25 Mart 2015 Çarşamba

Ah Emenike Vah Emenike...

İslam Çupi: "Formanı sırtına, pabuçlarını ayaklarına geçirdiğinde ilk hissettiğin şey ne idi?"

Lefter: "Kazanmak... Fenerbahçe taraftarını mesut etmek..."

Kendimi bildim bileli, hatta daha kendimi bilmeden babamla beraber senelerce Fenerbahçe maçlarına gittim geldim. Hiçbir taraftar grubuna üye olmadım, olmam da ama karşı da değilimdir. Neyse uzatmayalım bu sezon passolig uygulamasından dolayı normal maçları arkadaşlar ile beraber, derbi maçları ise evde tek başına (annemle) izliyorum. Açıkçası son zamanlarda oynadığımız kötü futboldan dolayı (Galatasaray maçını saymıyorum. Farklı motivasyon) Beşiktaş maçını öyle bir derbi havasında değil de sıradan bir maç gibi izlemeye başladım. Tıpkı içimdeki umutsuzluk adeta sahaya yansımış gibiydi. Sanki Beşiktaş değil de biz iki gün önce Avrupa maçı oynamış ve yorgunmuşuz gibi ortalarda dolaşıyorduk. Ben de sessiz sakin maçımı izliyordum taa ki Emenike’nin (hayır gol kaçırdığı pozisyon değil) formasını çıkardığı pozisyona kadar. Emenike'nin golü kaçırmasının ardından birkaç küfür salladım ama sadece o kadar. Ardından Emenike’nin yaptıkları malum. Beni değiştirin işareti yapmasına bile sesim çıkmaz iken Fenerbahçe formasını sırtından çıkarması ile kendimi kaybetmem aynı ana denk geldi. Ettiğim küfürün haddi hesabı yokken ellerimin ve sesimin titriyordu. İsmail Kartal Emenike’yi oyundan almadı ama annem o an için en doğru şeyi yaparak televizyonu kapatmıştı. Maçın yaklaşık 50. dakikasına kadar ben de açmadım. Çünkü sinirim ve öfkem geçmek bilmiyordu. Çok duygusal çocuğum bana sahip çıkın;)

2010-11 sezonun en çok konuşulan isimlerinden biri olan Karabüksporlu Emmanuel Emenike Spor Toto Süper Lig’in bitiminin hemen ardından gösterdiği iyi performans ile Fenerbahçe ile 4 yıllık sözleşme imzalamıştı. Malumunuz üzere yaşanan 3 Temmuz süreci ile ifadesi alınan ve daha sonra serbest bırakılan Emenilke, bu olaylar dolayısıyla Türkiye'de kalmak istemedi ve ayrılmak istediğini yönetime iletti. Bunun üzerine de Emenike 28 Temmuz 2011'de Rusya'nın Spartak Moskova takımına 10 milyon Euro’ya satıldı.Ve Fenerbahçe taraftarını için de 2 senelik bir uhde başladı.


Emenike’nin Spatak Moskova’da oynadığı dönemde hepimizin de hatırladığı gibi Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi Ön Eleme eşleşmesinde İstanbul’da oynanan maçta Fenerbahçe’ye gol atmasına rağmen gelip Aykut Kocaman’ın elini öpmesi ile Emenike bir kez daha taraftarın gönlünü kazanmıştı. (Bu çocuk bizden biriydi)

Fenerbahçe forvetlerinin her kaçırdığı gol sonrası yaklaşık 2 senelik bir “Ah Emenike olsa burada atardı” sezonunun ardından Fenerbahçe yönetimi Spartak Moskova ile anlaşarak taraftarın içindeki uhdeyi dindirmeyi başardı. 9 Milyona Karabük’ten alınan ardından 10 milyona Spartak Moskova’ya satılan Emenike 2 yıl aranın ardından 13 milyona Fenerbahçe’ye transfer olurken kulüp bu transferden yaklaşık 3 milyon zarar etmesine rağmen Emenike’nin Fenerbahçe’de olması her şeyden önemli idi. 

Fenerbahçe ile ilk sezonunda 12 gole imza atan ve ilk senesinde şampiyonluk yaşayan Emenike bu sezon lige istediği gibi başlayamadı. Spor Toto Süper Lig'in 25. haftasını geride kalır iken Emenike şu an ligde sadece dört (4) gol atabildi. Olabilir kötü bir dönem yaşıyordur (Hayırlı bir kısmet bulsak belki olacak bu iş), orta saha onu yeterince beslemiyordur veya yanlış yerde oynatılıyor olabilir. Bunlar futbolun teknik taktik detayları. Burada bundan söz etmeyeceğiz. Zaten bu konuyu benden değil işin ehlilerinden okumanızı tavsiye ederim. Burada bahsedeceğimiz herkesin bildiği gibi Beşitaş maçında çocuğumuzun sergilediği tavırlar. Bunun için ise biraz nostalji yaparak, örnekler vererek durumu inceleyelim. 

İslam Çupi: “Öf be! Yeter artık bu forma benim sırtımı sıktı” dediğin bir an oldu mu?

Lefter: Ben, Fenerbahçe formasını sırtımda değil, başımda taşıdım. Ben, Fenerbahçe formasını her zaman "Tanrı uzun ömürler versin" aşkı ve anlayışı içinde giydim.

Ki sen daha bu formayı kaç kere sırtında taşıdın da artık sıkıldın be Emenike...

Sen o formayı sadece sırtından çıkarmadın Emenike bunla beraber sırtını da Fenerbahçe taraftarına döndün. Bu takımdan kimler geldi kimler geçti. Farz-ı misal Guiza. İspanya’dan gol kralı olarak gelip oynadığı dönem içinde çıktığı 62 Süper Lig maçında sadece 23 gol atabilen Guiza asla o formayı sırtından çıkarmadı ve o sahayı terk etmek istemedi. Belki maç içinde istemiş olabilir, içinden geçmiştir bunu bilemeyiz ama asla eyleme geçirmedi.

Her ne kadar oynadığı dönemde pek başarılı olamasa da hala Fenerbahçe taraftarının ismi anıldığında yüzünü gülümsetir. Özellikle Bucaspor maçında attığı galibiyet golünden sonra salya sümük ağlaması hala akıllardadır.


Ama sen o şansını bile o formayı sırtından çıkararak yitirdin Emenike. Burada taraftarın kendi oyuncusunu maç oynanır iken ıslıklaması konusuna hiç girmeyeceğim çünkü bu tamam ile farklı bir konu. Tek diyeceğim şey maç esnasında azımdan çıkan şu cümledir “ Bu ıslıklar sadece şu kaçırdığı pozisyon için değil, her şeyin birikmesi ve patlamasıdır” Islıklama konusu hazır açılmış iken bu takımın Lefter'den sonraki en büyük efsanesi Alex bile ıslıklandı o sahada Emenike efendi. Sen kimsin ki o ıslıklamaları kaldıramıyorsun. Sözleşme imzalar iken ne kadar profesyonel oluyor bu futbolcular ama söz sahada o sözleşmenin hakkını vermeye geldiğinde ise hemen duygusal çocuk kimliğine bürünüyorlar. Dua et burada sadece ıslıklanıyorsun, Bundesliga’da olsan herhalde şimdiye kadar intihar etmiştin. 

Islıklardan dolayı rahatsız olmuşsunuzdur tamam haklısın diyelim ki işin gereği bana göre hiçbir hakkın yok ama formayı çıkarıp sahayı ter etmek nedir arkadaş biri bana açıklasın lütfen. Sen kim oluyorsun ki teknik direktörün seni oyundan almadan oyundan çıkmaya çalışıyorsun. Burada tabi ki İsmail Kartal’ı eleştirmeden geçmek Emenike’ye açıkçası haksızlık olur diye düşünüyorum. Emenike’yi kazanmak istiyorsun hocam bunu anladık da bu kadar ısrar niye? Adirana Lima'ya karşı bu kadar ısrarcı olsam herhalde bir akşam yemeğini hak ederdim ama olmuyor işte hocam görmüyor musun? Bir oyuncuyu kazanmanın tek yöntemi illa ilk 11 çıkarmak mı hocam? Bugün Manchester United’da oynayan Radamel Falcao’nun piyasa değeri 45 milyon Euro, Liverpool’da oynayan Mario Balotelli’nin ise 27 milyon Euro, Emenike’nin ise 12. Piyasa değerini geçtim ismen daha büyük bu iki oyuncu yeri geldiğinde yedek otururken Emenike neden oturmaz. Şöyle bir şey hayal edelim. Beşiktaş maçı 0-0 devam ediyor ve Emenike kenarda. Dakikalar 70’i gösterdiğinde oyuna giren Emenike 90’da Fenerbahçe'nin galibiyet golünü atıyor. Bu sezon şu ana kadar oynanan 25 maçta sadece 4 gol atması falan kimsenin umunda olmazdı. O golün ardından ne akıllarda daha önce kaçırdığı net gol fırsatları kalırdı ne de başka bir şey. Böylece sadece maçı kazanmak ile kalmaz Emenike’yi de kazanmış olurdun. Not: Şimdi çıkıp biri İsmail Kartal’ı neden suçluyorsun, 11’i başkan yapıyor ve o nasıl isterse İsmail Kartal’da takımı öyle oynatıyor derse kaale almam. Çünkü bir takımın sahaya çıkacak 11’ini teknik direktör yapar ve onun dediği taktik ile oynanır. Öyle olur di mi ben yanlış bilmiyorum?? 

       Duygusal Çocuk

Pardon anlamadım? Öncelikle şunda anlaşalım futbol  oynamak futbolcunun  iş dir ve bundan da normal bir işde çalışan insandan kat kat fazla para kazanırlar değil mi? Hadi bakalım ben de yarın öbür gün işe gittiğimde ve müşteri ile bire bir temas halinde iken birden sinirlenip bağırıp çağırayım ardından da iş yerimi terk edeyim bakalım şirketim “Duygusal çocuktur olur böyle şeyler” der mi yoksa 2 dakika içinde beni susuz sabunsuz kapının önüne kor mu? Sadece futbol değil sporun neredeyse her dalında, her sporcuda duygusallık vardır. Örnek verecek olursak Mirsad Türkcan şakağından kanlar akarken halen parkede olmak istemesi duygusallıktır, Emenike’nin yaptığı değil… Tabi ki biz nasıl her iş günü %100 kapasite ile çalışamıyorsak, bizim de problemlerimiz varsa ve az da olsa bunu işde iken bile dışarıya yansıtıyorsak futbolcuların da bu hakkı vardır. Vardır ama nereye kadar? Maç esnasında formayı çıkarıp gitmeye kadar mı? Eğer cevabınız “Evet” ise bu hakkı o oyuncuya kim veriyor bana bir açıklar mısınız? Eğer sen maç esnasında ki bu da bir derbi maçı ise ve sen o formayı çıkarıp gitmek istiyorsan sana normalde “Güle Güle” denmesi lazım. Deniyor mu peki?

Haddimiz olmadan yukarıdaki son cümlemizi buradan bağlayarak devam edelim ve konuya noktayı koyalım... (Benim için sözleşmesi fesih edildiği gün konu kapanmış olur) Dün tr.eurosport.com da okuduğum haber aynen şöyle idi.


Fenerbahçe Başkanı’nın karşısında bacak bacak üstüne attı diye sinirden yerinde duramayan başkana ne oldu? Formayı çıkarıp sahayı ter etmek istemesi Fenerbahçe teknik direktörüne hakaret değil midir Başkanım? O formayı onla beraber o anda sahada terleten takım arkadaşlarına, bu formayı daha önce giymiş Fenerbahçe futbolcularına, Fenerbahçe taraftarına, Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçe üzerinden sana da hakaret değil midir başkanım?  





Püzant YÜCECAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...