8. İndiana Pacers (49 - 32) Doğu.3
İndiana her zaman bende bir kolej takım havası yaratmıştır.
Lige draft edildiğinden beri gelişimini merakla seyrettiğim Paul George bu sene
Granger'ın sakatlanmasıyla takımın en önemli oyuncusu oldu. Hem müthiş bir savunmacı tam bir kelepçe, hem de iyi bir skorer ama tabi playoff performansını da görmeden konuşmak pekte doğru olmaz.
Takımın geri kalanına bakarsak çok başarılı bir sezon
geçirdiklerini söyleyebiliriz. Koç Vogel bu ligde saygıyı hak eden bir koç oldu
artık. İki senedir İndiana'nın yakaladığı çizgide onunda payı büyük. Tabi İndiana
GM'sinide unutmamak gerek. David West'i New Orleans’tan getirip bu takıma monte etmek
gerçekten çok dahiyane bir fikirdi. David West hem savunmada iyi bir direnç hem
de hücumda iyi bir opsiyon oldu bu sene. Çok formda giriyor playofflara da. George'tan
sonra en önemli silahı olacak Vogel'in.
Spurs'tan alınan George Hill'de bu sene başarılı bir sezonu
geride bırakıyor. Liderlik görevini pek yapamasa da iyi bir oyun kurucu oldu.
Sorumluluktan kaçmayan bir yapısı var.
Pota altında bir diğer oyuncuları Hibbert ise orta şekerli bir
sezon geçirdi. Açıkçası çokta güven vermeyen bir center kendisi. Şut tehdidi
minimum düzeyde olan ve savunma sertliğini ayarlayamayan bir oyuncu Hibbert
benim gözümde. Âmâ genelde kaliteli bir Pacers kadrosunda çokta sırıttığını
söyleyemeyiz.
Onlarda Celtics gibi en önemli oyuncularını kaybetti.
Granger sakatlıktan bir türlü dönemedi bu sezon, muhtemelen playofflarda da
oynamayacak. Gerçi bu Pacers için hayırlı bir sakatlık oldu bence. George gibi bir
cevheri işlediler sonuçta. Pacers'ın Granger'in yokluğunda çokta bir şey
kaybettiğini düşünmüyorum.
Benchlerine bakarsak DJ Augustine, Hansborough, Lance
Stephensons, Mahinmi ve Uçan adam Green'i görüyoruz. Vasat bir bench her şeyden
önce ama Vogel bu benchten en iyi şekilde yararlanmasını bildiğini bu sezon
bize gösterdi.
Playofflara gelirsek bir başka Konferans finali oynamasını
beklediğim takım Pacers. Oyunu bazen çok sertleştirip rakibi sersemletebiliyorlar.
Tabi bunu playofflarda da yapabilecekler mi bilmiyoruz hep beraber göreceğiz
ama George önderliğinde doğu finalisti bile olmaları beni şaşırtmaz... -Volkan Arslan
7. Memphis Grizzlies (56 - 26) Batı.5
Geçen yılki takımdan O.J.Mayo gitmiş yerine Jarryd Bayless
gelmiş onun dışında büyük bir değişiklik olmadan bu sezona başlanmıştı. Başta belki de pozisyonunun en iyi savunmacılarından olan
Tony Allen ile bu yıl çok verimli oynayan Mike Conley ikilisi ön alanda en
etkili savunma yapan ikiliydi. Marc Gasol Z-BO ikilisi zaten pota altında hem hücum hem
savunmada her zaman bildiğimiz gibiydi.
Memphis Grizzlies'de her şey çok olumlu gidiyordu ve bu
sezona çok iyi bir giriş yaparak ilk 17 maçında 2'si deplasmanda olmak üzere
sadece 3 yenilgi alarak 14-3 lük harika bir derece yakaladılar. Grizzlies'de belki de olumlu gitmeyen tek şey Rudy Gay'in
durumuydu. Takas dedikodularının da etkisiyle zaman zaman öyle maçlar
çıkıyordu ki artık Grizzlies onu elden çıkarmak için neredeyse her takımla
görüşmeler içine girmişti. Bir yandan da salary cap'ini dengelemek adına bir an evvel
Gay'i yollamanın bir yolunu arıyorlardı. Önemli bir kesim Gay'in takımı bozduğunu ve aynı iki yıl evvel
o efsanevi Spurs ve Thunder serilerinde olduğu gibi Gay'siz takımın daha iyi
olduğunu savunurken, Gay'de bu fikri doğrularcasına inat ile aslında hiçbir
zaman olmayı başaramadığı o süper star sıfatına bürünüp kendini takımın üzerinde
görüp zaman zaman çok zarar verebiliyordu Grizzlies'e.
Sezonun ortalarında beklenen hamle geldi ve 3 takımın dahil
olduğu bir takas sonucunda Gay, Haddadi ile birlikte Toronto yolunu tutarken
takıma Ed Davis, Tayshaun Prince ve Austin Daye katıldı. Bir başka hamle ile de
Ellington, Selby ve Speights takımdan ayrılırken Jon Leuer takıma katıldı. Aslında daha çok salary cap'ı rahatlatmak adına yapılan bu
takaslar takıma iyi bir şekilde yansıyınca Memphis cephesi yaptığı hamlelerden
çok mutluluk duydu.
All-Star sonrası takım çıktığı 31 maçın 23ünü kazanırken,
sadece 2 kere (Boston'dan 106 ve New York'dan 108) potasında 100 sayı üzerine
görerek savunmasından bir şey kaybetmediğini kanıtlamış oldu. Konu açılmışken belirtmek isterim ki 82 maçlık normal sezon
boyunca da Grizzlies'in potasında 100 ve üzerinde sayı gördüğü maç sayısı
sadece 9.
Takım adına bir iki tane istatistik vermek gerekirse de en
önemli göz çarpan nokta Lionel Hollins'ın ekibi normal sezonu 89.3 sayı ile de
ligde en az sayı yiyen takımı olarak tamamlarken, bir diğer dikkat çekici nokta
ise maç başına 13.9 top kaybı ile en az top kaydı yapan 4. takım oldular.
Grizzlies'in en doğru pozisyonu bulana dek topu çok iyi bir
şekilde paylaşan tam bir sistem takımı olduğunu bu 2 istatistik bile kanıtlar
cinsten öyle ki yeni oyuncularında alışması bu yüzden fazla zaman almadı.
Ama takıma katılan oyuncuların playoff atmosferinde
nasıl katkı vereceği merakla bekleniyor. Prince savunmada Gay'den daha etkili o
kesin, ceza şutlarını da iyi bir yüzde ile soktuğu sürece takım Gay'i aramaz. (hele ki Gay'i bazı Toronto maçlarında seyrediyorlarsa performansını gördükten
sonra çok sevinenler olmuştur) Ed Davis de çok potansiyelli ve gelecek vaat eden bir oyuncu
ancak henüz tecrübesiz ve playoff ortamında ne derece sorumluluk alıp katkı
verebilir muamma. Austin Daye'e gelince, Pistonsdaki Daye neyse Grizzlies'de de
aynı Daye, vasatın biraz üzeri bir görev adamı. Leuer'e değinmeye pek de gerek
yok zaten sanırım.
Grizzlies geçen yılki takıma göre gözle görülür en büyük
eksiklik olan Mayo'yu zaman zaman aradı normal sezon içinde, hatta takımın skoru
hem o hem Gay gidince iyice düştü. Bayless sezon içinde zaman zaman çok iyi
performanslar gösterse de hiçbir zaman bir Mayo değil, ancak bence rotasyonda
önemli bir oyuncu olmayı başardı. Sezon sonuna doğru takıma katılan tecrübeli
Dolling ve bu yıl bana göre harika bir sezon geçiren ve bireysel performansı
takımın performansına birebir etki eden Conley ile savunmanın başlangıç noktası
Allen gibi oyuncular ile kısa rotasyonunda iyi gibi gözükseler de, pota
altındaki Z-BO & Gasol ikilisini playofflardaki performansları çok önemli,
öyle ki karşılarında ligin açık ara en atletik pota altına sahip olan takımı
Griffin'li, DeAndre Jordan'lı nam-ı diğer ''LOB CİTY'' var..
TAHMİN: Önceki yılki süper eşleşmenin bir anlamda rövanşı
niteliğindeki bu harika eşleşme kıran kırana geçmeye aday ve 7 maçı görme
ihtimalimizin bulunduğunu düşündüğüm eşleşmelerden biri.
Bana göre, CP3 gibi ligin en özel oyuncularından, belki de
ligin en iyi guard'ı durumundaki bir lider. Griffin ve DeAndre gibi Gasol ve
Z-BO ya göre daha genç ve müthiş atletik pota altı oyuncuları ve Grizzliers'in
kenardan gelecek bir Crawford'u olmaması, hem de saha avantajı yüzünden fikrim
biraz daha Clippers'a kayıyor. Fakat Hollins'in takımının geçen yılı unuttuğunu
hiç sanmıyorum ve rövanşı almak için son ana kadar her şeyi deneyeceğinden de
eminim. O yüzden bana göre ilk turda Celtics-Knicks eşleşmesi ile beraber 7
maçı görme ihtimalimizin olduğu en yüksek 2 seriden biri... -Aras Ersoy
6. LA Clippers (56 - 26) Batı.4
Los Angeles Clippers, bu sezonu 56 galibiyet - 26
mağlubiyetle Batı Konferansı'nı 4.sırada tamamladı. Öncelikle Clippers, sezonun
ilk yarısında oyununu ve performansını en beğendiğim takımdı. Chris Paul'ün
liderliğinde ve Blake Griffin'in gelişme kat etmesiyle 2 sezondur beklenen
başarı bu sezon geldi. Her ne kadar kadrosuna kattığı isimlerle istenilen
başarıyı elde edemese de Clippers, bu sezon Los Angeles'ta Lakers'tan başka
kendilerinin de olduğunu göstermiş oldu.
Oynadıkları basketbol, gösterdikleri
gayret takdir edilesi durumda. Gerçi sezonun ikinci yarısından sonra biraz
inişe geçseler de yine de hakikaten çok çok iyi bir sezon çıkardılar.
Özellikle
Chris Paul gibi bir oyun kurucuları oldukları için NBA'deki çoğu takımdan 2-3
adım öndeler. Bu da onları avantajlı yapıyor. Play-off'lar ise geçen seneki
gibi Memphis Grizzlies ile eşleştiler. Geçen sene 4-3 elemeyi başarmışlardı.
Yeniden aynı skorla geçeceklerine inanıyorum... -Eren Tuncay
5. Denver Nuggets (57 - 25) Batı.3
George Karl, şuanda ligde Gregg Popovich ve Doc Rivers'dan
sonra takımında en uzun süre görev yapan koç olmakla beraber aktif koçlar arasında en çok galibiyeti bulunan
koç. George Karl, aktif koçlar arasında 1000 den fazla galibiyet
alan tek koç. (Tarihte bunu başaran sadece 7 koç var. Don Nelson, Lenny
Wilkens, Pat Riley, Jerry Sloan, Phil Jackson ve Larry Brown)
George Karl, takımı ile çıktığı 680 maçta 423 galibiyet
alarak Doug Moe'dan (1980-19900 arası: 786 maç - 432 galibiyet) sonra kulüp
tarihinde takımın başında en fazla maça çıkan ve galibiyet kazanan 2. koç
durumunda. Yakaladığı %62 gibi bir galibiyet yüzdesi ile de Joe Belmont ve
Larry Brown dan sonra kulüp tarihinin en iyi galibiyet yüzdesine sahip 3.koç
durumunda.
Tüm bunları neden yazdığıma gelirsek. Denver Nuggets
kadrosunu tamamen değiştiren en önemli oyuncularından en ufak değişikliklere
kadar değişikliğe giden bir takım olmasına rağmen 8 yıldır koçunu
değiştirmeyerek çok olumlu bir iş yaptı. Ben bu yıl ''yılın koçu'' ödülünün de
Karl'a -gitmesi- gerektiğini düşünüyorum fakat kime gideceğini bilemeyiz tatbiki
her yıl bu kategoride zaman zaman enteresan sonuçlarda çıkabiliyor sonuçta.
Karl'ın belki de bu 8 yıldaki elle tutulur tek başarısı
sadece 2008-2009 da yaşattığı tek bir konferans finaliydi (o sezon şampiyon
olan Lakers'a 4-2 kaybettiler) am onun dışında hep ilk turlarda elenen, süpürülen,
hezimet yaşayan bir takım görüntüsünde kaldılar zaman zaman. Ama Karl'ın takımı her zaman kazansa da kaybetse de
oynadıkları basketbolla herkesin beğenisini kazanan, set hücumuna bağlı kalıp
takımın kaderini bir oyuncunun eline teslim etmektense, rotasyonu en iyi
şekilde kullanan, topu çok iyi paylaşan, tempolu basketbolu belki de sahaya en
iyi yansıtan çok başarılı bir koç takımı olduğunu her zaman kanıtladı.
Bu yıl Denver şehrindeki heyecan belki de Carmelo'lu
dönemindeki bile olmadığı kadar fazla takımda ilk kez bu kadar iddialı. Takımda All-Star seviyesinde, diğer oyunculardan ayrılan, süper
star kategorisinde bir yıldız oyuncunun bulunmamasına rağmen çok iyi
yardımlaşan herkesin eşit olduğu, hem hücumda hem savunmada herkesin maximum
katkı verdiği, başarıya aç ve inanmış bir takım olarak giriyor playofflara
Nuggets. Fakat Denver'ı playofflarda bekleyen bir kaç tehlike var ki,
takımın kaderini çizecek konular bunlar.
Öncelikle Denver lig genelinde %34.3 ile Charlotte, Phoenix,
Orlando ve Minnesota'dan sonra en kötü 3 sayılık atış yüzdesine sahip 5. takım.
Takımın şuanda en büyük eksikliği ceza atışlarını
değerlendirebilecek bir dış şutörken bir de takımın nispeten iyi dış atış atan
oyuncularından Danilo Gallinari'nin sakatlanarak playofflarda forma
giyemeyecek olması da her ne kadar normal sezonun sonunda pek sıkıntı yaratmasa
da playoff atmosferinde epey baş ağrıtacağa benziyor.
Bir başka sorun yaratacak konu ise lig genelinde Lakers ve
Oklohoma'dan sonra maç başına 26.2 kez ile serbest atış çizgisine en çok giden
3. takım olmalarına rağmen, %70.1 ile gene Lakers ve Detroit'den sonra en kötü
faul yüzdesine sahip en kötü 3. takım konumundalar. Burada dikkatimi en çok çeken şey ise %57 ile belki de rezil
olarak nitelendirilecek bir faul yüzdesine sahip olan Iguodala'nın performansı
oldu. Öyle ki JaVale McGee bile %59 ile serbest atış atıyor.
Tabi bu arada takımın iyi yönlerinden bahsedecek olursak
106,1 sayı ile tüm NBA de en çok sayı atan takım konumundalar.
Maç başına 45.1 ribaunt ile Indiana Pacers'ın (45.8)
ardından en fazla ribaunt alan 2. takım konumundalar.
Maç başına 24.4 asist ile San Antonio (25.1) ve Atlanta'dan
(24.5) sonra en fazla asist yapan 3. takım konumundalar.
Maç başına 9.2 ile Clippers'dan (9.5) sonra en fazla top
çalan 2. takım konumundalar.
Maç başına 6.7 blok ile Oklohoma (7.6) ve Milwaukee'den
(6.7) sonra en fazla blok yapan takım konumundalar.
Tüm lig genelinde bu 5 ana kategorinin hepsinde ilk 3
sıradalar, iki tanesinde 2., birinde de lider konumundalar. Tüm bu istatistiklerde
ne kadar komple bir takım olduklarını doğrular cinsten.
Buna artı olarak da kendi sahalarındaki ev sahibi avantajını
ne kadar iyi kullandıklarını 2013 yılına girdikten itibaren hepimiz gördük. Bu alanda kendi sahasında 41 maç sonunda 38 galibiyet ve
sadece 3 yenilgi alarak (37-4) lük derecesi olan son şampiyon Miami Heat'i bile
geride bırakarak sahasında en iyi yüzdeyi tutturan ekip oldular.
Tüm bunları bir kenara bırakacak olursak Nuggets'ın playofflardaki
rakibi normal sezonda 3 kez yenip 1 kez ise 1 sayı ile yenildiği Golden State
Warriors.
TAHMİN: Bu kez ilk tur da kaybedeceklerini sanmıyorum. 4-2
Denver geçer diyorum ben ama sonuçlar her ne olursa olsun, kim kazanırsa
kazansın bol skorlu iddia tabiri ile tam ''üst'' lük en az 5 ya da 6 belki de 7
tane çok zevkli maç izleyeceğimiz bir seri olacağı kesin... - Aras Ersoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder