29 Temmuz 2011 Cuma

FENERBAHÇELİ Olmak...



Bugünler, kimin bu takıma ne kadar gönülden bağlı olduğunu, ne kadar çıkarsızca sevdiğini görmek için en uygun zaman. Ne demiş büyüklerimiz "Dost kötü günde belli olur" Nerdeyse son bir aydır aynen de öyle oluyor. Kim dost kim düşman kim çıkarcının önde gideni teker teker ortaya çıkıyor. Şu günlerde Fenerbahçe Klübü'nün, bu klübün sporcularının ve taraftarının desteğe ne kadar ihtiyaçları olduğunu anlatmak herhalde saçma olur. Zaten gazetelere, televizyon kanallarına şöyle bir bakıyorum da taraftar hariç, bu takımı gönülden, çıkarsızca seven kimse yokmuş. Yönetim deseniz ortada yok, sadece internetten basın açıklaması yapıyorlar. Eski futbolcular deseniz onlar zaten hiç ortada yok. Eski yöneticiler onlar da zaten destek olacağına maşallah köstek olmakta daha etkililer...
Bunun son örneğini Aziz Yılmaz ile yaşadık.
Aziz Yılmaz kimdir?
Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı. Bir zamanlar kendisi Fenerbahçe'de futbol şubesi sorumluluğu görevini de üstlenmiştir. Belli bir başarısı bulunmayan, kulüp içinde her zaman muhalefet olarak kalabilmiş bir isim.
Peki Aziz Yılmaz ne yaptı?
Geçenlerde radyosporda katıldığı bir programda Aziz Yıldırım'ın başkan seçildiğinden bu yana 'şike' yapmakta olduğunu söyledi. Ah be cahil arkadaşım peki bu adam geldiğinden beri şike yapıyorsa neden Denizli ve Trabzon maçlarında biz şampiyonluğu kaybettik?
Peki Aziz Yılmaz, başkan geldiğinden beri şike yapıyorsa neden bunu şimdi seslendirme gereği duydun? Neden bunu zamanında yapmadın? Böyle bir durumda bu açıklamayı yapmak nedir? Sen başkanı vurma fırsatını ele geçirmişim düşüncesiyle aslında Fenerbahçemizi vuruyorsun da farkında değilsin.
Neyse Aziz Yılmaz'ı geçelim zaten benim için pek önemli bir insan değildir.

Gelelim diğer bir isime. Müthiş Fenerli, Fenerbahçemin her başarısından sonra ekranlara çıkıp şöyle Fenerliyim böyle Fenerliyim diye kendini ortalara atan Ercan Saatçi...
Göreniniz var mı acaba? Yoksa benim mi gözümden kaçtı. Nerede o Hürriyet'teki köşesinde devamlı Fenerimi öven, yerlere göklere sığdıramayan Ercan Saatçi. Olmaz Ercan olmaz böyle Fenerlilik olmaz... Sadece iyi günün değil, bu takımın kötü gününde de yanında olacaksın. Ah be Ercan Saatçi localarda kendini kayınpederinin sırtına dayamakla olmuyor Fenerbahçelilik...

Efsane başkan, Feneri her yerde savunan taraftarın her ihtiyaç duyduğunda elini uzattığı başkan Ali Şen...
Nerelerdesin efsane başkan?? Çık biraz Bodrum'daki yalından başını dışarı uzat da bu taraftarın yanında olduğunu göster. Sadece ekonomik açıdan sıkıştığın, batma tehlikesi geçirdiğin zamanlarda Fenerbahçeli olma. Zaten bu takımdan yeterince kazandın, eee şimdi kötü gününde biraz da olsa destek olma vakti değil midir efsane başkan....

Aziz Yılmaz, Ercan Saatçi, Ali Şen aslında hiçbiri umurumda değil. Beni en çok üzen, en çok kanıma dokunan gerçekten bir efsanenin ortalarda olmaması kayıp olması. Kim olduğunu sanırım anlamışsınızdır. Şeytan Rıdvan... Fenerbahçe Spor Klübü'nün belki de gelmiş geçmiş en önemli futbolcularından biri. Kulüp bu haldeyken nerede olduğunu bilen bile yok. Düşünüyorum hani neden Şeytan ortalarda yok diyorum kendi kendime. Acaba zamanında Aziz Yıldırım'a olan öfkesinden diye mi yok ortalarda diyorum ama Aziz Yıldırım'ın değil Şeytan taraftarın sana ihtiyacı var bu dönemde...
Ne zaman bu videoyu izlesem gözlerim dolar tüylerim diken diken olur. İşte Fenerbahçelilik budur dediğim bir konuşmadır. Şeytanın bu kulübü ne kadar çok sevdiğini ona nasıl gönülden bağlı olduğunun en büyük kanıtıdır.
Şeytanı o kadar çok seviyorum ki; sus pus olmasına, ortalara hiç çıkmamasına rağmen ona kızamıyorum açıkçası. Ama Şeytan bu takımın, bu taraftarın şu zamanlarda sana çok ihtiyacı var...


İster bizi küme düşürün, ister kümede bırakın ister amatör ligde oynatın. Kimin umurunda ki. Bizim içimizdeki Fenerbahçe sevgisini ateşini söndürebileceğinizi mi sanıyorsunuz?? Ben bu takımı babamın kucağında sevmeye başladım arkadaş. Ne şampiyonlar liginde oynuyor ne de her sene şampiyonluğa oynuyor diye değil. Yaşım otuz, inanın bu takımı ne zaman sevdim ne zaman bu renklere, bu armaya aşık oldum aklımda bile değil. Hala evimde eski maçların biletleri durur hiçbirini atmam, atmaya kıyamam hepsinin bende farklı anıları vardır. Babamın belki de bana en büyük armağanıdır Fenerbahçe. Bana en büyük hediyesi olmuştur. Unutur muyum sanıyorsunuz kısa şort giydiğim zamanlarda babamla birlikte gittiğim maçları. Unutur muyum sanıyorsunuz Şeytan Rıdvanı, Aykutu, İmparator Oğuzu. 104 yıllık bir çınarı böylesine kolayca yıkabileceğinizi mi sanıyorsunuz?? Siz baltalarınızı çektiniz, bu çınarı yıkmaya çalışıyorsunuz ama unuttuğunuz birşey var beyler. O da büyük Fenerbahçe taraftarıdır... Biz vücudumuzla, kanımızla, canımızla bu çınara siper olmaya hazırız.

"DARAĞACINDA OLSAK BİLE SON SÖZÜMÜZ FENERBAHÇE"
Bunu asla unutmayın beyler...
Son söz olarak;



Püzant YÜCECAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...