Yeni bir Turkish Airlines Euroleague haftasına
"Merhaba" diyoruz. Geçen hafta oynanan ilk maçlar sonunda Fenerbahçe
Ülker deplasmanda rakibi Budivelnik Kiev'i 84 - 102 yenerek ilk haftayı
galibiyet ile kapattı. Normal sezonun ikinci haftası ise evimizde Avrupa'nın ve
İspanya’nın en güçlü takımlarından biri olan Barcelona ile karşılaşacağız.
1926 yılında kurulmuş olan Avrupa'nın en köklü ve elit
takımları arasında yer alan Barcelona'nın tarihine baktığımızda ise birçok
başarı elde etmiş olduğunu görüyoruz. ACB ligine bakacak olursak özellikle
2000'li yılların başı ve sonunda takımın lig şampiyonluğuna ambargo koymuş
olduğunu görüyoruz. Ligde toplamda 17 şampiyonluğu bulunan Barcelona
şampiyonluklarının yanı sıra ligin ACB adını almaya başladığı 1983-84
sezonundan bu yana oynanan 30 final serisinin 23'ünde kendine yer bulmuş
durumda. Müzesinde 23 İspanya Kral Kupası, 5 İspanya Süper Kupası bulunan
takımın Avrupa karnesine bakacak olursak 2 kez Euroleage (2002-03, 2009-10) 2
kez Saporta Kupası (1984-85, 1985-86) 2 kez de Koraç Kupası'nı (1986-87,
1998-99) müzesine götürmüş olduğunu görüyoruz. Maçlarını 7,585 kişilik Palau
Blaugrana'da oynayan takımın başında 2008 yılından beri Avrupa'nın deneyimli
koçlarından Xavier Pascual bulunmaktadır.
Geçen seneki kadrosundan Jawai, Mavrokefalidis,
Jasikevicius, Ingles, Wallace, Mickeal ve Rabaseda ile yollarını ayıran
Barcelona Papanikolaou, Lampe, Pullen, Dorsey ve Nachbar gibi deneyimli
isimleri kadrosuna kattı. Ayrıca kadrosunda Juan Carlos Navarro gibi ne
yapacağı belli olmayan bir oyuncu, geçen sene Real Madrid’den transfer ettikleri
pota altında güzel işler yapan Ante Tomic ve gerektiğinde 1 numarada gerekirse
de 2 numarada iyi işler çıkaran Huertas gibi isimlere de sahipler.
Normal sezon A grubu kura çekimlerinin ardından CSKA Moskova
ile beraber Barcelona'yı ilk iki sıraya yazmamıza rağmen bence ilk iki sıra
için şu an gösterdiğimiz gayret ve oyun ile bence Fenerbahçe de buraların en
büyük adayı desem çok erken olur mu bilemeyeceğim ama içimden geçen açıkçası o.
Tabi ki Barcelona gibi bit takımı bırakın normal sezon gruplardaki sıralamada
ilk 2'ye yazmayı Final Four için 4 takım arasında bile gözünüz kapalı yazılacak
bir takım. Geçen sene Top 16 gruplarda karşılaşıp iki maçta da farklı
yenilmiştik ama geçen seneki takım ile bu seneki takımı tabi ki
kıyaslamayacağız. Barcelona ise yukarıda yazdığımız gibi 5-6 oyuncusunu
gönderirken yerine gene aynı kalitede isimler aldılar. Açıkçası bu sezon sadece
geçen hafta oynanan Partizan maçında izleyebildim Barcelona'yı. Gördüğüm kadarı
ile takım pek de hazır sayılmaz. Özellikle pota altından Ante Tomic ile sayılar
bulurken skora diğer bir önemli katkı yapan isim ise takımın yeni transfer
Papanikolaou. Özellikle bu maçta dikkat etmemiz gereken en önemli isimlerden
biri benim için Papanikolaou. Bu sezon transfer döneminde Barcelona onun için
çok uğraştı ve sonunda hedefine de ulaştı. Partizan maçında 13 sayı ile oynayan
oyuncu ayrıca maçta 30 dakika ile takımın en çok süre alan oyuncusu oldu.
Partizan maçından hareketle Barcelona'nın hücum yönünden pek
de hazır olmadığını söylersek pek de yanlış bir şey söylememiş oluruz kanımca.
Hücumda pota altında Tomic ile sayılar bulan Barcelona işin savunma yönünde ise
pota altında Dorsey gibi iyi savunma yapan bir Amerikalı ‘ya sahipler. Bundan
dolayı pota altında özellikle Zoric ve Vidmar'a çok iş düşecek.
Bu maçta oyunun savunma kısmında bana göre en çok iş düşecek
oyuncu ise bizden Bo McCalebb olacak gibi duruyor. Özellikle Budivelnik maçının
son çeyreğinde yaptığı sert savunma ve top çalmalara çok ama çok ihtiyacımız
olacak. Umarım Bo hücumdan öte savunmada bu maçta bize daha çok katkıda bulunur. Ayrıca Melih ve Bojan'ında bu maçta savunmalarını en üst düzeye çıkarmaları lazım. Böylece hem Navarro hem de Huertası iyi bir şekilde savunmak ve kilitlemek bizi bir adım öne geçirecektir.
Budivelnik maçının son çeyreğinde yaptığımız savunmayı bu
maçta 40 dakikaya en uygun şekilde yaymamız gerekir. Çünkü Barcelona gibi
takımları hücumla değil yaptığın sert savunma ile yenebilirsin ancak. Daha
önceki yazılarımızda da dediğimiz gibi hücumda pek problem yaşadığımız
söylenemez. Sonuçta elimizde hücum yönünden her an sayı atabilecek çok oyuncu
var. Ayrıca takım hücumda iken doğru oyuncuları da kullanabiliyoruz. Öyle
herkes kafasına göre takılmıyor. Takılamaz da o ayrı:) Doğru oyuncuları
kullanmamıza rağmen hücumda daha çok oyuncuların bireysel yetenekleri ile sayı
buluyoruz. Gene Budivelnik maçından örnek vermek gerekirse 3. çeyreğin sonunda
takım toplam 8 asist yapmışken sadece son çeyrek 7 asist yaparak maçı toplamda 15
asist ile tamamladık. Bunu genele yaymakta fayda var. Bunun için de özellikle
Bo'nun hücumda iken oyunun içine daha çok girmesi lazım. Bo diyorum çünkü bunu
Kenan Bo'ya göre daha çok yapıyor. Savunma dozunu 40 dakika boyunca en üst
seviyede tutmak ve özellikle adam değişikliklerine çok dikkat etmek gerekiyor.
Tomic, Dorsey, Papanikolaou, Navarro'yu saydık ama daha bu
takımda Lampe, Nachbar, Huertas, Sada ve Pullen gibi isimler var. Cidden çok
üst düzey bir takım buna karşı biri bir şey derse ağzına kürek ile vururlar ama
burada önemli olan rakibin ne yapacağından çok senin ne yapacağındır. Rakip kim
olursa olsun ister Barcelona ister CSKA Fenerbahçe için bunun farkı olmaması
lazım. Oyuncuların aklında o parkeye adım attıkları ve başlangıç düdüğü çaldığı
anda takımın kendi oyununu rakibe kabul ettirmesi lazım. Maçın ilk dakikasından
son dakikasına kadar Barcelona'ya "Benim sahamda, benim seyircim
karşısında oynuyorsun, o zaman benim istediğim gibi oynayacaksın" demesi
lazım. Biraz iddialı oldu sanırım ama bence böyle olması gerekli.
Bu maçın bizim için bir diğer önemli yanı ise Euroleague
seviyesinde üst düzey takımlara karşı nasıl bir oyun oynayacağımızı görmek için
çok ama çok önemli bir örnek olacak. Açıkçası kazanmamız veya kaybetmemizin pek
de önemli olmayacağı bir maç olacak bizim için. Kimse Barcelona'ya yenilen bir
takım için "Barcelona'ya bile yenildiler" diyeceğini sanmıyorum. Tabi
ki galibiyet gruptaki sıralama açısından çok önemli olmasına rağmen bizim
yakaladığımız ivme açısından çok daha önemli. Barcelona gibi bir ekibi daha
emekleme aşamasında olduğumuzu varsayarsak özellikle bu dönemde yenmek takımın
yakaladığı rüzgâr ve öz güven açısından takıma çok şey katacağını düşünüyorum.
Maç bu Cuma saat 20.00’de Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da.
Bu maçta özellikle taraftara da çok ama çok iş düşecek. Futbol takımının
Gaziantep maçı ile çakışmasına rağmen umarım taraftar bölünmez ve salon tıklım
tıklım dolar. Basketbolla ilgilenmeyenler bile koç Obradoviç'den dolayı
basketbola biraz daha fazla ilgi göstermeye başladılar. Demek istediğim koç
taraftarı çok sever ve o salonu tıklım tıklım ister. Benden söylemesi;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder