22 Aralık 2012 Cumartesi

Efsaneler ölmez LEFTER…



Twitter'da 140 karakter sınırından dolayı bölük pörçük olmasın diye buraya yazıp paylaşmak istedim... 
Cumartesi sabah 10 gibi uyandım ve akşam sekizde iş başı yaptım. 12 saatlik çalışmanın ardından sabah 7:30 gibi üzerimi değiştirdim. Formamı giyip servis katına indim ve Kadıköy servisinin hareket etmesini bekledim. 8:20 gibi hareket eden servis Pazar günü yolların boş olmasından dolayı 9 gibi stadın önünde indirdi beni. Karnımız aç, bir şeyler yememiz lazım hemen gittim stadın karşısındaki büfeye (Migros’un oradaki) 2 tost+1 çayı polislerle dolu bir ortamda bitirdikten hemen sonra kalktım büfeden ayrıldım. Tam stadın karşısında yaktım sigaramı derin bir nefes çektim içime ve etrafı izlemeye başladım. Yavaş yavaş insanlar stada gelmeye başlıyordu. Stattan ise sanırım mikrofonu test ettikleri için sesler geliyordu. Bir iki arkadaş ve tanıdığı aradım acaba gelmişler midir diye şansımı deneyeyim dedim ama o saatte kim gelir:) Neyse zaman yavaş yavaş ilerlerken stadın çevresi iyice dolmaya başladı. Yaklaşık saat 10 gibi falandı yanlış hatırlamıyorsam müzenin oradaki girişe doğru yol aldım. Hafiften oralarda sıra olmaya başlamıştı ve biz de o hüzün kuyruğuna katıldık. Tanı tanıma o an hiçbir şey fark etmiyor. Yaşlısı, küçüğü büyüğü herkes birbiriyle sohbet ediyordu. Bir ara şu an ismini hatırlamadığım bir kanal insanlarla röportaj yapmaya başladı. O ana kadar birşey yokken uzaktan birden kortej göründü ve o an işte o cenaze arabasının içinde O'nu görünce gerçek yüzünüze dan diye vuruyor. Yanımızdan geçti O'nu o tabutun içinde gördüğüm an... İşte o an içten içe ağlamaya başlıyor insan. Neyse o anı atlattıktan sonra kapıların da açılması ile insanlar yavaş yavaş içeriye girmeye başladı. İçeri girdik, gene mabedeydik ama bu sefer içimizde ne sevinç ne de neşe vardı. Bu sefer çok farklıydı. Bu sefer içimizde hüzün, kalbimizde kocaman bir acı vardı. Nasıl olmasın ki... Lefter ya Lefter... Bazı insanlar vardı sanki hiç ölmeyecekmiş gibi gelir o insanlar ama işte o acı gerçekle tekrardan karşı karşıya kalmıştık. Lefter'i kaybetmiştik daha ne olsun ki. Atahan Abim vardır onu aradım neredesiniz diye ve yanlarına çıktım. Stada durdum şöyle bir baktım. O dev formayı görünce zaten kocaman bir helal olsun patlattım. Neyse yavaş yavaş stat dolmuştu (keşke 50.000 kişi olsaydı) ve artık törenin başlamasına çok az kalmıştı. Birden tribünler başladı "Tribünler söyledi binlerce kere ver Lefter'e yaz deftere" hem söylüyor hem de artık içimize akıttığımız gözyaşlarımız dışarı çıkmaya başlıyordu. Lefter, takımın omuzlarında gelip o çimlere son kez çıktığı an ise gözyaşları sel oldu adeta. Abartmıyorum cidden hüngür hüngür ağladım ki ben normalde istesem bile ağlayamayan bir insanım ama o gün. Belki de senelerin gözyaşını o ana saklamıştım. Lefter'i, Ordinaryüsü o şeklide görmek. İnsan dayanamıyor be usta. Hiç kimsenin değil de torunu Özlem konuşurken çok fena oldum. Yanımdakiler gözyaşımı görmesin diye kafamı hafiften sağa çeviriyor çaktırmadan gözyaşlarımı siliyordum. Tören bitmiş, gözler kıpkırmızı olmuş bir şekilde çıktık stattan. Yanlış hatırlamıyorsam saat 13:00-13:30 civarıydı. İçimde çok fena uhde oldu ama akşam 8 de tekrardan işe gideceğimden dolayı adaya gidemedim. Hüznümüz ve kederimiz ile stattan Kadıköy İDO iskelesine doğru yavaş yavaş yürüdüm tek başıma. Neyse ki bir 15 dakikalık uyuyarak geçen bekleme sonunda deniz otobüsüne bindik ve eve geldik. Eve gelip yatıp uyumam saat 14:30'u bulmuştu neredeyse ve akşamüstü 7 gibi uyandım tekrardan işe gitmek için. Benim için cidden çok yorucu bir gün olmuştu ama eğer o gün oraya gitmeseydim bugün çok ama çok pişman olurdum.

Aslında bu kadar uzun yazmayacaktım kısa 1 paragraflık bir şey yazacaktım ama konu Lefter olunca işte...
Neyse tekrardan hep beraber en güçlü sesimizle;

Tribünler söyledi binlerce kere
Ver Lefter’e yazsın deftere
Bitti kalem doldu defter
Efsaneler ölmez LEFTER…

Milli Takım ve Fenerbahçe'nin kaptanı Lefter şerefine üç defa,
'Sağol, Sağol, Sağol'…"
Herşey için çok ama çok teşekkürler
"Ordinaryüs"
Seni asla unutmayacağız...Doğum günün kutlu olsun...





Püzant YÜCECAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...