17 Nisan 2013 Çarşamba

Bu Vize Kaç Para...


Uzun uzun kuyruklar, tonlarca evrak, kötü muamele, harcanan para ve emek ve sonu hüsran. Bilinmeyen bir sebepten dolayı vize başvurunuz kabul edilmedi.

Çoğumuz vize başvurumuz kabul edilsin veya edilmesin çok da fark etmiyor aslında bu saçma sapan muamelelere maruz kalmışızdır. Alt tarafı ya 2 gün tatil ya da 2 günlük bir iş gezisi için aylar önceden başlayan hazırlıklar sonucu iki para etmeyecek insanların önünde ezilip büzülmek zorunda kalıyoruz maalesef. Bunun tam aksi de yurt dışından özellikle de Avrupa'da yaşayan herhangi biri elini kolunu sallayarak ülkemize canı istediğinde girip çıkabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu olup senelerce okumuş, üniversite bitirmiş ve iyi de bir meslek sahibi olmuş ama fark etmiyor. Ne kadar okursanız okuyun, mesleğiniz ne kadar havalı, maddi durumunuz da bir o kadar iyi olsun siz X bir Avrupa ülkesine gitmek istediğinizde önünüze vize engeli çıkıyor. Başlıyorsunuz evrak hazırlıklarına. Yurt dışında akrabanız varsa o da size davetiye yollamak için ayrı bir işkence çekiyor. Ama Avrupalı ise ne olursa olsun uçak parasını bulur bulmaz istediği vakit çıkıp gelebiliyor ülkemize. Yeter ki kimliği veya pasaportu elinde olsun. 

Şimdi düşünün yaz gelmiş, o kadar çalışmışsınız koca bir senenin acısını çıkarmak için yurt dışı tatil planları yapıyorsunuz. İyi bir mesleğiniz, güzel bir aylık geliriniz var. Eee malınız mülkünüz de var. O zaman sorun yok nasılsa bana vize verirler diyorsunuz. Temmuz ayının sonunda gitmeyi planladığınız Avrupa tatiliniz için daha aybaşından başlıyorsunuz evrak hazırlıklarına. Bin tomar evrakı hazırladıktan sonra, gören arazi satın alıyorsunuz sanacak, önce konsoloslukların vekalet verdiği özel şirketten randevu alıyorsunuz aman randevuya geç kalmayın ne işe yarıyorsa onu da anlamıyorum. Randevu alıp içeri giriyorsunuz sanki o saatte işlemlerinize başlanacak gibi. Olur mu, bu kadar kolay mı sandınız gülerim size. Önce bir sıra numarası alın bakalım evraklarınızı vermek için. Şöyle bir 2 saat öyle boş boş oturun. Sizin işiniz gücünüz yok ya, vaktin sizin için ne önemi var. Avrupalı mısınız ki siz. Neyse sıkıcı sıra numarası beklemenin ardından evraklarınızı ve sizden talep ettikleri 60 ile 80 Euroluk haracınızı da verdikten sonra her şey bitti sanıyorsunuz ki hopp nereye diyorlar. Önce bir gel parmak izini, retina örneğini alalım diyorlar. Teröristsiniz ya. Hoş terörist olsanız bu muamelelere hiç gerek kalmadan direk alırsınız vizenizi o ayrı konu. Parmak izi örneği ve retina için de bir 2 saat bekledikten sonra bu sefer gerçekten serbestsiniz. Belli bir sinir kat sayısına ulaşmış şekilde mekânı terk ederken kendi kendinize "neyse vizeyi alalım da napalım" diyorsunuz. 3 gün sonra ise bakıyorsunuz ki size vize mize yok. Sebep?? Onun için de yazılı başvuru yapmanız lazım. Koskoca Avrupa ülkesi size o kadar kolay sebep söyler mi??? Ha bu arada vizenin ret yiyor ama buna rağmen verdiğiniz evraklar onlarda kalıyor. Ayrıca vizenizin üzerinde bir damga basıyorlar ki diğer ülkelerde size daha çok problem çıksın. Size ise kalan tatil hayallerinizin son dakikada yıkılması. Kısacası size....neyse çirkinleşmeyelim.

Bir kere sen kim oluyorsun ki benden bu kadar özel hayatıma dair evrak istiyorsun. Hadi istiyorsun vize vermedikten sonra neden onları elinde tutuyorsun bana versene kardeşim...Tabi evraklara gelene kadar çok mevzu var konuşmamız gereken. Benden binlerce evrak istiyorsun ben de üşenmeden onları hazırlıyorum ve gayet nizami bir şekilde sana haracını da vererek teslim ediyorum. Peki, sen istediğin her şeyi yapmama rağmen bana neden vize vermiyorsun?? Senin vatandaşın istediğin gibi ülkeme girip çıkacak ama her seferinde insan hakları diye atıp tutarken benim seyahat etme özgürlüğümü kısıtlayacaksın. Ne güzel dünya.

Adaletsizliği, haksızlığı şöyle bir örnekleyelim. Bugün beni tanıyan dost veya arkadaş veya sanal alemde takip eden herkes benim gibi futbol veya basketbolun kısacası X bir spor dalını ucundan kıyısından takip eden insanlardır. Bu sezon gerek Fenerbahçeli gerekse Galatasaraylı olsun kaçımız kura çekimlerinden hemen sonra çıkan takımın ülke konsolosluklarının web sitelerine ne evrak ne kadar para istiyorlar diye bakmadık?? Kuranın hemen ardından ise gerekli evrakları hazırlayıp soluğu konsolosluklarda almadık.
Peki, Avrupa'da yaşayan taraftar için durum nasıl. Şöyle bir durum yaratalım. İki Benfica taraftarı aralarında buradaki maçtan 2 gün önce sohbet ediyor olsunlar

"Kanka Fenerbahçe maçına 2 bilet almıştık ama kardeşim gelemiyor sen gelir misin?"
"Maç bileti varsa her türlü gelirim kanka"
Bizde ise durum ne. Kura çekilir çekilmez hazırlıklara başlamak.

Kendimden örnek vereyim. Hayatımda en çok istediğim şeylerden biri İngiltere'de bir Premier Lig maçı izlemek. İnanın takımın ve maçın önem derecesi hiç mi hiç umurumda değil benim için yeter ki orada bir maç izleyeyim. Bunun için ise aslında izinli olduğum bir Cumartesi-Pazar yeter ama nerede. Özellikle de İngiltere konsolosluğundan vize almak için eğilip bükülmek bana göre hiç değil. Oysaki alt tarafı bir maç izleyip geleceğiz. Veya başka bir örnek. OACA'da maç izlemeden ölmek istemiyorum ama inanın sadece vize olayı yüzünden senelerdir erteledim bu olayı. Alt tarafı bir basketbol veya futbol maçına gideceğiz o keyfimizin de içine ediyorlar.

Ama buraya elini kolunu sallayıp gelen Avrupalılar nasıl insanlar mı? Beni bilen Atatürk Havalimanında çalıştığımı bilir. Size başımdan geçenleri anlatayım ki "ah ulan ah bunlar böyle rahat geliyor iken biz işkence çekiyoruz" deyin.

Genelde kendini beğenmiş Avrupalılar ile yaşadığım şu diyaloğu sizle paylaşmak istiyorum.

Yolcu: Siz Avrupa Birliğinde değilsiniz neden fiyatlarınız Euro? (Free shoptan alışveriş yapan yolcu tipi ve bunu söylerken de yüzünde genelde pis bir sırıtış ve alaycılık vardır)
Cevap: Peki (Euro'yu göstererek) sizin para biriminizin üstünde neden bizim ülkemizin resmi var o zaman?
Yolcu: Genelde cevap veremez ve kırmızı bir yüz rengi ile ayrılır....

Daha kendi para birimini tanımayan Avrupalılar var ya daha ben ne diyeyim. Bu bire bir başıma gelmiş bir olaydır. Yanlış hatırlamıyorsam yolcu Alman idi. Kadına para üstü olarak bozuk Euro verdikten sonra kadın ısrar ederek verdiğim paranın Euro değil Türk Lirası olduğunu ve kendisine para üstü olarak Euro vermem gerektiğini söyledi. Tamam, her ülkenin bozuk parasının bir tarafı ayrı ama her şekilde üstünde Euro yazıyor ve bir tarafı ise tamamen aynı. İşin içinden çıkamayıp delirdiğim için en son "Alın bu kadını başımdan" diye feveran ettim. Bu diyaloğa şahit olan Türk yolcular ise gülmekten ölüyordu:)) Eee adamlar haklı hakikaten komik:)

İşte bu tip insanlar elini kolunu sallayarak ülkemize geliyor bir de üstüne turist diye el üstünde tutuluyor ama sen 2 günlüğüne onların ülkesine gitmek istersen anandan emdiğin sütü burnundan getiriyorlar.

Kendi başıma gelen bir olayı paylaşacağım. Kasım ayında daha Ekim ayından çok sevdiğim bir arkadaşım ile 100 Euro'ya THY ile İstanbul-Paris gidiş dönüş uçak bileti bulunca 2 haftalık bir Fransa tatili yapalım dedik. Daha Ekim ayının ortasında biletleri aldık. Kasım ayında ise tüm evrakları tamamlayıp otel rezervasyonlarımızı da yaptırıp konsolosluğa başvurduk. Arkadaşıma vize verilmesine rağmen bana vize verilmedi. Sebebini sorduğumda ise bana bunu öğrenmek için yazılı başvuru yapmam gerektiğini söylediler. Ben ise başka bir arkadaşımın X Avrupa ülkesinin konsolosluğunda arkadaşı olduğu için oraya başvurdum ve 1 gün içinde vizem çıktı. Bu nasıl oluyor biri bana açıklasın aynı birliğin üyesi 2 Avrupa ülkesi biri vize veriyor diğeri vermiyor? Herhalde bir sorunumuz, problemimiz olsaydı oradan da vize alamazdık. Ayrıca çalıştığım yer havalimanı olduğundan dolayı benim işe girişimi bile valilik onaylıyor ve 3 ayda bir GBT'me bakıyorlar. Bunun bile farkında değil misiniz sayın konsolosluk çalışanları??

Ah şöyle başta sağlam bir adam olacak diyecek "arkadaş siz benim vatandaşlarıma vize konusunda bu kadar sorun çıkarıyorsunuz ben de size vize uyguluyorum" ama nerede. Şimdi neden sinirlendin ve bunları yazdın diyecek olursanız şöyle açıklayayım. Hepimizin de bildiği gibi Fenerbahçemiz birkaç hafta sonra UEFA Avrupa Ligi'nde yarı final maçına çıkacak. Finale kalma ihtimaline istinaden ben de Amsterdam uça bileti pahalı olduğu için 14-19 Mayıs arası Almanya'ya kuzenlerimin yanına gitmeyi, finale kalırsak da oradan Amsterdam'a geçmeyi planlıyorum. Tabi bunun için daha şimdiden vize çalışmalarına, Almanya'yı arayıp davet isteğine başladık. Yine büyük olasılıkla sinirlerim tepeme çıkacak:)))






Püzant YÜCECAN


2 yorum:

  1. Haklısın..Hem de yerden göğe..
    Nerede öyle sağlam idareciler?
    Uzun yıllar yabancı bir şirkette çalıştıktan sonra geçen yıl emekli oldum..
    Artık vize için benim koşturmam gerekiyor ki..
    O kadar sabırlı değilim.
    Yaşasın TV deyip evde bira ve fıstık eşliğinde maçı izlerim diyorum.
    Hem uğurumu da bozmayayım :)

    YanıtlaSil
  2. İşin daha da rezil olan kısmı ise sadece kimlik kartı ile ülkeye giriş yapan turistler görmüş olmam. Pasaport bile değil. Vizeler için ödediğimiz ücretlerin vergiden muaf olması gibi bir rezil durum da söz konusu. Her yıl yapılan başvuru sayısını düşününce saçma bir kağıt parçası için memleketten çıkan milyon euroların hesabı, ekonomiye zararı devasa boyutlarda...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...