"Allah belanı vermesin İstanbul trafiği" cümlesini kaç kere söyledim hatırlamıyorum dünkü Fenerbahçe Ülker - Trabzonspor maçı öncesi. İş yerinden saat dört gibi çıkabildim. Bakırköy’e geliş, üst baş değiştirme derken maça ancak 2.periyotun başında yetişebildim. Neyse yağmurlu havada, böylesine feci İstanbul tarafiğinde buna da şükür diyip oturduk ve maçımızı izlemeye başladık.
Öncelikle Abdi İpekçi Arena'da çok güzel bir ortam vardı. Taraftar için belki de bu maçın önemi diğerlerinden biraz daha farklıydı, malum olaylardan dolayı. Taraftar maçın başından sonuna kadar desteğini eksik etmedi. Taraftar konusuna sonra gene değineceğiz ama öncelikle bakalım dün takımımız neler yapmış.
Geçen sezonun şampiyonu Fenerbahçe Ülker basketbol takımımız, dün iki yarıdaki iki farklı oyun oynamasına rağmen maçın başından sonuna kadar üstün bir oyun sergileyip Trabzonspor karşısında 88-63 galip gelmesini bildi. Zaten farklı bir skor olsaydı çok büyük sürpriz olurdu. Sonuçta Trabzonspor'un basketboldaki durumu belli. Sezon sonunda kapatılma tehlikesi geçiren ve çok geç transfer piyasasına giren Trabzonspor'un Fenerbahçe Ülker'e rakip olması söz konusu bile değildi.
Yukarda dediğim gibi maça ancak 2.periyodun başında yetişebildim. 2.periyotta dikkatimi çeken tek şey, bir ara fark 7 sayıyken takımımızın gene tıkanmasıydı. Galatasaray ile oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupasında olduğu gibi. Aynen fark 7 sayıydı ve oyuncularımız gene gereksiz bir 3'lük yarısına girdi. Neyse ki rakip de zayıf olduğundan dolayı onlar da sayı bulmakta zorlandı. Eğer daha üst seviye bir takım ile karşılaşsaydık ne olurdu bilemiyorum. Ukic'in 2.periyodun son saniyelerinde attığı 3'lük ile takımımız ilk yarıyı 44-34'le kapattı.
3. periyot başladığında ise parkede ilk iki periyottan farklı bir Fenerbahçe Ülker izledik. Takımımızın hücum yönünde hiçbir sıkıntısı yok. Geçen seneye nazaran daha hücum ağırlıklı bir takım olduk. Sayı atmaktan tıkandığımız zamanlarda biri devreye girip sazı eline alıyor. 3. periyotta ilk iki periyottan farklı olarak savunmamızı adeta Euroleague seviyesine çektik. Bunun da meyvesini 24-5 lik bir skorla aldık ve maç da 3.periyotta aslında bitti. Kaya Peker ve Curtis Jerrells'ın Trabzonspor'a ön alanda yaptığı baskılı savunmadan dolayı bir ara takımımız adeta tek pota oynadı maçı. Galatasaray maçının belki de kötü isimlerinden olan bu ikili, bu maçta yaptıkları savunmayla tebriki hak ettiler. Ayrıca Kaya'nın top çalmaları da farkın açılmasındaki en önemli etkenlerden biriydi. Çoğu zaman hakkında olumsuz konuştuğum Kaya Peker bu çeyrekte beni utandırdı. İnşallah hep böyle utandırmaya devam eder. Yalnız şu da bir gerçek; takımımızın bu yaptığı savunmayı maçın geneline yayması lazım. Şu an en önemli eksiklerimizden biride bu. Eğer bunu başarabilirsek Euroleague'de daha çok söz sahibi olabiliriz.
3. periyotta taraftardan söz etmezsek olmaz tabi ki. Taraftarımız bu periyotta adeta takımıyla bütünleşti. Hele takımımızın 61. sayısından sonra yaşananlar görülmeye değerdi. O andan sonra taraftar neredeyse 3 Temmuz'dan beri yaşanan olaylarının acısını çıkarır bir şekilde deşarj oldu. Ben iş yerinden geleceğim için biletimi saha içinden almıştım ama şunu söyleyebilirim ki "sosyete" denilen saha içi bile artık 3.periyotta ayaktaydı ve periyot boyunca kimse susmadı. Bir ara maçı mı izliyim tribünlerimi izleyeyim adeta şaşırdım. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; taraftar sadece tezahüratını yaparak takımına destek oldu hiçbir taşkınlık çıkarmadan. Bunu neden yazdın derseniz sebebini yazının sonunda anlatacağım.
4. periyot hakkında ise fazla bir şey diyemeyeceğim. Bu periyotta bir ara fark 36 sayıya çıktıktan sonra takımımız dinlenme moduna geçti. Bu çeyrekte gördüğüm başka bir şey ise koç Spahija ile ilgili. Koç son 3 dakikada oyuna Erbil ve Berkay'ı aldı. Bana kalsa fark bu kadar açılmışken onları son 3 dakikaya saklamaz daha önceden oyuna alırdım. Tabi bu koçun vereceği bir karar ama onlar bizim geleceğimiz ve taraftar bu iki genç çocuğu çok seviyor.
Trabzonspor’u farklı geçen Fenerbahçemizin daha zamana ihtiyacı var. Geçen seneki o müthiş savunma üçlümüzden Terrane Kinsey Efes'e gitti maalesef. Marko Tomas ise Eurobasketten sakat döndü. O üçlüden şu an sahadan olan bir tek Ömer Onan var. Marko Tomas'ın yerine geçen sezon Oklahoma City Thunder forması giyen ve NBA'in en iyi savunma beşi içinde olan Thabo Sefolosha ile anlaştık. Umarım biran önce takıma uyum sağlar. Curtis Jerrels'da takıma alıştığı zaman geçen seneki o savunmamıza yeniden kavuşacağımıza inanıyorum. Takımdaki bir başka sorun ise kazanılan sayılarda sadece bireysel çabaların olması. Asist ile gelen sayı yüzdemiz düşük kalıyor. Umarım Spahija bunun farkındadır. Tabi bunda Ukic'in sakatlıktan yeni dönmüş olmasından dolayı performansındaki düşüklüğünde etkisi var. Taraftarın biraz sabırlı olması lazım bu dönemde. Taşlar yavaş yavaş yerine oturacak. Biraz sancılı geçecek bu dönemde umarım Euroleague'i en az zararla atlatırız.
Yukarıda taraftar ile ilgili bir şeyi yazının sonunda yazacağımı söylemiştim. Gözlerimle şahit olduğum bir olaydır. Fenerbahçe Ülker benchinin tam arkasında oturmamdan dolayı neler konuşuluyor rahatlıkla duyabiliyordum. Taraftarımızın coştuğu 3. periyotta takımımızın 1. Yardımcı Antrenörü Ertuğrul Erdoğan yanından geçen bir görevliye "Susturun şunları gene rezalet çıkacak" dedi. Bunun üzerine kaptanımız Ömer Onan tepkisini "Beşiktaş maçında anamıza küfür ettiler kimsenin sesi çıkmadı" şeklinde gösterdi.
Öncelikle Ertuğrul Erdoğan'a yakıştıramadım bu büyük taraftarımız için "ŞUNLAR" tabirini kullanmasını. "ŞUNLAR" dediğiniz Ertuğrul Bey; bu takım için o yağmurlu havada işinden ailesinden feragat ederek oraya gelip nefeslerinin son noktasına kadar bağırıp tezahürat ederek takımına sizden daha çok sahip çıkan "BÜYÜK FENERBAHÇE" taraftarıdır. İkinci olarak kaptana sonsuz teşekkürler verdiği bu cevap ve gösterdiği tepki için. Zaten taraftar da ona olan sevgisini maç sonunda fazlasıyla gösterdi. Takımı tribüne çağıran taraftar ardından kaptanımız Ömer Onan'ı çağırdı ve kendisi de bizi kırmayarak tribüne kadar gelerek formasındaki armayı öptü. Belki televizyonda gösterilmemiştir bu...
Püzant YÜCECAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder