Siz bakmayın başlıkta siyah beyaz dediğime, aslında Beşiktaş şu an bırakın Türkiye'nin, Avrupa'nın hatta Amerikanın basketbol dünyasının en renkli takımı.
Bu renklenme aslına bakarsanız geçen sene Allen Iverson transferiyle başlamıştı. NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri Türkiye'de bir takımda oynuyor. Heralde bunu birkaç sene önce basketbol ile az da olsa ilgilenen birine deseniz size vereceği cevap "Hadi len" tarzında olurdu.
Bu sene ise Beşiktaş gözünü daha yükseklere dikti. Hepimizin de bildiği gibi şu an NBA lokavtda. Açıkcası gördüğüm kadarıyla da bu lokavttan en çok yararlanmak isteyen takım da Beşiktaş olsa gerek.
İlk adım olarak New Jersey Nets takımından point guard pozisyonunda oynayan Deron Williams'ı kadrosuna katmak isteyen siyah beyazlı ekip FIBA'nında bu oyuncuya onay vermesiyle bu transferde başarıya ulaştı. Bu Beşiktaşlı taraftarların yanısıra ülkemizdeki basketbol severler için de tabi ki güzel bir haber. Bir NBA starını canlı canlı izleme fırsatı bulacağız.
Daha sonrasında hiçbirimizin aklının bile belki ucundan geçmeyecek bir isim geldi Beşiktaş'ın gündemine. Basketbolun belki de şu an dünyada faal olarak oynayan en büyük ismi "Kobe Bryant".
Heralde kimsenin hayaline bile giremeyecek birşey:)
Haftalardır Beşiktaş şu gün görüşecek bugün görüşecek derken en sonunda bu hafta Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ve Basketbol Şube Sorumlusu Şeref Yalçın Kobe transferi için Los Angeles'a uçtular. Kobe'nin menejeri Rob Pelinka ve kendisiyle yapılan ilk görüşmenin ardından Yıldırım Demirören yaptığı açıklamada görüşmelerin olumlu yönde olduğunu açıkladı. Bu hafta içinde taraflar bir kez daha görüştüler. Gelen haberlere göre THY’nin desteği olmadan Yıldırım Demirören’in finanse ettiği bu transferde Kobe'ye önerilen rakamın 500-600bin dolar, Kobe'nin istediği rakamın ise 1 milyon dolar civarında olduğu söyleniyor. En son gelen haberlere göre ise Kobe'nin ailesiyle görüşüp son kararı vereceği yönünde oldu. Bu arada tabi böyle büyük oyuncuların transferinde sadece oyuncuyu ikna etmekle kalmıyorsunuz, bunların sponsorlarını da ikna etmeniz lazım ki şahsi fikrim Kobe eğer Türkiye'ye gelmesse bunun en büyük sebebi Nike olacaktır. Nike Kobe'nin en büyük sponsorlarından biri ve Nike’ın pazarını genişletmek amacıyla Kobe'yi Çin’e götürmeye çalıştığını biliyoruz. Neyse ki Çin "NBA oyuncularıyla lokavta kadar değil sezonluk sözleşme yapılabilir" maddesini çıkarmaya çalışması biraz da olsa Beşiktaşın elini rahatlatıyor. Dün Beşiktaş basketbolu ile ilgili duyduğum en son haber ise NBA'de oynayan milli basketcimiz Ömer Aşık ile ilgiliydi.
Kobe'nin gelmesi tabi ki yukarda da dediğim gibi bırakın Türk basketbolu için, dünya basketbolu için bile heralde senenin en büyük haberi olur. Beşiktaş basketbol dünyasında inanılmaz bir reklam yapmış olur ki; sadece görüşme masasına oturması bile Amerikan spor basınında önemli bir yer kaplamakta.
Herşey hoş güzel. Açıkcası ben bir Fenerbahçeli olarak eğer alabilirsem kombine bile almayı düşünürüm Kobe transferi gerçekleştiği takdirde ki benim gibi düşünen açıkcası çok arkadaşım var.
Ama işin bir de diğer yanı var tabi. Kobe'yi de geldi varsayalım bildiğimiz gibi bu adamların sözleşmesinde lokavt opsiyonu olacak. Yani lokavt bittiği takdirde "Hadi bakalım benden bu kadar; rakı, kebap, Türkiye çok güzeldi" diyip NBA'in yolunu tutacaklar gerisin geri.
Yani şöyle düşünelim; Beşiktaş Eurocup'ta çeyrek finale çıkmış ve aynı dönemde lokavt bitmiş ve senin takımının iki en önemli oyuncusu takımda değil.
Beşiktaş'a bakacak olursak tabi ki Avrupa'nın maddi açıdan en büyük klübü değil. Ama neden Beşiktaş'tan maddi açıdan daha büyük Avrupa takımları NBA starlarını transfer etmeyi düşünmüyor?
Sebebini hepimiz de biliyoruz. Avrupa'nın bu büyük kulüpleri hem kendi liglerinde hem de Euroleague'de en tepeye oynayan takımlar ve hiçbirinin sezonun ortasında takımını bırakıp gidecek bir oyuncuyla oynama lüksü yok. Bana göre her zaman NBA'den daha sert ve çekişmeli
olan Euroleague'de bu tehlikeyi göze alan bir takım bence olayı en başından kaybetmiştir.
Peki Beşiktaş neden geleceğe yönelik bir takım kurma düşüncesine girmek yerine böyle NBA starlarını takımına getirip sadece halkla ilişkiler açısından başarılı olmaya çalışıyor.
Şu an Beşiktaş'a gelen ve gelmesi yönünde ismi geçen oyunculara bakın, bir de TBL şampiyonluğu için ismi geçen takımlara bakın. Bu takımların arasında Beşiktaşlı dostlarım kızmasın ama malesef Beşiktaş yok bu sene. Herkes bu işin NBA'den gelecek sezonun ortasında her an gidebilecek oyuncularla olmayacağını biliyor. Takıma katkı sağlarlar mı kesinlikle. Ama Beşiktaş basketbol takımının geleceği adına pek de olumlu şeyler söylemek doğru olmaz.
İşin daha kötü yanı Beşiktaş bu NBA oyuncularıyla ilgilenirken bir yandan da anlaştığı oyuncuları elinden kaçırıyor ki, bunun en iyi örneği Pınar Karşıyaka'dan ayrılıp Beşiktaş ile anlaşan Andre Smith ile yaşandı. Hem TBL'yi tanıması hem de Beşiktaş'a faydalı olabilecek olması bakımından bu transferin takım adına gerçekleşmemesi kötü oldu.
Bana göre ne Deron ne Kobe, geleceğin Beşiktaş'ı açısından takımın yaptığı en iyi transferlerden biri Benjamin Eze'dir. Eze'nin yanında D. Hawkins transferi için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ferhat Yeşiltaş arkadaşımdan aldığım bilgiye göre ise bu iki transferde anlaşma sağlandı, sözleşmelerine onay verilmiş durumda sadece iş imzalara kalmış ki umarım AndRe Smith gibi olmaz bu transferlerin sonu da.
Ne kadar Fenerbahçeli olsam da ilginçtir herhalde basketbolu sevdiğimden dolayı Galatasaray olsun Beşiktaş olsun futbolun aksine bu takımlarımızın Avrupa'daki tüm maçlarını elimden geldiğince takip etmeye çalışır ve de başarıları için desteklerim. Bir basketbol sever olarak Galatasaray'ın bu seneki başarısı bence Beşiktaş'a örnek olmalıdır.
Beşiktaş'ın hem TBL'de hem de Eurocupta başarılı bir sezon geçirmesi dileğiyle...
Not:Eğer olurda NBA'deki lokavt sezon sonuna kadar uzarsa ve bu arada Kobe transferi de gerçekleşmiş olursa işte o zaman Beşiktaş için düşeş olur ki umutlarımız o yönde...
Püzant YÜCECAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder