12. Los Angeles Lakers (45 - 37) Batı.7
Ben bu sezon Lakers’tan ne kadar bıktığımı her yerde dile
getirmeye çalışıyorum. Bu sezon onlar için kayıp başka bir açıklaması yok.
Playoff yaptılar falan filan hikâye yani. Kobe Bryant tek başına savaşıyordu
adeta. İnanılmaz süreler alıyordu ve bunun suçlusu da takım. Çünkü iyi oynayamıyor ve
işi Kobe’ye bırakıyorlardı. Kobe gittikten sonra ki son iki maç gerçekten adam
akıllı oynamaya başladılar. Lakers’ın %90 tam anlamıyla bunu yapması gerekiyor
dedim ben.
Lakers eğer playoff’ta şu son iki maç gibi oynarsa ve keşke
Kobe’de olsaydı ben Spurs’ün rahat rahat seriyi geçeceğini düşünmezdim. Zaten
NBA’de ki hiçbir takım karşısına ilk turda Lakers’ı istemez, rakibi inanılmaz
yıpratıyorlar.
Playoff’ta iş kime kaldı böyle tam olarak bakınca Dwight
Howard’dan başkasını göremiyorum, gören varsa söylesin. Steve Nash haftalardır
sakat, dönünce ne yapacağı meçhul. Pau Gasol desen tek başına maç getirebilecek
adam değil, tek başına derken savaşabilecek bir adam değil. Steve Blake ise son
iki maçtır çok iyi oynuyor. 20 civarı sayı ortalaması var şu son iki maçta.
Güzel şeyler izleyebiliriz başta söylediğim gibi keşke Kobe gitmeseydi, onu
izlemek çok güzel olurdu hele karşısında T-Mac varken.
Spurs yüksek ihtimal Lakers’ı geçecektir. Lakers için kayıp
sezon oldu. Lakers’ın yapması gereken şey off-season’da takıma adam akıllı bir
katkı yapmak ve gönderilmesi gerekenleri göndermek. Gönderilecek kişi Howard
değil bunu da söyleyeyim, her ne kadar sürekli gülüyor olsa da Howard’ı
yollamak büyük saçmalık olur.
Bu hatalardan biriside Mike D’antoni. Koç oyuncuya göre değil kafasındaki
sisteme göre takımı oynatmak istiyor. Sende Howard ve Gasol gibi
adamlar varken neden farklı bir sistem kullanıyorsun ki? Kobe gidince mecbur
ikisine kaldı, sonuçta ortada... - Tuğberk Evran
11. Chicago Bulls (45 - 37) Doğu.5
Derrick Rose'suz geçen koca bir normal sezon:( Geçen yıl
tam bu zamanlarda playoff ilk tur ilk maçında sakatlanan takımın en önemli
parçası MVP oyun kurucu Rose ha döndü ha dönecek derken sezonu sonuna geldik ve
hala parkeye ayak basamadı. Bu saatten sonra dönse dahi psikolojik olarak takıma ve taraftarlara
yapacağı moral motivasyon ve etki tartışılmaz belki ama eski formuna kavuşması,
fiziksel durumu, kondisyonu ve takıma alışma süreleri göz önüne alındığında
parke üzerinde performansı çok etkili olabilecek bir dönüş olmaz geçirdiği ağır
sakatlığın ardından.
Rose olmadan sezon öncesi genel kanı sadece playofflara
katılma savaşı veren bir takımdan daha öteye gidemeyecekleri yönündeydi desek herhalde yanılmış olmayız. Ama gerek Thibs'in sistemi, gerek takımdaki yardımlaşma,
gerekse sert savunması ile zaman zaman yukarıları zorladıkları normal sezonu
beklenenden daha iyi bir yerde bitirdiler, fakat ilk turda saha avantajını
yakalayacak kadar iyi değil.
Saha dezavantajının yanı sıra, koç Thibodeau'un zaman zaman
anlam verilemeyen ısrarları, özellikle Noah & Deng & Boozer 3'lüsünün
normal sezonda aldıkları süreler, hatta bazı günler kopan maçlarda dahi ısrarla
sahada kalmaları ve bunun sonucunda doğan yorgunluğa bağlı sakatlıklar göz
önünde bulundurulduğu zaman, normal sezonun o yorgunluğu playofflarda da baş
göstermeye başladığında Bulls'un bir diğer dezavantajı olacak gibi. Neredeyse 40'ar dakika ya yakın ortalamalara sahip olan Deng
ve Noah bir hayli yıpranmış durumda.
Deng'in sezon ortasında yaşadığı Noah'ında sezon sonuna doğru yaşadığı
sakatlıklarda bu yoğun tempoya bağlanabilir.
Sürelerinden de belli olacağı üzere takımın istatistiksel
anlamda liderliğinde Noah & Deng & Boozer 3'lüsü yapıyor.
16.6 sayı ile takımın sayı lideri olan Loul
Deng 6.4 ribaunt ve 2.9 asist gibi ortalamalar ile sezonu tamamladı. Bu yıl saha görüşü konusunda kendini bir hayli geliştiren ve
All-Star seviyesine kadar yüklesen Joakim Noah 12.1 sayı 11.3 ribaunt gibi
ortalamalarının yanına birde maç başına 4 asist gibi dikkat çekici bir ortalama
daha ekleyerek takımında çok daha önemli bir role sahip olduğunu tekrar kanıtladı.
Deng ve Noah'a nazaran biraz daha az sahada kalan Boozer ise
16,2 sayı 9,7 ribaunt gibi istatistikler yakaladı.
Takımını taşıyan bu 3'lü haricinde Rose'un yokluğunda o
bölgede kullanılan Kirk Hinrich zaman zaman iyi katkı verse de Nate Robinson
sezon sonuna doğru inanılmaz bir form durumu yakalayarak zaman zaman maç
kazandıran adam rolüne soyundu. %40 gibi bir yüzde ile takımında en iyi 3
sayılık atış kullanan oyuncu oldu ve
playofflarda gerektiğinde sorumluluk alabileceğini gösterdi. Tabi Nate'e
güvenmek ne kadar mantıklı oda tartışılır.
Tüm bunların yanı sıra bu sezon Bulls adına önemli
olaylardan biri de takımının normal sezon maçlarının tamamında forma giyen, zaman
zaman yaşanan sakatlıklarda ilk 5 olarak sahaya çıkan Jimmy Butler takımdaki 2. yılında artık önemli parçalardan biri olmuşa benziyor. Yaklaşık 25 dakika süre
alarak 8,5 sayı 4 ribaunt gibi ortalamalar tutturan oyuncu savunmada da zaman
zaman yaptığı işler ve takıma kattığı enerji ile göz doldurdu.
Rip Hamilton ve Marco Belinelli'nin de inişli çıkışlı
performansları playofflarda nasıl tepki verecekleri, dış şutlarda tutturacakları
yüzdeler çok önemli olacak.
Ben Bulls'un playofflardaki şansını değerlendirirken
rakibinin kim olacağı veya ne durumda olacağından çok kendi halini baz
alıyorum. Özellikle 82 maçı en önemli yıldızından yoksun geçirmiş,
onun dönmesine şartlanmış, tüm planlarını o yönde yapmışken o oyuncunun geri
dönmemesi ile psikolojik olarak yıpranmış, ilk 5 oyuncuları fiziksel olarak bu
kadar çok yıpranmış bir takımın, geçen yıla göre kenardan gelip iyi katkılar
veren ve bu yıl eksiklikleri çok fazla hissedilen Ronnie Brewer, Kyle Korver,
Ömer Aşık ve C.J.Watson'ında olmadığı daha zayıf bir bench ile her ne
olursa olsun, kimle eşleşirse eşleşsin işinin çok ama çok zor olanacağını
düşünüyorum. Ama koç Thibodeau'un o süper savunma anlayışı ile savunmada ayakta kaldıkları her maç bizi şaşırtmaya devam edebilirler.
Son olarak bir yerde gördüğüm ufak bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.
NBA takımlarının 90 sayıdan az attıkları maçlarda kazanma
yüzdeleri %10-%15 civarlarında iken, Chicago Bulls takımında bu oran %60'ın
üzerinde. Buradan da anlayacağımız üzere Bulls kazanmak ve tur geçmek
istiyorsa normal sezonda zaten katı olan savunma anlayışını, vidaların 2 kat
daha fazla sıkıldığı playoff ortamında biraz daha sertleştirmek zorunda.
Brooklyn'den Brook Lopez, Reggie Evans, Gerald Wallace, Bulls'tan Joakim Noah,
Carlos Boozer ve Loul Deng gibi mücadele gücü üst seviyede olan oyunculara
sahip bu iki takımın eşleşmesinde özellikle her maç pota altında kıran kırana bir
mücadele olmasını bekliyorum. Belki basketbol adına göze çok hoş gelen bir oyun
izleyemeyebiliriz ama savunmalar ve mücadele dozunun inanılmaz bir seviyede
olacağı kesin.
TAHMİN: Bulls hiç kolay olmasa da bu eşleşmeyi geçebilecek güç
ve tecrübeye sahip, ama bence bu yıl onlar için en iyi ihtimal konferans yarı
finali olur çünkü burayı geçseler dahi karşılarına muhtemelen ilk turda
Milwaukee'yi zorlanmadan geçecek olan Miami Heat gelecek. Bu kadar yoğun bir
normal sezon ardından, bu kadar yıpranmış ilk 5'leri ile bir de en önemli
yıldızından yoksunken, Miami'yi geçerek Doğu Konferansı finaline çıkmaları
mucizeden başka bir şey olmaz... - Aras Ersoy
10. Golden State Warriors (47 - 35) Batı.6
Golden State Warriors, normal
sezonu 47 galibiyet - 35 mağlubiyetle Batı Konferansı'nda 6.sırada tamamladı.
Öncelikle Warriors'ın bu sezon bu denli başarılı olacağını düşünmüyordum.
Stephen Curry, David Lee gibi isimleri kadrolarına kattıkları sezonlara kadar
zaten ligde herhangi bir umudu olmayan bir takım görüntüsü çiziyorlardı. Ancak
bu ikiliden sonra ve takıma eklenen yeni isimler sonucunda çok sayı atan ve
keyif veren bir basketbol oynamaya başladılar. Bu keyifli oyun başarı olarak da
onlara döndü. 2006-2007 sezonundan beri ilk defa playoff'lara girmeyi
başardılar hem de 6.sıradan.
Tabii sadece bu iki oyuncu ile
olmadı bu başarı. Takımın genel olarak "takım" olarak oynaması bundaki
en büyük etken. Ancak Stephen Curry, özellikle bu sezon oyununu çok yukarı
çıkarması ve David Lee'nin pota altındaki katkısı bu oyuncuları öne çıkaran
etkenler.
Onlar için çok iyi bir sezon oldu
bu sezon geçtiğimiz sezonlara nazaran. Playoff'larda ise bu sezon Denver
Nuggets ile eşleştiler. Ama ben play-off ilk turundan öteye geçemeyeceklerini
düşünüyorum. -Eren Tuncay
9. Brooklyn Nets (49 - 33) Doğu.4
New Jersey Nets geçen sezon berbat geçen
bir senenin ardından Sertap Erener’in şarkısında söylediği gibi
''Yeni bir duruş, yeni dokunuş, Tek tek
keşfetmem lazım, Yeni bir hayat gerisi bayat, Kendime yeni bir ben lazım ''
dedi ve takımı Rus iş adamından ünlü rapçi Jay-Z satın aldı. Yetmedi takım isim
ve şehir değiştirdi. Brooklyn'e taşındı ve yılların New Jersey Nets'i oldu mu
bize Brooklyn Nets :)
Yalnız takım gene lige pek iyi başlayamadı
bu sene. Deron'un Koç Avery Johnson ile bariz problemleri olduğu ortaya çıktı.
Utah'ta Sloan'ın kellesini almayı başaran bir oyuncu için Avery kolay lokma
oldu ve sezonun henüz ortası bile olmadan takımdan kovuldu. Deron daha sonra
direksiyona geçti desek daha doğru demiş oluruz.
Takım olarak baktığımızda savunmada
zaafları olduğu kesin Nets takımında. Pota altında Brook Lopez, Humpries,
Blathce ve ribaunt canavarı Reggie Evans var. Vasatın biraz üstünde bir pota
altı rotasyonu. Skor olarak Brook Lopez iyi bir sezon geçirdi ama savunma
olarak oldukça yetersizlerdi.
Atlanta’dan ayrılan all star yıldızı Joe
Johnson ise Nets'te yeni kimlik arayışındaydı bu sezon. Öyle arada bir
sivrildiği bir kaç ayrı dönem oldu ama bence beklenenin altında kaldığı kesin.
Bir diğer önemli isim Gerald Wallace ise
savunma konusunda Nets'in can damarı. Playofflarda karşı takımın en skorerini
kitleme görevi onun olacak, o yüzden ona çok fazla iş düşecek. Bu sene
sakatlıklardan çok çekti o da ama playofflara sağlıklı kalmayı başardı. Bu Nets
için önemli bir haber.
Nets playofflarda Chicago Bulls ile
eşleşti. İki takımında ortak özelliği pota altları olacak. Bir tarafta
Boozer-Noah diğer tarafta Josh Smith- Horford. Bu bölgede Chicago'ya karşı
sorun yaşayacaklarını düşünmüyorum.
Benche gelirsek Brooks, Watson gibi
şutörleri var. Aslında bir şutör daha var. Geçen sene Caja Laboral forması
altında efsane bir sezon geçiren Mirza Teletoviç. NBA’ye uyum sorununu ne yazık
ki hala aşamadığı için çokta güvenilir bir el olmayacak kendisi.
Nets'in playoff yolunda en fazla bir tur
geçip daha sonraki turda Miami'ye teslim olacağını düşünüyorum. Zaten
Nets'lilerinde çok büyük bir beklenti içinde olduklarını sanmıyorum... - Volkan
Arslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder