19 Kasım 2011 Cumartesi

Fenerbahçe Ülker Euroleague İlk Yarı Değerlendirmesi...




Turkish Airlines Euroleague'de bu hafta oynanan 5. maçların ardından normal sezonun ilk yarısını geride bırakmış bulunuyoruz. Bu 5 hafta sonunda takımımız Fenerbahçe Ülker neler yapmış, ilerisi için neler yapmalı gelin beraber bakalım.

Bu sezona geçen sezondan devir sakatlıklar, yeni transferler ve kulübün genel olarak içinde bulunduğu sorunlar ile Euroleague'e başladı Fenerbahçe Ülker. Oynadığı 5 maçın sonunda A grubunda aldığı 3 galibiyet 2 mağlubiyet ile averajla Caja Laboral ve Bennet Cantu'nun arkasında 3. sırada bulunmakta. Grubun diğer 3 takımı Olympiakos, Bilbao Basket ve Sluc Nancy ise 2 galibiyet ve 3 mağlubiyet ile öndeki 3 takımı takip etmekte. Bakalım herkesin herkesi yendiği bu gruptan kimler çıkabilecek ama şimdiden şunu söyleyebilirim ki bu gruptan bir F4 takımı çıkmaz.

Normal sezonun grup kuraları ilk çekildiği zaman kafamda oluşan tabloya göre biz bu gruptan 1. çıkarız, bizi Caja Laboral ve Olymiakos takip eder, 4.lük için de Bilbao Basket, Bennet Cantu ve Sluc Nancy arasında kırkan kırana bir mücadele geçer şeklindeydi. Beni bu düşünceye iten ise Caja Laboral'in sezon sonunda birçok oyuncusunun takımdan ayrılması, Olmpiakos gibi bir devin yaşadığı mali problemler sonucu takımın nerdeyse tamamen değişmesi idi. Diğer rakipler ise küçümsemek olarak görmeyin ama bize rakip olacak güçte takımlar değildi. (Geçen seneki Fenerbahçe Ülker'i baz aldım burada) Gel gör ki kazın ayağı hiç de öyle değilmiş.
Şimdi ise oynadığımız 5 maça tek tek baktığımızda rahat rahat kazandığımız hiçbir maç yok maalesef. Hepsinde bir heyecan hepsinde bir korku. Öyle bir takımız ki şu an grupta 5 galibiyet 0 mağlubiyet ile 1. sırada da olabilirdik ama tam tersi 0 galibiyet 5 mağlubiyet ile grup sonuncusu da olabilirdik. Herhalde bu dediğime de kimse şaşırmaz.

-Grup serüvenine Abdi İpekçi'de oynadığı Caja Laboral maçıyla başlangıç yapan Fenerbahçe Ülker için rakip aslında bu sorunlu zamanda gayet de uygundu. Ama ortaya koyduğumuz kötü oyun sebebiyle evimizdeki ilk maçımızı maalesef 66-69 kaybettik. Maçın büyük bir kısmını kafa kafaya götürmemize hatta ilk yarısını önde kapamamıza rağmen son çeyrekte yaptığımız hatalardan dolayı ilk maçımızı kaybettik.
-2. maçımızda ise rakip eski şaşalı günlerini geride kalmış olmasına rağmen hala sadece ismini bile yeten Olymipakostu. Herkesin aklında tabi ki geçen seneki Pire zaferi vardı. Maçın ilk yarısını 11 sayı önde kapamamıza rağmen "Yok arkadaş biz bu maçı kazanmak istemiyoruz alın sizin olsun" diyip maçı resmen Olympiakos'a hediye ettik.(81-74)
-3. maçımızda rakip NBA yıldızı Nicolas Batum'u kadrosuna katan Sluc Nancy idi. Farkı ilk yarı bir aralar 24 sayıya kadar çıkaran takımımız devreyi 22 sayı farkla kapadı. 2. yarıdaki kötü oyunumuzdan dolayı fark bir aralar 4 sayıya kadar inse de maçı 90-86 kazandık ve gruptaki ilk galibiyetimizi aldık.
-4. maçımızda rakip evinde iyi performans gösteren Bilbao Basket ve bana göre de grubun en sürpriz takımı idi. Çok iyi bir oyun sergileyememize rağmen son çeyrekteki iyi oyun ve Curtis Jerrells'ın sazı eline almasıyla zor deplasmandan 70-73 galip ayrılmasını bildik.
-5. maçımızda ise rakip İtaylan temsilci Bennet Cantu idi. İlk defa iyi savunma ve takımdaki gayreti görebildiğimiz bu maçta ise 85-83 galip ayrıldık.

Peki, rakamlar ne diyor biraz da onlara bakalım...

-Oynadığımız 5 maçın sonunda asist rakamlarına bakacak olursak grupta 56 asist ile grubun en az asist yapan takımıyız. Toplamda 56 asist yapan takımımız bunun 27 tanesini sadece evinde oynadığı Sluc Nancy maçında yaptığını da hatırlatmakta fayda var.
1. Bennet Cantu (89)
2. Bilbao Basket (80)
3. Sluc Nancy (73)
4. Caja Laboral (73)
5. Olmypiakos (69)
6. Fenerbahçe Ülker (56)
Oyuncu bazında baktığımızda ise Fenerbahçe Ülker'de değişik bir tablo ortaya çıkmakta. 2 oyun kurucumuz Roko Leni Ukic ve Curtis Jerrells'ın toplam 14 asisti bulunurken Emir Preldzic'in toplamda 25 asist olduğunu görüyoruz.
Grupta ilk yarının asist lideri ise yaptığı 28 asist ile Sluc Nancy'den Nicolas Batum. Onu 26 asist ile takım arkadaşı John Linehan takip etmekte.

-3 sayılık atışlarda ise %29,9 isabetli atış ortalaması ile gene Fenerbahçe Ülker'in grup sonuncusu olduğunu görüyoruz.
1.Sluc Nancy (%43.1 28/65)
2. Olympiakos (%33 33/100)
3. Bennet Cantu (%33 36/109)
4. Bilbao Basket (%32,9 27/82)
5. Caja Laboral (%30.5 36/118) 
6. Fenerbahçe Ülker (%29,9 23/77)

-2 sayılık atışlardaki başarı yüzdesine baktığımızda ise gruptaki takımların birbirine çok yakın olduğunu görüyoruz. Bilbao Basket ve Caja Laboral hariç.
1. Bilbao Baket (%58,1 111/191)
2. Caja Laboral (%56 96/192)
3. Sluc Nancy (% 50,6 125/247)
4. Bennet Cantu (%50 96/192)
5. Fenerbahçe Ülker (%49,5 109/220)
6. Olympiakos (%49,2 91/185)
5 maç sonunda Thabo Sefolosha 61 sayıyla takımımızın en skorer ismi olmuş durumda. Onu 58 sayı ile takım kaptanımız Ömer Onan ve 50 sayı ile James Gist takip etmekte.
Grubun sayı kralı ise şu anda 115 sayı ile Caja Laboral'dan Mirza Teletovic. Onu 99 sayı ile Olympiakos'tan Vassilis Spanoulis ve 91 sayı ile Sluc Nancy'nin NBA patentli yıldızı Nicolas Batum ve Bilbao Basket'ten 86 sayı ile Marco Banic takip etmektedir.

-Ribauntlara bakacak olursak takımız Fenerbahçe Ülker aldığı 172 ribaunt ile grubun şu anki lideri konumunda. Pota altındaki zafiyetimiz düşünüldüğünde gerçekten ilginç bir sonuç.
1. Fenerbahçe Ülker 172 (50 Hücum+122 Savunma)
2. Bennet Cantu 167 (50 Hücum + 117 Savunma)
3. Olympiakos 167 (56 Hücum + 111 Savunma)
4. Caja Laboral 164 (57 Hücum + 107 Savunma)
5. Bilbao Basket 169 (42 Hücum + 117 Savunma)
6. Sluc Nancy 156 (48 Hücum + 108 Savunma)
Fenerbahçe Ülker'de ribaunt lideri ise aldığı 29 ribaunt (4 Hücum+25 Savunma) ile Thabo Sefolosha. Onu 23'er ribaunt ile James Gist ve Emir Preldzic takip etmekte.
Grubun ribaunt liderine baktığımızda ise ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. Aldıkları 35'er ribaunt ile Sluc Nancy'den Niclolas Batum ve Adrien Moerman'ın yanı sıra Caja Laboral'dan Mirza Teletovic'i görüyoruz. 

Oynanan 5 maç sonunda hücum ve savunmada genel olarak nasıldık bir de ona bakalım isterseniz.

Hücumda neler yapıyoruz neler yapamıyoruz. Hücumda doğru bir şekilde organize olabildiğimiz söylenemez. Öncelikle takımın belli bir hücum setinin olmadığını söylersek herhalde yanılmış olmayız. Emir'in kenarda olduğu sürede hücumda sadece oyuncuların bireysel yetenekleri, gayretleri ve birebirleri sonucu sayı bulabiliyoruz. Emir'in oyunda olduğu zaman ise bu durum az da olsa değişebiliyor. Zaten asist istatistiklerinde en sonda olmamız ve takımın 2 oyun kurucusunun asist sayılarının toplamının Emir'den az olması bunun en büyük kanıtı. Emir oyunda olduğu sürece takım arkadaşlarına hücumda hem pozisyon hazırlıyor hem de onları oyun içinde sıcak tutuyor.
Euroleague'in ilk maçlarında hücum anlamında takımımızın en büyük silahı olması beklenen Bojan Bogdanovic'ten ise pek bir katkı alamadık. Özellikle ilk iki maçta, Caja Laboral maçında 0 sayı ile Olympiakos maçında ise sadece faul atışlarından 2 sayı bulmuş olması hücumdaki en büyük sorunlarımızdan biriydi ki bu iki maçı da kaybettiğimizi unutmayalım. Daha sonraki maçlarda çift sayılı hanelere ulaşan Bojan, biraz daha 3 sayılık atışlarda isabetli bir oran tutturursa çok daha iyi olacak ki  hücumdaki diğer bir sorunumuz 3 sayılık atışlarımızdaki düşük yüzde. Takımın açıkçası antrenmanlarda 3 sayılık atışlara biraz daha çalışması lazım.

Savunmada ise ayrı sorunlarımız var. Açıkçası şu an geçen seneki sert savunmamızı mumla arar durumdayız. Nerde geçen seneki o istekli ve dirençli savunmamız nerde bu seneki savunma. Kısa savunmamızda özellikle kaptan Ömer Onan'ın gayretinde söz etmeye zaten gerek yok.  Kısa savunmamıza Bojan Bogdanovic'in biraz desteği artarsa zaten bu takıma daha Tomas'ın katılacağını varsayarsak pek de sorun yaşamıyoruz. Gel gör ki pota altı için aynı şeyleri demek mümkün değil şu seviyede. Özellikle pota altından çok kolay çok basit sayılar yiyoruz. İzlediğim 5 maçta da gördüğüm şudur ki tüm rakiplerimiz, zayıf bölgemiz pota altını çok iyi bir şekilde işleyerek kolay sayılar buldular hatta çok rahat smaçlar bastılar potamıza. Kaya'nın formsuzluğu, Oğuz'un yavaş ayaklarına bir de Vidmar'ın az süre alması eklenince zaten pota altında sorun yaşamamamız içten bile değildi. Pota altı savunmasının takımdaki şu an en iyi ismi olan Vidmar'ın az süre alması ise ayrı bir problem. Neden dolayı az süre aldığını anlayamadığımız Vidmar, son Bennet Cantu maçında kendisine süre verildiği takdirde neler yapabileceğini adeta koça göstermiş oldu. Artı parantez Bennet Cantu maçında izlediğim Oğuz'dan söz etmezsem hakkını yemiş olurum. Pota altında savunmada ve de hücumda iyi bir performans gösteren Oğuz'un umarım bu oyunu 2. yarıda da devam eder.
Oynanan 5 maçta iyi savunma yaptık diyebileceğim tek maç herhalde Sinan Erdem'de oynanan son Bennet Cantu maçıdır. Bu maçta savunmada direnciyle başlayan hücumlarda kolay sayılar da bulduk.
Ukic ve Jerrells'ın formsuz oluşu sadece hücumda değil savunmada da problemler yaratıyor. Bu ikilinin son zamanlardaki forumsuzluğundan dolayı takım son 2-3 maçtır genelde 4 kısa+1 uzun şeklinde oynuyor ki guardsız oynadığımız bu süre boyunca hücumda pek sorun yaşamasak da savunmada ribaunt konusunda sıkıntı çekiyoruz. Bu da rakibe tekrar tekrar hücum etme fırsatı veriyor.

Sorunlar var ama bu sorunlar giderilmeyecek sorunlar değil açıkçası. Daha bu takıma Mirsad ve Tomas da katılacak bunu da unutmayalım. Fakat unutmamamız gereken başka bir gerçek de var ki şu an Fenerbahçe Ülker'in grubunda elit takımlar diyebileceğimiz CSKA, Barcelona ve Panathinaikos gibi takımların bulunmaması. Açıkçası şu seviyedeki Fenerbahçe Ülker için grubunda bu tip takımların olmaması takımımız açısından bulunmaz bir nimet. Gruptan çıkmasına çıkarız tabi ki kaçıncı çıkacağımız da önemli. Vites arttırmaz isek ilerde bu tür takımlardan ağır tokatlar yiyebiliriz. Şu seviyede F4 açıkçası bir hayal ama takım düzelir geçen seneki haline dönebilir ise neler yapacağı da hiç belli olmaz.


Not: Kaynak olarak Euroleague resmi web sitesi kullanılmıştır.  


Püzant YÜCECAN




1 yorum:

  1. yazı çok güzel ama ribauntları maç maç değerlendirmek daha doğru olurdu sanki. toplam ribaunt sayısı kötü şuta zorlayarak da artabilir. ama maç sonunda ribaunt olarak üstünlük kurabildiğimiz maç sayısı. onların biri de nancy maçı ve aradaki fark sadece 1.

    yani toplam ribaunttaki üstünlüğümüz, daha fazla hücum kullanmamız ya da ikinci hücum şanslarını engellememiz anlamına gelmiyor maalesef...

    ayrıca takımdan çok fazla ümidim yok ama bu noktadan daha iyiye geleceğimiz de kesin gibi. widmar'ın 2, oğuz'un 3 haftadır gösterdiği gelişim ortada. widmar maç ve hatta idman yapmadan, oğuz da tamamen yedek olarak geçirdi bu yazı. bogdanovic de biraz olsun atmaya başladı.

    ama asıl sorunumuzu 1 ve 4 numaralarda olduğunu düşünerekten jerrels'la ve gist'in alternatifi olmadan ilerlememizin de sınırlı olacağını düşünüyorum...

    kolay gelsin...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...