Fenerbahçe
Ülker, THY Euroleague normal sezon 4. haftasında Yunan Basketbolunun güçlü
takımlarından Panathinaikos ile karşılaştı. Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da
oynanan maçta takımımız 73-64 galip gelerek oynadığı dört maçın sonunda 3
galibiyet ve 1 mağlubiyet ile yoluna devam ediyor.
Açıkçası Panathinaikos
maçı, alınan Real Madrid mağlubiyetinin ardından hem grubun sıralaması hem de
rakiplere vereceğimiz tepki açısından çok önemliydi. Her ne kadar eski gücünden
yoksun olsa da sonuçta ekol bir takım olan Panathinaikos'u özellikle de
iyi bir basketbol ile (son çeyreği saymıyorum) yenmek gerçekten basketbol
takımımız için çok ama çok iyi oldu. Demin de dediğim gibi
tamam Panathinaikos geçen seneki gücünde değil ama bu takım sezonun ilk
haftasında bizim geçen hafta yenildiğimiz Real Madrid'i hem de deplasmanda, son
çeyreğine kadar önde götürüp son çeyrekte rakibe teslim olmuştu.
Öncelikle bir iki
kelam Panathinaikos için edelim. Beni tanıyan Fenerbahçe'den sonra
basketbolda Avrupa'da desteklediğim takımların başında PAO'nun geldiğini, hatta
hastalık derecesinde Diamantidis hayranı olduğumu bilirler. Takımın geçen
senelerdeki iyi halinden açıkçası şu an yeller esiyor diyebiliriz. Takımda
sadece oynayan bir kişi var o da kaptan. Ona bazen Sofo bazen de Tsartsaris
eşlik etse de haliyle yetersiz kalıyorlar. Yolları açık olsun umarım takım bir
an önce düzelir. Tabi OACA'da oynayacağımız maçtan sonra:)
Neyse gelelim asıl
Fenerbahçemize. Yukarıda da dediğim gibi PAO gibi bir takımı evinde 19'a bağlamak
gerçekten keyif verici bir durum hele ki geçen sene oynanan iki maçın ardından
daha da keyif verici oluyor:) Daha önceleri de yazdık hücumumuzda ufak tefek
birkaç durum hariç pek fazla sorun yok ama gel gör ki savunma kaynaklı
çok problem yaşadık gerek Olimpija gerekse Real Madrid maçlarında. PAO maçını kazanmamızdaki
en önemli sebeplerin başında ise savunmadaki bu problemlerimizi bu maç daha aza
indirmemizin yanı sıra kenardan gelen katkı oldu. Ben her zaman derim
basketbolda bir maçı kazanabilmenin en önemli sebeplerinden biri kenardan
takıma gelen katkıdır diye ki PAO maçında biz bu alandan gayet iyi katkı aldık.
PAO maçı istatistik kâğıdı der ki Fenerbahçe Ülker bu maçta kenardan gelen
oyuncuları ile tam tamına 45 sayı bulmuş ki bu cidden önemli bir rakam. Tabi bu
rakamın içinde 13 sayısı ile Bo McCalebb de var bunu atlamayalım. İlkan 12,
Bojan ise 13 sayı ile katkı vermişler takımlarına kenardan gelerek.
İşin savunma
kısmına tekrardan gelecek olursak oynadığımız ilk üç maça bakarsak yaklaşık
ortalama 80 sayı yerken bu maçta rakibi 64 sayıda tutmamız maçı kazamamamızdaki
en kilit nokta oldu diyebiliriz. Özellikle pota altında Sofo gibi insanüstü
fiziksel özelliklere sahip olan bir uzunu durdurmak çok önemliydi ki takımımız
bunu çok da iyi yaptı diyebiliriz. Pota altında ona her top geldiğinde hemen
yardım savunması geldi bazen nerdeyse 3 kişi işle savunsak da bu hem onun sayı
atmasını durdurdu hem de PAO'nun oynamak istediği oyuna engel oldu. Sofo'nun
bundan önce oynadığı üç maçın istatistiklerine bakacak olursak Real Madrid'e
23, Cantu'ya 19 sayı bırakırken bizim maçta sadece 7 sayı buldu ki bunun da
sadece faul atışlarından olması ayrı bir güzellik.(Olimpija maçını saymıyorum
çünkü o maçta sadece sekiz dakika süre alabilmiş) Ayrıca PAO her çeyrekte faul
hakkını doldurduktan sonra bizim Sofo üzerinden oynamamız ayrı doğru bir
tercihti. Adamın faullerini saymanın kolay olmadığını bilen bilir:) Sofo'yu
durdurmanın yanı sıra asıl önemli olan takımın beyni, kolu, ayağı, dalağı,
böbreği her şeyi olan kaptanı yani Diamantidis'i durdurduk ki onu durdurmak
hele ki bir maçta sadece 2 asistte bırakmak PAO'yu kitlemek ile aynı hesaba
denk gelir. Kaptanın bundan önce oynadığı üç maçın asist ortalaması ise 6,3.
Sofo ve kaptanı durdurmak aynı zamanda PAO'nun p&r oynamasını engellemekle
eş anlamlıydı ki uzun süredir can çekiştiğimiz bir konuydu. Umarım sadece tek
maçlık kalmaz. Kaptan kaptan diyoruz da bizim de kaptanımız, canımız Ömer
Onan'ı da unutmayalım. Diamantidis'e yaptığı sert savunma ile onu 6 top kaybına
sürüklemiş.
Savunmamızda hala
eksikler var ama düzelecek rahat ol Fenerbahçeli:)) Gene bu maçta rakibe 15
hücum ribaundu vermişiz ki gene çok fazla bir rakam bu. Bizde ise bu rakam
sadece 9 da kalmış. Rakibi de bu rakamlara çekebilirsek çok çok iyi olacak.
Toplamda PAO 44 ribaunt alırken biz sadece 26 da kalmışız. Bir de hala asist
üzerinde az sayı buluyoruz. Maç boyunca toplam 8 asist üzerinden sayımız var
iken PAO'nun ise 14 asist üzerinden sayısı var.
Oyuncu bazında bu
maça bakacak olursak öncelikle İlkan'ı yazmasak yukarıda Allah var çarpılırız.
Öncelikle kısa bir flashback yapalım. Fenerbahçe Ülker bilindiği gibi bu sene
çok ama çok önemli transferler yaptı. Bo McCalebb, Sato, Batiste, Andersen.
Sezon öncesi arkadaş ortamlarındaki sohbetlerde sıklıkla tekrarladığım bir şey
vardı. Tamam, bu kadar güzel transferler yaptık ama Bo'dan sonra benim için
yapılan en önemli transfer İlkan diyordum. Hatta dediğim bir şey daha vardı ki
şu an yüzüm kızarmıyor değil:) "Lan Andersen geldi onu da yedekleyecek
isim İlkan olacak lan" diyordum ki bu şekilde giderse tam tersi bir
görünüm sergiliyor. Maçtaki yaptığı olumlu ve güzel işlere bakacak olursak bu
maçta İlkan takımına 12 sayılık bir katkı yapmış ki bu maç 20 dakika ile
hem en çok süre aldığı hem de sayı açısından çift hanelere ulaştığı ilk maç
oldu. Aldığı 7 ribaunt (2 hücum + 5 savunma) ile de takımının en çok ribaunt
alan ismi oldu. 2 hücum ribaundu ama şunu inkâr edemeyiz, çocuk hücumda potadan
seken her topta ribaunt alabilmek için kendini yırtıyor, bir şeyler yapmaya
çalışıyor ki açıkçası benim için bu daha da önemli. İlkan oyuna girdiğinde
takımına Mirsad gibi neredeyse bir enerji getirip, momentumun takımımıza
geçmesini sağlıyor. Ayrıca dışardan attığı şutlarla da rakibin canını çok
yakıyor. Helal çocuk böyle devam diyoruz. Oyunun hem savunma hem de hücum yönünde tahtalara vurulacak bir oyun sergiliyor İlkan.
Takımın bu maça
için öne çıkan diğer bir ismi ise Bojan oldu. Her zaman istediğimiz, takım için
İlkan ile beraber katkı açısından en çok ihtiyacımız olduğu oyuncuların başında
geliyor Bojan. Herkesin onu kötülediği zamanlarda onun iyi bir şutör olduğuna
ben açıkçası inanıyordum ama tek sorun kendine olan güveniydi ki bu maçta bunu
aştı Bojan. Top her eline aldığında hiç tereddüt etmeden kaldırdı ve kendine
güvenerek yolladı şutlarını ki aldığı 17 dakikada attığı 13 sayıda bunun çok
ama çok etkisi var. Savunmasını ise biraz daha geliştirir ise tadından
yenmez:)
Çok ama çok
keyifli bir maçtı benim için. Sadece Fenerbahçeliler için değil basketbolu
seven herkes için de öyle olmuştur kanımca. En başta da dediğim gibi PAO'yu 19
sayılara bağlamak gerçekten keyif verici. Maçın 9 sayı farkla bitmesi ise kötü
oldu. Hani insan istiyor ki daha fazla farkla bitseydi ama biraz takımın son
çeyrekte enerjisinin tükenmesi daha çok "Maçı aldık" havasına
girilmesi farkın 9 sayıya inmesi çok da önemli değil diyeceğim ama
Fenerbahçe'nin bu konuda dilinin yanmasın bir kenara bayağı haşlanmıştır diyebiliriz.
Neyse ki bu sezon öyle bir şey olmayacak inşallah.
Şimdi önümüzde
kalan altı maçın dördü deplasmanda. Cantu ve Olimpija ile içerde oynayacağız.
Bana göre Fenerbahçe evinde oynadığı maçlarda istediğini aldı. Real
Madrid'e de yenilmek acayip bir şey değil sonuçta. Bakalım deplasmanda
neler yapabileceğiz.
Son bir not: Bo
McCalebb'den son iki maçta tam olarak katkı alamamıza (ki bu
alamamış halimiz:)) üstüne üstlük daha tam hazır olmamamıza rağmen dört
maçta 3 galibiyet bu takımın ilerde neler yapabileceğine dair çok önemli bir
işaret.
DipNot: Arkadaş bitmiş
bir maçta kaptanın yaptığı o No-Look Pass neydi öyle:))) Kaç kere izledim
bilemiyorum... Tekrardan izlemek isteyenleri buraya alalım:)))
Püzant YÜCECAN
Fenerbahçe Ülker - Panathinaikos: 73-64
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder