Beni bilen bilir genelde Fenerbahçe - Galatasaray maçlarını yoğun
stres, kalp sıkışması ve ateş çıkması gibi sebeplerden dolayı pek izleyemem.
Yanlış hatırlamıyorsam en son izlediğim Fenerbahçe - Galatasaray maçı Guiza'nın
topukla gol attığı ve 3-1 galip ayrıldığımız maçtı. Onu bile arkadaşların yoğun
ısrarı üzerine zar zor izleyebilmiştim. Geçen Cumartesi oynanan maçı da her
zamanki gibi izlemedim. İzlemediğim bir derbiden de galip olarak ayrılmamışsak
maç sonrası ne özet izlerim ne yorum okur veya dinlerim. Bu maçın özel
durumundan dolayı da maçın bitiminden hemen sonra tüm sosyal medya araçlarından
elimi ayağımı birkaç saatliğine de olsa çektim. Sakın yanlış anlaşılmasın ne
yenilgiden ne de başka bir sebepten dolayı değil. Biliyordum ki maçın ardından
gerek Twitter olsun gerekse Facebook'da dönen muhabbetlerden dolayı ister
istemez sinirlerime hakim olamayacaktım. Bundan dolayı da kimsenin kalbini
kıramamak, kimseyle atışmamak için birkaç saatliğine elimizi ayağımızı çektik.
Tüm bu anlattıklarımdan dolayı da maç sonu yaşanan hiçbir olayı o an canlı
olarak izleyemedim haliyle. Ertesi gün ise o gece maçın ardından yaşanan
olaylar ile ilgili görüntüler, fotoğraflar ve videolar yavaş yavaş yazılı ve
görsel medyayla birlikte daha çok güvendiğim sosyal medyada insanlar tarafından
paylaşılmaya başlandı ve ortaya çıkan dehşeti, polis terörünü görmeye başladım.
"Şehirde kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kuruluş,
kolluk, zabıta"
Türk Dil
Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğünde "Polis" kelimesinin tam karşılığı.
Sözlükteki anlamı her ne kadar bu şekilde olsa da maalesef gerçek hayatta
gördüğümüz polis ise bunun tam zıttı. Polis teşkilatının yaptığı bu tür olaylar
tabi ki sadece bugüne özgü değil. Zamanında gösteri yapan öğrenci grubunun
içindeki hamile kıza tekme atan, gösteriler sırasında konuyla alakasız bir
şekilde bir cafede oturan gazeteciye saldıran, insanları sadece etnik
kimliklerinden dolayı "terörist bunlar" diye suçlayıp döven, biber
gazı kullanan, bir kişinin üzerine on kişiyle çullanan polis ile Pazar günü
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı ve çevresinde yaşanan olaylardaki polis de
aynı polis maalesef.
Burada uzun uzadıya bugün polis teşkilatının kimlerinin elinde
kukla olduğunu anlatmaya gerek yok herhalde. Görevi kamu düzenini sağlamak,
kendi halkını korumak olan polisimiz bugün maalesef kendine yeni bir görev
biçmiştir. Bu yeni görev ise iktidarı korumak ve ona karşı olan ve sesini
toplum içinde yükselten herkesi bertaraf etmektir. Onun için bu erkek olur,
kadın olur, çoluk çocuk olur fark etmez. Kim iktidara ve onun uzantılarına
tepki gösterirse sesi anında kesilir. Bugün ise iktidara ve onun uzantılarına
sesini yükselten polisin baş düşman olarak gördüğü kitle ile Fenerbahçe
Taraftarı olmuştur.
Polis açıkçası 12 Mayıs için gayet iyi hazırlanmış. Amaç
Fenerbahçe taraftarını kötü ve şiddet yanlısı gözü dönmüş bir taraftar kitlesi
olarak göstermekti. Zemin ve şartlar gayet uygundu. Maç şampiyonluk maçı, üstüne
üstlük bir de Galatasaray ile herkes gergin bir de medya gücü elinde nasılsa
istediğin görüntüleri sürebilirsin ekranlara polis için bulunmaz bir fırsattı
ki nitekim bunu da gayet iyi değerlendirdiler. Maça gitmiş olup konuştuğum veya
medyadan okuduğum kadarıyla maçın son dakikalarından başlayarak ve bitiş
düdüğünün ardından Fenerbahçe Taraftarı takımına olan sevgisini göstermek için
"Bu taraftar sizinle gurur duyuyor" tezahüratlarına başlamış bu
esnada Galatasaraylı futbolcular orta sahada çember altına alınmıştır. Bu
öncelikle açıkça bir kışkırtmadır. Sahaya ne giren var ne eden. Fenerbahçe
taraftarının da o ana kadar derdi ne Galatasaray ne de polis. Tek amacı var
takımına ve futbolcularına sahip çıkmak, onlara ilerledikleri bu yolda yalnız
olmadıklarını göstermek. Siz sanıyor musunuz ki eğer Fenerbahçe Taraftarının
derdi Şükrü Saracoğlu Stadında Galatasaray’ın kupa kaldırmasına engel olmak
olsaydı o taraftar daha maç bitmeden sahaya akamaz mıydı?? Cevap gayet net. O
taraftar o çimlere iner ve kimse durduramazdı. Ama bu olmadı çünkü dediğim gibi
taraftarın derdi bu değil. Olayların Telekom tribünündeki taraftar grubunun
başlattığı söyleniyor. Ki o taraftar grubunun polis tarafından bilerek ve
kasten kışkırtıldığı da söyleniyor. Hadi diyelim cidden orada bulunan taraftar
grubu olayları hiçbir sebep yokken başlattı. Polisin görevi ne? Bu olaylara
engel olmak ve düzeni sağlamak. Bunun içinde güç kullanma yetkisi var ama
yasalar diyor ki "Sana verilmiş olan bu gücü gereğinden fazla
kullanamazsın" Ama polis ne yapıyor bunun tam tersi. Aklıma takılan bir
konu daha var. Madem Galatasaraylı futbolcuların başına bir şey gelmesinden
korkuyorsun İstanbul Emniyeti ve onları sahanın ortasında çember altına
alıyorsun aynı şeyi geçen sene Abdi İpekçide oynanan Galatasaray Medical Park -
Fenerbahçe Ülker maçından sonra neden yapmadın?? Neden benim basketbolcularım
orada çakmak, pet şişe vs. vs yediler. Senin koruman bu mudur?? Sadece bir
takımımı koruyorsun yoksa sadece Fenerbahçe'yi mi korumuyorsun? Bak aklıma
geldikçe geliyor sorular:)) Fenerbahçe Taraftarı terörist ya Fenerbahçe ile
Galatasaray Medical Park bayan basketbol takımları arasında bu sene oynanan
Euroleague Women maçından sonra olanları hangi medya kuruluşu ekranlara taşıdı?
UA'dan bir arkadaşım ki dediklerine güvenirim "Abi ben böyle bir olay
görmedim adam resmen polise uçan tekme attı ve polis araçlarını taşladık"
Ah benim güzel ülkem ahhhhh... Sen maçın ardından önüne gelene biber gazı sık,
insanların dışarı çıkmasına izin verme, tekmele, copla, tartakla ohh ne güzel
dünya. Stat dışındakileri ise cafelere sığınmış insanlara bile saldır sonra da
ben bu ülkenin güvenliğinden sorumluyum de. Yok, öyle güzel dünya.
"Maçtan sonra her tarafı yakıp yıkmak polis araçlarını
devirmek bu nedir? Bunu terörde görüyoruz ama tribünlere terörü baskın kılan
zihniyeti lanetliyorum. Burada eğleneceğiz dinleneceğiz. Bu noktada
üzgünüm."
Diyor Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan maçı sonrası yaptığı açıklamada. Ben de buradan Başbakana
soruyorum.
- 12 yaşındaki bir
çocuğun sadece Fenerbahçe Bayan Voleybol takımının kazandığı Şampiyonlar
Ligi kupasının sevincini yaşaması sırasında ayağının polis tarafından
kırılması nedir?
- Çağlayan'a gelip
sadece başkanına manevi destek olmaya çalışan, içinde art niyet olmayan
bir Fenerbahçe Taraftarının alnının ortasını yaracak kadar hırs ve
nefretin kaynağı nedir?
- Gene Çağlayan'da
insanların üzerine bahçe sularmış gibi biber gazı sıkılması nedir?
- Eskişehir deplasmanına
gidip sadece takımına destek olmaya çalışan taraftarın şehre alınmaması
nedir?
- Emniyet mensuplarının
Fenerbahçe Taraftarı'na "Aziz'in piçleri, gelsin başkanınız sizi
kurtarsın" demesi nedir?
Gel Başbakanım gel hani bize
üstü kapalı "terörist" diyorsun ya asıl tribünlerde terör nasıl olur
bir de ona bakalım.
Gate 13. Hepimizin bildiği ve
tanıdığı Yunanistan'ın hatta Avrupa'nın en ateşli taraftar gruplarından biri.
Neredeyse tüm hayatlarını Panathinaikos'a adamış bu adamlar neler neler yapıyor.
Maç sonunda bizim sahaya meşale atmamız terör olayı oluyorsa bu
görüntüye acaba Yunanistan da başbakan olsaydı Recep Tayyip Erdoğan ne
derdi çok merak ediyorum??
Büyük bir olasılıkla Panatinaikos - Olympiakos maçı esnasında
çekilmiş bir kare. Polise bak insan bir biber gazı sıkar ne biliyim olmadı 2
cop sallar yaaa:))) Ama kolay kolay yemez Yunanistan'da polisin Gate 13 e
saldırması orantısız güç kullanması. Çünkü adamlar biliyorlar ki gerekli cevabı
alacaklar.
Eskiden gazetelerin verdiği bulmaca eklerinde vardı 2 resim
arasındaki farkı bulun diye. Hadi bulun:))
Ben genelde şiddetin her türlüsüne karşı olan bir insanımdır ama
bazen ister istemez ben de çileden çıkabiliyorum. Hatta bu son olaylardan sonra
aklımdan da geçirmiyor değil "Biz taraftar olarak bu polise tepkimizi
daha sert göstermemiz lazım" diye. Gate 13'den başladık oradan devam edelim.
Geçen gece Euroleague Final Four'un ardından havaalanında birçok Gate 13
taraftarı ile konuşma imkânı buldum. Hepsinin dediği ortak bir şey var ki o da
"Atina'da polisin bize yaklaşması... ister" Biz de mi Gate 13
taraftarı gibi olalım yani. İstediğiniz bu mudur? Çubukluyu gördüğünüz her
yerde korkmak kaçmak mı? Şimdi bir iki dakikanızı ayırıp önce buradaki videoyu sonra da bunu izleyin lütfen ne demek istediğimi gayet iyi
anlayacaksınız. Bana buradan şimdi "Şiddet Çağırısı" mı yapıyorsun
diyecek olanlar olacak bundan eminim. Tabi ki böyle şeyler görmek ve yaşamak
istemeyiz ama herkesin de sabrının bir sınırı olduğunu unutmayalım lütfen.
Statlara böyle mi gelmemizi istiyorsunuz??
veya size böyle davranmamızı mı?
Şimdi benim anlamadığım Fenerbahçe Taraftarı yapılan haksızlıklara
karşı demokratik haklarını kullanıp sesini yükseltirken, gördüğü zulüm
karşısında susmazken bize bunlar reva görülüyor. Allah aşkına ister
Fenerbahçeli ister Galatasaraylı isterse Beşiktaşlı olsun hangimizin
sevdikleri, arkadaşları, dostları bir stadda veya herhangi bir protesto esnasında
yerlerde tekmelenirken, küçücük çocuklar nefessiz kalırken veya kız arkadaşınız
duvar dibine biber gazı yüzünden nefessiz kalırken isyan etmeyiz. Hangimiz bu
yapılanlara karşı tepki koymayız. Olayları herkes lütfen formasını çıkararak
düşünsün.
Bu gözü dönmüşlük nedir? Size bunun yapma hakkını kim ve neden
veriyor?? Yukarıda da dediğim gibi hangi takımı tutarsanız tutun bu görüntü
karşısında kim tepkisiz kalabilir ki?
Püzant YÜCECAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder