4. New York Knicks (54 - 28) Doğu.2
New York Knicks bu sezonun özellikle All Star arasına kadar
olan ilk yarısında bambaşka bir basketbol oynayarak herkesin takdirini
kazanmayı başardı.
Felton'ı Kidd ile beraber sahaya sürerek 2 guard'lı sistemde
Carmelo'yu da 4 numara oynatarak 4 dış oyuncunun oynadığı ve yüksek tempoda top
çevrilen sistem de topu çok iyi paylaşarak rakiplerine zaman zaman sahayı
zindan eden bir basketbol oynuyorlardı. İlk 30 maçlarının 21 ini kazanırlarken son şampiyon Miami
Heat'ide 2 kere (birinde Carmelo olmadan) 20 şer sayı ile adeta ezerek ne kadar
iddialı olduklarını daha o zaman gösterdiler.
Ama zaman içinde gerek takım içindeki tecrübeli & yaşlı
oyuncuların sakatlığı, gerekse yorgunluktan dolayı sezon ortasını inişli
çıkışlı geçirdiler ve sistem değiştirmek zorunda kaldılar. Zaman zaman Carmelo 3
numaraya döndü. Bazı maçlarda sadece Carmelo ve J.R.Smith'in 1e 1'lerine
kaldılar, savunma dozu düştü vs. bir anlamda evvelki yılın Knicks'ine geri
döndüler.
Olağan üstü sezonlar geçiren LeBron ve Durant gibi
oyuncuların yanında ismi MVP yarışında geçen ve sezonu sayı kralı olarak
tamamlayan Carmelo'nun sezon sonuna doğru tekrar alev alması ile birlikte 13
maçlık bir galibiyet serisi yakalayarak tekrar Indiana Pacers'a kaptırdıkları
doğu 2.liğini geri aldılar ve 7. sıradaki Boston Celtics ile eşleştiler. Yaşadığı sakatlıklardan dolayı 15 maç kaçıran ve bu sezon 67
maça çıkabilen Carmelo Anthony maç başına attığı 28.7 sayı ile hem takımının en
skoreri oldu hem de kariyerinde ilk defa sezonu bu kategoride lider olarak
tamamlayarak sayı kralı oldu.
Kenardan gelerek çok iyi katkılar veren J.R.Smith de 18.1
sayı, 5.3 ribaunt gibi ortalamalar ile bir anlamda Carmelo'dan sonraki opsiyon
olduğunu gösterdi.
Yaşadığı sakatlığın ardından takıma dönerek sadece 29 maça
çıkabilen ve sonra tekrar sakatlanarak sezonu kapatan Amare ise 14.2 sayı 5 ribaunt
gibi ortalamalar ile büyük bir ihtimalle bu sezonu noktaladı.
4 şutörlü sistemde rakip savunmaların dışarı çekilmesi ile
pota altını zaman zaman çok iyi kullanan ve çok iyi yüzdeler ile hücumda da
verimli olan Tyson Chandler savunma anlamında gene takımını pota altında ayakta
tutan tek isim olurken yaşadığı sakatlığın ardından sezonun son bölümlerinde
forma giymedi.
Chandler'ın sakatlığı bu yıl playofflarda New York'un belki
de kaderini çizecek, çünkü pota altında caydırıcılığı, ribauntlardaki katkısı,
mücadelesi ve hırsı ile savunmada takımının bel kemiği olan Chandler sağlıklı
bir şekilde dönemez ise işler çok değişebilir. Uzun rotasyonunda Amare'nin
sezonu büyük bir ihtimalle kapatmasının ardından Chandler'ın da olmadığı yerde,
zaten belli bir yaşa gelmiş Rasheed Wallace, Marcus Camby, Kenyon Martin, Kurt
Thomas gibi oyuncuların sakatlık sorunları ile pota altı rotasyonunda iyice
başı ağrıyabilir Knicks'in.
Playofflarda Atlantik grubundaki ezeli rakipleri Rondo'suz
Celtics ile karşılaşacak olan New York'un kaderini bence pota altı performansı
belirleyecek. Gerek 40 yaşındaki Kidd, gerekse de son bölümlerde ilk 5'e
yerleşen 35 yaşındaki Prigioni guard rotasyonunda Avery Bradley & Courtney
Lee ikilisinin ön alan baskısı karşısında pek verimli olamayabilirler. Takımın
en büyük kozu Carmelo'yu da bu sezon inişli çıkışlı olsa da genel anlamda
ciddi sakatlığının ardından iyi bir sezon geçiren (LeBron'u bile çok başarılı
bir şekilde savunan) Jeff Green'in savunacağını düşünürsek işleri hiçte kolay
olmayacak.
Bu arada belirtmek istediğim son nokta ise Chris Coopeland.
29 yaşındaki çaylak! oyuncu adeta bu sezon kendini aştı. Yaz
liginden beri takip ettiğim ve çok iyi bir orta mesafe şutuna sahip olan oyuncu
sezon içinde zaman zaman çok iyi maçlar çıkartarak rotasyonun x faktörü oldu.
Bu sezon 13'ü ilk 5'de olmak üzere 56 maça çıkan Copeland
8.7 sayı 2.1 ribaunt gibi ortalamalar ile sezonu noktalarken, özellikle as
oyuncuların dinlendirildiği normal sezonun son 2 maçında sahaya ilk 5 de
çıkarak 47 ve 41 dakika sahada kalarak 32 ve 33 sayı ile maçı tamamlayan
Copeland playofflarda da rotasyonda bir rol sahibi olabileceğini kanıtlamış
oldu. Copeland sezon genelinde ise %42 gibi bir 3 sayılık atış
yüzdesi yakalayarak bu alanda %45 ile takımda lider olan Steve Novak'dan sonra
takımında en iyi 3 sayılık atış isabeti sağlayan oyuncu oldu.
Tekrar belirtmek isterim ki bu konferans finali tadındaki
eşleşmede sakatlıkların da etkisi çok büyük olacak ve galibi çok ufak farklar belki
de günlük performanslar belirleyecek.
TAHMİN: Bu seride her ne kadar saha avantajı Knicks'de olsa
da şanslar bence yarı yarıya. Kimin eleyeceğinin kestirilmesi çok güç olduğu bu
eşleşmede ben 7. maça kadar serinin sürebileceğini ve turu geçecek tarafın 4-3
ile geçeceğini düşünüyorum.
Eğer Celtics'i eleyebilirse ki ben hiç kolay olacağını
sanmıyorum, bir sonraki turda Indiana'da gelse Atlanta'da gelse yakalanan o
hava ile de konferans finaline de çıkar Miami ile kapışırlar diye düşünüyorum. -Aras Ersoy
3. San Antonio Spurs (58 - 24) Batı.2
Okuldan eve geldiğim gibi direkt bilgisayarı açtım, dün gece
ki maçlara falan filan bakıyorum birde ne göreyim T-Mac Çin’den dönüp San Antonio Spurs ile anlaşmış büyük bir
şaşkınlık yaşadım. Popovich sistemi oturmuş bir kadroya dışarıdan birini
sokmaz, sokacağı vakit ise sezon başıdır ya da ortasıdır. Yakında emekli olacak
dediğimiz bir vakitte NBA’e gelip basketbolunu konuşturacak, umarım konuşurken
kekelemez. T-Mac’i tekrar izleyecek olmak büyük bir heyecan, Houston’da ki
performansını tabi ki de yansıtmayacaktır ama bir nebzede olsa hasretimizi sona
erdireceğiz.
Ben Spurs’ü konferans lideri olarak bitireceğini düşünmüştüm, sezon öncesi
böyle düşünmüyordum ama lig başlayınca ufak ufak belli ettiler kendilerini. Ama
ne oldu lider olarak bitiremiyorlar sezonu, şu son dönemeçte berbat oynadılar.
Onlar için çok önemliydi, sekizinci sıradan giren bir Lakers onları eleyebilir ama şansları %15–20 “bunu Lakers için
söylüyorum”.
Tim Duncan, Tony Parker ve Manu Ginobili
hakkında fazla detaya girmeye gerek duymuyorum, çünkü onları yıllardır
izliyoruz ve ne yapacakları hakkında az çok fikre sahibiz. Ginobili’yi benche
yollayarak diğer oyunculara yol açmak en iyisi oldu sanırım, dinlendiriliyordu
ve gerektiği zamanda oynuyordu. Tim Duncan standart bir katkıya sahip yani
sürekli iyi iş çıkarıyor, yaşının fazla olmasının eksiklerini yorularak alsa da
hala eskisi gibi ayakta. Tony Parker ise bence ligin en iyi 3 oyun kurucusu
arasında.
Bir diğer yandan Kawhi Loenard sonunda beklenilen katkıyı yaptı, çok genç ve
gelecekte iyi bir yerlere gelebileceğini bize kanıtlıyor. Sakatlıklar yüzünden
bu sezon epeyce maç kaçırmış olsa da playofflarda bize hünerlerini gösterecektir.
Sürüsüyle böyle tek tek oyuncular anlatılabilir çünkü takımda ki herkes oynuyor
yani birisi karınca diğeri de ağustos
böceği olmuyor... - Tuğberk Evran
2. Oklahoma City Thunder (60 - 22) Batı.1
Oklahoma City Thunder, bu sezonu 66 galibiyet - 22 mağlubiyetle Batı Konferansı'nı 1.sırada tamamladı. Geçen sezonun finalisti olan Thunder, bu sezona da şampiyonluk parolasıyla çıktı.
Takımdan gönderilen Harden yerine Kevin Martin'in gelmesinin dışında pek bir değişiklik yaşamadı kadroda. 2-3 sezondur Oklahoma'nın gösterdiği performans hep aynı düzeyde. Yüksek tempoda, dengeli bir şekilde oynuyorlar. Bu sezonu da o şekilde kapattılar. Pek ekstra bir tarafı yoktu oyunlarının. Bu sezon play-off'larda ise Houston Rockets'la eşleştiler. Rahat rahat olmasa da geçeceklerini düşünüyorum. -Eren Tuncay
Miami Heat, bu sezonu 66 galibiyet - 16 mağlubiyetle Doğu Konferansı'nı 1.sırada tamamladı. Aslında bu takım için yazılacak ne kadar çok şey var; tartışılır. LeBron-Wade-Bosh'la beraber "Büyük Üçlü" dönemine girdikten sonra 3 sezondur, her sezon daha iyi takım oldular. Yeryüzündeki en iyi oyuncuya sahip olmaları takım adına ayrıyeten avantaj.
LeBron James'in bu sezon yaptıklarını anlatmak tatsız tuzsuz bir şey olur kanımca. Yani anlatabileceğim, onun "saçmalama" derecesinde iyi olmasıydı. O'nun liderliğinde Miami, 3 sezon sonunda oyun kurucu sorununu da halletti. Oyunu kurmakta hiç sorun çekmemeleri ve NBA'in en iyi hızlı hücumuna çıkan takımı olmaları, her takımın korkulu rüyası. Sezon arasında takım Chris Andersen'i de dahil ederek sıkıntı çektikleri 5 numara pozisyonuna katkıda bulunmaya çalıştılar. Bosh'ın 5 numaraya alışması da Miami'yi iyi yapan etkenlerden bir tanesi. Miami'yi iyi yapan bir sürü etken var ki, bunlara girersek sonu gelmez. Koç Spoelstra'nın etkisi bunda çok büyük. Büyük Üçlü çerçevesinde takımını çok iyi bir hâle getirdi.
Şuan kusursuzlar ve tek kelimeyle "muazzam" bir sezon geçirdiler. İlk turda ise Milwaukee Bucks'la eşleştiler. Maç kaybetmeden geçeceklerdir... - Eren Tuncay
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder