22 Ekim 2013 Salı

Rakip FC Barcelona...


Yeni bir Turkish Airlines Euroleague haftasına "Merhaba" diyoruz. Geçen hafta oynanan ilk maçlar sonunda Fenerbahçe Ülker deplasmanda rakibi Budivelnik Kiev'i 84 - 102 yenerek ilk haftayı galibiyet ile kapattı. Normal sezonun ikinci haftası ise evimizde Avrupa'nın ve İspanya’nın en güçlü takımlarından biri olan Barcelona ile karşılaşacağız.

1926 yılında kurulmuş olan Avrupa'nın en köklü ve elit takımları arasında yer alan Barcelona'nın tarihine baktığımızda ise birçok başarı elde etmiş olduğunu görüyoruz. ACB ligine bakacak olursak özellikle 2000'li yılların başı ve sonunda takımın lig şampiyonluğuna ambargo koymuş olduğunu görüyoruz. Ligde toplamda 17 şampiyonluğu bulunan Barcelona şampiyonluklarının yanı sıra ligin ACB adını almaya başladığı 1983-84 sezonundan bu yana oynanan 30 final serisinin 23'ünde kendine yer bulmuş durumda. Müzesinde 23 İspanya Kral Kupası, 5 İspanya Süper Kupası bulunan takımın Avrupa karnesine bakacak olursak 2 kez Euroleage (2002-03, 2009-10) 2 kez Saporta Kupası (1984-85, 1985-86) 2 kez de Koraç Kupası'nı (1986-87, 1998-99) müzesine götürmüş olduğunu görüyoruz. Maçlarını 7,585 kişilik Palau Blaugrana'da oynayan takımın başında 2008 yılından beri Avrupa'nın deneyimli koçlarından Xavier Pascual bulunmaktadır.

Geçen seneki kadrosundan Jawai, Mavrokefalidis, Jasikevicius, Ingles, Wallace, Mickeal ve Rabaseda ile yollarını ayıran Barcelona Papanikolaou, Lampe, Pullen, Dorsey ve Nachbar gibi deneyimli isimleri kadrosuna kattı. Ayrıca kadrosunda Juan Carlos Navarro gibi ne yapacağı belli olmayan bir oyuncu, geçen sene Real Madrid’den transfer ettikleri pota altında güzel işler yapan Ante Tomic ve gerektiğinde 1 numarada gerekirse de 2 numarada iyi işler çıkaran Huertas gibi isimlere de sahipler.

Normal sezon A grubu kura çekimlerinin ardından CSKA Moskova ile beraber Barcelona'yı ilk iki sıraya yazmamıza rağmen bence ilk iki sıra için şu an gösterdiğimiz gayret ve oyun ile bence Fenerbahçe de buraların en büyük adayı desem çok erken olur mu bilemeyeceğim ama içimden geçen açıkçası o. Tabi ki Barcelona gibi bit takımı bırakın normal sezon gruplardaki sıralamada ilk 2'ye yazmayı Final Four için 4 takım arasında bile gözünüz kapalı yazılacak bir takım. Geçen sene Top 16 gruplarda karşılaşıp iki maçta da farklı yenilmiştik ama geçen seneki takım ile bu seneki takımı tabi ki kıyaslamayacağız. Barcelona ise yukarıda yazdığımız gibi 5-6 oyuncusunu gönderirken yerine gene aynı kalitede isimler aldılar. Açıkçası bu sezon sadece geçen hafta oynanan Partizan maçında izleyebildim Barcelona'yı. Gördüğüm kadarı ile takım pek de hazır sayılmaz. Özellikle pota altından Ante Tomic ile sayılar bulurken skora diğer bir önemli katkı yapan isim ise takımın yeni transfer Papanikolaou. Özellikle bu maçta dikkat etmemiz gereken en önemli isimlerden biri benim için Papanikolaou. Bu sezon transfer döneminde Barcelona onun için çok uğraştı ve sonunda hedefine de ulaştı. Partizan maçında 13 sayı ile oynayan oyuncu ayrıca maçta 30 dakika ile takımın en çok süre alan oyuncusu oldu.

Partizan maçından hareketle Barcelona'nın hücum yönünden pek de hazır olmadığını söylersek pek de yanlış bir şey söylememiş oluruz kanımca. Hücumda pota altında Tomic ile sayılar bulan Barcelona işin savunma yönünde ise pota altında Dorsey gibi iyi savunma yapan bir Amerikalı ‘ya sahipler. Bundan dolayı pota altında özellikle Zoric ve Vidmar'a çok iş düşecek.

Bu maçta oyunun savunma kısmında bana göre en çok iş düşecek oyuncu ise bizden Bo McCalebb olacak gibi duruyor. Özellikle Budivelnik maçının son çeyreğinde yaptığı sert savunma ve top çalmalara çok ama çok ihtiyacımız olacak. Umarım Bo hücumdan öte savunmada bu maçta bize daha çok katkıda bulunur. Ayrıca Melih ve Bojan'ında bu maçta savunmalarını en üst düzeye çıkarmaları lazım. Böylece hem Navarro hem de Huertası iyi bir şekilde savunmak ve kilitlemek bizi bir adım öne geçirecektir.


Budivelnik maçının son çeyreğinde yaptığımız savunmayı bu maçta 40 dakikaya en uygun şekilde yaymamız gerekir. Çünkü Barcelona gibi takımları hücumla değil yaptığın sert savunma ile yenebilirsin ancak. Daha önceki yazılarımızda da dediğimiz gibi hücumda pek problem yaşadığımız söylenemez. Sonuçta elimizde hücum yönünden her an sayı atabilecek çok oyuncu var. Ayrıca takım hücumda iken doğru oyuncuları da kullanabiliyoruz. Öyle herkes kafasına göre takılmıyor. Takılamaz da o ayrı:) Doğru oyuncuları kullanmamıza rağmen hücumda daha çok oyuncuların bireysel yetenekleri ile sayı buluyoruz. Gene Budivelnik maçından örnek vermek gerekirse 3. çeyreğin sonunda takım toplam 8 asist yapmışken sadece son çeyrek 7 asist yaparak maçı toplamda 15 asist ile tamamladık. Bunu genele yaymakta fayda var. Bunun için de özellikle Bo'nun hücumda iken oyunun içine daha çok girmesi lazım. Bo diyorum çünkü bunu Kenan Bo'ya göre daha çok yapıyor. Savunma dozunu 40 dakika boyunca en üst seviyede tutmak ve özellikle adam değişikliklerine çok dikkat etmek gerekiyor.

Tomic, Dorsey, Papanikolaou, Navarro'yu saydık ama daha bu takımda Lampe, Nachbar, Huertas, Sada ve Pullen gibi isimler var. Cidden çok üst düzey bir takım buna karşı biri bir şey derse ağzına kürek ile vururlar ama burada önemli olan rakibin ne yapacağından çok senin ne yapacağındır. Rakip kim olursa olsun ister Barcelona ister CSKA Fenerbahçe için bunun farkı olmaması lazım. Oyuncuların aklında o parkeye adım attıkları ve başlangıç düdüğü çaldığı anda takımın kendi oyununu rakibe kabul ettirmesi lazım. Maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar Barcelona'ya "Benim sahamda, benim seyircim karşısında oynuyorsun, o zaman benim istediğim gibi oynayacaksın" demesi lazım. Biraz iddialı oldu sanırım ama bence böyle olması gerekli.

Bu maçın bizim için bir diğer önemli yanı ise Euroleague seviyesinde üst düzey takımlara karşı nasıl bir oyun oynayacağımızı görmek için çok ama çok önemli bir örnek olacak. Açıkçası kazanmamız veya kaybetmemizin pek de önemli olmayacağı bir maç olacak bizim için. Kimse Barcelona'ya yenilen bir takım için "Barcelona'ya bile yenildiler" diyeceğini sanmıyorum. Tabi ki galibiyet gruptaki sıralama açısından çok önemli olmasına rağmen bizim yakaladığımız ivme açısından çok daha önemli. Barcelona gibi bir ekibi daha emekleme aşamasında olduğumuzu varsayarsak özellikle bu dönemde yenmek takımın yakaladığı rüzgâr ve öz güven açısından takıma çok şey katacağını düşünüyorum.

Maç bu Cuma saat 20.00’de Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da. Bu maçta özellikle taraftara da çok ama çok iş düşecek. Futbol takımının Gaziantep maçı ile çakışmasına rağmen umarım taraftar bölünmez ve salon tıklım tıklım dolar. Basketbolla ilgilenmeyenler bile koç Obradoviç'den dolayı basketbola biraz daha fazla ilgi göstermeye başladılar. Demek istediğim koç taraftarı çok sever ve o salonu tıklım tıklım ister. Benden söylemesi;)









Püzant YÜCECAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...