19 Kasım 2013 Salı

Fenerbahçe Ülker Euroleague Normal Sezon İlk Yarı Değerlendirmesi (2013)


Turkish Airlines Euroleague'de geçen hafta oynanan beşinci maçların ardından normal sezonun ilk yarısını geride bırakmış bulunuyoruz. Bu 5 hafta sonunda takımımız Fenerbahçe Ülker neler yapmış, ilerisi için neler yapmalı gelin beraber bakalım.

2012-2013 THY Eurolegue normal sezonunda oynadığımız on maçta toplam beş galibiyet alan takımımız bu sezon koç Zeljko Obradoviç liderliğinde çıktığı beş maçın sonunda 5/5 yaparak normal sezonun ilk yarısını lider olarak kapatmayı başardı. Fenerbahçe dışında şu an 4 grupta yoluna mağlubiyetsiz devam eden iki takımdan biri Real Madrid diğeri ise Olympiacos. Başka bir deyişle geçen sezonun Final-Four finalini oynayan iki takım ile Fenerbahçe Ülker şu an yollarına namağlup şekilde devam ediyorlar. A grubunda son durum ise şu şekilde;

GROUP A
Fenerbahce Ulker Istanbul 5-0
FC Barcelona 3-2
CSKA Moscow 3-2
JSF Nanterre 2-3
Partizan NIS Belgrade 1-4
Budivelnik Kiev 1-4

Normal sezon grup kuraları ilk çekildiğinde herhalde kimse beşinci haftanın sonuna gelindiğinde böyle bir sıralamayı pek de aklından geçiremezdi. Açıkçası CSKA, Barcelona vs. vs. gibi takımlar ile TOP 16'da karşılaşmaktansa normal sezon gruplarda karşılaşmak her zaman benim için büyük avantajdır. Çünkü bu tip takımlar genelde normal sezonda kendilerini çok zorlamaz asıl güçlerini TOP 16 ve ilerisine saklarlar. Dediğim gibi kuralar ilk çekildiğinde herkes ilk iki sıraya CSKA ve Barcelona'yı yerleştirmiş arkasından da biz gelmişizdir. Ha yok ben öyle yapmadım benim için ilk sırada Fenerbahçe vardı diyorsanız tek bir sözüm olur "Helal Olsun":) İşin şakası bir yana 5/5 ile giden takımımız bu hafta evinde Budivelnik Kiev ile karşılaşacak. Bu maçı aldığımız takdirde Barcelona ve CSKA deplasmanlarına her iki takımada 2 maç farklı bir şekilde gideceğiz ki bu bizim için çok büyük avantaj ve rahatlık olacak. Takım için bu sezon genel olarak diyebileceğim en önemli şeylerden biri takım geçen senelerde yitirdiği prestijini Euroleague'de şu an özellikle koç önderliğinde geri almış durumda. Takımlar için artık geçen seneki Fenerbahçe deplasmanı ile bu seneki arasında açıkçası dağlar kadar fark var. Şu an hangi takım gelirse gelsin Arena'da bize karşı çekinerek oyuna başlayacak ki bu bir takım için çok önemli bir durum.

Grup serüvenine Budivelnik Kiev deplasmanı ile başlangıç yapan Fenerbahçe Ülker için açıkçası ilk maç pek de kolay geçmese de özellikle son çeyrekte oynadığımız iyi oyun ile ilk maçımızdan galibiyet ile ayrılmayı başardık. Son çeyreğe 6 sayı geride 77-71 geride girmemize rağmen son çeyrekte yaptığımız savunma ile rakibe 10 dakikada sadece 7 sayı atma şansı verdik ve maçı 84-102 kazanmayı bildik. Son çeyrek skoru 7-31.

Normal sezon ikinci maçında taraftarı ile buluşan Fenerbahçe Ülker'in rakib ise gerek Avrupa'nın gerekse İspanyol basketbolunun en güçlü takımlarından biri olan Barcelona idi. Kiev maçının son çeyreğinde savunma en üst seviyeye çıkarıp maçı koparan takım bu maça savunma anlamında kaldığı yerden devam ederek başladı. Bunun da meyvelerini Barcelona'ya karşı son çeyreğe 14 sayı farkla girerek aldı. Yanlış anlaşılmasın geçen sene evinde 40 sayı fark yediği takıma bu sezon son çeyreğe 14 sayı farkla girmek muazzam bir iş. Son çeyrekte maçı biraz rölantiyeye almamız bize açıkçası pahalıya mal olabilirdi ama maç sonu kazanan taraf gene biz olduk. 75-70

3. maçımızda ise rakip son iki sezon Final-Four oynayan, Euroleague'de Real Madrid'den sonra bu kupayı Panathinaikos ile beraber en çok kazanan ismi olan CSKA Moskova idi. Bu maç için ne söylesek yalan olur. Açıkçası efsane maçlarımızdan biri oldu. CSKA Moskova gibi bir rakibe 26 sayı atmanın teknik-taktik bir açıklaması olmaz olamaz. Sadece keyfini çıkarmaya bakalım:)) 88-60

4. maçımız ise açıkçası benim en çok korktuğum belki de Euroleague'de bu sezon ilk mağlubiyetimizi alabileceğimiz düşündüğüm Partizan deplasmanı idi. Nitekim maç da başlarında takım gerek taraftar baskısı gerekse rakibin özellikle pota altı hücumlarında çok zorlandı. İlk iki çeyreği geride kaparken 3. çeyreğe de aslında pek de iyi başladığımızı söyleyemesek de özellikle Koç Vujosevic'in diskalifiye olması ve Partizanlı oyuncuların itiraz etmelerine rağmen yaptıkları saçma sapan fauller sayesinde ibre bir anda bize döndü. Burada koç Zeljko Obradovic'in çok önemli katkısı var ki buna yazının sonunda değineceğim.  O sinir harbi esnasında sakin kalan takım Fenerbahçe oldu ve maçı da 78-88 kazanmayı bilip yoluna namağlup devam etmesini bildi.

5. maçımızda ise evimizde iki hafta önce Barcelona'yı Palau'da yenmeyi başaran Fransız ekip Nanterre oldu. Maçın skoruna bakan herhangi biri Fenerbahçe maçı çok rahat kazanmış diyebilir ama gelin görün ki olay hiç de böyle olmadı. İlk iki çeyrekte rakibine gücümüzü ve ağırlığımızı hissettirsek de özellikle 3. çeyrek sonlarına doğru ve 4. çeyreğin büyük bir bölümünde çok zorlandık ve bir aralar 14-15 sayılara çıkan fark bitime 3 dakika kala 4 sayıya kadar düşmesine rağmen Fenerbahçe'nin aklına gene savunma yapmak gelince işler değişti ve son 3 dakikada 15-2'lik bir seri yakalayarak maçı 83-66 kazanmayı bildik.

Peki, rakamlar ne diyor biraz da onlara bakalım...


-Oynadığımız beş maçın sonunda Fenerbahçe Ülker'in 80 asist yaptığını görüyoruz. Geçen yıl normal sezonda 10 maçta 114 asist yapan bir takımın bu sezon 80 rakamına ulaşması takdire şayan bir durum açıkçası.
1. FC Barcelona (93)
2. CSKA Moskova (85)
3. Fenerbahçe Ülker (80)
4. Budivelnik Kiev (70)
5. JSF Nanterre (62)
6. Partizan NIS Belgrade (51)
Oyuncu bazında baktığımızda ise takımımızda en çok asist yapan isim 28 asist ile Emir Preldzic olurken onu 18 asist ile Bo McCalebb takip etmiş durumda.
Ayrıca Emir yaptığı bu 28 asist ile grupta ilk yarıda Huertas (28) ile birlikte en çok asist yapan oyncu olmuş durumda. Onların arkasından gelen ise 25 asist ile CSKA'dan Teodosic (25)

-3 sayılık atışlarda ise Fenerbahçe Ülke'in %38,7'lik bir başarı ortalaması tutturduğunu görüyoruz.
1. Fenerbahçe Ülker (%38,736/93)
2. Budivelnik Kiev (%36 36/100)
3. Partizan NIS Belgrade (%33,3 25/75)
4. JSF Nanterre (%31,4 33/105)
5. CSKA Moskova (%29,5 26/88)
6. FC Barcelona (%27,1 29/107)

-2 sayılık atışlardaki yüzdemize bakacak olursak ilk beş maçın sonunda %54,7'lik bir başarı ortalaması yakalamış durumdayız.
1. FC Barcelona (%56,1 111/198)
2. CSKA Moskova (%55,2 106/192)
3. Fenerbahçe Ülker (%54,7 116/212)
4. JSF Nanterre (%48,4 92/190)
5. Budivelnik Kiev (%46,6 90/193)
6. Partizan NIS Belgrade (%44,7 96/215)
Oynanan beş maç sonunda takımımızın en skorer ismi ise attığı 101 sayı ile Bojan Bogdanovic olmuş durumda. Bojan'nın attığı 101 sayının dağılımı ise; 2 sayılık atış: 24/41 3 sayılık atış: 12/25 FT: 17/19. Bojan'ı 59 sayı ile Bo McCalebb ve Emir Preldzic takip etmekte.

Grupta ise şu anki sayı kralı yine takımızın skorer ismi Bojan Bogdanovic olmuş durumda. Onu 82 sayı ile Budivelnik Kiev'den Darjus Lavrinovic ve Partizan NIS Belgrade'dan 69 sayı ile Dragan Milosavljevic takip etmektedir. Ayrıca gene Bojan şu an 4 grupta oynanan maçlar sonucunda normal sezonun ilk yarısını sayı kralı olarak kapamış durumda. Ona en yakın isim ise 98 sayı ile Strasbourg'dan Alexis Ajinca.

-Ribauntlara bakacak olursak Fenerbahçe Ülker'in oynanan beş maçın sonunda 181 ribaunt çektiğini görüyoruz.
1. Partizan NIS Belgrade 184 (68 + 116)
2. Fenerbahçe Ülker 181 (56 + 125)
3. FC Barcelona 178 (50 +128)
4. CSKA Moskova 161 (36 + 125)
5. JSF Nanterre 161 (46 + 115)
6. Budivelnik Kiev 148 (43 + 105)
Fenerbahçe Ülker'de ribaunt kralı ise aldığı 31 ribaunt (11 Hücum + 20 Savunma) Nemanja Bjelica. Onu 23 ribaunt ile Bo McCalebb ve 21 ribaunt ile Emir Preldzic takip etmekte.
Grupta ribaunt lideri ise 59 ribaunt ile Partizan NIS Belgrade'dan Joffrey Lauvergne olurken onu Barcelona'dan çektiği 35 ribaunt ile Joey Dorsey takip etmekte.

Açıkçası Fenerbahçe Ülker'in oyunun hücum yönünde pek sorun yaşadığını düşünmüyorum. Son iki sezonda özellikle oyunun hücum yönünde ne yaptığını bilmeyen bir takımdan hücumda her topu en iyi şekilde kullanan, sadece bir oyuncunun eline bakmayıp o an en müsait hangi oyuncu ise sabırlı bir şekilde top çevirip o kişiyi bulan bir takıma evrildik. Şimdi gözlerinizi kapayın ve birkaç sezon öncesine dönün. Takım hücum ediyor. Gözünüzün önüne gelen sahne eminim ki şudur; X oyuncu topu rakip sahaya taşır, 1-2 top çevrildikten sonra hiçbir hücum setin olmadığından dolayı 24 saniyenin son 10 saniyesinde top elinde kalan şanssız isim ise potayı zorlar ve ya şansa sayı olurdu ya da bir hücum daha boş geçerdik. Şimdi ise hücumda sabırlı ve belli bir düzen içinde işleyen bir sistemimiz var. Ufak bir örnek vermek gerekirse CSKA maçının son 20 saniyesi fark 23 sayı ve takım hücumda set oynayıp 3 sayı atıyor. Başka sözüm yok hakim bey:))

Dediğim gibi sabırla top çeviren ve en müsait olanı bulan bir takım olduk. Özellikle Bojan'a yarattığımız fırsatlardan dolayı şu an zaten kendisi Euroleague normal sezonun sayı kralı durumda. Oynadığımız 5 maçta sadece Barcelona (75) maçı hariç 80'leri gören bir takımız. Bundan dolayıdır ki zaten takım Real Madird'den sonra Euroleague'de %86,8 ortalama ile en çok sayı atan takım durumunda. Senelerdir özlediğimiz ve savunmada iken en çok dert yandığımız p&r hücumları ki koçun en büyük özelliklerinden biridir bu en iyi şekilde yapıyor takım hücumda iken. Savunma kaynaklı kolay sayılar dedik senelerce ki şu an Fenerbahçe bunu en iyi şekilde yapıyor. Dikkat edin savunmayı ne zaman en üst düzeye çekip rakibi hücumda zorlandığımız sürelerde hep dehşet seriler yakaladık. En basiti son Nanterre maçında son 3 dakikada yakaladığımız 15-2'lik seri.

Hücumda Bojan zaten en önemli silahımız onu bir kenara bırakır isek hücumdaki asıl en önemli kozlarımızdan biri Emir. Senelere Emir Emir dedik neyse bu sene gene koç sayesinde Emir içindeki yeteneği artık sahada da bize göstermeye başladı. Zaten yukarıda yazdığımız her istatistiğin içinde Emir'in isminin geçtiğini görüyoruz. Asist, sayı, ribaunt ne ararsanız var. Özellikle takım hücumda ve top Emir'de iken onun en büyük yardımcısı ise koç Obradoviç. Ona nerede ne şekilde oyunu kurması ve oyunu nasıl yönlendirmesi gerektiğini kenardan en iyi şekilde anlatıyor koç. Emir'in oyun zekâsı + koç. Fazla söze gerek yok herhalde.

Oyunun hücum yönünde dediğim gibi her oyuncumuzdan sayı bulabiliyoruz. Düzenimizin dışına çıkmadıkça da pek sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Oyunun savunma yönüne gelirsek burada sorunlar hücuma göre biraz daha fazla. Özellikle pota altında az da olsa problem yaşıyoruz. Özellikle Partizan maçında o bölgede çok sorun yaşadık. Bir ara Fenerbahçe'nin 12 savunma ribauntu varken rakip Partizan 11 hücum ribauntu almış durumdaydı. Savunmada iken hiçbir şey yapamazsanız da ribauntu çekmek çok ama çok önemli. Ribaut alamayınca senin savunma direncin düşer ayrıca o ribauntu alacaksın ki takım hızlı hücuma kalksın. Pota altında şu an Oğuz ve İlkan'nın sakatlıklarından dolayı Zoric ve Vidmar'a çok fazla iş düşüyor özellikle savunmada. Avrupa Şampiyonasındaki performansı çoğumuzu tatmin etmese de özellikle Euroleague'deki ilk 3 maçta şampiyonaya göre çok çok iyi oynayan Zoric açıkçası son Partizan ve Nanterre maçlarında pek de ilk maçlardaki gibi değildi. Vidmar ise gününde olduğunda savunmadaki tüm gedikleri kaparken hücumda ise güzel işler çıkarıyor. Ama işte işin âmâsı da var. Bazen öyle oluyor ki mental olarak maçtan kopuyor Vidmar. O zamanlar ise zaten koç sağ olsun hiç zorlamadan hemen kenara alıyor kendisini.


 Bu sezon ki savunma ile geçen seneki savunma arasındaki en büyük fark ise özellikle Bo - Emir ve Bojan gibi işin savunma yönünü pek de sevmeyen oyuncuların bu sezon canla başla savunma yapma gayretleri. Özellikle bu 3 oyuncumuzun yaptığı savunmanın takım savunmasına en büyük katkıyı yaptığını düşünüyorum. Onların savunmadaki gayreti ve iştahı diğer oyuncuların da oyunlarını büyük ölçüde etkiliyor. Özellikle de Bo McCalebb'in gerek yaptığı kısa savunması gerekse pota altına gelip koca adamların arasından ribaunt alması:)). Beni tek korkutan şey hücumda top elinde iken o keskin içeri dalışları. Tamam, sayı oluyor o ayrı konu da sayıdan daha önemlisi çok delice içeriye daldığı için korkuyorum bir gün sakatlayacak diye kendisini:)) Beş maçın sonunda çaldığı 10 top ile de istatistiklerde üst sıralarda kendileri. Yaptığımız savunmada özellikle kısa savunmamızın üst düzeyde olduğu zamanlarda savunma kaynaklı sayılar bulmamız da zaten hücumumuzu en çok etkileyen olay.

Aslında yazdıkça yazasım var. Geçen sene zorla, istemeye istemeye Fenerbahçe Ülker yazarken bugün gelinen notada insan tüm güzel şeyleri yazmak istese de yazıyı da fazla uzun tutmamak lazım. Son bir söz ise tabi ki koç için. Biz onun Fenerbahçe'ye gelmesine inanamazken şimdi onu parkede o sinirli hallerini görmek bile ayrı büyük bir keyif. Takımın oyununun yanı sıra özellikle Euroleague'de takımımız lehine verilen karalarda bile çok ama çok büyük etkisi var. Yukarıda da bahsetmiştik bu konuyla ilgili özellikle Partizan maçında verilen kararları bugün basketbolu takip eden kaç kişiye sorsanız sorun verilecek cevap aynıdır. O salonda, o atmosferde hiçbir hakem kolay kolay özellikle 3. çeyrekte Partizan aleyhine çalınan düdükleri her takıma karşı çalamaz. Kararların hepsi doğru idi bunu söyleyeyim ama dediğim gibi o ortam ve atmosferde inanın kolay değil o düdükleri çalmak ama sizin benchinizde Obradoviç gibi bir koç varsa o düdükler çalınır.

Sezon başı koçun takımla anlaşmasının ve kadronun kurulması ardından açıkçası ben bu dönemin bu kadar kolay geçeceğini düşünmüyordum. Kolay derken yanlış anlaşılmasın rakiplerle alakalı değil. Kimseyi küçük gördüğümüz yok ama bu süreçte biri bana gelip de 12 maçta sadece 1 mağlubiyet alacaksınız, Euroleague'de 5/5 yapacaksınız ve yendiğiniz takımlar arasında CSKA Moskova, Barcelona, Galatasaray, Anadolu Efes olacak deseydi açıkçası küfür ederim ne yalan söyleyeyim:))) Ben sürecin daha sancılı geçeceğini düşünüyordum ama muazzam bir takım var şu an ortada. İnşallah bu böyle devam eder de TOP 16 öncesi yazacağımız yazı daha keyifli olur.

DipNot: Aslında Kenan Sipahi ile ilgili bir şeyler de yazmak istiyorum ama bugünlük bu kadar. Başka bir yazıda ona ayrı bir yer ayırırız. Onun için diyeceğim tek şey "Helal çocuk sana bu yolundan sakın şaşma ve böyle devam et".







Püzant YÜCECAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...