THY Euroleague normal sezon 7. haftasında deplasmanda
Barcelona ile karşılaşan Fenerbahçe Ülker maçı 94-81 kaybederek bu sezon
Euroleague'de ilk yenilgisini almış oldu. Bu sene işlerden dolayı bir türlü maç
sonu yazısı yazamamıştık bu maça kısmetmiş.
Öncelikle maçı ikiye ayırıp ilk çeyrek ve maçın geri kalanı
olarak değerlendirmekte bence fayda var. Bu maçın özelinde 40 dakikada iki ayrı
Fenerbahçe Ülker izledik dersek herhalde yanlış bir şey demiş olmayız.
Maçın ilk dört dakikası 9-7 Barcelona üstünlüğü ile
geçilirken Vidmar'ın attığı 7. sayımızın ardından takım adeta sahadan silindi
ve maç birden bire 19-7'ye geldi. İlk çeyrekte tüm tempo açıkçası Barcelona'nı
elindeydi. Takım adeta bir akıl tutulması yaşadı diyebiliriz bu çeyrekte. Çok
fazla top kaybı yapmamızın yanı sıra daha önceki maçlardan farklı olarak
hücumda çok aceleci davrandık. Daha önceki maçlara baktığımızda hücumda en
uygun adamı bulana kadar top çeviren takım bu maçın özellikle ilk çeyreğinde
hiç alışık olmadığı üzere hep ilk tercihlerde topu kullanmaya çalıştı ve bunun
cezasını da rakibe hızlı hücum yapma şansı vererek çekti. Rakibe hızlı hücum
yapma şansı verip geriye koşamayınca da ilk çeyrek adeta bir kâbus gibi geçti
ve toplamda 35 sayı yiyip sadece 15 sayı atabildiğimiz zor bir ilk çeyrek
yaşadık. Bu çeyrekte özellikle boyalı alanda rakibe verdiğimiz boş
pozisyonların yanı sıra verdiğimiz ribauntlara bir de hücumda Emir'in kötü
tercihleri eklenince fark kaçınılmaz oldu.
Herkse takımın bu duruma bir tepki vermesini, reaksiyon
göstermesini beklerken ikinci çeyreğe de açıkçası pek de iyi başladığımız
söyleyemeyiz. Rakip ilk çeyrekte kaldığı yerden devam ederken takım üstündeki
ölü toprağını bir türlü atamadı. Ta ki skor 52-28'e gelene kadar. İkinci
çeyreğin bitimine 3 dakika kala Barcelona farkı 24 sayıya kadar getirmiş, Fenerbahçe buna karşı hiçbir şey yapamamıştı. Bu devrede Bo McCalebb sazı eline
aldı ve takıma "Beyler ne yapıyoruz?? Biz bu takım değiliz" dermişçesine
takımın üzerindeki ölü toprağını aldı adeta. Bitime 3 dakika kala 12-0'lık bir
seri yakalayan Fenerbahçe ilk yarıda farkı 12 sayıya kadar düşürüp devreyi
52-40 kapatmayı başardı. Fenerbahçe Ülker bu çeyrekte 25 sayı atarken bunların
15'i Bo McCalebb'den geldi. Burada Emir'in de hakkını vermek lazım. Çok kötü
bir ilk çeyrek geçiren Emir 2. çeyrekte eli sıcak olan Bo ile oynaması farkı
azaltan en önemli faktörlerden biri idi. İlk yarının bitimine 3 dakika kala
takım hücumda istediği tempoyu yakalayıp hücumdaki tercihleri düzeltince bu
savunmaya da yansıdı. Savunmada ayağa kalkmamız ile birlikte Barcelona'ya 5 top
kaybı yaptırarak son 3 dakikada sayı şansı vermedik.
Fenerbahçe Ülker 3. çeyreğe de iyi başladı. Biz savunmadaki
sertliği arttırıp rakibi de hücumda telaşlandırmaya başlayınca fark bir anda
eriyip gitti. 3. çeyreğin bitimine 5 dakika kala farkı beş sayıya kadar indirip
skoru 59-55'e kadar getirmeyi başardık. Çeyreğin son 2 dakikasında ise farkı
gene çift hanelere çıkarmayı bildi Barcelona. Son çeyreği Barcelona ile kafa
kafaya oynasak da (20-19) maçı zaten ilk çeyrekte yediğimiz 20 sayı fark ve 3.
çeyreğin son 2 dakikasında oynadığımız kötü oyundan dolayı kaybettik.
Maçı neden kaybettik bunu sadece başlıklar ile yazacak
olsak;
Savunma
1. İlk çeyrekte rakibe tanınan hızlı hücum sayıları
2. Rakibe verilen hücum ribauntları
Hücum
1. Zoric ve Kleiza'nın maç boyunca 0 sayı ile oynaması
2. Bojan'dan yeteri kadar faydalanamamak
3. Serbest atışlardaki düşük yüzdemiz
Barcelona ile deplasmanda karşılaşıyorsunuz bu maçı
kaybetmeniz çok da anormal bir şey değil. Burada benim için önemli olan takımın
24 sayıdan farkı 4 sayılara kadar çekip maça ortak olması idi. Geçen sene
buralarda yediğimiz farklar hepimizin malumu. Geçen seneden bu seneye en büyük
fark da işte burada ortaya çıkıyor. Takım adeta parkeye yürek koydu. Biz buradayız
ve bu maçı size hediye etmeyeceğiz dedi ki dediğini de yapıp neredeyse bir
mucizeye imza atıp maçı kazanabilirdi ama olmadı maalesef. Takım Palau'dan
özellikle 2. çeyreğin sonları ve 3. çeyrekte oynadığı oyun ile galip
çıkabilirdi ama o ilk çeyrekteki fark her şeyi mahvetti. 24 sayılık farkı
eritmek özellikle 10 dakikalık bir süre içinde 4 sayıya kadar çekmek inanın
kolay bir şey değil. Farkı eritmek için sarf ettiğimiz çabadan dolayı takım çok
yoruldu ve maçın bitimine birkaç dakika kala ise yorgunluk su üstüne çıkınca
maçı 13 sayı ile kaybettik. Galiptir bu yolda mağlup cümlesi herhalde her şeyi
en iyi anlatan cümle olsa gerek. Şunu iddia edebilirim ki eğer bu maç bir
normal sezon maçı değil de bir TOP 8 eşleşmesi olsa idi biz rakibi çözmüş ve
Final - Four için en büyük aday olurduk.
Maçın iyileri ise attığı 22 sayı ve ortaya koyduğu yürek ile
Bo McCalebb, 20'şer sayı atan Emir ve Bjelica'yı sayabiliriz. Takımın en skorer
ismi olan Bojan'dan ise bu maçta pek faydalanamadık. İstatistiklere
baktığımızda 7 maçın beşinde 20 sayı ortalaması ile oynayan Bojan'ın bu maç
hariç 11 sayıda kaldığı bir maç daha var ki o da gene Barcelona ile oynanan
İstanbul'daki maç. Gecenin kötüleri arasında tabi ki Zoric'i saymazsak olmaz.
Zoric maç boyunca sayı bulamazken takımı adına 6 tane top kaybı yaptı. Aldığı
-14 verimlilik puan ile de bir rekora imza atmış oldu. Mental problemlerinin
olduğu açıkça belli. Oyundan çok çabuk düşüyor ve adeta o oyunda iken bir kişi
eksik oynuyoruz parkede. Hücumda çok zorlanıyor, savunmada ise çok çabuk
yeniliyor. Maç özelinde diğer kötü olan isim ise açıkçası benim bu maç çok şey
beklediğim Kleiza idi. Sebebine gelince. Bilemiyorum siz nasıl düşünüyorsunuz
ama bugüne kadar izlediğim Kleiza bana biraz maç seçiyor gibime geldi. 7 maç
sonunda 8,69 sayı ortalaması ile oynayan Kleiza'nın en çok sayı attığı maç ise
Barcelona ile İstanbul'da oynanan maçtı. Fakat bu maç olmadı. Koç da bunun
farkında olduğu için sadece ilk yarıda 13 dakika süre verdi kendisine. Ufak bir
parantez açalım burada Kleiza ile ilgili. Maçtan sonra Kleiza ile ilgili
twitterda gördüğüm şeyler açıkçası pek de doğru gelmedi bana. Formunu bulduğunda
Avrupa'da pek de kolay durdurulamayacak bir oyuncuya teneke bağlamak hiç de
doğru değil ki bunun canlı örneğini geçen sene Bojan ile yaşadık. Düşünün
Kleiza ve Zoric'den hiç sayı bulamadık bu maçta. İkisinden en az 5'er sayı
bulmuş olsaydık belki de bugün bir mucizeden bahsediyor olurduk. Maçı
kaybetmemizdeki en büyük etkenlerinden biri de serbest atışlarda kötü günümüzde
olmamızdı. Maç boyunca 17 serbest atıştan sadece 8 sayı bulabilmişiz. İlk 6
maçtaki serbest atış yüzdemiz %78.6/78.9/85/69.2/78.6/70 şeklinde iken
Barcelona maçındaki serbest atış yüzdemiz %47,1.
Neyse bu takım bize bu maçta şunu gösterdi ki takım olarak
doğru yoldayız. Eksiklerimiz yok mu var tabi ki ama hiç düzelmeyecek şeyler
değil. Bireysel hatalar yapıyoruz bunları koç eminim zaman içinde düzeltecek.
Enseyi karartmadan yolumuza devam etmek lazım. Ben mağlup olsa da takımı
kutluyorum. Çok önemli bir sınavdan başarılı çıktı diyebiliriz.
Püzant YÜCECAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder