16 Mayıs 2012 Çarşamba

12 Mayıs...Unutmayacağız...


Beni bilen bilir genelde Fenerbahçe - Galatasaray maçlarını yoğun stres, kalp sıkışması ve ateş çıkması gibi sebeplerden dolayı pek izleyemem. Yanlış hatırlamıyorsam en son izlediğim Fenerbahçe - Galatasaray maçı Guiza'nın topukla gol attığı ve 3-1 galip ayrıldığımız maçtı. Onu bile arkadaşların yoğun ısrarı üzerine zar zor izleyebilmiştim. Geçen Cumartesi oynanan maçı da her zamanki gibi izlemedim. İzlemediğim bir derbiden de galip olarak ayrılmamışsak maç sonrası ne özet izlerim ne yorum okur veya dinlerim. Bu maçın özel durumundan dolayı da maçın bitiminden hemen sonra tüm sosyal medya araçlarından elimi ayağımı birkaç saatliğine de olsa çektim. Sakın yanlış anlaşılmasın ne yenilgiden ne de başka bir sebepten dolayı değil. Biliyordum ki maçın ardından gerek Twitter olsun gerekse Facebook'da dönen muhabbetlerden dolayı ister istemez sinirlerime hakim olamayacaktım. Bundan dolayı da kimsenin kalbini kıramamak, kimseyle atışmamak için birkaç saatliğine elimizi ayağımızı çektik. Tüm bu anlattıklarımdan dolayı da maç sonu yaşanan hiçbir olayı o an canlı olarak izleyemedim haliyle. Ertesi gün ise o gece maçın ardından yaşanan olaylar ile ilgili görüntüler, fotoğraflar ve videolar yavaş yavaş yazılı ve görsel medyayla birlikte daha çok güvendiğim sosyal medyada insanlar tarafından paylaşılmaya başlandı ve ortaya çıkan dehşeti, polis terörünü görmeye başladım



"Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş, kolluk, zabıta"


Türk Dil Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğünde "Polis" kelimesinin tam karşılığı. Sözlükteki anlamı her ne kadar bu şekilde olsa da maalesef gerçek hayatta gördüğümüz polis ise bunun tam zıttı. Polis teşkilatının yaptığı bu tür olaylar tabi ki sadece bugüne özgü değil. Zamanında gösteri yapan öğrenci grubunun içindeki hamile kıza tekme atan, gösteriler sırasında konuyla alakasız bir şekilde bir cafede oturan gazeteciye saldıran, insanları sadece etnik kimliklerinden dolayı "terörist bunlar" diye suçlayıp döven, biber gazı kullanan, bir kişinin üzerine on kişiyle çullanan polis ile Pazar günü Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı ve çevresinde yaşanan olaylardaki polis de aynı polis maalesef. 

Burada uzun uzadıya bugün polis teşkilatının kimlerinin elinde kukla olduğunu anlatmaya gerek yok herhalde. Görevi kamu düzenini sağlamak, kendi halkını korumak olan polisimiz bugün maalesef kendine yeni bir görev biçmiştir. Bu yeni görev ise iktidarı korumak ve ona karşı olan ve sesini toplum içinde yükselten herkesi bertaraf etmektir. Onun için bu erkek olur, kadın olur, çoluk çocuk olur fark etmez. Kim iktidara ve onun uzantılarına tepki gösterirse sesi anında kesilir. Bugün ise iktidara ve onun uzantılarına sesini yükselten polisin baş düşman olarak gördüğü kitle ile Fenerbahçe Taraftarı olmuştur. 

Polis açıkçası 12 Mayıs için gayet iyi hazırlanmış. Amaç Fenerbahçe taraftarını kötü ve şiddet yanlısı gözü dönmüş bir taraftar kitlesi olarak göstermekti. Zemin ve şartlar gayet uygundu. Maç şampiyonluk maçı, üstüne üstlük bir de Galatasaray ile herkes gergin bir de medya gücü elinde nasılsa istediğin görüntüleri sürebilirsin ekranlara polis için bulunmaz bir fırsattı ki nitekim bunu da gayet iyi değerlendirdiler. Maça gitmiş olup konuştuğum veya medyadan okuduğum kadarıyla maçın son dakikalarından başlayarak ve bitiş düdüğünün ardından Fenerbahçe Taraftarı takımına olan sevgisini göstermek için "Bu taraftar sizinle gurur duyuyor" tezahüratlarına başlamış bu esnada Galatasaraylı futbolcular orta sahada çember altına alınmıştır. Bu öncelikle açıkça bir kışkırtmadır. Sahaya ne giren var ne eden. Fenerbahçe taraftarının da o ana kadar derdi ne Galatasaray ne de polis. Tek amacı var takımına ve futbolcularına sahip çıkmak, onlara ilerledikleri bu yolda yalnız olmadıklarını göstermek. Siz sanıyor musunuz ki eğer Fenerbahçe Taraftarının derdi Şükrü Saracoğlu Stadında Galatasaray’ın kupa kaldırmasına engel olmak olsaydı o taraftar daha maç bitmeden sahaya akamaz mıydı?? Cevap gayet net. O taraftar o çimlere iner ve kimse durduramazdı. Ama bu olmadı çünkü dediğim gibi taraftarın derdi bu değil. Olayların Telekom tribünündeki taraftar grubunun başlattığı söyleniyor. Ki o taraftar grubunun polis tarafından bilerek ve kasten kışkırtıldığı da söyleniyor. Hadi diyelim cidden orada bulunan taraftar grubu olayları hiçbir sebep yokken başlattı. Polisin görevi ne? Bu olaylara engel olmak ve düzeni sağlamak. Bunun içinde güç kullanma yetkisi var ama yasalar diyor ki "Sana verilmiş olan bu gücü gereğinden fazla kullanamazsın" Ama polis ne yapıyor bunun tam tersi. Aklıma takılan bir konu daha var. Madem Galatasaraylı futbolcuların başına bir şey gelmesinden korkuyorsun İstanbul Emniyeti ve onları sahanın ortasında çember altına alıyorsun aynı şeyi geçen sene Abdi İpekçide oynanan Galatasaray Medical Park - Fenerbahçe Ülker maçından sonra neden yapmadın?? Neden benim basketbolcularım orada çakmak, pet şişe vs. vs yediler. Senin koruman bu mudur?? Sadece bir takımımı koruyorsun yoksa sadece Fenerbahçe'yi mi korumuyorsun? Bak aklıma geldikçe geliyor sorular:)) Fenerbahçe Taraftarı terörist ya Fenerbahçe ile Galatasaray Medical Park bayan basketbol takımları arasında bu sene oynanan Euroleague Women maçından sonra olanları hangi medya kuruluşu ekranlara taşıdı? UA'dan bir arkadaşım ki dediklerine güvenirim "Abi ben böyle bir olay görmedim adam resmen polise uçan tekme attı ve polis araçlarını taşladık" Ah benim güzel ülkem ahhhhh... Sen maçın ardından önüne gelene biber gazı sık, insanların dışarı çıkmasına izin verme, tekmele, copla, tartakla ohh ne güzel dünya. Stat dışındakileri ise cafelere sığınmış insanlara bile saldır sonra da ben bu ülkenin güvenliğinden sorumluyum de. Yok, öyle güzel dünya.
  

"Maçtan sonra her tarafı yakıp yıkmak polis araçlarını devirmek bu nedir? Bunu terörde görüyoruz ama tribünlere terörü baskın kılan zihniyeti lanetliyorum. Burada eğleneceğiz dinleneceğiz. Bu noktada üzgünüm."


Diyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan maçı sonrası yaptığı açıklamada. Ben de buradan Başbakana soruyorum. 

  • 12 yaşındaki bir çocuğun sadece Fenerbahçe Bayan Voleybol takımının kazandığı Şampiyonlar Ligi kupasının sevincini yaşaması sırasında ayağının polis tarafından kırılması nedir?  
  • Çağlayan'a gelip sadece başkanına manevi destek olmaya çalışan, içinde art niyet olmayan bir Fenerbahçe Taraftarının alnının ortasını yaracak kadar hırs ve nefretin kaynağı nedir?
  • Gene Çağlayan'da insanların üzerine bahçe sularmış gibi biber gazı sıkılması nedir?
  • Eskişehir deplasmanına gidip sadece takımına destek olmaya çalışan taraftarın şehre alınmaması nedir? 
  • Emniyet mensuplarının Fenerbahçe Taraftarı'na "Aziz'in piçleri, gelsin başkanınız sizi kurtarsın" demesi nedir?
Gel Başbakanım gel hani bize üstü kapalı "terörist" diyorsun ya asıl tribünlerde terör nasıl olur bir de ona bakalım. 

Gate 13. Hepimizin bildiği ve tanıdığı Yunanistan'ın hatta Avrupa'nın en ateşli taraftar gruplarından biri. Neredeyse tüm hayatlarını Panathinaikos'a adamış bu adamlar neler neler yapıyor.




Maç sonunda bizim sahaya meşale atmamız terör olayı oluyorsa bu görüntüye acaba Yunanistan da başbakan olsaydı Recep Tayyip Erdoğan ne derdi çok merak ediyorum??


Büyük bir olasılıkla Panatinaikos - Olympiakos maçı esnasında çekilmiş bir kare. Polise bak insan bir biber gazı sıkar ne biliyim olmadı 2 cop sallar yaaa:))) Ama kolay kolay yemez Yunanistan'da polisin Gate 13 e saldırması orantısız güç kullanması. Çünkü adamlar biliyorlar ki gerekli cevabı alacaklar


Eskiden gazetelerin verdiği bulmaca eklerinde vardı 2 resim arasındaki farkı bulun diye. Hadi bulun:))


Ben genelde şiddetin her türlüsüne karşı olan bir insanımdır ama bazen ister istemez ben de çileden çıkabiliyorum. Hatta bu son olaylardan sonra aklımdan da geçirmiyor değil "Biz taraftar olarak bu polise tepkimizi daha sert göstermemiz lazım" diye. Gate 13'den başladık oradan devam edelim. Geçen gece Euroleague Final Four'un ardından havaalanında birçok Gate 13 taraftarı ile konuşma imkânı buldum. Hepsinin dediği ortak bir şey var ki o da "Atina'da polisin bize yaklaşması... ister" Biz de mi Gate 13 taraftarı gibi olalım yani. İstediğiniz bu mudur? Çubukluyu gördüğünüz her yerde korkmak kaçmak mı?  Şimdi bir iki dakikanızı ayırıp önce buradaki  videoyu sonra da bunu izleyin lütfen ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. Bana buradan şimdi "Şiddet Çağırısı" mı yapıyorsun diyecek olanlar olacak bundan eminim. Tabi ki böyle şeyler görmek ve yaşamak istemeyiz ama herkesin de sabrının bir sınırı olduğunu unutmayalım lütfen. 



Statlara böyle mi gelmemizi istiyorsunuz??




veya size böyle davranmamızı mı?


Şimdi benim anlamadığım Fenerbahçe Taraftarı yapılan haksızlıklara karşı demokratik haklarını kullanıp sesini yükseltirken, gördüğü zulüm karşısında susmazken bize bunlar reva görülüyor. Allah aşkına ister Fenerbahçeli ister Galatasaraylı isterse Beşiktaşlı olsun hangimizin sevdikleri, arkadaşları, dostları bir stadda veya herhangi bir protesto esnasında yerlerde tekmelenirken, küçücük çocuklar nefessiz kalırken veya kız arkadaşınız duvar dibine biber gazı yüzünden nefessiz kalırken isyan etmeyiz. Hangimiz bu yapılanlara karşı tepki koymayız. Olayları herkes lütfen formasını çıkararak düşünsün.


Bu gözü dönmüşlük nedir? Size bunun yapma hakkını kim ve neden veriyor?? Yukarıda da dediğim gibi hangi takımı tutarsanız tutun bu görüntü karşısında kim tepkisiz kalabilir ki?





Püzant YÜCECAN





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...