Uzun uzun kuyruklar, tonlarca evrak, kötü muamele, harcanan
para ve emek ve sonu hüsran. Bilinmeyen bir sebepten dolayı vize başvurunuz
kabul edilmedi.
Çoğumuz vize başvurumuz kabul edilsin veya edilmesin çok da
fark etmiyor aslında bu saçma sapan muamelelere maruz kalmışızdır. Alt tarafı
ya 2 gün tatil ya da 2 günlük bir iş gezisi için aylar önceden başlayan
hazırlıklar sonucu iki para etmeyecek insanların önünde ezilip büzülmek zorunda
kalıyoruz maalesef. Bunun tam aksi de yurt dışından özellikle de Avrupa'da
yaşayan herhangi biri elini kolunu sallayarak ülkemize canı istediğinde girip
çıkabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu olup senelerce okumuş, üniversite bitirmiş ve iyi de
bir meslek sahibi olmuş ama fark etmiyor. Ne kadar okursanız okuyun, mesleğiniz ne kadar havalı, maddi durumunuz da bir o kadar iyi olsun siz X bir Avrupa
ülkesine gitmek istediğinizde önünüze vize engeli çıkıyor. Başlıyorsunuz evrak
hazırlıklarına. Yurt dışında akrabanız varsa o da size davetiye yollamak için
ayrı bir işkence çekiyor. Ama Avrupalı ise ne olursa olsun uçak parasını
bulur bulmaz istediği vakit çıkıp gelebiliyor ülkemize. Yeter ki kimliği veya
pasaportu elinde olsun.
Şimdi düşünün yaz gelmiş, o kadar çalışmışsınız koca bir
senenin acısını çıkarmak için yurt dışı tatil planları yapıyorsunuz. İyi bir
mesleğiniz, güzel bir aylık geliriniz var. Eee malınız mülkünüz de var. O zaman
sorun yok nasılsa bana vize verirler diyorsunuz. Temmuz ayının sonunda gitmeyi
planladığınız Avrupa tatiliniz için daha aybaşından başlıyorsunuz evrak
hazırlıklarına. Bin tomar evrakı hazırladıktan sonra, gören arazi satın
alıyorsunuz sanacak, önce konsoloslukların vekalet verdiği özel şirketten
randevu alıyorsunuz aman randevuya geç kalmayın ne işe yarıyorsa onu da
anlamıyorum. Randevu alıp içeri giriyorsunuz sanki o saatte işlemlerinize
başlanacak gibi. Olur mu, bu kadar kolay mı sandınız gülerim size. Önce bir
sıra numarası alın bakalım evraklarınızı vermek için. Şöyle bir 2 saat öyle boş
boş oturun. Sizin işiniz gücünüz yok ya, vaktin sizin için ne önemi var.
Avrupalı mısınız ki siz. Neyse sıkıcı sıra numarası beklemenin ardından
evraklarınızı ve sizden talep ettikleri 60 ile 80 Euroluk haracınızı da
verdikten sonra her şey bitti sanıyorsunuz ki hopp nereye diyorlar. Önce bir
gel parmak izini, retina örneğini alalım diyorlar. Teröristsiniz ya. Hoş terörist
olsanız bu muamelelere hiç gerek kalmadan direk alırsınız vizenizi o ayrı konu.
Parmak izi örneği ve retina için de bir 2 saat bekledikten sonra bu sefer
gerçekten serbestsiniz. Belli bir sinir kat sayısına ulaşmış şekilde mekânı
terk ederken kendi kendinize "neyse vizeyi alalım da napalım"
diyorsunuz. 3 gün sonra ise bakıyorsunuz ki size vize mize yok. Sebep?? Onun için
de yazılı başvuru yapmanız lazım. Koskoca Avrupa ülkesi size o kadar kolay
sebep söyler mi??? Ha bu arada vizenin ret yiyor ama buna rağmen verdiğiniz
evraklar onlarda kalıyor. Ayrıca vizenizin üzerinde bir damga basıyorlar ki
diğer ülkelerde size daha çok problem çıksın. Size ise kalan tatil
hayallerinizin son dakikada yıkılması. Kısacası size....neyse çirkinleşmeyelim.
Bir kere sen kim oluyorsun ki benden bu kadar özel hayatıma
dair evrak istiyorsun. Hadi istiyorsun vize vermedikten sonra neden onları
elinde tutuyorsun bana versene kardeşim...Tabi evraklara gelene kadar çok mevzu
var konuşmamız gereken. Benden binlerce evrak istiyorsun ben de üşenmeden
onları hazırlıyorum ve gayet nizami bir şekilde sana haracını da vererek teslim
ediyorum. Peki, sen istediğin her şeyi yapmama rağmen bana neden vize
vermiyorsun?? Senin vatandaşın istediğin gibi ülkeme girip çıkacak ama her
seferinde insan hakları diye atıp tutarken benim seyahat etme özgürlüğümü
kısıtlayacaksın. Ne güzel dünya.
Adaletsizliği, haksızlığı şöyle bir örnekleyelim. Bugün beni
tanıyan dost veya arkadaş veya sanal alemde takip eden herkes benim gibi futbol
veya basketbolun kısacası X bir spor dalını ucundan kıyısından takip eden
insanlardır. Bu sezon gerek Fenerbahçeli gerekse Galatasaraylı olsun kaçımız
kura çekimlerinden hemen sonra çıkan takımın ülke konsolosluklarının web
sitelerine ne evrak ne kadar para istiyorlar diye bakmadık?? Kuranın hemen
ardından ise gerekli evrakları hazırlayıp soluğu konsolosluklarda almadık.
Peki, Avrupa'da yaşayan taraftar için durum nasıl. Şöyle bir
durum yaratalım. İki Benfica taraftarı aralarında buradaki maçtan 2 gün önce
sohbet ediyor olsunlar
"Kanka Fenerbahçe maçına 2 bilet almıştık ama kardeşim
gelemiyor sen gelir misin?"
"Maç bileti varsa her türlü gelirim kanka"
Bizde ise durum ne. Kura çekilir çekilmez hazırlıklara
başlamak.
Kendimden örnek vereyim. Hayatımda en çok istediğim
şeylerden biri İngiltere'de bir Premier Lig maçı izlemek. İnanın takımın ve
maçın önem derecesi hiç mi hiç umurumda değil benim için yeter ki orada bir maç
izleyeyim. Bunun için ise aslında izinli olduğum bir Cumartesi-Pazar yeter ama
nerede. Özellikle de İngiltere konsolosluğundan vize almak için eğilip bükülmek
bana göre hiç değil. Oysaki alt tarafı bir maç izleyip geleceğiz. Veya başka
bir örnek. OACA'da maç izlemeden ölmek istemiyorum ama inanın sadece vize olayı
yüzünden senelerdir erteledim bu olayı. Alt tarafı bir basketbol veya futbol
maçına gideceğiz o keyfimizin de içine ediyorlar.
Ama buraya elini kolunu sallayıp gelen Avrupalılar nasıl
insanlar mı? Beni bilen Atatürk Havalimanında çalıştığımı bilir. Size başımdan
geçenleri anlatayım ki "ah ulan ah bunlar böyle rahat geliyor iken biz
işkence çekiyoruz" deyin.
Genelde kendini beğenmiş Avrupalılar ile yaşadığım şu diyaloğu
sizle paylaşmak istiyorum.
Yolcu: Siz Avrupa Birliğinde değilsiniz neden fiyatlarınız
Euro? (Free shoptan alışveriş yapan yolcu tipi ve bunu söylerken de yüzünde
genelde pis bir sırıtış ve alaycılık vardır)
Cevap: Peki (Euro'yu göstererek) sizin para biriminizin
üstünde neden bizim ülkemizin resmi var o zaman?
Yolcu: Genelde cevap veremez ve kırmızı bir yüz rengi ile
ayrılır....
Daha kendi para birimini tanımayan Avrupalılar var ya daha
ben ne diyeyim. Bu bire bir başıma gelmiş bir olaydır. Yanlış hatırlamıyorsam
yolcu Alman idi. Kadına para üstü olarak bozuk Euro verdikten sonra kadın ısrar
ederek verdiğim paranın Euro değil Türk Lirası olduğunu ve kendisine para üstü
olarak Euro vermem gerektiğini söyledi. Tamam, her ülkenin bozuk parasının bir
tarafı ayrı ama her şekilde üstünde Euro yazıyor ve bir tarafı ise tamamen
aynı. İşin içinden çıkamayıp delirdiğim için en son "Alın bu kadını
başımdan" diye feveran ettim. Bu diyaloğa şahit olan Türk yolcular ise
gülmekten ölüyordu:)) Eee adamlar haklı hakikaten komik:)
İşte bu tip insanlar elini kolunu sallayarak ülkemize
geliyor bir de üstüne turist diye el üstünde tutuluyor ama sen 2 günlüğüne
onların ülkesine gitmek istersen anandan emdiğin sütü burnundan getiriyorlar.
Kendi başıma gelen bir olayı paylaşacağım. Kasım ayında daha
Ekim ayından çok sevdiğim bir arkadaşım ile 100 Euro'ya THY ile İstanbul-Paris
gidiş dönüş uçak bileti bulunca 2 haftalık bir Fransa tatili yapalım dedik.
Daha Ekim ayının ortasında biletleri aldık. Kasım ayında ise tüm evrakları
tamamlayıp otel rezervasyonlarımızı da yaptırıp konsolosluğa başvurduk.
Arkadaşıma vize verilmesine rağmen bana vize verilmedi. Sebebini sorduğumda ise
bana bunu öğrenmek için yazılı başvuru yapmam gerektiğini söylediler. Ben ise
başka bir arkadaşımın X Avrupa ülkesinin konsolosluğunda arkadaşı olduğu için
oraya başvurdum ve 1 gün içinde vizem çıktı. Bu nasıl oluyor biri bana
açıklasın aynı birliğin üyesi 2 Avrupa ülkesi biri vize veriyor diğeri
vermiyor? Herhalde bir sorunumuz, problemimiz olsaydı oradan da vize alamazdık.
Ayrıca çalıştığım yer havalimanı olduğundan dolayı benim işe girişimi bile
valilik onaylıyor ve 3 ayda bir GBT'me bakıyorlar. Bunun bile farkında değil
misiniz sayın konsolosluk çalışanları??
Ah şöyle başta sağlam bir adam olacak diyecek "arkadaş
siz benim vatandaşlarıma vize konusunda bu kadar sorun çıkarıyorsunuz ben de size vize
uyguluyorum" ama nerede. Şimdi neden sinirlendin ve bunları yazdın diyecek
olursanız şöyle açıklayayım. Hepimizin de bildiği gibi Fenerbahçemiz birkaç
hafta sonra UEFA Avrupa Ligi'nde yarı final maçına çıkacak. Finale kalma
ihtimaline istinaden ben de Amsterdam uça bileti pahalı olduğu için 14-19 Mayıs
arası Almanya'ya kuzenlerimin yanına gitmeyi, finale kalırsak da oradan
Amsterdam'a geçmeyi planlıyorum. Tabi bunun için daha şimdiden vize
çalışmalarına, Almanya'yı arayıp davet isteğine başladık. Yine büyük olasılıkla
sinirlerim tepeme çıkacak:)))
Püzant YÜCECAN
Haklısın..Hem de yerden göğe..
YanıtlaSilNerede öyle sağlam idareciler?
Uzun yıllar yabancı bir şirkette çalıştıktan sonra geçen yıl emekli oldum..
Artık vize için benim koşturmam gerekiyor ki..
O kadar sabırlı değilim.
Yaşasın TV deyip evde bira ve fıstık eşliğinde maçı izlerim diyorum.
Hem uğurumu da bozmayayım :)
İşin daha da rezil olan kısmı ise sadece kimlik kartı ile ülkeye giriş yapan turistler görmüş olmam. Pasaport bile değil. Vizeler için ödediğimiz ücretlerin vergiden muaf olması gibi bir rezil durum da söz konusu. Her yıl yapılan başvuru sayısını düşününce saçma bir kağıt parçası için memleketten çıkan milyon euroların hesabı, ekonomiye zararı devasa boyutlarda...
YanıtlaSil