Dün takımımızın yeni koçu Simone Pianigiani ile ilgili bir şeyler karalamıştım. Bugün de yeni transferlerimize bir göz atalım bakalım. Yeni transferlerimizi çok uzun olmasın diye yerli ve yabancı transferler olarak iki ayrı yazıda değerlendireceğiz.
İsmi ilk Fenerbahçe Ülker ile anılmaya başlandığı günden beri her yerde yazdık çizdik yetmedi twitterdan "Gel kavuşalım" misali twittler attık şahsi hesabına ve nihayet o da hocasının izinden giderek Fenerbahçe Ülker'i seçti. Fotoğraftan da anlaşılacağı üzere bahsettiğimiz isim tabi ki Lester Bo McCalebb. Avrupa basketbolunun belki de bugün en iyi oyun kurucularından biri. Gerek savunmadan gerekse hücumda yani oyunun her iki yönünü de gayet iyi oynayan (orta sahaya transfer lazım) ve bundan zevk aldığı apaçık belli olan bir oyun kurucu. Geçen sene hücumda ne yaptığını bilmeyen, akıl tutulmasına uğramış olan takım bence bu sene Bo'nun gelişi ile hücumda çok daha yönlü bir takım olacak. Bunu dememin en önemli sebeplerinden biri Bo'nun bencil bir guard değil tam aksine takım oyunu oynayan ve takımı oynatan bir guard olmasıdır. Bu bağlamda Bo'nun gelmesi ile özellikle Bojan'nın bu sene takıma hücumda daha fazla katkı vereceğini de düşünüyorum. (Pota altı konusunda Batiste ve dışardan Sato'yu saymıyorum zaten) Bunun nedenine gelecek olursak da Bo rakibin savunmasını kolayca bozabiliyor ve bu sayede dış oyuncular 2 ve 3 numaralar çok rahat şut imkanı buluyorlar. Hem dışardaki boş adamı görebilen hem de pota altında ikili oyun oynayabilecek bir guard. Top kendine kaldığında ise çembere gidip rakip savunmayı dağıtabilen bir oyuncu. Şutör özelliği cebine olmasının yanı sıra özellikle çembere gittiğinde rakip savunmanın dengesini bozmak buradan sayı çıkarmak en kötü faul almak konusunda biçilmiş kaftan diyebiliriz.
Kısacası Fenerbahçe Ülker bu transfer ile Euroleague'de bir gömlek daha üst seviyeye çıktı diyebiliriz. Çünkü elit bir takım olmak istiyorsanız bu ancak elit oyuncular ile olabilir. Bo McCalebb de bunların en başında gelen isimlerden biri.
Bu seneki diğer bir transferimiz aslına bakılırsa resmi olarak açıklanan ilk transferimiz Romain Sato. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Bimbo kasabasından kopmuş gelmiş, Avrupa basketbolunun önemli isimlerinden olmuş bir oyuncu. Aslına bakarsanız fazla birşey yazmaya da pek gerek yok. Sadece kariyerine baksak da yeter:)) 2006/Barcelona, 2006-10 Siena (Pianigiani ile tanışıklıkları bu dönemden gelir), 2010-12 PAO. Sadece uzun Euroleague deneyimi için bile takımda görmek istenilen bir oyuncu:))
İşin ciddi kısmına gelecek olursak Romain Sato da tıpkı Bo McCalebb gibi oyunu iki yönlü oynayabilen ama savunması daha ağır basan tam bir takım oyuncusu. İşin savunma yönüne bakacak olursak, sert savunması sayesinde kolay kolay geçilemeyen ve rakibi savunması ile bezdirebilen bir oyuncu. Özellikle geçen sene yerlerde sürünen kısa savunması için ilaç, ilaçtan öte her ne varsa öyle olacak bir isim.
Uzun kolları sayesinde ribaunt almakta sorun yaşamıyor (ki kısa oyuncu için çok artı bir özellik) ayrıca bu fiziksel özelliği sayesinde çok kolay top çalabiliyor. Geçen sezon PAO'da genel ortalamasının biraz da olsa altına düşse de genel olarak ortalama 10,1 sayı ile oynayan hücum yönünde de etkili bir isim. Özellikle Bo ile çok canlar yakacaklar gibi duruyor.
Bu fotoğrafı daha önceki bir yazımda da kullanmıştım. Aşşağıda kısa bir şekilde değinip geçeceğim konuya ama şuradan hemen söyleyeyim Mike Batiste (35) Oğuz Savaş (25) Anlayana;)
Gelelim uzun transferlerimize. Bunlardan ilki geçen sene tel tel dökülen pota altımıza yapılan ilk transfer Mike Batiste. Bu sene Siena ve PAO ile çalışmış gibiyiz:)) Evet koca oğlanı uzun senelerden sonra artık Fenerbahçe Ülker forması ile göreceğiz.
8 Yunan Ligi Şampiyonluğu, 6 Yunan Kupası, 6 kez Yunan Liginde All-Star, 3 Euroleague Şampiyonluğu, 5 kez Yunan Ligi En İyi Beş, 2010 Yılı Yunan Ligi MVP, 2011 Euroleague En İyi Birinci Takımında, 2012 Euroleague En İyi İkinci Takımında.
Neredeyse her basketbolcunun hayalindeki bir kariyere sahip Mike Batiste.
Batiste'nin bana göre en önemli özelliklerinden biri iri fizik yapısına rağmen atletik yapısı ve ayaklarının yeterince hızlı olması. Buna bağlı olarak da hücumda özellikle pota altınde hem çok kolay adam eksiltebiliyor hem de kolay sayılar bulabiliyor. Ayrıca bir 5 numaraya göre de orta mesafeden iyi sayılabilecek bir şut yüzdesi var. Açıkcası Batiste'yi hücumda durdurmaya çalışacakların Allah yardımcısı olsun:)))
Ayrıca Batiste Avrupa'da Pick&Roll hücumunu en iyi oynayan uzunların başına geliyor diyebiliriz. Bo ile beraber bu sene herhalde uzun süredir Fenerbahçe taraftarının görmek istediği Pick&Roll hücumlarını bize izletecekler. Ayrıca yanında şutör bir uzunla yani David Andersen ile rakip savunmaların korkulu rüyası olacaklara benziyor.
İşin savunma kısmına geçecek olursak pota altı savunmamız bu sene emin ellere emanet diyebiliriz. Geçen sezon rakip takım oyuncularının ellerini kollarını sallayarak girdikleri pota altımıza bu sefer hücum ederlerken iki defa düşünmeleri gerekecek. İri ve güçlü fiziği ile de rakip uzunlara kolay sayı şansı vermeyeceğinden eminim. Fenerbahçe Ülker'in son zamanlarda takım olarak en önemli karakteri olan ama geçen sene yitip giden takım savunması direnci Batiste ile geri gelecek gibi.
Ayrıca gerek hırsı gerekse de oyuna konsantrasyonu ile de hem takımını hem de taraftarı ateşleyebilecek yegane oyunculardan biri Mike Batiste. Yaşı konusunda takılanlara ise Steve Nash (38) diyorum Lakers diyorum hadi siz biraz düşünün;)
Batiste hakkında son bir not: Oğuz ayağına böyle bir şans gelmişken kaçırma derim bu adamdan az çok birşeyler kap.
Ve gelelim son yabancı transferimize. Pota altımıza diğer bir uzun takviyesi olan Avusturalyalı çocuk David Andersen. Kendilerini uzun senelerden beri takip ederiz ve inanılmaz beğeniriz. Gelmesi için twitterde Cem Ağrak ile büyük çaba verdik ve nihayet getirdik:))
Andersen için söyleyebileceğim ilk öncelikli ve oyunundan öte en önemli şey karakter kelimesinin şekil almış hali diyebiliriz kendisi için.
David Andersen hem 4 hem de 5 numara oynayabilen çok yönlü uzun bir şutör. Özellikle James Gist gibi bir oyuncudan sonra 4 numarada sağlam işler yapacak ve Fenerbahçe taraftarı sağlam ve derin bri nefes alacak bu pozisyonda. Kariyerine bakacak olursak 1999-2003 Kinder Bologna, 2003-04 Siena, 2004-08 CSKA Moscow, 2008-09 Barcelona. 2009 yılından sonra ise şansını NBA'de deneyen Andersen burada 2009-10 Houston Rockets, 2010 Toronto Raptors, 2010-11 New Orelans Hornets'da oynadıktan sonra tekrar Avrupa'nın yolunu tutup Siena'ya döndü. Koç Pianigiani ile 2 sezon boyunca Siena'nın başarısı için ter döktükten sonra bugün her ikisi de Fenerbahçe Ülker'in başarısı için ter dökecekler.
Daha önce transfer edilen yabancı oyucularımız gibi Andersen'nin de Euroleague deneyimi çok fazla olan bir oyuncu. Kendisinin 3 Euroleague Şampiyonluğu bulunuyor. Koç ile daha önce çalışmış olması da Fenerbahçe Ülker için çok ama çok önemli bir avantaj. Özellikle geçiş döneminde. Andersen'in de yaşına laf eden arkadaşalr gördüm de şunu diyebilirim ki Real Madrid'in istediği bir adamı almak inanın kolay değil.
Bu transferler cidden çok iyi ve Fenerbahçe Ülker adına önemli transferler. Emeği olanlara teşekkürü bir borç biliriz. Fakat kimse hemen Euroleague'de şampiyonluk havasına girmesin bunun için biraz sabır. Evet bu kadro çok ciddi işlere imza atacak gibi duruyor ama dediğim gibi biraz sabır. Önce Koç Simone sistemi oturtsun takıma sonrası her şey tek tek gelir.
Püzant YÜCECAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder