29 Haziran 2013 Cumartesi

Bisiklete Giriş


Buralara uğramayalı uzun zaman oldu. Bazen işten, güçten vakit bulamadığımızda buralara yazamıyorduk ama bu sefer son olaylardan dolayı yazılacak çok şey varken yazmak içimden gelmedi. İnsanlar öldürülürken, insanlar zulüm görürken burada farklı konular yazmak da zaten abdestle iştigalden başka bir şey olmazdı. Hazır olaylar biraz da durulmuşken ufaktan yazmaya başlayalım derim;)


1903 yılından beri yapılan ve dünyanın en eski spor yarışması, Fransa'nın milli sporu olarak bilinen bisiklet sporunun en büyük müsabakası Tour de France 2013 bugün CorsiCa adasında start alacak. Bu vesile ile de biz de bir iki şey karalayalım.

Daha önce burada bisiklet sporu ile ilgili bir yazı karalamış, orada da belirttiğim gibi bundan sonra izleyeceğim, takip edeceğim spor dalları arasına bisiklet sporunu da eklediğimi söylemiştim. Yaklaşık iki ay olmuş o günden bugüne kadar elimden geldiğince hem bloglardan hem de internet sitelerinden bisiklet sporunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmeye çalıştım hem de yarışları takip ettim. Bu sayede kuralları, takımları, bisikletçileri kısacası neyin ne olduğunu yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Açıkçası bugüne kadar Lance Armstrong dışında bisiklet sporu ile ilgili pek bilgili olmayan ben konuya ucundan kıyısından hakim olmaya başladım.

Eğer bu sporu ben de öğrenmek ve daha iyi bir şekilde takip etmek istiyorum diyorsanız size tavsiye edeceğim bir kaç site ve blog adresi var. Öncelikle iki blog önereceğim;


Bisiklet sporu ile ilgili ne ararsanız bulabilirsiniz. Güncel yarışlar ile ilgili detaylı yazılar, bisiklet sporu tarihi ile ilgili bilgiler ve hatta ben okumaktan sıkılırım dinlemek daha hoşuma gider diyorsanız blogda podcastler de mevcut. Ayrıca blogu https://twitter.com/BisikletSporu twitter adresinden de takip edebilirsiniz.


Tavsiye edebileceğim diğer bir site ise www.mtbtr.com 2001 yılında yayın hayatına başlamış olan site kendilerinin de dediği gibi dağ bisikleti konusunda Türkiye
de referans olabilecek bir platform olmasına rağmen daha sonraları bisiklet sporunun diğer disiplinlerine de yer veren geniş içerikli bir site. Geniş bir yazar ekibine sahip olan siteyi şiddetle takip etmenizi tavsiye ederim. Ayrıca site içerisinde bisiklet kullananlar için ikinci el bisiklet ve bisiklet parçaları bulabileceğiniz bir forum mevcut. Ayrıca MTBTR ekibinin diğer sporlarla ilgili yazılarının bulunduğu  blogunu da tavsiye edebilirim. Hem diğer sporlar hem de olimpiyatlar ile ilgili güzel yazılar mevcut. olimpikturk.blogspot.co.uk

Eğer benim İngilizcem sağlam diyorsanız;
sitelerini de tavsiye edebilirim. Güncel haberler ve bisiklet sporu ile ilgili tüm detayları buralardan da bulabilirsiniz.

-------------------

Mayıs ayında yaklaşık bir haftalık bir Almanya ve Fransa tatili yaptım. Şimdi diyeceksiniz ne alaka:)) İki ülkede de gözlemleyebildiğim kadarı ile bisiklet sporu bir spor olmanın yanı sıra bir kültür bir gelenek meselesi ve daha da ötesi bir ulaşım aracı. Her iki ülkede de bisiklet insanlar tarafından neredeyse en yaygın olarak kullanılan ulaşım aracı. Sağınıza solunuza ne tarafınıza baksanız genci yaşlısı, kadını erkeği her yerde görebilmeniz mümkün. Eğer Paris'te yaşıyor olsaydım mutlaka ulaşımımı bisiklet ile sağlardım büyük olasılıkla. O trafiğe girmek, o sinir stres çok fena. Almanya'da trafiğin Paris’e göre bir nebze daha iyi olmasına rağmen orada da bisiklet en önemli ulaşım araçlarından biri. Ulaşım aracı olmasının YANI sıra Pazar günleri de insanların haftanın stresini atmak, rahatlamak için kullandığı bir yöntem. Tabi bunun olmasındaki en önemli unsur devletin vatandaşına bisiklet kullanmaları için parkurlar ve yollar tahsis etmesi. Onlar AVM yapacağına bisiklet yolu yapıyor;)  Pazar günü Köln havaalanından eve giderken insanlar çocukları ile bisiklet kullanırken bizdeki AVM kültürü ister istemez insanın aklına geliyor;)


Tabi adamlar bu kadar bisiklet kullananlar için yoldur, parkurdur yaparken ulaşım esnasında bisikletinizi park edebileceğiniz yerleri de unutmamışlar. Köln ve Paris'te şehrin neredeyse her kesiminde bu tip park alanları mevcut.


Burası Dom Katedralinin bulunduğu Köln şehir merkezi tren istasyonunun çıkışı. Şehrin en yoğun yerlerinden biri. Tren istasyonu hemen çıkışında bu tür bisikletinizi park edebileceğiniz alanlar bulmanız mevcut.


Burası da Chorweiler. Köln şehrinin kuzeyinde bulunan ve merkeze 10 km. uzaklıkta bulunan bu yerleşim yerinin nüfusu ise yaklaşık 13.000 civarında. Bakırköy'ün onda biri bile olmayan bir yer. İki katlı, insanların günlük alışverişlerini yapabileceği bir AVM bile diyemeyeceğimiz yerin giriş/çıkış kapısının hemen önü.


Burası da Tour de France'ın ana vatanı Paris. Keşke daha çok vaktim olsaydı da daha çok fotoğraf çekebilseydim ama maalesef. Buralarda durum öyle bir hal almış ki takım elbiseli bir kadın veya erkeği eğer Türkiye'den gitmişseniz bisiklet üstünde gördüğünüz ilk anda bir afallama durumu geçiriyorsunuz:))


Paris'te ulaşımınızı bisiklet ile sağlamak istiyorsanız illaki ki bir bisiklet sahibi olmanız gerekmez. Fotoda da görebileceğiniz üzere şehrin çeşitli bölgelerinde bu şekilde bisiklet kiralayabileceğiniz alanlar mevcut.

Bunun bir örneğini de sanırım ülkemizde ilk defa İBB Kadıköy’de gerçekleştirdi. Keşke daha çok yaygınlaşsa. Tabi bunun için önce ülkemizde bisiklet kullanımının yaygın hala gelmesi daha da öncelikli ulaşımını bisiklet ile sağlamak isteyen insanalar için bisiklet yolları yapılması gerekir. Yani öncelikle bir alt yapının sağlanması lazım. Kendi yaşadığım yerden örnek vereyim. Bakırköy'de oturuyorum ve bisiklet ile Yeşilköy'e gitmek istiyorum. Ara sokaklarda pek sorun yok gibi. Kıyıdan köşeden belli bir şekilde sahile çıkabiliriz. Sahilde ise kısa bir süre kaldırım üzerinden gittikten sonra Ataköy - Yeşilyurt arası direk trafiğin içindesiniz ve can güvenliğiniz minimuma iniyor. Önünüze arkanıza, sağınıza solunuza iyice dikkat etmeniz gerekir. Ondan buralarda şu an biraz zor. Ancak Bakırköy'de yaşayan biri olarak kısa sahil yolunu kullanabilirim. Kısa dediğim bisiklet ile ancak ya Ataköy ya da Zeytinburnu. Daha fazlası trafiğin içindesiniz.

Bunun yanı sırada insanlara bisiklet diye bir şeyin var olduğunu öğretmek de gerekir. Şöyle örnekleyelim. Nisan ayı içeresinde ülkemizde gerçekleştirilen 49. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun son etabı olan İstanbul'da gerek sosyal medya gerekse tanıdıklarla sohbette sıkça duyduğum laf şuydu "ya arkadaş bisiklet yarışı varmış ondan yollar kapalı nasıl iş bu  ya" Bu aslında çok güzel bir iş. Bir gün de arabanı kullanma ölmezsin. Ayrıca bu öyle bir iş ki senin Turizm Bakanlığın ülke tanıtımı için bolca para harcarken bisiklet turu dediğin şey ile tüm ülkeyi neredeyse bedava tanıtıyorsun.

------------------------------

Nisan ayından beri elimden geldiğince yarışları takip etmeye çalışıyorum. Basque Bisiklet Turu, Giro D’Italia, 49. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu ve Tour Of California (USA Pro Cycling Challenge da olabilir emin değilim):)

Takımları, sporcuları, pembe mayonun, sarı mayonun ne olduğunu öğrendim:)) Avrupa'da yapılan yarışlar ise benim için Amerika'da yapılan yarışlardan görsel açıdan bir tık daha önde. Nedeni ise Avrupa'nın o eski tarz sokaklarını ve o farklı havasını korumuş iken bunu maalesef Amerika'da görmek mümkün olmuyor. SKY, Astana, Team Saxo-Tinkoff bu üçü aklımda en çok kalan takımlar oldu. Sporcularda ise Contador, Cancellara (ki Caner Eler’den dolayı Flanders Bisiklet Turu’nda bayağı destekledim) Peter Sagan aklımda kalan isimler.

Son söz olarak bisiklet yarışlarını izlemenizi tavsiye ederim. Cidden çok ama çok keyif alacağınızdan eminim. Bugün başlayacak olan Tour de France'ı ise Eurosport ekranlarından takip edebilirsiniz...


Paris'te bu tü tişörtler peynir ekmek gibi satıyor. Biz de bir tane aldık ama daha giymeye kıyamadım o ayrı:))))



Püzant YÜCECAN






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...