İslam Çupi: "Formanı sırtına, pabuçlarını ayaklarına
geçirdiğinde ilk hissettiğin şey ne idi?"
Lefter: "Kazanmak... Fenerbahçe taraftarını mesut
etmek..."
2010-11 sezonun en çok konuşulan isimlerinden biri olan
Karabüksporlu Emmanuel Emenike Spor Toto Süper Lig’in bitiminin hemen ardından
gösterdiği iyi performans ile Fenerbahçe ile 4 yıllık sözleşme imzalamıştı.
Malumunuz üzere yaşanan 3 Temmuz süreci ile ifadesi alınan ve daha sonra
serbest bırakılan Emenilke, bu olaylar dolayısıyla Türkiye'de kalmak istemedi
ve ayrılmak istediğini yönetime iletti. Bunun üzerine de Emenike 28 Temmuz
2011'de Rusya'nın Spartak Moskova takımına 10 milyon Euro’ya satıldı.Ve
Fenerbahçe taraftarını için de 2 senelik bir uhde başladı.
Emenike’nin Spatak Moskova’da oynadığı dönemde hepimizin de
hatırladığı gibi Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi Ön Eleme eşleşmesinde İstanbul’da
oynanan maçta Fenerbahçe’ye gol atmasına rağmen gelip Aykut Kocaman’ın elini
öpmesi ile Emenike bir kez daha taraftarın gönlünü kazanmıştı. (Bu çocuk bizden biriydi)
Fenerbahçe forvetlerinin her kaçırdığı gol sonrası yaklaşık
2 senelik bir “Ah Emenike olsa burada atardı” sezonunun ardından Fenerbahçe
yönetimi Spartak Moskova ile anlaşarak taraftarın içindeki uhdeyi dindirmeyi
başardı. 9 Milyona Karabük’ten alınan ardından 10 milyona Spartak Moskova’ya
satılan Emenike 2 yıl aranın ardından 13 milyona Fenerbahçe’ye transfer olurken
kulüp bu transferden yaklaşık 3 milyon zarar etmesine rağmen Emenike’nin
Fenerbahçe’de olması her şeyden önemli idi.
Fenerbahçe ile ilk sezonunda 12 gole imza atan ve ilk senesinde şampiyonluk yaşayan Emenike bu sezon lige istediği gibi başlayamadı. Spor Toto Süper Lig'in 25. haftasını geride kalır iken Emenike şu an ligde sadece dört (4) gol atabildi. Olabilir kötü bir dönem yaşıyordur (Hayırlı bir kısmet bulsak belki olacak bu iş), orta saha onu yeterince beslemiyordur veya yanlış yerde oynatılıyor olabilir. Bunlar futbolun teknik taktik detayları. Burada bundan söz etmeyeceğiz. Zaten bu konuyu benden değil işin ehlilerinden okumanızı tavsiye ederim. Burada bahsedeceğimiz herkesin bildiği gibi Beşitaş maçında çocuğumuzun sergilediği tavırlar. Bunun için ise biraz nostalji yaparak, örnekler vererek durumu inceleyelim.
İslam Çupi: “Öf be! Yeter artık bu forma benim sırtımı
sıktı” dediğin bir an oldu mu?
Lefter: Ben, Fenerbahçe formasını sırtımda değil, başımda
taşıdım. Ben, Fenerbahçe formasını her zaman "Tanrı uzun ömürler
versin" aşkı ve anlayışı içinde giydim.
Ki sen daha bu formayı kaç kere sırtında taşıdın da artık
sıkıldın be Emenike...
Sen o formayı sadece sırtından çıkarmadın Emenike bunla beraber sırtını da Fenerbahçe taraftarına döndün. Bu takımdan kimler geldi kimler geçti. Farz-ı misal Guiza. İspanya’dan gol kralı olarak gelip oynadığı dönem içinde çıktığı 62 Süper Lig maçında sadece 23 gol atabilen Guiza asla o formayı sırtından çıkarmadı ve o sahayı terk etmek istemedi. Belki maç içinde istemiş olabilir, içinden geçmiştir bunu bilemeyiz ama asla eyleme geçirmedi.
Her ne kadar oynadığı dönemde pek başarılı olamasa da hala
Fenerbahçe taraftarının ismi anıldığında yüzünü gülümsetir. Özellikle Bucaspor
maçında attığı galibiyet golünden sonra salya sümük ağlaması hala akıllardadır.
Ama sen o şansını bile o formayı sırtından çıkararak
yitirdin Emenike. Burada taraftarın kendi oyuncusunu maç oynanır iken ıslıklaması
konusuna hiç girmeyeceğim çünkü bu tamam ile farklı bir konu. Tek diyeceğim şey
maç esnasında azımdan çıkan şu cümledir “ Bu ıslıklar sadece şu kaçırdığı
pozisyon için değil, her şeyin birikmesi ve patlamasıdır” Islıklama konusu
hazır açılmış iken bu takımın Lefter'den sonraki en büyük efsanesi Alex bile
ıslıklandı o sahada Emenike efendi. Sen kimsin ki o ıslıklamaları
kaldıramıyorsun. Sözleşme imzalar iken ne kadar profesyonel oluyor bu
futbolcular ama söz sahada o sözleşmenin hakkını vermeye geldiğinde ise hemen
duygusal çocuk kimliğine bürünüyorlar. Dua et burada sadece ıslıklanıyorsun, Bundesliga’da olsan herhalde şimdiye kadar intihar etmiştin.
Islıklardan dolayı rahatsız olmuşsunuzdur tamam haklısın
diyelim ki işin gereği bana göre hiçbir hakkın yok ama formayı çıkarıp sahayı
ter etmek nedir arkadaş biri bana açıklasın lütfen. Sen kim oluyorsun ki teknik
direktörün seni oyundan almadan oyundan çıkmaya çalışıyorsun. Burada tabi ki
İsmail Kartal’ı eleştirmeden geçmek Emenike’ye açıkçası haksızlık olur diye
düşünüyorum. Emenike’yi kazanmak istiyorsun hocam bunu anladık da bu kadar
ısrar niye? Adirana Lima'ya karşı bu kadar ısrarcı olsam herhalde bir akşam
yemeğini hak ederdim ama olmuyor işte hocam görmüyor musun? Bir oyuncuyu
kazanmanın tek yöntemi illa ilk 11 çıkarmak mı hocam? Bugün Manchester United’da oynayan Radamel Falcao’nun piyasa değeri 45 milyon Euro, Liverpool’da
oynayan Mario Balotelli’nin ise 27 milyon Euro, Emenike’nin ise 12. Piyasa
değerini geçtim ismen daha büyük bu iki oyuncu yeri geldiğinde yedek otururken
Emenike neden oturmaz. Şöyle bir şey hayal edelim. Beşiktaş maçı 0-0 devam
ediyor ve Emenike kenarda. Dakikalar 70’i gösterdiğinde oyuna giren Emenike
90’da Fenerbahçe'nin galibiyet golünü atıyor. Bu sezon şu ana kadar oynanan 25
maçta sadece 4 gol atması falan kimsenin umunda olmazdı. O golün ardından ne
akıllarda daha önce kaçırdığı net gol fırsatları kalırdı ne de başka bir şey.
Böylece sadece maçı kazanmak ile kalmaz Emenike’yi de kazanmış olurdun. Not:
Şimdi çıkıp biri İsmail Kartal’ı neden suçluyorsun, 11’i başkan yapıyor ve o
nasıl isterse İsmail Kartal’da takımı öyle oynatıyor derse kaale almam. Çünkü
bir takımın sahaya çıkacak 11’ini teknik direktör yapar ve onun dediği taktik
ile oynanır. Öyle olur di mi ben yanlış bilmiyorum??
Duygusal Çocuk
Pardon anlamadım? Öncelikle şunda
anlaşalım futbol oynamak
futbolcunun iş dir ve bundan da normal
bir işde çalışan insandan kat kat fazla para kazanırlar değil mi? Hadi bakalım
ben de yarın öbür gün işe gittiğimde ve müşteri ile bire bir temas halinde iken
birden sinirlenip bağırıp çağırayım ardından da iş yerimi terk edeyim bakalım
şirketim “Duygusal çocuktur olur böyle şeyler” der mi yoksa 2 dakika içinde
beni susuz sabunsuz kapının önüne kor mu? Sadece futbol değil sporun neredeyse
her dalında, her sporcuda duygusallık vardır. Örnek verecek olursak Mirsad
Türkcan şakağından kanlar akarken halen parkede olmak istemesi duygusallıktır,
Emenike’nin yaptığı değil… Tabi ki biz nasıl her iş günü %100 kapasite ile
çalışamıyorsak, bizim de problemlerimiz varsa ve az da olsa bunu işde iken bile
dışarıya yansıtıyorsak futbolcuların da bu hakkı vardır. Vardır ama nereye
kadar? Maç esnasında formayı çıkarıp gitmeye kadar mı? Eğer cevabınız “Evet”
ise bu hakkı o oyuncuya kim veriyor bana bir açıklar mısınız? Eğer sen maç
esnasında ki bu da bir derbi maçı ise ve sen o formayı çıkarıp gitmek
istiyorsan sana normalde “Güle Güle” denmesi lazım. Deniyor mu peki?
Haddimiz olmadan yukarıdaki son cümlemizi buradan bağlayarak
devam edelim ve konuya noktayı koyalım... (Benim için sözleşmesi fesih edildiği gün konu kapanmış olur) Dün tr.eurosport.com da okuduğum haber aynen şöyle idi.
Fenerbahçe Başkanı’nın karşısında bacak bacak üstüne attı
diye sinirden yerinde duramayan başkana ne oldu? Formayı çıkarıp sahayı ter etmek istemesi
Fenerbahçe teknik direktörüne hakaret değil midir Başkanım? O formayı onla
beraber o anda sahada terleten takım arkadaşlarına, bu formayı daha önce giymiş
Fenerbahçe futbolcularına, Fenerbahçe taraftarına, Fenerbahçe’ye ve Fenerbahçe üzerinden
sana da hakaret değil midir başkanım?
Püzant YÜCECAN