3 Kasım 2012 Cumartesi

İyi Oyun, İyi Skor...Fenerbahçe Ülker - Panathinaikos: 73-64


Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague normal sezon 4. haftasında Yunan Basketbolunun güçlü takımlarından Panathinaikos ile karşılaştı. Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da oynanan maçta takımımız 73-64 galip gelerek oynadığı dört maçın sonunda 3 galibiyet ve 1 mağlubiyet ile yoluna devam ediyor.

Açıkçası Panathinaikos maçı, alınan Real Madrid mağlubiyetinin ardından hem grubun sıralaması hem de rakiplere vereceğimiz tepki açısından çok önemliydi. Her ne kadar eski gücünden yoksun olsa da sonuçta ekol bir takım olan Panathinaikos'u özellikle de iyi bir basketbol ile (son çeyreği saymıyorum) yenmek gerçekten basketbol takımımız için çok ama çok iyi oldu. Demin de dediğim gibi tamam Panathinaikos geçen seneki gücünde değil ama bu takım sezonun ilk haftasında bizim geçen hafta yenildiğimiz Real Madrid'i hem de deplasmanda, son çeyreğine kadar önde götürüp son çeyrekte rakibe teslim olmuştu. 

Öncelikle bir iki kelam Panathinaikos için edelim. Beni tanıyan Fenerbahçe'den sonra basketbolda Avrupa'da desteklediğim takımların başında PAO'nun geldiğini, hatta hastalık derecesinde Diamantidis hayranı olduğumu bilirler. Takımın geçen senelerdeki iyi halinden açıkçası şu an yeller esiyor diyebiliriz. Takımda sadece oynayan bir kişi var o da kaptan. Ona bazen Sofo bazen de Tsartsaris eşlik etse de haliyle yetersiz kalıyorlar. Yolları açık olsun umarım takım bir an önce düzelir. Tabi OACA'da oynayacağımız maçtan sonra:)

Neyse gelelim asıl Fenerbahçemize. Yukarıda da dediğim gibi PAO gibi bir takımı evinde 19'a bağlamak gerçekten keyif verici bir durum hele ki geçen sene oynanan iki maçın ardından daha da keyif verici oluyor:) Daha önceleri de yazdık hücumumuzda ufak tefek birkaç durum hariç pek  fazla sorun yok ama gel gör ki savunma kaynaklı çok problem yaşadık gerek Olimpija gerekse Real Madrid maçlarında. PAO maçını kazanmamızdaki en önemli sebeplerin başında ise savunmadaki bu problemlerimizi bu maç daha aza indirmemizin yanı sıra kenardan gelen katkı oldu. Ben her zaman derim basketbolda bir maçı kazanabilmenin en önemli sebeplerinden biri kenardan takıma gelen katkıdır diye ki PAO maçında biz bu alandan gayet iyi katkı aldık. PAO maçı istatistik kâğıdı der ki Fenerbahçe Ülker bu maçta kenardan gelen oyuncuları ile tam tamına 45 sayı bulmuş ki bu cidden önemli bir rakam. Tabi bu rakamın içinde 13 sayısı ile Bo McCalebb de var bunu atlamayalım. İlkan 12, Bojan ise 13 sayı ile katkı vermişler takımlarına kenardan gelerek.

İşin savunma kısmına tekrardan gelecek olursak oynadığımız ilk üç maça bakarsak yaklaşık ortalama 80 sayı yerken bu maçta rakibi 64 sayıda tutmamız maçı kazamamamızdaki en kilit nokta oldu diyebiliriz. Özellikle pota altında Sofo gibi insanüstü fiziksel özelliklere sahip olan bir uzunu durdurmak çok önemliydi ki takımımız bunu çok da iyi yaptı diyebiliriz. Pota altında ona her top geldiğinde hemen yardım savunması geldi bazen nerdeyse 3 kişi işle savunsak da bu hem onun sayı atmasını durdurdu hem de PAO'nun oynamak istediği oyuna engel oldu. Sofo'nun bundan önce oynadığı üç maçın istatistiklerine bakacak olursak Real Madrid'e 23, Cantu'ya 19 sayı bırakırken bizim maçta sadece 7 sayı buldu ki bunun da sadece faul atışlarından olması ayrı bir güzellik.(Olimpija maçını saymıyorum çünkü o maçta sadece sekiz dakika süre alabilmiş) Ayrıca PAO her çeyrekte faul hakkını doldurduktan sonra bizim Sofo üzerinden oynamamız ayrı doğru bir tercihti. Adamın faullerini saymanın kolay olmadığını bilen bilir:) Sofo'yu durdurmanın yanı sıra asıl önemli olan takımın beyni, kolu, ayağı, dalağı, böbreği her şeyi olan kaptanı yani Diamantidis'i durdurduk ki onu durdurmak hele ki bir maçta sadece 2 asistte bırakmak PAO'yu kitlemek ile aynı hesaba denk gelir. Kaptanın bundan önce oynadığı üç maçın asist ortalaması ise 6,3. Sofo ve kaptanı durdurmak aynı zamanda PAO'nun p&r oynamasını engellemekle eş anlamlıydı ki uzun süredir can çekiştiğimiz bir konuydu. Umarım sadece tek maçlık kalmaz. Kaptan kaptan diyoruz da bizim de kaptanımız, canımız Ömer Onan'ı da unutmayalım. Diamantidis'e yaptığı sert savunma ile onu 6 top kaybına sürüklemiş. 

Savunmamızda hala eksikler var ama düzelecek rahat ol Fenerbahçeli:)) Gene bu maçta rakibe 15 hücum ribaundu vermişiz ki gene çok fazla bir rakam bu. Bizde ise bu rakam sadece 9 da kalmış. Rakibi de bu rakamlara çekebilirsek çok çok iyi olacak. Toplamda PAO 44 ribaunt alırken biz sadece 26 da kalmışız. Bir de hala asist üzerinde az sayı buluyoruz. Maç boyunca toplam 8 asist üzerinden sayımız var iken PAO'nun ise 14 asist üzerinden sayısı var.

Oyuncu bazında bu maça bakacak olursak öncelikle İlkan'ı yazmasak yukarıda Allah var çarpılırız. Öncelikle kısa bir flashback yapalım. Fenerbahçe Ülker bilindiği gibi bu sene çok ama çok önemli transferler yaptı. Bo McCalebb, Sato, Batiste, Andersen. Sezon öncesi arkadaş ortamlarındaki sohbetlerde sıklıkla tekrarladığım bir şey vardı. Tamam, bu kadar güzel transferler yaptık ama Bo'dan sonra benim için yapılan en önemli transfer İlkan diyordum. Hatta dediğim bir şey daha vardı ki şu an yüzüm kızarmıyor değil:) "Lan Andersen geldi onu da yedekleyecek isim İlkan olacak lan" diyordum ki bu şekilde giderse tam tersi bir görünüm sergiliyor. Maçtaki yaptığı olumlu ve güzel işlere bakacak olursak bu maçta İlkan takımına 12 sayılık bir katkı yapmış ki bu maç 20 dakika ile hem en çok süre aldığı hem de sayı açısından çift hanelere ulaştığı ilk maç oldu. Aldığı 7 ribaunt (2 hücum + 5 savunma) ile de takımının en çok ribaunt alan ismi oldu. 2 hücum ribaundu ama şunu inkâr edemeyiz, çocuk hücumda potadan seken her topta ribaunt alabilmek için kendini yırtıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyor ki açıkçası benim için bu daha da önemli. İlkan oyuna girdiğinde takımına Mirsad gibi neredeyse bir enerji getirip, momentumun takımımıza geçmesini sağlıyor. Ayrıca dışardan attığı şutlarla da rakibin canını çok yakıyor. Helal çocuk böyle devam diyoruz. Oyunun hem savunma hem de hücum yönünde tahtalara vurulacak bir oyun sergiliyor İlkan.

Takımın bu maça için öne çıkan diğer bir ismi ise Bojan oldu. Her zaman istediğimiz, takım için İlkan ile beraber katkı açısından en çok ihtiyacımız olduğu oyuncuların başında geliyor Bojan. Herkesin onu kötülediği zamanlarda onun iyi bir şutör olduğuna ben açıkçası inanıyordum ama tek sorun kendine olan güveniydi ki bu maçta bunu aştı Bojan. Top her eline aldığında hiç tereddüt etmeden kaldırdı ve kendine güvenerek yolladı şutlarını ki aldığı 17 dakikada attığı 13 sayıda bunun çok ama çok etkisi var. Savunmasını ise biraz daha geliştirir ise tadından yenmez:) 

Çok ama çok keyifli bir maçtı benim için. Sadece Fenerbahçeliler için değil basketbolu seven herkes için de öyle olmuştur kanımca. En başta da dediğim gibi PAO'yu 19 sayılara bağlamak gerçekten keyif verici. Maçın 9 sayı farkla bitmesi ise kötü oldu. Hani insan istiyor ki daha fazla farkla bitseydi ama biraz takımın son çeyrekte enerjisinin tükenmesi daha çok "Maçı aldık" havasına girilmesi farkın 9 sayıya inmesi çok da önemli değil diyeceğim ama Fenerbahçe'nin bu konuda dilinin yanmasın bir kenara bayağı haşlanmıştır diyebiliriz. Neyse ki bu sezon öyle bir şey olmayacak inşallah. 

Şimdi önümüzde kalan altı maçın dördü deplasmanda. Cantu ve Olimpija ile içerde oynayacağız.  Bana göre Fenerbahçe evinde oynadığı maçlarda istediğini aldı. Real Madrid'e de yenilmek acayip bir şey değil sonuçta. Bakalım deplasmanda neler yapabileceğiz.

Son bir not: Bo McCalebb'den son iki maçta tam olarak katkı alamamıza  (ki bu alamamış halimiz:)) üstüne üstlük daha tam hazır olmamamıza rağmen dört maçta 3 galibiyet bu takımın ilerde neler yapabileceğine dair çok önemli bir işaret. 

DipNot: Arkadaş bitmiş bir maçta kaptanın yaptığı o No-Look Pass neydi öyle:))) Kaç kere izledim bilemiyorum... Tekrardan izlemek isteyenleri buraya alalım:)))



Püzant YÜCECAN




Fenerbahçe Ülker - Panathinaikos: 73-64

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...