20 Ekim 2011 Perşembe

Fenerbahçe Ülker..Kötü Oyun Kötü Skor...


Herhalde basketbolu iyi bilen birine geçen seneki Fenerbahçe Ülker'in Euroleague maçlarını izlettirip, "Sizce bu takım yeni sezonda ne yapar?" deseydiniz cevap çok netti. "1-2 üst düzey transfer ile bu takım gelecek sezon F4 yapar" Ama gelin görün ki kazın ayağı öyle değil. Sezon başında Curtis Jerrells, Bojan Bogdanovic ve James Gist'i transfer eden Fenerbahçe amacının pek de F4 olmadığını bize gösterdi. Sakın yanlış anlaşılmasın üçü de iyi oyuncular yalnız şu var ki takımımızı Euroleague'de bir üst düzeye çıkaracak oyuncular değiller. Neyse biz düne geri dönelim.

Gene işten erken çıkarak bu sefer Euroleague heyecanı ile Abdi İpekçinin yolunu tuttuk. Lige iyi başlamak istiyorduk. Bunun içinde rakip de gayet uygundu. Sorunları olan bir Caja Laboral şu sıkıntılı dönemde Fenerbahçe'ye en uygun rakipti. Ama ortaya koyduğumuz kötü oyun sebebiyle evimizdeki ilk maçımızı maalesef 66-69 kaybettik. Peki, takımımız ve koç Neven Spahija neler yaptı bakalım biraz.

Aslında ilk çeyreğe pek de kötü başlamadık. Oyunun kontrolü elimizdeydi. İlk 5 dakikada iyi bir tempo yakalamıştık. Savunmada her ne kadar aksasak da, hücumda Ömer ve Ukic'in katkılarıyla sayılar bulduk. Skor 11-4 iken koç Dusko İvanovic'in ilk molasını alamsının ardından oyuna giren 34 yaşındaki Prigioni adeta Teletovic ile birlikte maç boyunca Fenerbahçe'nin kâbusu oldu. 0-4 lük seri ile moladan dönen Caja Laboral bu çeyrekte pek etkili olamayınca Fenerbahçe çeyreği 20-12 üstünlükle kapadı. Skora bakarsak Fenerbahçe adına güzel geçmiş bir çeyrek olduğunu düşünebiliriz. Yalnız şu var ki Caja Laboral bu çeyrekte dahi pota altından çok basit sayılar kaçırdı; 2. topları almalarına rağmen.
İlk çeyreğe kötü başlayıp ortalarında toparlanan Caja Laboral 2.çeyrekte oyunun üstünlüğünü tamamen ele geçirdi. Yakaladığı 0-11 lik seri ile de 20-23 öne geçmeyi başardı. İlginç bir istatistik maçın ilk hücum ribaundunu bu çeyrekte 8. dakikada aldık. Yukarda da dediğim gibi Prigioni Fenerbahçe’nin kâbusu oldu adeta. 34 yaşındaki oyun kurucunun hızına maalesef takımımız yetişemedi. Ayrıca çaldığı toplarla da takımına katkıda bulunan Prigioni bu maçta 300. top çalmasına imza attı. 2. çeyrekte Ukic ve Ömer'in pek süre almamasından dolayı sayı yüzdemiz düşmeye başlamış ve bu çeyrekte ilk sayımızı ancak 6. dakikada bulabilmiştik. Çeyreğin sonuna kadar başa baş bir oyun gitmesine rağmen ilk yarıyı Vidmar'ın son saniyedeki tiplemesiyle 36-34 önde kapadık.
İkinci yarı da ilk yarıdan aslına bakarsanız çok farklı değildi. Pota altından yenen kolay sayılar, hücumda yaptığımız hatalardan dolayı skorda sürekli geride kaldık. Sadece Curtis Jerrells'ın arka arkaya attığı iki 3'lükle (maçtaki tek olumlu hareketi) bir ara 58-57 öne geçsek de bunu koruyamadık. Son saniyeler sıkı bir çekişme izlesek de Caja Laboral faul çizgisinden hata yapmayınca evimizdeki Euroleague ilk maçını 66-69 kaybettik.

Öncelikle şunu diyebilirim ki hücumda ne yaptığımızı bilmiyoruz. Belli bir oyun düzenimiz yok. Bundan dolayı da sist ile sayı bulamıyoruz. Fenerbahçe Ülker 5 Caja Laboral 14 asist ile tamamladı maçı. Hücumlarda sadece oyuncularımızın bireysel yeteneklerine bakıyoruz. Bakıyoruz ama dün olduğu gibi Emir'in oyuna olan sıfır katkısının yanı sıra Bogdanovic'inde hiç sayı bulamamsından dolayı hücumda istediğimiz sayıları bulamadık. Maçın en skorer adamı (Fenerbahçe Ülker adına) gene kaptanımız Ömer Onan (16 sayı) oldu. 33 yaşındaki kaptanımız için ne desek az. Bu takımın kısa savunmasındaki en önemli ismi. Hücumda ise inanılmaz işler yapıyor. Tamam, belki abartılacak işler değil ama bu kadar genç oyuncunun yanında içeri penetreleri, vücut hareketleri bence diğer skorer oyuncuların bundan biraz da utanmaları lazım. Kaptana dün Ukic ve Gist'in dışında hücumda pek katkıda bulunan olmadı. Ki Bogan Bogdanovic için Euroleague deki en önemli hücum silahımız olacağını söylememize rağmen bizi ilk maçta hayal kırklığına uğrattı.
Her çeyrekte Caja Laboral'ın faul haklarını erken doldurmasına rağmen pota altını hiçbir şekilde zorlamadık. Koç neden böyle bir oyun çizmez anlaşılması mümkün değil. Rakibinin faul hakkı dolmuş, içeri penetre et ya sayı olur ya da en kötü faul kazanırsın. Ama biz bunu yapmak yerine dışarıdan şutlar kullanarak hücumda etkili olamadık.

Savunmamız ise evlere şenlik açıkçası. Dün maçta gördüklerimi inşallah bir daha Allah görmeyi nasip etmez. Caja Laboral bile bu kadar kolay sayılar bulabileceğini düşünmemiştir herhalde. Öyle bir savunmamız varki 34 yaşındaki Prigioni maçı 5 sayı 7 asist ve 6 top çalmayla galibiyetin altına imzasını attı. Oğuz'un yavaş kalmasını iyi değerlendiren Prigioni arkadaşlarını  beslemesi de pas geçilemez. Teletovic ise hem pota altından yaptığı kolay sayılar hem de attığı 3'lüklerle maçın en skorer ismi oldu. (23 sayı).
Yukarda hücum adına dediklerimi bizim yapmamız gerekirken Caja Laboral yaptı. İkili oyunlarla savunmamızı yıprattılar. Gerek pota altına top indirmeleri, gerekse içeri penetreleriyle ya sayı buldular ya da faul yaptırdılar. Topu devamlı pota altına indirmeleri sayesinde zaten önce Oğuz sonra da Gist kısa sürede 3 faule ulaştılar. Geçen sene Fenerbahçe'nin en büyük silahı olan savunmadan adeta eser yok. Gene Galatasaray maçında olduğu gibi bu seferde Vidmar'ın sert savunmasına ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda Koç Neven Spahija onu gene kenarda oturmayı tercih etti. 3. çeyrek 5:25den sonra Vidmar'ı oyuna almadı. Bu çocuk neden kenarda oturuyor anlamış değilim. Sert savunmasının yanı sıra hücumda sayı bulması, blok yapması ile Oğuz'dan çok daha iyi bir oyun sergiliyor. Kısacası rakibi durduruyor, sayı üretiyor ayrıca faul problemi de yokken oyuna alınmamasının sebebi nedir? Pota altı savunmamız kötü iken, kısa savunmamız bir nebze olsa da daha iyi gözüküyorYukarıda kaptanımız Ömer Onan'dan söz etmiştik. Kısa savunmasının bir diğer ismi ise yeni transferimiz Thabo Sefolosha idi. Takıma yeni katılmasına rağmen hem alan savunmasında hem de adam adama savunmada gösterdiği agresif savunma direnciyle gayet iyiydi. Ayrıca hücumda boş kaldığında kestiği ceza sayıları ile takımımıza katkıda bulundu. Yeni transferimiz Thabo Sefolosha takımımıza nazaran daha hazır görüldü.

Moralleri bozmamak lazım diyeceğim ama benim moralim çok bozuk. Şu sıkıntılı dönemde böylesine önemli bir galibiyete çok ihtiyacımız vardı ama olmadı. Sorunlar var eksikler var ama bunlara alınan önlemler yok. Bundan sonraki ikinci maçımızı Pire'de Olympiakos'a karşı oynayacağız. İşimiz çok zor olacak. İnşallah hafta içinde bir mucize olurda bu takım geçen seneki güzel oyunuyla deplasmanda yendiğimiz Olympiakos'u tekrardan yeneriz.

Not:Maç sırasındaki anonsta 6000 biletli seyirci olduğu söylenmesine rağmen Euroleague ana sayfasında bu sayıyı 3500 olarak görüyoruz. Teşekkürler herkese...Anlayana....


Püzant YÜCECAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...