29 Ekim 2012 Pazartesi

İlk Sınav, İlk Mağlubiyet...Fenerbahçe Ülker - Real Madrid:75-83


Fenerbahçe Ülker, Turkish Airlines Euroleague üçüncü haftasında İspanyol ekip Real Madrid ile karşılaştı. Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da oynanan maçı takımımız 75-83 kaybederken, bu sonuç  ile gruptaki ilk mağlubiyetini de almış bulundu.

Olmuyor bu koçla olmuyor maalesef Pianigiani bu takım......yok tabi ki böyle bir şey:) Koç ve takımı için sezon daha başlamadan da demiştik hala diyoruz bu takım ileriki aylarda çok çok daha iyi olacak fakat kilit kelime "Sabır" biraz sabır dostlar güzel günler gelecek merak etmeyelim. En azından ben inanıyorum.

Neyse biz maça geri dönelim. Hafta için oynadığımız Real Madrid maçı belki de Fenerbahçe Ülker  için bu sezonki ilk ciddi sınavı idi. Maalesef bu sınavı geçemedik. Maçı açıkçası kaybettiğimize çok üzüldüm çünkü argo tabirle pisipisine kaybettik maçı. Tamam, Rudy Fernandez ve Jaycee Carrol'un hayvani performanslarından bahsetmez isek maçı kazanmamamız için hiçbir sebep yoktu. Biraz savunma ribaundu alsak, savunma direncini yükselttiğimiz süreleri biraz daha genele yaysaydık bu maç bizim olabilirdi ama olmadı. (Ben mi biraz hayalperestim yoksa:))

Maçı kaybetmemizin en büyük iki sebebine gelecek olursak öncelikli verdiğimiz hücum ribauntları olmak üzere, yediğimiz fast breakler ise bunun cabası oldu. Euroleague'de oynadığımız üç maç toplam 18 hücum ribaundu alırken, Real Madrid'in sadece bu maçta 14 hücum ribauntı alması da ayrı ilginç bir istatistik. (BC Khimki:10, Union Olimpija:16, Real Madrid:14=40 Hücum Ribaundu) Real Madrid maç boyunca toplam 34 ribaunt alırken bunların 14'ünün hücum ribaundu olduğunu görüyoruz. 14 hücum ribaundunun sadece yarısını yani 7 hücum ribaundu vemiş olsak bu da 14 sayıya tekabül eder ki maçın sonucu bir anda 75-69'a dönerdi. Savunmada yaşadığımız en büyük zaafın şu an uzun savunması olduğu zaten aşikâr. Uzunlarımız tam olarak hazır olmasa da bu kadar hücum ribaundu vermek bize hiç yakışmadı. Tabi bu ribauntları alamayınca, takım hocanın oynatmak istediği savunma+hızlı hücum oyununu da oynayamıyor. Maalesef bu maçta uzun savunmamızdaki problemlerin yanında kısa savunmamızın da pekiyi olduğunu söyleyemeyiz. Gene Fernandez ve Carrol'un insan dışı 3'lüklerini saymaz isek rakibin kısa oyuncuları çok kolay pota altına hücum etmenin yanı sıra çok da rahat gene pota altına asistler yaptı. Çok kolay sayılar yedik çoookk... Kaynak: İstatistik kâğıdı: Real Madrid 21 asist. Bir de son nokta 18 top kaybı:(

Rakip analizinde yazmıştık Real Madrid tempoyu seven ve aklında devamlı hücumu düşünen ve hızlı hücumlara kalkan bir takım diye ama maalesef bu hızlı hücumları durdurmakta da başarılı olamadık

Maç ile ilgili olumlu diyebileceğim 2 şey var. Bunlardan biri David Andersen. Takıma geç katılmasının dezavantajını sonuna kadar yaşayan Andersen'in geldiği günden beri belki de en iyi performansını izledik. Maçı 13 sayı ile tamamlayan Andersen yavaş yavaş takıma ısınmaya başlıyor. Bunu deyip tahtalara vuralım ama çok da acele etmeden devam edelim.

Takımın diğer iyi bir özelliği ise gösterdiği direnç, maçı hiç bırakmaması ve sürekli maçın içinde kalması. Takım karakteri açısından çok önemli bir noktadır bu benim için. Belki tamamen tahmine dayalı, bu takım eğer geçen sene 15 sayı fark yemiş olsaydı o maç 20'ye bağlanırdı. Bu maçta da gördüğümüz gibi Fenerbahçe maçı hiçbir zaman bırakmıyor. Fark maç içinde yanlış hatırlamıyorsam 3-4 kez açıldı. Hatta bir aralar 15 sayıya çıkmasına rağmen takım asla pes etmeyerek maçı bırakmadı ama olmadı. Olmamasının en önemli sebeplerinden biri de o kırılma anlarını oynayamamış olmamız. Bizim oynamamamızın yanında rakibin farkı her kapadığımız anda çıkıp arka arkaya 3'lük atmaları oldu. Bu hem farkın kapanmasına hem de Fenerbahçe'nin direncini kırmasında etken oldu haliyle. Çıkan sonuç: Bu sene özellikle de Euroleague arenasında hiçbir takım için Fenerbahçe'yi  yenmek kolay olmayacak ve hiçbir takım "Ben artık aldım bu maçı" diyemeyecek. 

Oyuncu bazında maça bakacak olursak öncelikle Bo McCalebb konusuna değinmek istiyorum. Union Olimpija deplasmanında yaşadığı talihsiz sakatlıktan dolayı bu maçta ondan istediğimiz verimi maalesef tam anlamıyla alamadık. Sakatlığından dolayı pota altına yaptığı korkusuzca penetreleri bu maçta pek fazla göremedik. Haliyle yaşadığı çekinceden dolayı takımına pek de katkı sağlayamasa da   gene de 29 dakika parkede kalan Bo bu süre zarfında 12 sayı + 4 ribaunt + 1 asistlik katkı verdi takımına. Aldığı 4 ribaunt ile takımının en fazla ribaunt alan ismi olan Bo?? Ne diyorum ben ya.. Yok yok tekrar baktım evet istatistik doğru. Neyse umarım en kısa sürede atlatır sakatlığını çünkü bu takımın ona çok ihtiyacı var. Burada başka bir oyuncumuz Barış Ermiş'e pası atalım. Bence bu maçta en azından Olimpija deplasmanının son çeyreğinde oynadığı oyun ile az da olsa süreyi hak etmesine rağmen koç onu bu maçta hiç düşünmedi maalesef. Bir asist de İlkan'a yapalım arada. Ben bu maçta gerek hırsı gerekse parkede olduğu süre içerisinde oynadığı oyun ile bence biraz daha fazla süreyi hak etti gibi.

Kaptan Ömer Onan attığı 14 sayı ile takımının en çok sayı atan ismi olurken onu 13 sayı ile David Andersen ve 12'şer sayı ile Bo McCalebb - Emir Preldzic ikilisi takip etmiş. Takımımızda en çok ribaunt alan ismi 4 ribaunt ile Bo McCalebb olurken onu 3 ribaunt ile Romain Sato takip etmiş. Çok ilginç istatistikler.(Uzunların aldığı ribaunt rakamlarına kıyasla) Takımımızda en çok asist yapan isim ise yapılan toplam 16 asistten 6'sına imza atan Emir Preldzic olmuş. 

Neyse bu maç böyle bitti. Sağlık olsun demekten başka bir şey diyemiyoruz biz taraftar olarak. Şimdi önümüzde bir Panathinaikos maçı var. 1 Kasım saat 20:00'de oynanacak maçta umarım salon gene tıklım tıklım olur. İki takım da geçen seneye göre çok farklı durumdalar. Bu maçı alıp yolumuza daha iyi bir şekilde devam edelim...



Püzant YÜCECAN



Fenerbahçe Ülker - Real Madrid: 75-83

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...