 5 ribaund ortalaması ile oynayan Launen, toplamda da 20 ribaunt almış durumda. Uzunlarımızdan Oğuz (14) , Kaya (8) ve Vidmar'ın ise (11) ribaunda kaldığını hatırlatmakta fayda var. Ayrıca kendisi fantasy challenge'da vazgeçmediğim bir isimdir:)

Takımın diğer bir skorer ismi ise 85 doğumlu kısa forvet Vladimir Micov. Oynadığı 4 maçta toplam 39 sayı atan Micov, maç başına 9,8'lik bir sayı ortalaması tutturmuş durumda. Hem içerden hem dışarıdan sayılar bulabilen Micov'un 3 sayılık atışlarda %45'lik bir başarısı bulunmakta.

Takımın oyun kurucusu Andrea Cinciarini ise maç başına 4 asist ortalamasıyla oynarken toplamda ise 16 asisti bulunuyor. Fenerbahçe Ülker'e baktığımızda ise bu rakamı 4 maç sonunda geçen tek isim var o da Emir Preldizc (23). Asistleri ile sorunlu bölgemiz olan pota altını beslemeye çalışacak olan Cinciarini'yi savunmakta Thabo Sefolosha ve Ömer Onan'a çok iş düşecek.

Geçen sene olsa evimizde çok rahat bir şekilde kazanabiliriz diyebilirdim ama bu sene maalesef yaşanan sorunlardan dolayı bunu rahat bir şekilde diyemiyorum. Gruptan 2. çıkmak istiyor isek bu maçı mutlaka kazanmamız lazım. Sinan Erdem'e geri dönüş maçımız olacak bu maç umarım aynı zamanda takımın çıkışa geçtiği maç olur.

Fenerbahçe Ülker, THY Avrupa Ligi A Grubu'ndaki 5. maçında yarın İstanbul'da Sinan Erdem Arena'da İtalya'nın Bennet Cantu takımını konuk edecek. NTV Spor'dan canlı yayınlanacak olan karşılaşma saat 20:15’te başlayacak.


Püzant YÜCECAN

  






14 Kasım 2011 Pazartesi

"We're Not Playing Basketball" Fenerbahçe Ülker:64 - Türk Telekom:83



Hafta içi Euroleague dördüncü maçında deplasmanda Bilbao Basket'i yenerek Euroleague'de yoluna devam eden Fenerbahçe Ülker, Pazar gününün ilk maçında Sinan Erdem Arena'da karşılaştığı Türk Telekom'a 64-83 mağlup oldu.

Bu maç hakkında çok şey söylemek açıkçası gereksiz. Her spor dalında olduğu gibi basketbolda da oynayan kazanıyor. Telekom oynadı ve kazandı. Fenerbahçe Ülker ise Telekom'un güzel oyununu sadece izlemek ile yetindi. Darius Washington'ın (16) pota altından yolgeçen hanı gibi içeri girerek bulduğu sayıları mı? Kambala(20) ve Mehmet Okur'un(18) maçın en skorer oyuncuları olmasını mı? Ayrıca rakip Türk Telekom'dan Ali Karadeniz ise maçı 15 sayıyla tamamladı. Yan rakibin 3 uzunundan toplam 53 sayı yerken biz takım olarak 64 sayıda kaldık. 3 sayılık atışlardaki başarısız yüzdemizi Telekom maçında da gayet net bir şekilde ortaya koyduk. Toplam 20 üç sayılık atıştan sadece 3'ünü sayıya çevirebildik. Ribauntlarda ise rakibe 18 hücum ribaundu vererek adeta "buyurun atamıyorsanız bir daha deneyin" dedik.

Maça sırtındaki ağrılardan dolayı Roko Leni Ukic'den eksik çıkan Fenerbahçe Ülker'de maç içindeki oyunculara baktığımızda neredeyse takım olarak maça eksik çıktık. Daha önce gerek Euroleague gerekse Beko Basketbol Ligi'nde oynadığı maçlarda Fenerbahçe Ülker'e baktığımızda ya maçın ilk yarısındaki iyi oyunu ile ya da son çeyrekteki gösterdiği yüksek performans ile maçlarını kazanırken, Türk Telekom maçında hiçbir çeyrek iyi oyun sergileyemediğinden dolayı mağlubiyet de kaçınılmaz bir hal aldı. Maç esnasında inanın çok az skor tabelasına bakmışımdır, çoğu zaman faul sayıları az da olsa skor. Bu maçta galip gelmemiz veya mağlup olmamız da pek önemli değildi benim için açıkçası. Galip gelmek, bu alışkanlığı sürdürebilmek tabi ki bir takım için önemlidir ama iyi oynamadığımız bir dönemde galibiyetten çok maç içinde Fenerbahçe Ülker'den iyi oyun, Cantu maçı öncesi bir ışık bekledim.  Beko Basketbol Liginde alınan mağlubiyetler belli bir şekilde telafi edilebilir (play-off statüsünün değişmesinin de etkisiyle) ama Euroleague'deki mağlubiyetlerin geri dönüşü yoktur.

Fenerbahçe Ülker'de sezon başından beri problemler aynı ama çözüm bir türlü yok. Spahija maç içinde devamlı bir arayış içinde. Her yaptığı oyuncu değişikliğinde "acaba bu çare olur mu" mantığıyla hareket ediyor. Geçen sezon takım kötü oynadığında hep "Spahija şimdi mola alır takımı iyice bir azarlar, daha düzgün oynarız" derdim ama bu sene özellikle Telekom maçında gördüğüm sahnelerden sonra bu düşüncem tamamen değişti. Alınan  her molada Spahija takımı devamlı azarlamaktan kıpkırmızı olmuştu. İlk önce Emir'i kenara alırken onla sahada bayağı bir tartıştıktan sonra aynısını Curtis Jerrells ile yaşadı. Aldığı bir molada takıma "We're not playing basketball" derken diğer bir molada "What the fuck..I don't have any advice to you" diye bağırıyordu. Spahija hep saygı duyduğum bir hocadır ama bu sene işi çok zor. Aydın Örs mü el atacak veya başka biri mi bilmiyorum ama şu an bu takımın ciddi bir müdahaleye ihtiyacı var. Takım geçen seneki kimyasını, takım karakterini kaybetmiş durumda. Oysaki geçen seneye baktığımızda her şey ne kadar da farklıydı.

Nerde geçen seneki sert ve dirençli Fenerbahçe Ülker savunması nerde bu seneki savunma. Pota altındaki problemler zaten belli. Her yazımda dediğim gibi maalesef Kaya ve Oğuz ikilisine pek güvenmiyorum. Oynadıkları zaman öyle veya böyle iş yapmalarına rağmen oynamadıkları zaman insana saç baş yolduracak kapasiteleri var. Vidmar zaten ayrı bir muamma. Çocuğun kontratında "10 dakikadan fazla oynamayacak" diye bir madde var deseler inanacak hale geldik. Bu sezon TBL’ de Trabzonspor(24:16) maçını saymazsak ortalama 8-10 dakika süre almış durumda Vidmar. Euroleague'de ise oynanan 5 maçta en fazla Caja Laboral (17:40) maçında süre almış ki Oğuz ve Gist'in bu maçta çok erken faul problemine girdiğini unutmamakta fayda var. Vidmar'a böylesine kısa süre vermekle hem pota altındaki sert savunmamızdan oluyoruz hem de gün geçtikçe Vidmar'ı basketboldan soğutuyoruz.
Kısa savunmamız pota altı savunmamıza nazaran bir nebze de olsa daha iyi diyebiliriz. Geçen seneki durumuna ulaşmış mı derseniz cevabımı zaten belli "Asla". Kinsey-Thomas-Ömer üçlüsünden Kinsey'i en büyük rakibine kaptırıp bir de üzerine Thomas'ın sakatlığı gelince, geçen seneki savunmadan haliyle eser kalmıyor ortada. Kaptan yaşına başına bakmaksızın her maçta canla başla oynarken, Euroleague'de ise ona Thabo Sefolosha'nın eşlik etmesiyle buradaki açığımızı bir nebze de olsun kapatabiliyoruz.

Hücumda ise biraz ağır olacak kusura bakmayın ama evlere şenliğiz. Belli bir hücum varyasyonumuz belli bir oyun düzenimiz yok. Topu rakip sahaya getiren boşta bulduğu adama topu atıyor o da sayıya gitmeye çalışıyor. Her yazımda derim "bir basketbol takımı guardı kadar konuşur" Biz de şu an kekeme durumdayız açıkçası. Maç sonları asist sayılarına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten. Ukic'in yapabilecekleri belli zaten, bana göre bize F4 oynatacak bir oyun kurucu zaten değil bir de üzerine sakatlık yaşayıp takıma şu an katkı vermemesi ile daha da kötü bir durumda. Geçen sezon sorumluluk ondaydı, bu sezon bu takım Ukic ile Emir'in takımı olacak derken Ukic tarafından bir darbe aldık. Jerrells'tan sezon başında ümitli olmama rağmen son zamanlarda içimdeki bu umut yavaş yavaş sönmekte. Bilbao maçının son çeyreğinde oynadığı oyun her ne kadar iyi olsa da genel olarak baktığımızda sonuçlar pek de iç açıcı değil. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor. Saçma sapan yerlerde top kaybederken, hiç olmadık yerlerde attığı 3'lüklerle takımına skor açısından katkıda bulunabiliyor. Hoşuma giden özelliği ise bu attığı el üstünden 3'lükler ile Ukic'e nazaran elini daha çok taşın altına sokuyor olması. Takım hücumda oyun kurma açısından sadece Emir'in eline bakıyor. Asist ile sayı bulduğumuz maçlar sadece Emir'in oynadığı maçlar. Emir durdu mu takım da hücumda duruyor ki Telekom maçında bunu gayet net gördük. Engin Atsür'ün ise süre aldıkça daha iyi olacağına inanıyorum. Telekom maçında 26 dakika sahada kalan Engin'i izlediğimde ise hem maç eksiği hem de sakatlıktan yeni çıkmış olmasından dolayı haliyle biraz tedirgin oynuyor. Gene de Telekom maçında belki de sahadaki en istekli oyuncumuzdu diyebilirim.
Yukarda da dediğimiz gibi sorunlar belli aşılamayacak sorunlar mı? Tabi ki değil. Bu takıma daha Mirsad ve Thomas katılacak. Bunu diyorum ama bu ikilinin takıma katılmasıyla sorunlar bitecek demiyorum yanlış anlaşılmasın sakın. Takım daha iyi bir  hal alır o kadar ama koç ve teknik heyet sadece bu ikiliye bel bağlarlarsa vay halimize.

Son bir not... En baştan beri lokavt boyunca NBA'den oyuncu alınmasına karşı olmuşumdur ama şu şekilde. Örnek verecek olursak bugün lokavt biterse (ki demin açıklandığı üzere daha uzun sürecek) D-Williams Beşiktaş Milangaz'dan ayrıldığı takdirde Beşiktaş o pozisyonda ciddi sorunlar yaşayacak. Fakat sezon başında bize gelmek isteyen Semih alınsaydı pota altında o gittikten sonra bu kadar sorun yaşamazdık.
D-Williams örneğine istinaden. Nasıl Thabo Sefolosha lokavt bittiğinde gittiği takdirde yerine Thomas'ı koyabiliyorsun aynı şekilde Semih gittikten sonra da elinde Vidmar-Oğuz ve Kaya olduğunu düşünürsek pek de sorun yaşamazdık. Yapılan açıklamalarda hep takımın kimyasının bozulmasından söz edilip duruldu. Zaten sorunlu olan pota altımızda Semih, Kaya&Oğuz ikilisinden daha mı kötü olurdu sizce? Bence kesinlikle hayır tabi ki.

Semih Erden'i havaalanında yakalamışken sormamak olmazdı di mi:)
Beşiktaş Milangaz Avrupa maçı için yurt dışına giderken kendisiyle havaalanında ufak bir sohbet yapma imkânı buldum...
Ben: Özel olmaz ise bir soru sorabilir miyim Semih?
S.E: Tabi ki
Ben: Lokavt süresince Fener'e gelmek istediğin doğru muydu?
S.E: Tabi ki
Ben: Spahija mı istemedi?
S.E: Spahija istemedi, hiçbiri istemedi...
Ben: Yazık olmuş...
S.E: Üzgün bir surat ifadesiyle ne yapalım derken en son "Beni biliyorsun Fenerbahçeliyim kardeşim... İyi Bayramlar..." dedi ve ayrıldı.
Ben: "Üzüntülü bir şekilde" İyi Bayramlar..Başarılar...



Püzant YÜCECAN

10 Kasım 2011 Perşembe

Euroleague 4. Hafta Bahisleri-2



Panathinaikos - CSKA Moscow : 2 / 1,83 76 - 78
Partizan mt:s - Real Madrid : 2 / 1,40 80 - 79
Partizan mt:s - Real Madrid Handikap ( 5.5 : 0 ) : 2 / 1,90 80 - 79
Belgacom Spirou - EA7 Emporio Armani Milano Handikap ( 4.5 : 0 ) : 2 / 1,90  76-81
SLUC Nancy - Caja Laboral Oyuncu Toplam (Sayı + Rebound + Asist): Nicolas Batum üstü 30.5 Sayı + Rebound + Asist / 1,95 21 Sayı+9 Ribaund+4 Asist  
bol şans....

Püzant YÜCECAN

Bask Ülkesi Zaferi...Bizkaia Bilbao:70 - Fenerbahçe Ülker:73




Fenerbahçe Ülker Euroleague'in 4. haftasında Bilbao Arena'da İspanya temsilcisi Bizkaia Bilbao Basket'i  kötü oyununa rağmen oyunu dengede tutmayı başararak ve son çeyrekteki iyi oyunu ile 70-73 mağlup ederek Euroleague'de ikinci galibiyetini almayı başardı.

Karşılıklı 3 sayılık basketler ile yüksek bir tempoda başlayan maçta  ilk molaya 16-11 lik Bilbao Basket üstünlüğü ile girildi. Molanın sonrası maç karşılıklı sayılar ve top kayıplarıyla geçilirken son 2:14 saniye 20-20 eşitlik ile geçildi. Bu dakikadan sonra son 1:14 de rakibinden sadece faul atışlardan 1 sayı yiyen Fenerbahçe Ülker sergilediği agresif savunma ile çeyreği 21-26 önde kapamayı başardı.

2. çeyrek ise Fenerbahçe Ülker adına tam anlamıyla bir kâbus gibiydi. İlk çeyrekte yapılan savunmayı maalesef bu çeyrekte göremedik. Alan savunmasına karşı bir türlü hücum edemedik. Ukic ve Jerrells'ın bu çeyrekteki kötü performansına bir de yapılan basit top kayıpları eklenince çeyrek boyunca sadece 6 sayı bulabildik. Kaptan Ömer Onan'ın 6:14 de attığı 3 sayılık atışla 28-32 öne geçen Fenerbahçe Ülker bu dakikadan sonra yediği 8-0'lık seri ile ilk yarıyı 36-32 geride tamamladı. Bu çeyrekte yapılan 10 top kaybı ve sadece Kaya'nın yaptığı 1 asist Fenerbahçe Ülker adına çok ilginç istatistiklerdi.

Kazandığı S.Nancy maçında dahi 3. çeyreklerde kötü bir performans sergileyen Fenerbahçe Ülker 3. çeyreğe Emir'in 3'lüğü ile başladı. Çeyreği uzun bir süre geride götüren Fenerbahçe Ülker çeyreğin bitimine 2 dakika kala Curtis Jerrells ile bulduğu 3 sayılık basket ile 49-50 öne geçmeyi başardı. Raul Lopez'in serbest atış çizgisinden 2/2 ile ayrılmasının ardından Bilbao Basket maçta tekrardan öne geçti 51-50. Curtis Jerrells'ın kaptığı top sonrası Mumbru'nun yaptığı sportmenlik dışı faul sonrası 2/2 atan Jerrells adeta Raul Lopez'e "Sizden top kaptım kusura bakmayın" dercesine çok basit bir top kaybı yapmasının ardından Emir'den gelen hücum faul ve son çeyreğin sonunda Kaya'nın aldığı ribaundu oyuna sokamaması ardından gelen basket faul sonucu çeyreği 58-53 geride kapadık. Burada Kaya topu elinde tutsa 3 sayı birden yemeyecektik.

Son çeyreğe Raul Lopez'in 3'lüğü ile başlayan Bilbao Basket farkı 8 sayıya çıkararak maçtaki en büyük farkı yakaladı 61-53. Bu çeyrekte öne çıkan, belki de maçı bize kazandıran Murat Kosova'nın deyimiyle Arsız Jerrells oldu. Maçın bitmesine 6 dakika kala skor 65-59 iken Ukic'in kaybettiği top sonrasında Bilbao'nun hızlı hücumunu geriden gelip muhteşem bir blokla engelleyen Thabo Sefolosha adeta maçı çeviren ve takımını ateşleyen isim oldu. Maçın adeta kırılma anını yaşadığımız bu andan itibaren Fenerbahçe Ülker'in savunmada göstermiş olduğu müthiş gayret ve Curtis Jerrellls ile bulduğu sayılarla 12-0 lık bir seri yakalayıp maçtan 70-73 lük bir skorla ayrılmasını bildi. Son 6 dakikada  rakibinin sadece 5 sayı bulmasına izin veren Fenerbahçe Ülker bu galibiyet ile grupta 2.lik için iyi bir avantaj yakaladı.

Her şeyden önce, rakip ne kadar kötü durumda olursa olsun zor bir İspanya deplasmanında hele ki böylesine kötü bir oyunla galip gelmek, hem alınan puan hem de takımın özgüveni açısından çok ama çok önemliydi. Oynanan basketbola gelecek olursak ise herkesin şapkasını öne koyup düşünmesi lazım.
Maçın istatistiklerine baktığımızda Fenerbahçe Ülker adına en dikkat çeken şey yapılan 20 top kaybı. Her iki yarıda da 10'ar 10'ar paylaştırmışız. Açıkçası bu kadar top kaybı yapılan bir maçı kazanmak gerçekten bir mucize. Bizim yaptığımız top kayıplarına rakip Bilbao Basket'in 17 top kaybıyla cevap vermesi bu galibiyetteki en önemli etken. Çok fazla değil, 1 üst seviyedeki bir takıma karşı 20 top kaybıyla bir daha oynarsak herhalde çok kötü sonuçlar görmemiz büyük olasılık.

Top kayıplarındaki yüksek istatistiğimizi maalesef asist sayılarında göremiyoruz. Maçın ilk yarısında toplamda (ne toplamı anlamadım ama):) 1 asistimiz var ki onu da yapan oyuncu Kaya Peker. Maçın geneline bakacak olursak da toplamda maalesef 8 asistimiz olduğunu görüyoruz. Bunların dağılımı da; Kaya ve Gist 2'şer asist yaparken, Emir 3 asist, Curtis Jerrells 1 Ukic 0. Bir takımın 2 oyun kurucusunun toplam asist sayısı 1 ise oturup düşünmek lazım. Ayrıca bu iki oyun kurucunun yaptığı top kaybı sayısı ise 7.

Rakip sabırla top çevirip, pota altından rahat adamı bulup sayılar atarken, biz hem 1 numarada hem de 5 numarada yaşadığımız problemlerden dolayı bunu gerçekleştiremiyoruz. 2'li oyunlardan bu maçta da çok sayı yedik. Yapılan her 2'li oyunda oyuncular değişse de sonuç hep Fenerbahçe Ülker aleyhine oluyor. Ne hücumda 2 'li oyun oynayabiliyoruz ne de rakibin oynadığı oyunlarda bunu savunabiliyoruz. Sert savunma yaptığımızda neler yapabileceğimizi hem Beşiktaş Milangaz maçında hem de bu maçta gördük ama hücumda istenilen oyunları oynayamamızdan dolayı sayıyı ancak oyuncuların bireysel yetenekleriyle bulabiliyoruz.

Ukic gerçekten kocaman bir sıfırdı bu maçta. Geçen sene devamlı oyunun içinde olan, attığı sayılar ve yaptığı asistler ile takımını sırtlayan Ukic'i maalesef bu sene göremiyoruz. En son Beşiktaş Milangaz maçında elini taşın altına sokan, sorumluluk alan Ukic bu maçta gene parkede kayboldu. Maç boyunca çok güvensiz bir oyun sergileyen Ukic, maçı da  2 sayı 0 asist ve 1 top çalmayla tamamlarken yaptığı 4 top kaybıyla da gecenin kötü isimleri arasındaydı.

Gecenin en ilginç ismi ise Curtis Jerrells oldu. Maç boyunca pek de etkili olamayan Amerikalı oyun kurucu, son çeyrekteki iyi performansıyla maçı çeviren isim oldu. Çok ilginç bir adam Jerrells. Maç boyunca çok kritik yerlerde basit top kayıpları yapmasına rağmen aynı şekilde gene çok kritik yerlerde attığı 3'lükler ile Fenerbahçe Ülker'i maçın içinde tutmayı başardı. Özellikle son çeyrekte sergilediği performans ve toplamda attığı 15 sayı ile de Bogdanovic'den sonra takımımızın en skorer ismi olmayı başardı. Gel gelelim ki asist sayısı ise sadece 1.

Geçenin Fenerbahçe Ülker adına en büyük kazancı ise Bojan Bogdanovic. Bu takıma skor açısından katkıda bulunsun diye alınan Bogdanovic geride kalan 3 maçta toplam 14 sayı atarken, bu maçta attığı 19 sayı ile maçın en skorer ismi olmayı başardı. Emir ile muhteşem bir uyum yakalayan Bogdanovic ondan aldığı her sayıyı basket ile sonuçlandırdı. Maç boyunca da istekli ve agresif bir oyun ortaya koydu Bojan Bogdanovic.

Neven Spahija gene Vidmar'ı bu maçta da pek düşünmedi. Pota altında sorun gün geçtikçe ciddileşiyor. Sezonun başlarında da dediğim gibi Kaya ve Oğuz ikilisine hala güvenmiyorum. Vidmar onlardan çok çok mu üstün? Açıkçası süre alamadığı için buna cevap vermek oldukça zor olsa da oyunda olduğu süre içinde Kaya ve Oğuz'a göre daha sert savunma yapıyor ki takımın ihtiyacı olan şeyde bu. Kaya ve Oğuz ikilisi ile F4 yoluna girmek, bilemiyorum bana göre hiç gerçeği yansıtmıyor.

Bu maçı kazandık hem de son çeyrekteki oyunu saymazsak kötü bir oyunla kazandık ama rakibinde kötü gününde olduğunu unutmayalım. İnşallah deplasmandaki bu galibiyet ile takımın özgüveni bir nebze de olsa kendine gelmiştir. Sıradaki rakip grubun bence sürpriz takımı Bennet Cantu. Çarşamba akşamı 20:15 de başlayacak maç Sinan Erdem'de. Artık taraftarın Abdi İpekçi bahanesi de kalmadı. Bakalım bu sefer salon dolacak mı? Herkesi bekleriz. Ben yazıyı yazarken arada biletimi aldım bile:)


Not: Mola esnasında koç Neven Spahija’nın Vidmar’la konuşurken “You and Savaş, shame on both of you” demesi de ayrı bir enstantaneydi...


Püzant YÜCECAN

9 Kasım 2011 Çarşamba

Euroleague 4. Hafta Bahisleri




Bennet Cantu - Olympiacos : 2 / 1,66 MS:64-63
Bizkaia Bilbao Basket - Fenerbahçe Ülker Oyuncu Toplam (Sayı + Rebound + Asist): Emir Preldzic üstü 16.5 Sayı + Rebound + Asist / 1,60 MS:7 Sayı+8 Rib.+3 Asist
Bizkaia Bilbao Basket - Fenerbahçe Ülker : 2 / 2,60 (çok güvenim yok açıkcası, duygusal bir bahis) MS:70-73
Unicaja - KK Zagreb İlk Yarı Handikap ( 0 : 10 ) : 1 /  1,88 İYS:49-41
Zorg en Zekerheid Leiden - Beşiktaş Handikap ( 12 : 0 ) : 2 / 1,83 (Başlık EL ama bu maç da değerlendirilebilir) MS:58-86

Hadi bakalım hayırlı olsun :)

Püzant YÜCECAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...